Dr. Reşit Galip’in Parladığı Şehir 'Mersin'... Ömer Çelikaslan yazdı

06.11.2018 - 13:42, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Dr. Reşit Galip’in Parladığı Şehir 'Mersin'... Ömer Çelikaslan yazdı

1917 yılında İstanbul Tıbbîye Mektebini bitirmiştir. Kurtuluş savaşı yıllarından sonra 5 Aralık 1921 tarihinde kendi isteği ile Mersin hükümet doktoru olarak atandı. 1924 yılında Gaziantep Sıhhiye Müdürlüğü’ne tayin edilince bu görevi kabul etmedi ve istifa ederek hayatının dönüm noktası olacak olan hadiseyi yaşayacağı Mersin’de serbest hekimlik yapmaya başladı.

80 yıldır her sabah okunan öğrenci andının tekrar ülke gündemine gelmesiyle beraber And’ın yazarı olan Dr. Reşit Galip de gündeme gelen isim oldu.  Birçok kişi tarafından And konusu kaleme alındı fakat ben bu yazımda Reşit Galip’in nasıl yükseldiğini aktarmaya çalışacağım. 1892 Rodos doğumlu olan Reşit Galip Rodoslu Yahudi Edmond Rothchild’in Musevi çocukları için açmış olduğu, ‘Evrensel Yahudi Birliği Okulu’ anlamında Allianca İsraelite Üniverselle School’da eğitim öğretime başlamıştır. Rodos ve İzmir’deki idadileri bitiren Reşit Galip bu sefer de İzmir’deki St. Jean Babtiste Kolleji’ne devam eder. Bu okul Fransız Rahipleri Cemiyeti’nin bir kolu olarak tüm dünyada misyonerlik faaliyetleri yürüten Frerler Cemiyeti tarafından açılmıştır. 1917 yılında İstanbul Tıbbîye Mektebini bitirmiştir. Kurtuluş savaşı yıllarından sonra 5 Aralık 1921 tarihinde kendi isteği ile Mersin hükümet doktoru olarak atandı. 1924 yılında Gaziantep Sıhhiye Müdürlüğü’ne tayin edilince bu görevi kabul etmedi ve istifa ederek hayatının dönüm noktası olacak olan hadiseyi yaşayacağı Mersin’de serbest hekimlik yapmaya başladı. Mersin Türk Ocağı ve Mersin Gençlerbirliği’nin de başkanlığını yapmaktaydı. Daha sonra Mersin Gençlerbirliği ile Çukurova İdman Yurdu birleşmiş ve kulübün ismi Mersin İdman Yurdu olmuştur. Yani 80 yıllık öğrenci andını yazan Reşit Galip aynı zamanda mazisi zaferlerle dolu olan güzide kulübümüz Mersin İdman Yurdu’nun kurucu başkanıdır. VE BÜYÜK GÜN Mustafa Kemal Paşa Saat 11.30'da murt dallarıyla süslenmiş Mersin tren istasyonuna halkın coşkun tezahüratlarıyla girdi. Eşi Latife Hanımla trenden indikten sonra istasyon önündeki merasim kıtasını teftiş etti. Önce hükümet binasına, daha sonra da Belediye binasına geldi, başkandan belediye hizmetleriyle ilgili bilgi aldı. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Gençler Yurdu'nu ziyaretinde, gençlere Türk Ocağı'na katılmalarını önerdi. Belediyenin şereflerine verdiği ziyafete katılmak üzere hep birlikte Mersin Palas Oteline (Günümüzde Mersin Oteli) daha sonra Askeri Mıntıka Kumandanlığına gidildi. (Yandığı yerde şimdi Özgür Çocuk Parkı vardır) Burada Askeri törenle karşılanan Paşa ve yanındakiler, bir süre dinlendiler. Binanın bir bölümünde öğretim yapılan Mersin Ticaret Rüştiyesi ‘ne geçildi. Girdikleri sınıfta dersi dinleyen ve öğrencilere sorular yönelten Paşa, alkışlar arasında binadan ayrıldı. Program gereğince Millet Bahçesi'nde çay içilecek, kent adına Hükümet Tabibi ve Türk Ocağı Başkanı Dr. Reşit Galip Bey konuşacaktı. Reşit Galip’in hayatındaki dönüm noktası ve Türk siyasetinde yer etmeye başlaması 17 Mart 1923’te Millet Bahçesi’nde (Deniz doldurulmadan önce, o zamanlar Halkevi olan bugünkü Opera binası ile Arap Ortodoks kilisesinin önünde bulunuyordu)  