Çin öncesi küresel para sistemi... Abdullah Ayan yazdı

19.10.2020 - 08:08, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Çin öncesi küresel para sistemi... Abdullah Ayan yazdı

Son 75 yıla damgasını vuran para sisteminin bundan sonra ne yöne evrileceği ABD kadar Çin' in stratejisine bağlı olacağı için, Çin öncesi ve Çin sonrası tanımları önemli diye düşünüyorum.

Önceki makalede 1945' te ikinci dünya savaşının tartışılmaz tek galibi ABD' nin altına dayalı sistemi tüm mekanizmalarıyla İngiltere' den alıp kendi üzerine geçirdiğini ve 1971 Ağustos'una kadar oyunu iyi kötü sürdürdüğünü ele almıştım. Kaldığım yerden devam edeceğim ama başlıktan anlaşılacağı gibi son 75 yıla damgasını vuran para sisteminin bundan sonra ne yöne evrileceği ABD kadar Çin' in stratejisine bağlı olacağı için, Çin öncesi ve Çin sonrası tanımları önemli diye düşünüyorum. Bu nedenle Çin' in dünya sahnesine girdiği 1990 sonrasını ele almadan önce altın-dolar bağının kopmasına yol açan süreçlerin yeterince değerlendirilmesi gerekiyor.. Gerekiyor çünkü, Japonya ve Almanya gibi dış ticaret fazlası veren ülkelerin daha önce razı oldukları ABD liderliğine sonradan oyuna katılan Çin' in neden farklı yaklaştığını, mevcut düzeni sarsma gücünün sınırlarını zorlama kapasitesini anlamanın yolu biraz da bu geçmişte yatıyor.. Hikayeye kaldığımız yerden devam edelim.. 2. Dünya savaşının resmen bittiği 1945' ten bir yıl önce kurulacak yeni dünyanın hükümranının ABD olacağı belliydi. Bu nedenle bir yıl öncesinde 1944'te Breeton Woods kasabasında altına dayalı yeni sistemin kuralları koyulurken savaşın mağlubu Almanya bir yana galipleri Fransa ve İngiltere' nin itiraz edecek mecali yoktu. Masayı kuran efendinin dağıttığı kartları şartsız kabul ettiler. Savaş sonrası tümüyle çöken Avrupa ekonomilerinin ABD' ye bağlanması kaçınılmazdı. Bretton Woods anlaşmasıyla dünya ticaretinin dolar üzerinden işlemesinin önü açıldı. Doların rezerv para olması, masadaki kağıt dağıtıcısının aynı zamanda kasayı da tutması rezerv para avantajının oyunun hakimi ABD' ye geçmesi demekti, öyle de oldu. Kağıt ve mürekkep ve matbaa masrafından başka maliyeti olmayan banknotun tüm dünyada satılan her şeyi ve özellikle de petrolü bedavadan alması sağlandı. Ancak saadet zincirinin biteviye sürdürülmesi olanaksızdı. Vietnam savaşının getirdiği aşırı mali yük (sonradan yapılacak çalışmalar o dönemin parasıyla 168 milyar doların savrulduğu savaş, bugünkü değerlendirmeyle 1 trilyonu aşan harcama yanında sadece travma geçiren askerlerin tedavi ve iş kaybı nedeniyle en az onun kadar iş gücü kaybı yaşanacaktır.) Savaşın finansmanı için tam gün mesai yapan banknot matbaasında basılan dolarlar tüm dünya piyasalarına saçıldı. Bir süre sonra ABD' ye mal ihraç edip karşılığı altın olarak belirlenen dolarları alan Avrupa ülkeleri işkillenmeye başladı. Terslikler bununla da kalmadı. Soğuk savaş döneminin diğer kutbunun lideri Sovyetler Birliği dünyanın en büyük altın üretici ve ihracatçısıydı ama onlar da ABD' ye altın satmadılar. Ellerindeki milyarlarca doların karşılığının altın olarak tutulmadığı gerçeğini 1960'ların ortasından itibaren özellikle Almanya ve Fransa görmeye başladı. Zaten ABD' den haz etmeyen dönemin Fransa Cumhurbaşkanı milliyetçi De Gaulle Almanya lideri Adenauer ile bir araya geldiğinde gündem aşırı dolar bolluğu nedeniyle bozulan dünya mali sistemiydi.. Fransa ve Almanya test etmek için o güne kadar denenmeyen bir yol seçtiler. Ellerindeki dolarları hatta frank ve markları da dolara çevirip altın talep etmeye yeltendiler. ABD getirilen dolarlara karşı altın verirse sorun yoktu. Ya veremezse! İşte o zaman da sistemin tutarsızlığı ortaya çıkacak, mevcudun revizyonu veya yeni bir sistem oturulup konuşulacaktı. Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle' in beklemeye, görüşmelerle vakit geçirmeye niyeti yoktu. 1965 yılında 300 milyon doları bir uçağa yükletti. (kimi iddialara göre dolarlar bir gemiyle gönderilmişti ABD' ye) "alın dolarlarınızı altınımızı verin"  formülüyle özetlenecek talebi ABD kapalı kapılar ardındaki müzakerelerle gizilice yerine getirdi ama bir daha sakın böylesi yöntemlere baş vurmayın uyarısıyla.. Talep ederlerse ne mi olurdu?* Olanı daha önceki makalede anlattım. Hafta sonu Camp David' e kapanan Başkan Nixon pazar gecesi ABD' nin altına dayalı standardı terk ettiğini bir deklarasyonla duyurdu. Yıllardır harladığı ateşin üzerine benzin dökmüş, karşılığı nasıl olsa altın olarak Washington' da duruyor inancıyla kasaları dolar dolu tüm ülkeler buharlaşıp giden varlıklara baka kalmışlardı. 1949'da 25 milyar dolarlık altın stokuna sahip ABD' de rezervler, 1970'lerin başında 12 milyar dolara düştü. Fransa açıktan dolarların karşılığı altını istemiş ve "kral çıplak" demişti. Ama De Gaulle' in 'Avrupa' ya ABD tarafından sokulmuş Truva atı' olarak nitelendirdiği İngiltere bile masayı teslim ettiği ve oyunu yönetmesine razı olduğu ABD' nin iflasın eşiğinde olduğunu görmüş ve İngiltere Merkez Bankası 3 milyar dolarlık rezervi karşılığı 2600 ton altın almıştı. ABD' nin ülke dışındaki dolar varlıkları 1960'tan itibaren Amerikan' nın rezerv olarak tuttuğu altın stokunu aştı; 1968'de üç kat, 1972'de sekiz kat fazlaydı. Dolara sahip olan Avrupa bankaları artık kendi paraları yerine dolar cinsinden kredi açıyorlardı. ABD dışında dolaşan bu Avrupa dolarları toplamı 1971 sonunda yüz milyar dolara yaklaşıyordu ve ABD' ye yaptığı ihracat sayesinde dünyanın yükselmekte olan yeni yıldızı Japonya' nın hayli yüklü dolar rezervleri bu rakamlara dahil değildi. Dönemin önemli ekonomistlerinden ve kurulan sistemin fikir babalarından James Tobin (Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi ve Federal Rezerv Sistemi Yönetim Kurul üyesi) ülke ekonomisinin altın karşılığı olmayan dolarla ayakta durmasını gururla şöyle anlatacaktır: "Kendi avlusunda bir para kuyusuna sahip olmak hoş bir şey ve bize bu ayrıcalığı 'Altın Standartı' sağladı. Cari açığı on yıldır sürdürebiliyoruz. Çünkü çıkardığımız kâğıtlar 'para' olarak kabul görüyor." ABD’nin karşılıksız para basmasını, tıpkı karşılıksız çek yazmaya benzetebilirsiniz. Tek farkla.. O karşılıksız parayı Kuzey Kore bassa terörist ülke ilan edilir, kişi olarak karşılıksız çek yazdığınızda ise hapsi boylarsınız.. 1971 senesinde dolarda yaşanan değişim o dönemde bir çözüm olsa da günümüzde hem ABD hem de diğer dünya ülkeleri için önemli bir sorun olmaya başladı. ABD karşılıksız para basıp her şeyi satın almaya devam ediyor ama bunun bedelini ödemeye de yaklaşıyordu. Nasıl mı? Devam edeceğiz.. *1968 Paris olaylarını ele alan komplo teorilerinin kimisinde De Gaulle' den intikam almak isteyen ABD' nin etkisi üzerinde durulur. 68 Baharıyla dünyayı saran gençlik hareketindeki dış güçlerin rolü elbette tartışılabilir ama tartışılmayan şey, kimsenin yıkamadığı ve 1958' de yıkılmaya yüz tutan Fransa' yı uçurumun dibinden çekip çıkaran efsane De Gaulle' in 68 eylemleri sonucu şapkasını alıp gittiği gerçeğidir. O günlerde“doların mezar kazıcısı” olarak da adlandırılan “son büyük Fransız”  9 Kasım 1970 aniden ölür. ABD ile kapanmamış hesap kalır geriye.. Dolar basma yetkisini bankerlerden alıp devletin (establishment) yetkisine bırakmayı amaçlayan Başkan Kennedy De Gaulle kadar şanslı değildi. O suikast sonucu canıyla ödedi, dolara dokunmanın bedelini.. Abdullah Ayan  
Son 75 yıla damgasını vuran para sisteminin bundan sonra ne yöne evrileceği ABD kadar Çin' in stratejisine bağlı olacağı için, Çin öncesi ve Çin sonrası tanımları önemli diye düşünüyorum.

