TURAB'dan, koronavirüsün iş dünyasına etkileri ve tedbir önerilerini içeren rapor

Ekonomi 27.03.2020 - 22:20, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

TURAB'dan, koronavirüsün iş dünyasına etkileri ve tedbir önerilerini içeren rapor

Türk Arap İş İnsanları Derneği (TURAB) tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs covid 19'un iş dünyasına etkileri ve tedbir önerilerini içeren bir rapor hazırladı ve TOBB'a gönderildi. TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, Yaşanan bu olumsuz süreçleri ülkemizin bir an evvel atlatacağına inandıklarını ve Türkiye'nin tüm ekonomik çevrelerinin COVİD19 salgınını en hafif zararla atlatmasını dilediklerini belirtti.

"Yaşanan bu olumsuz süreçleri ülkemizin bir an evvel atlatacağına inanıyoruz"   TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, 2019 yılı sonlarından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti’nde baş gösteren ve kısa zamanda tüm Dünya’yı etkileyen yeni koronavirüsü COVİD-19 salgınının ülkeleri alışılmışın dışında önlemler almaya iterek sokağa çıkma yasağı dahil birçok önleme başvurmaya zorladığını belirterek, " Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” olarak nitelenen COVİD-19 virüsü ülkemizde de 10 Mart 2020 tarihi itibari ile görülerek günden güne sosyal ve ekonomik hayatta derin etkilerini hissettirmiştir. Kuşkusuz bu önlemler gerekli olmakla birlikte temsil ettiğimiz üyelerimiz de dahil olmak üzere ülkemizde ekonomik hayatı derinden etkilemiştir. Yurt dışı pazarlar kapanmış, yurt içi pazarlar daralmıştır.   Yaşanan bu olumsuz süreçleri ülkemizin bir an evvel atlatacağına olan inancımız tamdır. Türk Arap Ülkeleri İş İnsanlar Derneği  (TURAB) olarak üyelerimizin de yaşamakta olduğu sorunları dile getirmeyi görev biliyoruz. Bu kapsamda Derneğimizin çalışma grupları tarafından hazırlanan önerilerimizi dikkatlerinize sunuyoruz." dedi   "Vakit birlik olmak vaktidir."   Sunay, "Türkiye’mizin ekonomik anlamda da bu süreci daha kolay atlatabilmesi için alınması gerektiğine inandığımız önlemlerde küçük ve orta boy işletmelerin kırılgan finansal durumlarının mevcut kırılgan ekonomik süreçten en az derecede etkilenmelerini sağlayarak süreci atlatabilmelerine yardım edilmesi gerektiğine inanıyoruz.   TURAB olarak üyelerimizin ve üyelerimiz ile sınırlı olmayarak Türkiye’mizin tüm ekonomik çevrelerinin COVİD19 salgınını en hafif zararla atlatmasını diliyoruz.Vakit birlik olmak vaktidir. Sayın Bakanımızın da belirttiği gibi tek tek ve birlikte bu süreci zararsız atlayacağımıza inanıyoruz." dedi.   "COVİD-19 salgınından olumsuz etkilenmeyen bir sektör neredeyse yok"   Türkiye’de COVİD-19 salgınından etkilenen sektörlerin çok geniş kapsamda olduğunun altını çizen Sunayi  " Bugün için çeşitli ülkelerde uygulanan sokağa çıkma yasakları, sınır kapılarında uygulanan tedbirler ve ihracat / ithalat yönünden getirilen sınırlamalar kapsamında yurt dışı pazarlar geçici de olsa kapanmıştır.   