gerçekleştirdiği konuşmasındaki şu ifadeler Atatürk’ün gözüne girmesine ve takdirini kazanmasına sebep olacaktı. "Sizin karşınızda, zaferlerinizden bahsetmeye lüzum var mı? Grönland'daki Eskimolardan Afrika'nın yanık ve kızgın çölleri ortasında sam yellerinden haber uman zencilere kadar herkes öğrendi. Sen bu milletin yalnız müncisi, yalnız bir halaskarı (kurtarıcısı) ve yalnız bir kahramanı değilsin, sen bunlardan daha çok büyüksün; sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmendir." Bu meşhur konuşma çok geçmeden meyvelerini vermeye başlamış ve 2 sene sonra Paşa kendisini Aydın Milletvekilliğine uygun görmüştü. Daha sonraki yıllarda Dolmabahçe’de Atatürk’ün sofrasında yaşadığı tartışma da bir dönüm noktası oldu. Atatürk’e öğretmenlik  de yapmış olan Maarif Vekili(Milli Eğitim Bakanı) Esat Sagay “kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu giymelerini uygun görmediğini” ifade etmesi ve bir tamim yayınlayıp daha kapalı giymelerini isteyeceğini söylemesi üzerine Reşit Galip  “Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi, bu bir gericiliktir. Kadınlar eski durumda yaşayamazlar. Devrimlerden en önemlisi kadınlara verilen haklardır. Başka türlü, Batılılaşmakta olduğumuzu iddia edemeyiz” demiştir. Bu eleştirilerin devamı gelmiş ve çok geçmeden Reşit Galip Maarif Vekili yani Milli Eğitim Bakanı olmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Darülfünun’u lağvederek Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi’ni kurmuş, Darülfünun’dan kalan Türk Müderrisleri kapı dışarı ederek yerlerine tamamına yakını ‘Nazi Almanyası’ndan kaçtıkları’ iddia edilen Yahudi hocaları almıştır. Cemal Granda hatıratlarında Reşit Galip’in insanların kafatasını ölçtüğünü, Atatürk’ün de kendi kafatasını ölçtürdüğünü ve 81 birim olarak çıktığı için ‘Türk ırkına’ uygun olduğunu anlatır. Ciddi ciddi elindeki cetvelle bürokraside ve idarede görevli insanların kafataslarını ölçmüştür. Hukukçu olmadığı halde Şeyh Sait ayaklanmasında Şark İstiklal mahkemesi üyeliğinde bulunmuştur. Güneş Dil ve Tarih teorisi, Türklerin kökeninin araştırılması ve ezanın Türkçe okunması gibi aşırılıkların altında da Reşit Galip’in imzası vardır. Reşit Galip, Sultan Ahmet camisinin görevlilerine: "Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız. İşte birer tane veriyoruz. Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapça'dan Fransızcaya ondan da Türkçe'ye tercüme edilmiştir. Bununla beraber Ankara'da bir heyet tarafından Türkçe bir Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır.” demiştir. Fransızcaya çevirecek kadar batılı olan bu ekip Arapçadan Türkçe çeviremeyecek kadar doğulu idiler…  Dr. Reşit Galip’in verem ve zatürre hastalığı gittikçe ilerler; artık öleceğini anlayınca demir karyolasını tavana kadar rafları olan kütüphanesinin olduğu odaya aldırır ve kitapları arasında daha 42 yaşındayken 4 Mart 1934 yılında Keçiören’deki evinde ölür. Cenazesi Cebeci Mezarlığı’na kaldırılır.   Tarihçi Ömer ÇELİKASLAN
1917 yılında İstanbul Tıbbîye Mektebini bitirmiştir. Kurtuluş savaşı yıllarından sonra 5 Aralık 1921 tarihinde kendi isteği ile Mersin hükümet doktoru olarak atandı. 1924 yılında Gaziantep Sıhhiye Müdürlüğü’ne tayin edilince bu görevi kabul etmedi ve istifa ederek hayatının dönüm noktası olacak olan hadiseyi yaşayacağı Mersin’de serbest hekimlik yapmaya başladı.

