Tekfen' in Petrokimya tesisi kaç kişilik istihdam yaratacak?... Abdullah Ayan yazdı

11.11.2019 - 08:46, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Tekfen' in Petrokimya tesisi kaç kişilik istihdam yaratacak?... Abdullah Ayan yazdı

Devlet ve devlet adına bürokrasi bu teşvik belgesine bağlanan yatırımın, kent adına en ciddi beklenti olan istihdama katkısının gerçekleşip gerçekleşmediğini izleyecek mi? Örneğin tesiste bin yerine 800 istihdam yaratılırsa bunun nasıl bir yaptırımı olacak?

Tekfen' e bağlı Toros Tarım' ın (Mersin' in başına bela Azot Gübre' nin de sahibi) petrokimya tesisi kurmaya hazırlandığı liman genişleme sahasında yer alan Serbest Bölgeye komşu arazi ile ilgili günlerdir yazıp çizmeye, gelmekte olan tehlikeyi haber vermeye çalışıyorum. Duyan var mı? Çevreye duyarlı kurumlardan, Mühendis Mimar odalarından, sivil toplum örgütlerinden herhangi bir tepki geldi mi? Karaduvar' ın çevreye duyarlı ve petrol kirliliğinden yeterince muzdarip bir avuç mağdurundan başkasını pek duymadım. Umarım çıkmıştır, çıkmadıysa da bundan sonra ve hepimizin dikkatini çekecek gürlükte çıkmasını dileyelim. Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz' ın çocuklarına ait şirketten devraldığı teşvik belgesiyle Tekfen' e bağlı Toros Tarım' a devlet bu yatırım için hangi destekleri verecek te, yatırım gerçekleşecek sorusuna yanıt olacak bilgileri daha önceki makalelerden birinde değinmeye çalıştım. Ama bu verilen teşvikler öyle geçiştirilecek cinsten değil. Bir kez daha ve daha geniş kapsamlı ele almakta yarar var.. 27.11.2018 tarihli resmi gazetede yayınlanan 26.11.2018 tarih ve 385 sayılı Cumhurbaşkanı kararına ek karara göre Mersin' de gerçekleştirilecek polipropilen tesisi KDV' den, Gümrük vergisinden muaf.. Tahakkuk edecek kurumlar vergisinin 100' ü yani tamamı vergiden indirilecek. Çalıştırılacak personelin sigorta primi işveren desteği hiçbir azami tavan sınırlaması olmaksızın on yıl boyunca devlet tarafından karşılanacak. Gelir vergisi stopajı da yine on yıl boyunca desteklenecek. Şirketin yatırım için kullanacağı banka kredilerine on yıl boyunca ödenecek faizin 350 milyonu devlet tarafından karşılanacak. Tesis işletmeye geçtikten sonra on yıl boyunca kullanacağı enerjinin yarısı (40 milyon liraya kadar olan kısmıyla sınırlı) yine devletçe desteklenecek. Tesiste çalıştırılacak her nitelikli personele asgari ücretin brüt tutarının 20 katını geçmemek üzere 5 yıl boyunca ödenecek ücretlerin 1 milyon 200 bin lirasını devlet verecek. Böylesi teşvik olduktan sonra kim yatırım yapmaz ki? Dediğinizi duyar gibiyim. Üstelik Mersin ardından Cezayir petrol şirketi Sonatrach ile Rönesans Holding' in Ceyhan' da kurmak üzere benzer teşvik belgesini aldığı yatırımdan sonra yerli üretimi koruma amacıyla gümrük duvarları koyulacağını da söylemek için kahin olmaya gerek yok.. Peki, iktidar gittikçe azalan ve karşılayamadığı ödemeleri karşılamak için borçlanma yolunu seçmek zorunda kaldığı devlet kaynaklarını alabildiğine cömert biçimde bu yatırımlara hasrederken neleri hedefliyor? İki temel hedef var; petrokimya ürünleri gibi ithalatta en büyük payı alan ve dış ticaret açığının önemli kaynağı sayılan bir sektörün ülke içinde üretim yapmaya başlamasıyla açığın en azından petrokimya sektöründe azalması bekleniyor. Asıl büyük beklenti; yatırımdan etkilenecek yöre halkı başta olmak üzere Mersin kamuoyuna yönelik 'havuç' olma özelliğiyle de hepimizi ilgilendiriyor. Teşvik belgesine bağlanan taahhüde göre Mersin polipropilen tesisinde nitelikli eleman kadrosu dışında bin kişilik istihdam bekleniyor.. Devlet ve devlet adına bürokrasi bu teşvik belgesine bağlanan yatırımın, kent adına en ciddi beklenti olan istihdama katkısının gerçekleşip gerçekleşmediğini izleyecek mi? Örneğin tesiste bin yerine 800 istihdam yaratılırsa bunun nasıl bir yaptırımı olacak? Bürokrasi elbette takip eder, sonuçta Devletin en büyük amaçlarından biri belki de ilki gittikçe yoğunlaşan işsizliğe çare bulmaksa, o soruna merhem olacak yatırımların gerçekten beklentileri karşılamasını izlemekten daha doğal ne olabilir? Diye düşünüyorsanız, daha ilk günden kafaları karıştıracak bir detayı paylaşarak bugünlük noktalayayım makaleyi… Bir yandan resmi gazetede yayınlanan ve teşvik belgesine bağlanan '20 nitelikli ve 1000 kişilik ilave istihdam' taahhüdü.. Bir yandan da ilk toplantısı yapılan ve sonrası pek te bilinmeyen Ç.E.D. (Çevre Etkileme Değerlendirme) sürecinde halkla paylaşılması gereken Ç.E.D dosyası… Konu uzmanı sayılan kişilere Toros Tarım' ın sahibi TEKFEN Holding tarafından sipariş edilen ve hazırlatılan dosyaya göre; "İşletme döneminde yaklaşık 400 kişinin çalışması planlanmaktadır" 1.000 istihdam hedefi ile 400 kişilik istihdam gerçeği şimdiden karşımızda duruyor. Aynı dosyada projeye uygun görülen yer seçiminin alternatifi olup olmadığı sorusuna yanıt arandığı bir bölüm var ki, başlı başına makaleyi hak ediyor.. Öyle ya, Ceyhan' da denize 5 bin metre cepheli 4,5 milyon metrekarelik alana sahip bir şirket yatırımını neden orada değil de, Mersin kent merkezine dokunulacak uzaklıkta ve liman genişleme sahasının içinde hatta kalbinde yapmak istiyor? Ve daha da önemlisi ÇED başvuru dosyasının yer alternatifleri bölümünde neden Ceyhan/Yumurtalık serbest bölgesi ve bölgede mevcut yine petrole dayalı üretim tesisleriyle ilgili en küçük bir bilgi yer almaz? Can alıcı soruya yanıtları arayarak sürdürelim… Abdullah Ayan  
Devlet ve devlet adına bürokrasi bu teşvik belgesine bağlanan yatırımın, kent adına en ciddi beklenti olan istihdama katkısının gerçekleşip gerçekleşmediğini izleyecek mi? Örneğin tesiste bin yerine 800 istihdam yaratılırsa bunun nasıl bir yaptırımı olacak?