Yurt içi Pazar bakımından da sağlık tedbirleri kapsamında vatandaşlarımızın alışveriş alışkanlıklarının zaruri olarak değişmesi nedeni ile de ekonomik pazar kimi ürünler için kalmamış kimi ürünler için de daralmıştır.Tüm bu konjonktür gereğince yaşanan COVİD-19 salgınından olumsuz etkilenmeyen bir sektör neredeyse bulunmamaktadır."dedi   Sunay, koronavirüsün özellikle  turizm, lüks ürünler, mağazacılık, inşaat, ulaşım, otomotiv, lojistik gibi birçok sayılabilecek sektör açısından çok derin yaralar açtığını ifade ederek, "Özellikle COVİD-19 salgını nedeni ile sınırların kapatılması, gümrük işlemlerinin durdurulması ya da ihracat / ithalat regülasyonlarının değiştirilerek yasaklamaların getirilmesi nedenleri ile bir çok ekonomik pazar kapanmış, ticaret ile uğraşanların malları sınırlarda ve gümrüklerde kalmış ya da satış işlemleri gerçekleştirilemediği için hem maldan hem de paradan olunmuştur. COVİD-19 salgını nedeni ile ekonomik anlamda zorluklar ile karşılaşan kesim esnaf, küçük ve orta boy işletmeler olduğu görülmektedir. Kısıtlı maddi imkanlar ile ve günlük satış hacimleri ile borç ödeme kapasitesi yaratabilen esnaf, küçük ve orta boy işletmelerin Devlet katkısına muhtaç olduklarını söyleyebiliriz." dedi.   TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, TURAB olarak yayınladıkları raporda tesbit edilen sorunları ve çözüm önerileri ise şöyle sıraladı:   Tespit Edilen Sorunlar   COVİD-19 salgınından ekonomik anlamda zarar gören aktörlerin hazırlıksız olarak bankacılık sektörüne bir borç stoğu ile yakalanmış olduğu görülmektedir. Mevcut ekonomik durumda borç ödeme kabiliyetlerini yitiren aktörlerin bankacılık ve finans kuruluşları ile karşı karşıya bırakılmaları ticari hayatlarını sona erdirebilecek niteliktedir.   Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun almış önlemlerin tavsiye niteliğinde kaldığı ve kararların uygulanmasının Banka ve Finans kuruluşlarına bırakıldığı görülmektedir. Bu hali ile uygulamanın gerçek ihtiyaç sahiplerinden ziyade kredi limiti veya teminatı bulunanların desteklerden faydalanmasının sağlanarak mağduriyetlerin yaşanabileceği görülmektedir. Bu şekilde Bankacılık Finans sektörünün destek kullandırma noktasında ayırım gözetmesi, kredi limiti yaratamayan veya teminat gösteremeyen işletmelerin COVİD-19 salgının etkileri ile ayakta kalabilmeleri imkanı da ortadan kaldırılmış olacaktır.   Ekonomik olarak gelir sağlanmasının çok zorlaştığı bu günlerde Sosyal Güvenlik Kurumu primleri, Vergiler, kira, elektrik, su, doğalgaz, telekomünikasyon, işçilik gibi sabit giderlerin ise işletmeler üzerine büyük bir yük getirdiği görülmektedir. Söz konusu sabit giderlerin sürdürülmesi işletmenin devamlılığını tehlikeye düşürmektedir. Çalışanların ücret ve Sosyal Güvenlik Kurumu primleri işletmeleri bu dönemde zorlamaktadır. İşverenler tarafından öncelikle çalışanlara yıllık izin kullandırılmakta veya ücretsiz izin uygulaması yapılmaktadır. Ticari faaliyetlerin azalması ya da durması nedenleri ile işletmeler kazanç üretememekte ve istihdam fazlalığı ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde yaşanan daralmanın ortaya çıkaracağı işsizlik yine ekonomimize daha uzun süreli bir daralmayı yaratacaktır.   Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca tüm taraf takip işlemlerinin durdurulması isabetli ve yerinde bir önlem olmuştur. Ancak diğer taraftan da alacağına kavuşamayan ticari aktörlerin de desteklenmesi gerekmektedir. Nitekim borç ilişkisinde borçlu olduğu kadar alacaklı da bulunmaktadır.   