Önceki makalede 1945' te ikinci dünya savaşının tartışılmaz tek galibi ABD' nin altına dayalı sistemi tüm mekanizmalarıyla İngiltere' den alıp kendi üzerine geçirdiğini ve 1971 Ağustos'una kadar oyunu iyi kötü sürdürdüğünü ele almıştım.

Kaldığım yerden devam edeceğim ama başlıktan anlaşılacağı gibi son 75 yıla damgasını vuran para sisteminin bundan sonra ne yöne evrileceği ABD kadar Çin' in stratejisine bağlı olacağı için, Çin öncesi ve Çin sonrası tanımları önemli diye düşünüyorum.

Bu nedenle Çin' in dünya sahnesine girdiği 1990 sonrasını ele almadan önce altın-dolar bağının kopmasına yol açan süreçlerin yeterince değerlendirilmesi gerekiyor..

Gerekiyor çünkü, Japonya ve Almanya gibi dış ticaret fazlası veren ülkelerin daha önce razı oldukları ABD liderliğine sonradan oyuna katılan Çin' in neden farklı yaklaştığını, mevcut düzeni sarsma gücünün sınırlarını zorlama kapasitesini anlamanın yolu biraz da bu geçmişte yatıyor..

Hikayeye kaldığımız yerden devam edelim..

2. Dünya savaşının resmen bittiği 1945' ten bir yıl önce kurulacak yeni dünyanın hükümranının ABD olacağı belliydi. Bu nedenle bir yıl öncesinde 1944'te Breeton Woods kasabasında altına dayalı yeni sistemin kuralları koyulurken savaşın mağlubu Almanya bir yana galipleri Fransa ve İngiltere' nin itiraz edecek mecali yoktu. Masayı kuran efendinin dağıttığı kartları şartsız kabul ettiler.

Savaş sonrası tümüyle çöken Avrupa ekonomilerinin ABD' ye bağlanması kaçınılmazdı. Bretton Woods anlaşmasıyla dünya ticaretinin dolar üzerinden işlemesinin önü açıldı. Doların rezerv para olması, masadaki kağıt dağıtıcısının aynı zamanda kasayı da tutması rezerv para avantajının oyunun hakimi ABD' ye geçmesi demekti, öyle de oldu. Kağıt ve mürekkep ve matbaa masrafından başka maliyeti olmayan banknotun tüm dünyada satılan her şeyi ve özellikle de petrolü bedavadan alması sağlandı.

Ancak saadet zincirinin biteviye sürdürülmesi olanaksızdı.

Vietnam savaşının getirdiği aşırı mali yük (sonradan yapılacak çalışmalar o dönemin parasıyla 168 milyar doların savrulduğu savaş, bugünkü değerlendirmeyle 1 trilyonu aşan harcama yanında sadece travma geçiren askerlerin tedavi ve iş kaybı nedeniyle en az onun kadar iş gücü kaybı yaşanacaktır.)

Savaşın finansmanı için tam gün mesai yapan banknot matbaasında basılan dolarlar tüm dünya piyasalarına saçıldı. Bir süre sonra ABD' ye mal ihraç edip karşılığı altın olarak belirlenen dolarları alan Avrupa ülkeleri işkillenmeye başladı.

Terslikler bununla da kalmadı. Soğuk savaş döneminin diğer kutbunun lideri Sovyetler Birliği dünyanın en büyük altın üretici ve ihracatçısıydı ama onlar da ABD' ye altın satmadılar.

Ellerindeki milyarlarca doların karşılığının altın olarak tutulmadığı gerçeğini 1960'ların ortasından itibaren özellikle Almanya ve Fransa görmeye başladı.

Zaten ABD' den haz etmeyen dönemin Fransa Cumhurbaşkanı milliyetçi De Gaulle Almanya lideri Adenauer ile bir araya geldiğinde gündem aşırı dolar bolluğu nedeniyle bozulan dünya mali sistemiydi..

Fransa ve Almanya test etmek için o güne kadar denenmeyen bir yol seçtiler.

Ellerindeki dolarları hatta frank ve markları da dolara çevirip altın talep etmeye yeltendiler. ABD getirilen dolarlara karşı altın verirse sorun yoktu. Ya veremezse! İşte o zaman da sistemin tutarsızlığı ortaya çıkacak, mevcudun revizyonu veya yeni bir sistem oturulup konuşulacaktı.

