‘Türkiye’den Irak’a Bakış’ konulu konferans gerçekleşti.

06.02.2020 - 21:06, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

‘Türkiye’den Irak’a Bakış’ konulu konferans gerçekleşti.

Toros Üniversitesi ekonomi toplantıları kapsamında düzenlenen ‘Türkiye’den Irak’a Bakış’ konulu konferans gerçekleşti.

Konferansın konuşmacıları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan --Kızıltan, -Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) Başkanı Sabri Tekli, Mersin Tarsus Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Başkanı Gül Akyürek Balta,-Mersin Sanayici ve İş Adamları Derneği (MESİAD) Başkanı Hasan Engin ile; Türkiye – Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı Nevaf Kılıç ve TURAB Genel Başkanı Canan Sunay oldu.   Konferansta Türkiye'nin ekonomik anlamda  Ortadoğu'daki yeri, ekonomik ilişkileri ve bölgede yaşanan sorunlar sonrasında komşu ülkelerle ve özellikle Irak ile olan ilişkilerde yaşanan sorun ve son durumlar masaya yatırıldı. Konferansa Toros Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Sertaç Özveren, Toros Üniversitesi Rektörü Haluk Korkmazyürek, üniversitenin dekanları ve eğitimcileri, STK temsilcileri ve öğrenciler katıldı.   " Birlikte iş yaptığımızda geleceğimizi de birlikte kurabiliriz"   Konferansın moderatörlüğünü Prof. Dr. Ahmet Özer, gerçekleştirdi. Özer, Mersin'in denizi, limanı ile bölgenin yüksek potansiyele sahip en önemli kentleri arasında olduğunu belirterek, "Bu yüksek potansiyele sahip kentin Ortadoğu'ya açılan kapısı  da Irak'tır. Kürdistan Bölgeel yönetimidir. Habur Kapısıdır. İhracatta bu bölge Almanya'dan sonra en büyük partnerimizdir. Biz komşu olduğumuz ve bu coğrafyanın insanı olduğumuz için, birlikte iş yaptığımızda geleceğimizi de birlikte kurabiliriz. Biz sadece gitmek yerinde artık onları da buraya davet etmek ve ilişkilerimizi gittikçe hızlandırmak istiyoruz.   Ufka gidebilmek için birkaç merdiveni çıkmamız gerekiyor. Burada Mersin'e büyük görevler düşüyor. Biz de Toros Üniversitesi olarak üstümüze düşen görevi yapmak istiyoruz. Bu anlamda Mersin'in başka bir özelliği var. TURAB Genel Merkezi Mersin'de. Türkiye'de böyle bir dernek başka yerde yok. Dolayısıyla Arap ülkeleriyle sürekli diyalog içerisinde. Ekonomik anlamda işbirliği gerçekleştiriyor" şeklinde konuştu.   "Coğrafyanın düzelmesi için bu bölgede yaşayan insanların söz sahibi olması lazım"   MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, yaptığı konuşmada , konferansın konusu olarak kentimizi ve bölgemizi ilgilendiren güzel  düşünülmüş bir konu seçildiğini belirterek, "Bizim coğrafyamız burası, bu coğrafya burada yaşayan insanlarındır. Çünkü Ortadoğulu olmak diye bir deyim var. Ortadoğu ülkesi olarak mı kalmak istiyorsunuz yoksa gelişmiş bir batı ülkesi mi olmak istiyorsunuz. Yani burada bu coğrafyada Ortadoğu’ya karşı bir olumsuz bakış var. Bunun da suçu belki bizdedir. Ortadoğu’yu bir türlü çağdaş bir coğrafya haline getiremedik. Bunun nedenlerine değinecek olursak; bu coğrafya burada yaşayan insanlarınsa, buradaki sorunlar da burada yaşayan insanlar tarafından çözülür. Eğer biz bu coğrafyaya 3. ülkeleri dahil etmeye devam edersek sonuç ortada. 3. 4. ülkelerin kaç tanesinin karıştığını saymak zor Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere karışıyor ama bu coğrafyada yaşayanlar ne yazık ki sorunların çözümünde söz sahibi olamıyor. Bir kere bu coğrafyanın düzelmesi için burada yaşayan insanların söz sahibi olması lazım. Bunun için ne gerekiyor? Eğitim . Her şey ticaretle olmuyor. Eğitim düzeyinin en düşük olduğu bu bölgelerin kültür düzeyinin arttırılması gerekiyor" dedi.   "Türkiye gibi olmak istiyoruz" diyorlar… İş dünyası olarak siyasetçileri bizim yönlendirmemiz lazım"   Kızıltan, sınır komşusu olan Irak ve Türkiye'nin birbiriyle akraba iki ülke olduğunu ifade ederek, "Biz hep ticaret gözüyle baktığımızda bir sonuç alamıyoruz. İkili ilişkilerle bazılarınız ticaret yapabiliyor ama yine bu ticarette de farklı ülkelerin buraya müdahalesiyle ticaret de bazen kesintiye uğrayabiliyor. Türkiye çağdaş, kurumsal, devlet geleneğine sahip büyük kültür ve deneyimi olan bir ülke. Kuzey Irak'a yaptığımız ziyaretlerde, buradaki halkla konuştuğumuz zaman "bizim yüzümüz Türkiye’ye dönük. Türkiye’nin de yüzü batıya dönük diyorlar. Biz Türkiye gibi olmak istiyoruz" diyorlar. O coğrafyada da bir uyanış olduğunu gördüm. Ticareti geliştirmemiz için sadece biz malımızı satalım diye düşünürsek onlar gelin satmayın burada yatırım yapın diyorlar. Bunu karşılıklı yarar sağlayacak şekle dönüştürmeliyiz. Bunun için de iki ülke arasında bir kere güven ortamı oluşturmalı ve  3. ülkelerin yarattığı yapay düşüncelerden kendimizi arandırmamız lazım. Biz iş insanları siyaseti pek bilmeyiz siyasetçileri bizim yönlendirmemiz lazım. Mısır'da, Irak'ta, Suriye'de siyasiler arasında sorun var ama iş dünyasında sorun yok. Bizler cesaretle kurduğumuz ikili ilişkilerle hem fikirlerimizi karşı ülkelere empoze etmeliyiz. Hem de siyasetçilere yol çizmeliyiz. ülkelerin birbiri arasındaki ilişkilerin düzeyinin artması için iş dünyasının büyük bir rolü var. Biz de o rolü kullanmalıyız. "dedi   " Bizim için Irak Almanya’dan sonra ikinci önemli Pazar."   Türk Arap Ülkeleri İş İnsanları Derneği (TURAB) Genel Başkanı Canan Sunay, konuşmasında Irak ile yaşanan ekonomik ilişkilere ve sorunlara değindi. Sunay, "Irak geçmişte de en önemli partnerimizdi Bugün de ülkemizin stratejik konumu nedeniyle bizler için önemini yitirmeyecek bir ülke. Irak genelinde son 40 yılını savaşlarla geçirmiş, yıllarca milli gelir fazlası veren bir ülke konumundan bir anda ekonomik krizler ve cari açıkla boğuşan bir ülke konumuna geçti. Sebebi de Irak – İran savaşının yaklaşık 8 yıl sürmesi ardından körfez savaşının çıkması. Orada ciddi yıprandı ve Irak yaklaşık 1 milyon şehit verdi ilk savaşta. Ardından savaş tazminatları ve BM petrol üretimlerini kısıtlaması nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadılar. Bununla birlikte ülkemiz algı tuzağına düşmedi. Bizim için Irak Almanya’dan sonra ikinci önemli Pazar. Dünya geneline bakınca ABD kendi kıtasında ticaretin yüzde 80’ini yapıyor. Afrika, AB kendi ticaretlerini kendi aralarında yapıyor. Neden biz kendi komşularımızla ticarette zayıf kalıyoruz? Çünkü orada ciddi kaynak var ve bu kaynaktan Türkiye’nin nemalanmasını istemeyen güçler elinden geleni yapıyor ve bu yüzden birbirimize düşürmek için çabalıyorlar." dedi   "Yaratılan algılarla yanlış işler yapıldı"   Sunay, Irak ile yaşanan sıkıntılara da değinerek, "Irak’ta sıkıntı var zaten biz ne gönderirsek "kabul ederler" dedik hep. En büyük handikap bu oldu. Bu bakış açısıyla dış ticarette 2. partner olmaktan çıkıp 6. sıraya geriledi. Bu çok üzücü en kolay çalışacağımız partnerdi ve güvene dayalı iş yapıyorlardı. elimizde fırsat varken neden kaçırıyoruz? Bunların sebebi yaratılan algılardır. Çok yanlışlar yaptık. mercimek istediler taş gönderdik, yağ istediler su gönderdik vs. böyle olunca da onlara sürekli yanlışlıklar yaptık. Ne oldu ambargo kalktı körfez savaşı