Aynı doğrultuda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve benzeri yasal düzenlemeler kapsamında işletmeler hakkında yürütülen kamu alacaklarının tahsili yönündeki işlemler ile e-haciz ve haciz işlemleri uygulanmak ile birlikte zaten zor bir süreç geçiren işletmelerin tamamen iflasına yol açabilecek süreçlerin devam ettirilmesi mümkün durumdadır. Bu kapsam 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri kapsamında  yapılan taraf işlemlerinin durdurulmasına dair kararın bir benzerinin de amme alacaklarının tahsili prosedürleri yönünden de verilmesi isabetli bir karar olacaktır. Aynı noktada uygulamadaki birlikteliğin de sağlanması doğru olacaktır.   Çözüm Önerilerimiz   Bugün gelinen noktada yaşanan sorunların temelinde satış yapılamaması yatmaktadır. Bu nedenle de satışı artırıcı önlemlerin bugün için yararlı olmayacağı kanısında olduğumuzdan sorunların çözümünün işletmelerin maddi olarak desteklenmesi ve sabit giderlerinin azaltılması, ötelenmesi veya affedilmesi şeklinde olabilecektir.   1. Bankacılık ve Finans sektörüne olan kredi borçlarının 6 ay ötelenmesi gerekir. Ancak yapılacak öteleme süresince kredi kullananlara yeni bir faiz işetilmemesi ve yeni mağduriyetlere yol açılmaması uygun olacaktır.   2. Ekonominin tüm aktörlerine kredi imkanlarının sağlanması gerekir. Bunun için de kredi limiti bulunmasa ya da teminat gösteremese dahi tüm işletmelere mevcut kredi limitinin en az 20’si oranında kredi limiti tahsis edilmesi sağlanmalıdır. İşletmelere kullandırılacak kredilerin uzun dönem ve düşük faiz olarak kullandırılması gerekmektedir.   3. Kredi Garanti Fonu devreye sokularak ihtiyaç sahibi işletmelere faizsiz işletme kredisi sağlanması uygun olacaktır.   4. Kredi ve hibe destekleri gibi tüm desteklerden tüm işletmelerin faydalandırılması amaçlanmalı, bu anlamda desteklerden yararlanma konusunda ihtiyaç sahibi işletmelere öncelik verilmesi hedeflenmelidir. Bu kapsamda bankacılık, finans sektörü ya da Devlet eli ile dağıtılacak tüm kaynakların kullandırılmasında yüksek borçluluk riski bir engel değil öne alınma nedeni olarak değerlendirilmelidir.   5. Esnaf ve Sanatkarlar Odaları vasıtası ile esnaflara faizsiz ya da düşük faizli uzun vadeli ihtiyaç kredileri kullandırılmalıdır. Bu kredilerin kullanımlarının mümkün mertebe kefalet kullandırılarak yapılması finansal açıdan esnafların daralma yaşamamasını da sağlayacaktır.   6. İstihdam azaltılması yapılmaması için Kısa Çalışma Ödeneğinin sadece salgın nedeni ve süresi ile sınırlı olarak çalışanların sigortalı olma şartlarının kaldırılarak uygulanması gerekmektedir. Turizm gibi giriş ve çıkışların sık olduğu çalışmaların nispeten dönemsel nitelik taşıdığı sektörlerde kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmalıdır. Kısa çalışma ödeneğinin de mali kapsamı artırılmalıdır.   Salgın süresince gelir elde edemeyen işletmelerin işçi çıkarmasına engel olunması için işçilik hak ve ücretlerinin kısa çalışma ödeneği ile Devlet tarafından karşılanması uygun olacaktır.   7. İstihdam azaltılmaması şartı ile çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmesi gereken primlerinin Kurum tarafından karşılanması gerekmektedir. Bu süreç içerisinde istihdam azaltılmasını engellemek adına istihdamın işveren üzerine getirmiş olduğu amme alacaklarının kısa süre alınmaması ve Devlet tarafından karşılanması işçi çıkarmamayı teşvik edecektir.   