Küreselleşmede değişen dinamikler, ABD- Çin Ticaret Savaşı... Abdullah Ayan yazdı

27.05.2019 - 09:55, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Küreselleşmede değişen dinamikler, ABD- Çin Ticaret Savaşı... Abdullah Ayan yazdı

Bugün ortaya çıkan tablonun özeti: Küreselleşme mucidi ABD' nin yeni başkanı Trump küreselleşmeyi şeytanlaştırırken, komünist partisince yönetilen Çin oligarşisi küreselleşmeyi savunmakta…

Savaş tamtamlarını seçim kampanyası sırasında çalmaya başlamıştı Trump… Henüz başkanlık koltuğuna oturmasa da, kendisini destekleyen ortalama Amerikalılara küreselleşme karşıtı söylemlerle, iş ve aş vaat ediyordu. ABD' nin başını çektiği ve tüm dünyayı entegre etmeye çalıştığı küreselleşme, Trump' a göre zaman içinde ülkenin aleyhine gelişmiş, bir zamanlar Amerikalıların ürettiği her şey, ucuz emek gücü sayesinde çok daha avantajlı fiyatlarla başka ülkelerden sağlanmaya başlamıştı. Trump kazanırsa, durumu tersine çevirecek, gümrük duvarlarını yükselterek ithal malların daha pahalı hale gelmesini sağlayarak, ucuz ürünlerle rekabet edemeyen sektörleri canlanmasını,  böylece de o sektörlerin yeniden istihdam yaratmasını sağlayacaktı. Tam olarak adını telaffuz etmese de, Trump' ın tanımladığı ve hedefe koyduğu ülkenin Çin olduğunu tahmin etmek zor değildi. Araştırma şirketlerinin kazanamaz dediği, anketlerin geride gösterdiği Trump seçimleri kazandı ve kazanmasıyla da bilinmezlerle ve o güne kadar akla hayale gelmeyen pek çok olayın gerçekleştiği çelişkilerle dolu bir süreç başladı… Bugün ortaya çıkan tablonun özeti: Küreselleşme mucidi ABD' nin yeni başkanı Trump küreselleşmeyi şeytanlaştırırken, komünist partisince yönetilen Çin oligarşisi küreselleşmeyi savunmakta… Seçim kampanyalarında her şey söylenir, akla hayale sığmayan vaatlerde bulunur politikacılar.. Rekabetin olduğu her yerde olduğu gibi ABD seçimlerinde de duyulur parlak ve seçmeni cezp edecek cümleler… Ancak Trump farklı bir profil çizdi. Örneğin Meksika sınırına duvar çekme konusunda başarılı olduğu söylenemez ama fiziki duvara gücü yetmeyen başkan, ağzından çıkacak tek cümleyle hayata geçebilecek gümrük duvarları konusunda fazla zorlanmadı. Çin' le büyük savaşa girmeden önce ilk denemeyi AB' yi etkileyecek güneş panelleri ve Güney Kore' yi üzecek çamaşır makineleri üzerinden yaptı. Trump 2018 ocak ayında koltuğa oturuşunun birinci yılını kutlarcasına; güneş panel ithalatına 30, çamaşır makinesi ithalatına ise 20 tek taraflı vergi koyduğunu duyurdu. Güney Kore ve AB uygulamanın uluslar arası anlaşmalara aykırı olduğunu iddia edip, konuyu Dünya Ticaret Örgütüne götüreceğini açıklasa da, atı kapan Trump yola çıkmıştı bir kere… 2018 Mart ayı başında bu kez çeliğe 25 ve alüminyum ithalatına 10 vergi koyduğunu açıkladı. Vergileri savunurken şöyle diyor Trump: "Bir ülke ihraç ettiğimiz ürüne 50 vergi koyduğunda biz onun aynı ürününden vergi almıyorsak, bu ne adil olur ne de akıllıca. Bundan böyle karşılıklı vergi koyacağız. 800 milyar dolarlık ticari açığımız varken, başka da yolu yok. Ülkemizi ve işçilerimizi korumalıyız. Çelik endüstrimiz kötü durumda." Çelik ve alüminyuma koyulan vergiler, Çin' den önce Kanada ve Japonya' nın tepkisini çekti. Japonya' nın kaygısı vergilerin artmasıyla küresel piyasalarda yükselecek ürün fiyatlarının otomotiv endüstrisini etkilemesinin ve zaten daralan otomobil piyasasında fiyatların yükselmesinin kaçınılmaz olduğu teziydi. Dedim ya, güneş paneli, çamaşır makinesi, çelik, alüminyum gibi ürünlere koyduğu vergiler Trump' ın büyük maçtan önceki ısınma denemeleriydi. Asıl hedef olan Çin'e savaş ilanı gecikmedi. Dünyanın nefesini tutarak izlediği küresel kavganın asıl kabus cephesi ABD-Çin ticaret savaşı bir sonraki makaleye…
Bugün ortaya çıkan tablonun özeti: Küreselleşme mucidi ABD' nin yeni başkanı Trump küreselleşmeyi şeytanlaştırırken, komünist partisince yönetilen Çin oligarşisi küreselleşmeyi savunmakta…

Savaş tamtamlarını seçim kampanyası sırasında çalmaya başlamıştı Trump…

Henüz başkanlık koltuğuna oturmasa da, kendisini destekleyen ortalama Amerikalılara küreselleşme karşıtı söylemlerle, iş ve aş vaat ediyordu.