Tekfen' e bağlı Toros Tarım' ın (Mersin' in başına bela Azot Gübre' nin de sahibi) petrokimya tesisi kurmaya hazırlandığı liman genişleme sahasında yer alan Serbest Bölgeye komşu arazi ile ilgili günlerdir yazıp çizmeye, gelmekte olan tehlikeyi haber vermeye çalışıyorum.

Duyan var mı?

Çevreye duyarlı kurumlardan, Mühendis Mimar odalarından, sivil toplum örgütlerinden herhangi bir tepki geldi mi?

Karaduvar' ın çevreye duyarlı ve petrol kirliliğinden yeterince muzdarip bir avuç mağdurundan başkasını pek duymadım. Umarım çıkmıştır, çıkmadıysa da bundan sonra ve hepimizin dikkatini çekecek gürlükte çıkmasını dileyelim.

Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz' ın çocuklarına ait şirketten devraldığı teşvik belgesiyle Tekfen' e bağlı Toros Tarım' a devlet bu yatırım için hangi destekleri verecek te, yatırım gerçekleşecek sorusuna yanıt olacak bilgileri daha önceki makalelerden birinde değinmeye çalıştım.

Ama bu verilen teşvikler öyle geçiştirilecek cinsten değil. Bir kez daha ve daha geniş kapsamlı ele almakta yarar var..

27.11.2018 tarihli resmi gazetede yayınlanan 26.11.2018 tarih ve 385 sayılı Cumhurbaşkanı kararına ek karara göre Mersin' de gerçekleştirilecek polipropilen tesisi KDV' den, Gümrük vergisinden muaf..

Tahakkuk edecek kurumlar vergisinin 100' ü yani tamamı vergiden indirilecek.