8. Yine istihdam azaltılmaması şartı ile işletmelerin 6 ay vergi ve muhtasar borçlarının ertelenmesi uygun olacaktır. Bu süre içerisinde gelir elde edemeyen işletmelerden vergi ödemeleri de beklenmemelidir. Ancak bu erteleme nedeni ile herhangi bir gecikme cezası ya da faiz de uygulanmamalıdır. Aynı zamanda istihdam azaltılmaması şartına bağlanacağı için işçi çıkarılmaması teşvik edilmiş olacaktır.   9. Salgın nedeniyle oluşan ekonomik durgunluğun ne kadar süreceği kestirilemediğinden; ekonomik durgunluktan doğrudan etkilenen sektörlerden 2019 dönemine ait olup 2020 Nisan döneminde beyan  edilmesi gereken gelir ve kurumlar vergisinin hiç alınmaması sağlanması likidite sıkıntısı yaşayan işletmelere ekonomik ve ticari nefes sağlayacaktır.   10. İşletmelerin bekleyen Katma Değer Vergisi, Stopaj, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve diğer vergi iadeleri ile kamu idarelerinden olan her türlü alacaklarının bir an önce yapılmasının sağlanması ile işletmelere kaynak sağlayacak olup zor süreçteki işletmelerin ticari hareket kabiliyetini artıracaktır.   11. İşçi çıkartmak zorunda kalan işletmelerin işçilik hak ve alacaklarının karşılanması için Devlet desteği sağlanmalı. Bu şekilde yapılan istihdam azaltımı yapıldığında tekrar istihdam yaratıldığı dönemde öncelikle çıkarılan işçilerin işe davet edilmesi zorunlu kılınarak işçiler açısından da güvence temin edilebilir.   12. İşbaşı Eğitim Programlarının kapsamı ve içeriği genişletilmeli, işverenler yönünden yararlanma şartları tüm işverenleri kapsayacak şekilde genişletilerek sigortalılık şartı kaldırılmalıdır. İstihdamın korunması ile birlikte iş bulma ümidi yaşayan işsizlere farklı sektörlerde iş imkanı sağlanabileceği gibi ihtiyaç duyan işletmeler için de gerekli olan işçi desteği sağlanabilecektir.   13. İşletmelerin su, elektrik, telekomünikasyon gibi sabit giderlerinin karşılanması için destek sağlanmalı ve aboneliklerle ilgili borçların 6 ay süre ile ertelenmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde işletmelerin günlük giderlerinin karşılanamaması nedeni ile elektriksiz ya da susuz kalma tehlikelerinin önüne geçilmiş olacaktır.   14. İşletmelere faizsiz kira yardımı yapılmalıdır. Kiraya verenler yönünden alacaklarına edinme ve kiracı olan işletmeler açısından da tahliye tehlikesinin önüne geçilmiş olunacaktır.   15. Çalışma geleneklerinin geliştiği ve çeşitlendiği de dikkate alınarak tüm işletmelere online satış teknikleri, dijital sürecin iş hayatına etkileri ve kullanımı konusunda teknikleri ve olmazsa olmazları ile eğitilmesinin sağlanması yurt içi ve yurt dışı yeni pazarların açılmasını sağlayacaktır.   Belirtmiş olduğumuz öneriler ile sınırlı olmamak üzere işletmelerin sürekliliğinin sağlanması ve ekonomik yapısının korunabilmesi amacı ile yapılabilecek tüm tedbirlerin uygulanması ile bu olumsuz süreçten hep birlikte zarar görmeden çıkabileceğimize inancımız tamdır.
Türk Arap İş İnsanları Derneği (TURAB) tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs covid 19'un iş dünyasına etkileri ve tedbir önerilerini içeren bir rapor hazırladı ve TOBB'a gönderildi. TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, Yaşanan bu olumsuz süreçleri ülkemizin bir an evvel atlatacağına inandıklarını ve Türkiye'nin tüm ekonomik çevrelerinin COVİD19 salgınını en hafif zararla atlatmasını dilediklerini belirtti.