Fransa Cumhurbaşkanı De Gaulle' in beklemeye, görüşmelerle vakit geçirmeye niyeti yoktu. 1965 yılında 300 milyon doları bir uçağa yükletti. (kimi iddialara göre dolarlar bir gemiyle gönderilmişti ABD' ye) "alın dolarlarınızı altınımızı verin"  formülüyle özetlenecek talebi ABD kapalı kapılar ardındaki müzakerelerle gizilice yerine getirdi ama bir daha sakın böylesi yöntemlere baş vurmayın uyarısıyla..

Talep ederlerse ne mi olurdu?*

Olanı daha önceki makalede anlattım. Hafta sonu Camp David' e kapanan Başkan Nixon pazar gecesi ABD' nin altına dayalı standardı terk ettiğini bir deklarasyonla duyurdu. Yıllardır harladığı ateşin üzerine benzin dökmüş, karşılığı nasıl olsa altın olarak Washington' da duruyor inancıyla kasaları dolar dolu tüm ülkeler buharlaşıp giden varlıklara baka kalmışlardı.

1949'da 25 milyar dolarlık altın stokuna sahip ABD' de rezervler, 1970'lerin başında 12 milyar dolara düştü. Fransa açıktan dolarların karşılığı altını istemiş ve "kral çıplak" demişti. Ama De Gaulle' in 'Avrupa' ya ABD tarafından sokulmuş Truva atı' olarak nitelendirdiği İngiltere bile masayı teslim ettiği ve oyunu yönetmesine razı olduğu ABD' nin iflasın eşiğinde olduğunu görmüş ve İngiltere Merkez Bankası 3 milyar dolarlık rezervi karşılığı 2600 ton altın almıştı.

ABD' nin ülke dışındaki dolar varlıkları 1960'tan itibaren Amerikan' nın rezerv olarak tuttuğu altın stokunu aştı; 1968'de üç kat, 1972'de sekiz kat fazlaydı. Dolara sahip olan Avrupa bankaları artık kendi paraları yerine dolar cinsinden kredi açıyorlardı. ABD dışında dolaşan bu Avrupa dolarları toplamı 1971 sonunda yüz milyar dolara yaklaşıyordu ve ABD' ye yaptığı ihracat sayesinde dünyanın yükselmekte olan yeni yıldızı Japonya' nın hayli yüklü dolar rezervleri bu rakamlara dahil değildi.

Dönemin önemli ekonomistlerinden ve kurulan sistemin fikir babalarından James Tobin (Beyaz Saray Ekonomik Danışmanlar Konseyi ve Federal Rezerv Sistemi Yönetim Kurul üyesi) ülke ekonomisinin altın karşılığı olmayan dolarla ayakta durmasını gururla şöyle anlatacaktır:

"Kendi avlusunda bir para kuyusuna sahip olmak hoş bir şey ve bize bu ayrıcalığı 'Altın Standartı' sağladı. Cari açığı on yıldır sürdürebiliyoruz. Çünkü çıkardığımız kâğıtlar 'para' olarak kabul görüyor."

ABD’nin karşılıksız para basmasını, tıpkı karşılıksız çek yazmaya benzetebilirsiniz. Tek farkla.. O karşılıksız parayı Kuzey Kore bassa terörist ülke ilan edilir, kişi olarak karşılıksız çek yazdığınızda ise hapsi boylarsınız..

1971 senesinde dolarda yaşanan değişim o dönemde bir çözüm olsa da günümüzde hem ABD hem de diğer dünya ülkeleri için önemli bir sorun olmaya başladı. ABD karşılıksız para basıp her şeyi satın almaya devam ediyor ama bunun bedelini ödemeye de yaklaşıyordu.

Nasıl mı?

Devam edeceğiz..

*1968 Paris olaylarını ele alan komplo teorilerinin kimisinde De Gaulle' den intikam almak isteyen ABD' nin etkisi üzerinde durulur. 68 Baharıyla dünyayı saran gençlik hareketindeki dış güçlerin rolü elbette tartışılabilir ama tartışılmayan şey, kimsenin yıkamadığı ve 1958' de yıkılmaya yüz tutan Fransa' yı uçurumun dibinden çekip çıkaran efsane De Gaulle' in 68 eylemleri sonucu şapkasını alıp gittiği gerçeğidir.

O günlerde“doların mezar kazıcısı” olarak da adlandırılan “son büyük Fransız”  9 Kasım 1970 aniden ölür. ABD ile kapanmamış hesap kalır geriye..

Dolar basma yetkisini bankerlerden alıp devletin (establishment) yetkisine bırakmayı amaçlayan Başkan Kennedy De Gaulle kadar şanslı değildi. O suikast sonucu canıyla ödedi, dolara dokunmanın bedelini..

Abdullah Ayan

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.