ABD' nin başını çektiği ve tüm dünyayı entegre etmeye çalıştığı küreselleşme, Trump' a göre zaman içinde ülkenin aleyhine gelişmiş, bir zamanlar Amerikalıların ürettiği her şey, ucuz emek gücü sayesinde çok daha avantajlı fiyatlarla başka ülkelerden sağlanmaya başlamıştı.

Trump kazanırsa, durumu tersine çevirecek, gümrük duvarlarını yükselterek ithal malların daha pahalı hale gelmesini sağlayarak, ucuz ürünlerle rekabet edemeyen sektörleri canlanmasını,  böylece de o sektörlerin yeniden istihdam yaratmasını sağlayacaktı.

Tam olarak adını telaffuz etmese de, Trump' ın tanımladığı ve hedefe koyduğu ülkenin Çin olduğunu tahmin etmek zor değildi.

Araştırma şirketlerinin kazanamaz dediği, anketlerin geride gösterdiği Trump seçimleri kazandı ve kazanmasıyla da bilinmezlerle ve o güne kadar akla hayale gelmeyen pek çok olayın gerçekleştiği çelişkilerle dolu bir süreç başladı…

Bugün ortaya çıkan tablonun özeti: Küreselleşme mucidi ABD' nin yeni başkanı Trump küreselleşmeyi şeytanlaştırırken, komünist partisince yönetilen Çin oligarşisi küreselleşmeyi savunmakta…

Seçim kampanyalarında her şey söylenir, akla hayale sığmayan vaatlerde bulunur politikacılar..

Rekabetin olduğu her yerde olduğu gibi ABD seçimlerinde de duyulur parlak ve seçmeni cezp edecek cümleler…

Ancak Trump farklı bir profil çizdi.

Örneğin Meksika sınırına duvar çekme konusunda başarılı olduğu söylenemez ama fiziki duvara gücü yetmeyen başkan, ağzından çıkacak tek cümleyle hayata geçebilecek gümrük duvarları konusunda fazla zorlanmadı.

Çin' le büyük savaşa girmeden önce ilk denemeyi AB' yi etkileyecek güneş panelleri ve Güney Kore' yi üzecek çamaşır makineleri üzerinden yaptı.

Trump 2018 ocak ayında koltuğa oturuşunun birinci yılını kutlarcasına; güneş panel ithalatına 30, çamaşır makinesi ithalatına ise 20 tek taraflı vergi koyduğunu duyurdu. Güney Kore ve AB uygulamanın uluslar arası anlaşmalara aykırı olduğunu iddia edip, konuyu Dünya Ticaret Örgütüne götüreceğini açıklasa da, atı kapan Trump yola çıkmıştı bir kere…

2018 Mart ayı başında bu kez çeliğe 25 ve alüminyum ithalatına 10 vergi koyduğunu açıkladı.

Vergileri savunurken şöyle diyor Trump:

"Bir ülke ihraç ettiğimiz ürüne 50 vergi koyduğunda biz onun aynı ürününden vergi almıyorsak, bu ne adil olur ne de akıllıca. Bundan böyle karşılıklı vergi koyacağız. 800 milyar dolarlık ticari açığımız varken, başka da yolu yok. Ülkemizi ve işçilerimizi korumalıyız. Çelik endüstrimiz kötü durumda."

Çelik ve alüminyuma koyulan vergiler, Çin' den önce Kanada ve Japonya' nın tepkisini çekti. Japonya' nın kaygısı vergilerin artmasıyla küresel piyasalarda yükselecek ürün fiyatlarının otomotiv endüstrisini etkilemesinin ve zaten daralan otomobil piyasasında fiyatların yükselmesinin kaçınılmaz olduğu teziydi.

Dedim ya, güneş paneli, çamaşır makinesi, çelik, alüminyum gibi ürünlere koyduğu vergiler Trump' ın büyük maçtan önceki ısınma denemeleriydi.

Asıl hedef olan Çin'e savaş ilanı gecikmedi.

Dünyanın nefesini tutarak izlediği küresel kavganın asıl kabus cephesi ABD-Çin ticaret savaşı bir sonraki makaleye…

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.