80 yıldır her sabah okunan öğrenci andının tekrar ülke gündemine gelmesiyle beraber And’ın yazarı olan Dr. Reşit Galip de gündeme gelen isim oldu.  Birçok kişi tarafından And konusu kaleme alındı fakat ben bu yazımda Reşit Galip’in nasıl yükseldiğini aktarmaya çalışacağım.

1892 Rodos doğumlu olan Reşit Galip Rodoslu Yahudi Edmond Rothchild’in Musevi çocukları için açmış olduğu, Evrensel Yahudi Birliği Okuluanlamında Allianca İsraelite Üniverselle School’da eğitim öğretime başlamıştır.

Rodos ve İzmir’deki idadileri bitiren Reşit Galip bu sefer de İzmir’deki St. Jean Babtiste Kolleji’ne devam eder. Bu okul Fransız Rahipleri Cemiyeti’nin bir kolu olarak tüm dünyada misyonerlik faaliyetleri yürüten Frerler Cemiyeti tarafından açılmıştır.

1917 yılında İstanbul Tıbbîye Mektebini bitirmiştir. Kurtuluş savaşı yıllarından sonra 5 Aralık 1921 tarihinde kendi isteği ile Mersin hükümet doktoru olarak atandı. 1924 yılında Gaziantep Sıhhiye Müdürlüğü’ne tayin edilince bu görevi kabul etmedi ve istifa ederek hayatının dönüm noktası olacak olan hadiseyi yaşayacağı Mersin’de serbest hekimlik yapmaya başladı.

Mersin Türk Ocağı ve Mersin Gençlerbirliği’nin de başkanlığını yapmaktaydı. Daha sonra Mersin Gençlerbirliği ile Çukurova İdman Yurdu birleşmiş ve kulübün ismi Mersin İdman Yurdu olmuştur.

Yani 80 yıllık öğrenci andını yazan Reşit Galip aynı zamanda mazisi zaferlerle dolu olan güzide kulübümüz Mersin İdman Yurdu’nun kurucu başkanıdır.

VE BÜYÜK GÜN

Mustafa Kemal Paşa Saat 11.30'da murt dallarıyla süslenmiş Mersin tren istasyonuna halkın coşkun tezahüratlarıyla girdi. Eşi Latife Hanımla trenden indikten sonra istasyon önündeki merasim kıtasını teftiş etti. Önce hükümet binasına, daha sonra da Belediye binasına geldi, başkandan belediye hizmetleriyle ilgili bilgi aldı. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Gençler Yurdu'nu ziyaretinde, gençlere Türk Ocağı'na katılmalarını önerdi.

Belediyenin şereflerine verdiği ziyafete katılmak üzere hep birlikte Mersin Palas Oteline (Günümüzde Mersin Oteli) daha sonra Askeri Mıntıka Kumandanlığına gidildi. (Yandığı yerde şimdi Özgür Çocuk Parkı vardır) Burada Askeri törenle karşılanan Paşa ve yanındakiler, bir süre dinlendiler. Binanın bir bölümünde öğretim yapılan Mersin Ticaret Rüştiyesi ‘ne geçildi. Girdikleri sınıfta dersi dinleyen ve öğrencilere sorular yönelten Paşa, alkışlar arasında binadan ayrıldı.


Program gereğince Millet Bahçesi'nde çay içilecek, kent adına Hükümet Tabibi ve Türk Ocağı Başkanı Dr. Reşit Galip Bey konuşacaktı.

Reşit Galip’in hayatındaki dönüm noktası ve Türk siyasetinde yer etmeye başlaması 17 Mart 1923’te Millet Bahçesi’nde (Deniz doldurulmadan önce, o zamanlar Halkevi olan bugünkü Opera binası ile Arap Ortodoks kilisesinin önünde bulunuyordu)  gerçekleştirdiği konuşmasındaki şu ifadeler Atatürk’ün gözüne girmesine ve takdirini kazanmasına sebep olacaktı.