Çalıştırılacak personelin sigorta primi işveren desteği hiçbir azami tavan sınırlaması olmaksızın on yıl boyunca devlet tarafından karşılanacak. Gelir vergisi stopajı da yine on yıl boyunca desteklenecek.

Şirketin yatırım için kullanacağı banka kredilerine on yıl boyunca ödenecek faizin 350 milyonu devlet tarafından karşılanacak.

Tesis işletmeye geçtikten sonra on yıl boyunca kullanacağı enerjinin yarısı (40 milyon liraya kadar olan kısmıyla sınırlı) yine devletçe desteklenecek.

Tesiste çalıştırılacak her nitelikli personele asgari ücretin brüt tutarının 20 katını geçmemek üzere 5 yıl boyunca ödenecek ücretlerin 1 milyon 200 bin lirasını devlet verecek.

Böylesi teşvik olduktan sonra kim yatırım yapmaz ki? Dediğinizi duyar gibiyim.

Üstelik Mersin ardından Cezayir petrol şirketi Sonatrach ile Rönesans Holding' in Ceyhan' da kurmak üzere benzer teşvik belgesini aldığı yatırımdan sonra yerli üretimi koruma amacıyla gümrük duvarları koyulacağını da söylemek için kahin olmaya gerek yok..

Peki, iktidar gittikçe azalan ve karşılayamadığı ödemeleri karşılamak için borçlanma yolunu seçmek zorunda kaldığı devlet kaynaklarını alabildiğine cömert biçimde bu yatırımlara hasrederken neleri hedefliyor?

İki temel hedef var; petrokimya ürünleri gibi ithalatta en büyük payı alan ve dış ticaret açığının önemli kaynağı sayılan bir sektörün ülke içinde üretim yapmaya başlamasıyla açığın en azından petrokimya sektöründe azalması bekleniyor.

Asıl büyük beklenti; yatırımdan etkilenecek yöre halkı başta olmak üzere Mersin kamuoyuna yönelik 'havuç' olma özelliğiyle de hepimizi ilgilendiriyor.

Teşvik belgesine bağlanan taahhüde göre Mersin polipropilen tesisinde nitelikli eleman kadrosu dışında bin kişilik istihdam bekleniyor..

Devlet ve devlet adına bürokrasi bu teşvik belgesine bağlanan yatırımın, kent adına en ciddi beklenti olan istihdama katkısının gerçekleşip gerçekleşmediğini izleyecek mi? Örneğin tesiste bin yerine 800 istihdam yaratılırsa bunun nasıl bir yaptırımı olacak?

Bürokrasi elbette takip eder, sonuçta Devletin en büyük amaçlarından biri belki de ilki gittikçe yoğunlaşan işsizliğe çare bulmaksa, o soruna merhem olacak yatırımların gerçekten beklentileri karşılamasını izlemekten daha doğal ne olabilir? Diye düşünüyorsanız, daha ilk günden kafaları karıştıracak bir detayı paylaşarak bugünlük noktalayayım makaleyi…

Bir yandan resmi gazetede yayınlanan ve teşvik belgesine bağlanan '20 nitelikli ve 1000 kişilik ilave istihdam' taahhüdü..

Bir yandan da ilk toplantısı yapılan ve sonrası pek te bilinmeyen Ç.E.D. (Çevre Etkileme Değerlendirme) sürecinde halkla paylaşılması gereken Ç.E.D dosyası…

Konu uzmanı sayılan kişilere Toros Tarım' ın sahibi TEKFEN Holding tarafından sipariş edilen ve hazırlatılan dosyaya göre;

"İşletme döneminde yaklaşık 400 kişinin çalışması planlanmaktadır"

1.000 istihdam hedefi ile 400 kişilik istihdam gerçeği şimdiden karşımızda duruyor.

Aynı dosyada projeye uygun görülen yer seçiminin alternatifi olup olmadığı sorusuna yanıt arandığı bir bölüm var ki, başlı başına makaleyi hak ediyor..

Öyle ya, Ceyhan' da denize 5 bin metre cepheli 4,5 milyon metrekarelik alana sahip bir şirket yatırımını neden orada değil de, Mersin kent merkezine dokunulacak uzaklıkta ve liman genişleme sahasının içinde hatta kalbinde yapmak istiyor?

Ve daha da önemlisi ÇED başvuru dosyasının yer alternatifleri bölümünde neden Ceyhan/Yumurtalık serbest bölgesi ve bölgede mevcut yine petrole dayalı üretim tesisleriyle ilgili en küçük bir bilgi yer almaz?

Can alıcı soruya yanıtları arayarak sürdürelim…


Abdullah Ayan

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.