"Yaşanan bu olumsuz süreçleri ülkemizin bir an evvel atlatacağına inanıyoruz"

 

TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, 2019 yılı sonlarından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti’nde baş gösteren ve kısa zamanda tüm Dünya’yı etkileyen yeni koronavirüsü COVİD-19 salgınının ülkeleri alışılmışın dışında önlemler almaya iterek sokağa çıkma yasağı dahil birçok önleme başvurmaya zorladığını belirterek, " Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” olarak nitelenen COVİD-19 virüsü ülkemizde de 10 Mart 2020 tarihi itibari ile görülerek günden güne sosyal ve ekonomik hayatta derin etkilerini hissettirmiştir. Kuşkusuz bu önlemler gerekli olmakla birlikte temsil ettiğimiz üyelerimiz de dahil olmak üzere ülkemizde ekonomik hayatı derinden etkilemiştir. Yurt dışı pazarlar kapanmış, yurt içi pazarlar daralmıştır.

 

Yaşanan bu olumsuz süreçleri ülkemizin bir an evvel atlatacağına olan inancımız tamdır. Türk Arap Ülkeleri İş İnsanlar Derneği  (TURAB) olarak üyelerimizin de yaşamakta olduğu sorunları dile getirmeyi görev biliyoruz. Bu kapsamda Derneğimizin çalışma grupları tarafından hazırlanan önerilerimizi dikkatlerinize sunuyoruz." dedi

 

"Vakit birlik olmak vaktidir."

 

Sunay, "Türkiye’mizin ekonomik anlamda da bu süreci daha kolay atlatabilmesi için alınması gerektiğine inandığımız önlemlerde küçük ve orta boy işletmelerin kırılgan finansal durumlarının mevcut kırılgan ekonomik süreçten en az derecede etkilenmelerini sağlayarak süreci atlatabilmelerine yardım edilmesi gerektiğine inanıyoruz.

 

TURAB olarak üyelerimizin ve üyelerimiz ile sınırlı olmayarak Türkiye’mizin tüm ekonomik çevrelerinin COVİD19 salgınını en hafif zararla atlatmasını diliyoruz.Vakit birlik olmak vaktidir. Sayın Bakanımızın da belirttiği gibi tek tek ve birlikte bu süreci zararsız atlayacağımıza inanıyoruz." dedi.

 

"COVİD-19 salgınından olumsuz etkilenmeyen bir sektör neredeyse yok"

 

Türkiye’de COVİD-19 salgınından etkilenen sektörlerin çok geniş kapsamda olduğunun altını çizen Sunayi  " Bugün için çeşitli ülkelerde uygulanan sokağa çıkma yasakları, sınır kapılarında uygulanan tedbirler ve ihracat / ithalat yönünden getirilen sınırlamalar kapsamında yurt dışı pazarlar geçici de olsa kapanmıştır.

 

Yurt içi Pazar bakımından da sağlık tedbirleri kapsamında vatandaşlarımızın alışveriş alışkanlıklarının zaruri olarak değişmesi nedeni ile de ekonomik pazar kimi ürünler için kalmamış kimi ürünler için de daralmıştır.Tüm bu konjonktür gereğince yaşanan COVİD-19 salgınından olumsuz etkilenmeyen bir sektör neredeyse bulunmamaktadır."dedi

 