"Sizin karşınızda, zaferlerinizden bahsetmeye lüzum var mı? Grönland'daki Eskimolardan Afrika'nın yanık ve kızgın çölleri ortasında sam yellerinden haber uman zencilere kadar herkes öğrendi. Sen bu milletin yalnız müncisi, yalnız bir halaskarı (kurtarıcısı) ve yalnız bir kahramanı değilsin, sen bunlardan daha çok büyüksün; sen bu milletin bir ferdisin. Senin en birinci büyüklüğün bu milletin bir ferdi olmakla iktifa ve iftihar etmendir."

Bu meşhur konuşma çok geçmeden meyvelerini vermeye başlamış ve 2 sene sonra Paşa kendisini Aydın Milletvekilliğine uygun görmüştü.

Daha sonraki yıllarda Dolmabahçe’de Atatürk’ün sofrasında yaşadığı tartışma da bir dönüm noktası oldu. Atatürk’e öğretmenlik  de yapmış olan Maarif Vekili(Milli Eğitim Bakanı) Esat Sagay “kızların kısa etek, kısa çorap ve kısa kollu giymelerini uygun görmediğini” ifade etmesi ve bir tamim yayınlayıp daha kapalı giymelerini isteyeceğini söylemesi üzerine Reşit Galip  “Yanlış düşünüyorsunuz beyefendi, bu bir gericiliktir. Kadınlar eski durumda yaşayamazlar. Devrimlerden en önemlisi kadınlara verilen haklardır. Başka türlü, Batılılaşmakta olduğumuzu iddia edemeyiz” demiştir.

Bu eleştirilerin devamı gelmiş ve çok geçmeden Reşit Galip Maarif Vekili yani Milli Eğitim Bakanı olmuştur.

Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Darülfünun’u lağvederek Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi’ni kurmuş, Darülfünun’dan kalan Türk Müderrisleri kapı dışarı ederek yerlerine tamamına yakını ‘Nazi Almanyası’ndan kaçtıkları’ iddia edilen Yahudi hocaları almıştır.

Cemal Granda hatıratlarında Reşit Galip’in insanların kafatasını ölçtüğünü, Atatürk’ün de kendi kafatasını ölçtürdüğünü ve 81 birim olarak çıktığı için ‘Türk ırkına’ uygun olduğunu anlatır.

Ciddi ciddi elindeki cetvelle bürokraside ve idarede görevli insanların kafataslarını ölçmüştür.

Hukukçu olmadığı halde Şeyh Sait ayaklanmasında Şark İstiklal mahkemesi üyeliğinde bulunmuştur.

Güneş Dil ve Tarih teorisi, Türklerin kökeninin araştırılması ve ezanın Türkçe okunması gibi aşırılıkların altında da Reşit Galip’in imzası vardır. Reşit Galip, Sultan Ahmet camisinin görevlilerine: "Camilerde Türkçe Kur’an okuyacaksınız. İşte birer tane veriyoruz. Evet bu tercüme belki iyi değildir, çünkü Arapça'dan Fransızcaya ondan da Türkçe'ye tercüme edilmiştir. Bununla beraber Ankara'da bir heyet tarafından Türkçe bir Kur’an hazırlanmaktadır, bundan sonra camilerde ve namazlarda onlar okunacaktır.” demiştir.

Fransızcaya çevirecek kadar batılı olan bu ekip Arapçadan Türkçe çeviremeyecek kadar doğulu idiler… 

Dr. Reşit Galip’in verem ve zatürre hastalığı gittikçe ilerler; artık öleceğini anlayınca demir karyolasını tavana kadar rafları olan kütüphanesinin olduğu odaya aldırır ve kitapları arasında daha 42 yaşındayken 4 Mart 1934 yılında Keçiören’deki evinde ölür. Cenazesi Cebeci Mezarlığı’na kaldırılır.

 

Tarihçi

Ömer ÇELİKASLAN

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.