Sunay, koronavirüsün özellikle  turizm, lüks ürünler, mağazacılık, inşaat, ulaşım, otomotiv, lojistik gibi birçok sayılabilecek sektör açısından çok derin yaralar açtığını ifade ederek, "Özellikle COVİD-19 salgını nedeni ile sınırların kapatılması, gümrük işlemlerinin durdurulması ya da ihracat / ithalat regülasyonlarının değiştirilerek yasaklamaların getirilmesi nedenleri ile bir çok ekonomik pazar kapanmış, ticaret ile uğraşanların malları sınırlarda ve gümrüklerde kalmış ya da satış işlemleri gerçekleştirilemediği için hem maldan hem de paradan olunmuştur. COVİD-19 salgını nedeni ile ekonomik anlamda zorluklar ile karşılaşan kesim esnaf, küçük ve orta boy işletmeler olduğu görülmektedir. Kısıtlı maddi imkanlar ile ve günlük satış hacimleri ile borç ödeme kapasitesi yaratabilen esnaf, küçük ve orta boy işletmelerin Devlet katkısına muhtaç olduklarını söyleyebiliriz." dedi.

 

TURAB Genel Başkanı Canan Sunay, TURAB olarak yayınladıkları raporda tesbit edilen sorunları ve çözüm önerileri ise şöyle sıraladı:

 

Tespit Edilen Sorunlar

 

COVİD-19 salgınından ekonomik anlamda zarar gören aktörlerin hazırlıksız olarak bankacılık sektörüne bir borç stoğu ile yakalanmış olduğu görülmektedir. Mevcut ekonomik durumda borç ödeme kabiliyetlerini yitiren aktörlerin bankacılık ve finans kuruluşları ile karşı karşıya bırakılmaları ticari hayatlarını sona erdirebilecek niteliktedir.

 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun almış önlemlerin tavsiye niteliğinde kaldığı ve kararların uygulanmasının Banka ve Finans kuruluşlarına bırakıldığı görülmektedir. Bu hali ile uygulamanın gerçek ihtiyaç sahiplerinden ziyade kredi limiti veya teminatı bulunanların desteklerden faydalanmasının sağlanarak mağduriyetlerin yaşanabileceği görülmektedir. Bu şekilde Bankacılık Finans sektörünün destek kullandırma noktasında ayırım gözetmesi, kredi limiti yaratamayan veya teminat gösteremeyen işletmelerin COVİD-19 salgının etkileri ile ayakta kalabilmeleri imkanı da ortadan kaldırılmış olacaktır.

 

Ekonomik olarak gelir sağlanmasının çok zorlaştığı bu günlerde Sosyal Güvenlik Kurumu primleri, Vergiler, kira, elektrik, su, doğalgaz, telekomünikasyon, işçilik gibi sabit giderlerin ise işletmeler üzerine büyük bir yük getirdiği görülmektedir. Söz konusu sabit giderlerin sürdürülmesi işletmenin devamlılığını tehlikeye düşürmektedir.

Çalışanların ücret ve Sosyal Güvenlik Kurumu primleri işletmeleri bu dönemde zorlamaktadır. İşverenler tarafından öncelikle çalışanlara yıllık izin kullandırılmakta veya ücretsiz izin uygulaması yapılmaktadır. Ticari faaliyetlerin azalması ya da durması nedenleri ile işletmeler kazanç üretememekte ve istihdam fazlalığı ortaya çıkmaktadır. Bu dönemde yaşanan daralmanın ortaya çıkaracağı işsizlik yine ekonomimize daha uzun süreli bir daralmayı yaratacaktır.

 

Cumhurbaşkanlığı Kararı ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca tüm taraf takip işlemlerinin durdurulması isabetli ve yerinde bir önlem olmuştur. Ancak diğer taraftan da alacağına kavuşamayan ticari aktörlerin de desteklenmesi gerekmektedir. Nitekim borç ilişkisinde borçlu olduğu kadar alacaklı da bulunmaktadır.

 

Aynı doğrultuda 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu ve benzeri yasal düzenlemeler kapsamında işletmeler hakkında yürütülen kamu alacaklarının tahsili yönündeki işlemler ile e-haciz ve haciz işlemleri uygulanmak ile birlikte zaten zor bir süreç geçiren işletmelerin tamamen iflasına yol açabilecek süreçlerin devam ettirilmesi mümkün durumdadır. Bu kapsam 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri kapsamında  yapılan taraf işlemlerinin durdurulmasına dair kararın bir benzerinin de amme alacaklarının tahsili prosedürleri yönünden de verilmesi isabetli bir karar olacaktır. Aynı noktada uygulamadaki birlikteliğin de sağlanması doğru olacaktır.

 

Çözüm Önerilerimiz

 

Bugün gelinen noktada yaşanan sorunların temelinde satış yapılamaması yatmaktadır. Bu nedenle de satışı artırıcı önlemlerin bugün için yararlı olmayacağı kanısında olduğumuzdan sorunların çözümünün işletmelerin maddi olarak desteklenmesi ve sabit giderlerinin azaltılması, ötelenmesi veya affedilmesi şeklinde olabilecektir.

 

1. Bankacılık ve Finans sektörüne olan kredi borçlarının 6 ay ötelenmesi gerekir. Ancak yapılacak öteleme süresince kredi kullananlara yeni bir faiz işetilmemesi ve yeni mağduriyetlere yol açılmaması uygun olacaktır.

 

2. Ekonominin tüm aktörlerine kredi imkanlarının sağlanması gerekir. Bunun için de kredi limiti bulunmasa ya da teminat gösteremese dahi tüm işletmelere mevcut kredi limitinin en az 20’si oranında kredi limiti tahsis edilmesi sağlanmalıdır. İşletmelere kullandırılacak kredilerin uzun dönem ve düşük faiz olarak kullandırılması gerekmektedir.

 

3. Kredi Garanti Fonu devreye sokularak ihtiyaç sahibi işletmelere faizsiz işletme kredisi sağlanması uygun olacaktır.

 

4. Kredi ve hibe destekleri gibi tüm desteklerden tüm işletmelerin faydalandırılması amaçlanmalı, bu anlamda desteklerden yararlanma konusunda ihtiyaç sahibi işletmelere öncelik verilmesi hedeflenmelidir. Bu kapsamda bankacılık, finans sektörü ya da Devlet eli ile dağıtılacak tüm kaynakların kullandırılmasında yüksek borçluluk riski bir engel değil öne alınma nedeni olarak değerlendirilmelidir.

 

5. Esnaf ve Sanatkarlar Odaları vasıtası ile esnaflara faizsiz ya da düşük faizli uzun vadeli ihtiyaç kredileri kullandırılmalıdır. Bu kredilerin kullanımlarının mümkün mertebe kefalet kullandırılarak yapılması finansal açıdan esnafların daralma yaşamamasını da sağlayacaktır.

 

6. İstihdam azaltılması yapılmaması için Kısa Çalışma Ödeneğinin sadece salgın nedeni ve süresi ile sınırlı olarak çalışanların sigortalı olma şartlarının kaldırılarak uygulanması gerekmektedir. Turizm gibi giriş ve çıkışların sık olduğu çalışmaların nispeten dönemsel nitelik taşıdığı sektörlerde kısa çalışma ödeneğinden faydalandırılmalıdır. Kısa çalışma ödeneğinin de mali kapsamı artırılmalıdır.

 

Salgın süresince gelir elde edemeyen işletmelerin işçi çıkarmasına engel olunması için işçilik hak ve ücretlerinin kısa çalışma ödeneği ile Devlet tarafından karşılanması uygun olacaktır.

 

7. İstihdam azaltılmaması şartı ile çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödenmesi gereken primlerinin Kurum tarafından karşılanması gerekmektedir. Bu süreç içerisinde istihdam azaltılmasını engellemek adına istihdamın işveren üzerine getirmiş olduğu amme alacaklarının kısa süre alınmaması ve Devlet tarafından karşılanması işçi çıkarmamayı teşvik edecektir.

 

8. Yine istihdam azaltılmaması şartı ile işletmelerin 6 ay vergi ve muhtasar borçlarının ertelenmesi uygun olacaktır. Bu süre içerisinde gelir elde edemeyen işletmelerden vergi ödemeleri de beklenmemelidir. Ancak bu erteleme nedeni ile herhangi bir gecikme cezası ya da faiz de uygulanmamalıdır. Aynı zamanda istihdam azaltılmaması şartına bağlanacağı için işçi çıkarılmaması teşvik edilmiş olacaktır.

 

9. Salgın nedeniyle oluşan ekonomik durgunluğun ne kadar süreceği kestirilemediğinden; ekonomik durgunluktan doğrudan etkilenen sektörlerden 2019 dönemine ait olup 2020 Nisan döneminde beyan  edilmesi gereken gelir ve kurumlar vergisinin hiç alınmaması sağlanması likidite sıkıntısı yaşayan işletmelere ekonomik ve ticari nefes sağlayacaktır.

 

10. İşletmelerin bekleyen Katma Değer Vergisi, Stopaj, Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi ve diğer vergi iadeleri ile kamu idarelerinden olan her türlü alacaklarının bir an önce yapılmasının sağlanması ile işletmelere kaynak sağlayacak olup zor süreçteki işletmelerin ticari hareket kabiliyetini artıracaktır.

 

11. İşçi çıkartmak zorunda kalan işletmelerin işçilik hak ve alacaklarının karşılanması için Devlet desteği sağlanmalı. Bu şekilde yapılan istihdam azaltımı yapıldığında tekrar istihdam yaratıldığı dönemde öncelikle çıkarılan işçilerin işe davet edilmesi zorunlu kılınarak işçiler açısından da güvence temin edilebilir.

 

12. İşbaşı Eğitim Programlarının kapsamı ve içeriği genişletilmeli, işverenler yönünden yararlanma şartları tüm işverenleri kapsayacak şekilde genişletilerek sigortalılık şartı kaldırılmalıdır. İstihdamın korunması ile birlikte iş bulma ümidi yaşayan işsizlere farklı sektörlerde iş imkanı sağlanabileceği gibi ihtiyaç duyan işletmeler için de gerekli olan işçi desteği sağlanabilecektir.

 

13. İşletmelerin su, elektrik, telekomünikasyon gibi sabit giderlerinin karşılanması için destek sağlanmalı ve aboneliklerle ilgili borçların 6 ay süre ile ertelenmesi sağlanmalıdır. Bu şekilde işletmelerin günlük giderlerinin karşılanamaması nedeni ile elektriksiz ya da susuz kalma tehlikelerinin önüne geçilmiş olacaktır.

 

14. İşletmelere faizsiz kira yardımı yapılmalıdır. Kiraya verenler yönünden alacaklarına edinme ve kiracı olan işletmeler açısından da tahliye tehlikesinin önüne geçilmiş olunacaktır.

 

15. Çalışma geleneklerinin geliştiği ve çeşitlendiği de dikkate alınarak tüm işletmelere online satış teknikleri, dijital sürecin iş hayatına etkileri ve kullanımı konusunda teknikleri ve olmazsa olmazları ile eğitilmesinin sağlanması yurt içi ve yurt dışı yeni pazarların açılmasını sağlayacaktır.

 

Belirtmiş olduğumuz öneriler ile sınırlı olmamak üzere işletmelerin sürekliliğinin sağlanması ve ekonomik yapısının korunabilmesi amacı ile yapılabilecek tüm tedbirlerin uygulanması ile bu olumsuz süreçten hep birlikte zarar görmeden çıkabileceğimize inancımız tamdır.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.