sonrasında dış dünyaya açıldılar ve bizim üzerimizden uçup Çin’e, Avrupa'ya gidip kendi mallarını kendileri aldı ve bizi de taşeron olarak kullanmaya başladılar. bu hatayı biz İran’da da yapıyoruz. Döngü böyle olunca bizim ticaretimizde gerilemeler oldu. Dil bilmedikleri için sınır illerden birisini bulup yanında getiriyorlar. Kürtçe biliyor arkadaş ama ticareti bilmiyor tek derdi ne kadar komisyon alacağı oluyor. öyle olunca da hem Türkler bize böyle yapıyor, hem ıraklılar bizi dolandırıyor diyorlar. bu tamamen karşılıklı yanlış algıdan kaynaklanan bir durum. Bize yanlışlarla gelen insanlara doğruları anlatırsak doğanın bir dengesi var. birbirimizi tamamlarsak döngü oluştururuz.  "dedi     "Biz savaşlara karşı üretiyoruz."   MTSOB Başkanı Sabri Tekli,  Irak ve bölgenin durumuna dikkat çektiği konuşmasında , "Sanayici olmazımız dolayısıyla ihracat diye çıktığımız yolda hedef Irak ile yüzde 20 ihracat kapasitesini yakalamak. Şu anda 58 firma Irak’a değişik ürünlerle ihracat yapıyor. Ana madde gıda, arkasından cam, çelik konstrüksiyon, makine ve mobilya sektörü. Çok ciddi ihracat rakamlarına sahip. Geçmiş savaş teğet geçer. Biz savaşlara karşı üretiyoruz. Savaşan milletin bizim ürettiklerimize aşırı derecede ihtiyaç duyduğunu bilmemek yanlış olur.   Ben 90’larda nergiz sümbül ihraç ettiğimizi biliyorum. Domatesin, yeşil soğanın tüm sebze ve meyvelerin ihraç olduğunu biliyorum.Gece yarılarına  kadar ihracata kasa imalatlarını yetiştiremiyorduk. Ama  sonra ne olduysa savaşlar çıktı ve 90'lı yıllardan sonra bugüne ülkemize Ortadoğu'dan gelen 100 liralık zararın 90 lirasını Mersin ödedi. Irak-İran ile başlayan bu savaşlardan sonra  bugün güneyimizde savaşmayan ülke kalmadı. Biz bu savaşta halk olarak üretimi üstlenerek ayakta durmaya çalıştık. Bizler üreten ülkelerin evlatlarıyız üretmezsek sonumuzun ne olacağını biliyoruz. Mersin’in savaşlar ardında ezilmesini hiç hoş karşılamıyorum. bunlar sonlanması lazım. bunlarla bizi yok ediyorlar. bizim 90’lı yıllardan sonra Avrupa'ya yönlendirmemiz ne kadar zorlandığımızı tahmin edebiliyorsunuz.  Bizler artık bölgemizdeki enerji artışlarınız da, ihracatımızın artışlarını da istihdamın artışının hesabını da çok iyi biliyoruz. Yüzyıllarını sömürü ile geçirmiş ülkelere ihracat yapmanın ne kadar zor olduğunu tahmin ediyorsunuzdur." dedi   " Biz Mersin olarak kendimizi ayrıştırmalıyız"   Türkiye’nin lokasyonunun   ve özellikle Mersin'in potansiyelinin çok iyi olduğunu ifade eden Tekli, Her şeye sahip bir ilde yaşıyoruz. tarımı, lojistiği, sanayisi, turizmiyle böyle bir şehir komşularından yararlanamadığı apaçık ortada üzülüyorum. Bizim değerlerimizle onların değerleri birleşse dünyaya örnek bir bölge olacaktı Ortadoğu. Bizi birbirimize düşürerek kaybettirdiler. Komşum ile iş yapamamaktan dolayı çok üzülüyorum. Biz komşu değil, bu ülkelerle kardeştik. 90 yılından bu yana buradaki savaşı bitirttirmediler. Kazanan sadece silah üreticileri oldu.   Hepsi enerjiden gazdan sıkıntı yaşıyorlar. Bizlerle ortaklık yapıp üretim yapmak istiyorlar. Petrolleri var ama üretimleri yok. Kendilerini bu konuda yetiştiremedikleri için en büyük desteği bizim vermemiz gerektiğini biliyorlar. Bizler komşumuza yardım etmeliyiz ki gelecekte bölge ekonomisin birlikte paylaşalım. Belki bizde petrol yok ama onlarda olmayan da bizde var. Su var, tarım var. Biz Mersin olarak kendimizi ayrıştırmalıyız.Hayranlıkla izlenen bir şehirde yaşıyoruz. Ülkemin hassasiyetlerini ve bölgenin hassasiyetlerini biliyorum ama Mersin ayrı güzellikte, Türkiye’de İstanbul'dan sonra değerleri en fazla olan şehirlerin başında geliyor. Gittiğim her ülkeden aldığım bilgiler nezaretinde bunu söyleyebiliyorum. "dedi   Tekli daha sonra OSB'lerin son durumu hakkında bilgiler sundu.   " Mersin'de her türlü yatırım imkanını geliştirmeye çalışıyoruz."   Mersin Tarsus Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Başkanı Gül Akyürek Balta, konuşmasında, " Bizler iş insanları olarak Mersin'de her türlü yatırım imkanını geliştirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte nitelikli istihdamın artması sizlerin gelecekte daha iyi iş imkanıyla buluşmasını sağlayacak. İhtisas sanayi bölgemizi kurduk. Burada tarım, gıda ve hayvansal ürünlerde katma değer yaratacak üretimler yaparak bu ürünleri ihracata kazandırmayı hedefliyoruz. Tarım ürünlerini, hammaddeyi katma değer yaratacak şekilde işliyoruz. Gıda ürünlerinden konserve üreterek, süt ürünlerinden değerli ürünler üreterek, bakliyatı işleyerek katma değer yaratacak yatırımcıları bir araya getirdik." dedi   "TÜİOSB  bölgeye 1 milyar TL’lik yatırım sağlayacak"   TÜİOSB Başkanı Gül Akyürek Balta, 40 yatırımcı ile birlikte TÜİOSB 'nin 28 Aralık günü temelini attıklarını belirterek," Mevcut 35 yatırımcımız var. 3 bin kişilik istihdamla başlayacak bu proje tamamlandığında toplam istihdamı 7 bin kişiye ulaştırmayı düşünüyoruz. 5 yıl içinde ikinci genişleme alanıyla birlikte toplam istihdamı 10 bin kişiye ulaştırma hedefimiz var. Bölgemiz makine teçhizat altyapı yol, yerleşim dahil 1 milyar TL’lik yatırım sağlayacak " dedi ve  gençlere üniversite yıllarını iyi değerlendirmelerini, imkanları çok fazla geleceği parlak bir şehirde okuduklarını ifade ederek tavsiyelerde bulundu.   " Ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında aktif davranan bir STK’yız"   Mersin İş İnsanları Derneği (MESİAD)  Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin, Mersin'in demografik yapısıyla Türkiye'nin bir prototipi olduğunu ifade ederek, "Bizler de burada iş dünyasının sanayicinin, üreticinin sözcülüğünü yapan, ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında aktif davranan bir STK’nın başkanıyız. Gerek turizm gerek OSB’ler, havalimanı, Mersin limanının başka bölgelere kaydırılması konusunda,SEKA limanının ekonomiye kazandırılması, Nükleer ve balık çiftlikleri konusunda her zaman tavır alan bir STK'nın temsilcisi ve başkanıyız. Konu her ne kadar Türkiye’den Irak’a bakış olsa da biz Mersin’den Ortadoğu’ya bakış olarak değinelim istedik.   Dünya Ticaret Savaşlarının son 2 yılda dünyada sömürgecilik faaliyetlerinin, savaşların artmasıyla ve rekabet savaşlarının artmasıyla Ortadoğu’da özellikle Irak, Suriye, Libya gibi komşularımıza sirayet etmesiyle bundan Türkiye’de etkilendi. Irak’ta ve Ortadoğu’da savaşların yani emperyalistlerin göz dikmesinin ana nedeni enerji kaynakları yani petroldür.   Birinci dünya emperyalist paylaşım savaşından bu yana bölgede coğrafya bölünerek küçük devletçiklere, kabile devletlere ve yanında muhalifleriyle birlikte etnisite ve mezhepsel olarak bölünmüş durumda. İkinci dünya savaşıyla tamamen taçlandırıldı. Şu anda da biz 3. dünya savaşının, ekonomik savaşın içerisindeyiz. Bu ülkemizi de çok etkiledi. Son 2 yılda yaşanan ekonomik zorluklar bunu göstermiştir. "dedi.   " Dünyada sermaye istikrar olmayan hiçbir ülkeye akmaz"   1990'ların başındaki olaylara dikkat çeken Engin,"Irak’ta 1991’de Saddam’ın Kuveyt işgaliyle başlayıp Amerika'nın bölgeye girişi ve Halepçe katliamının başlamasıyla bu gölge büyük değişime uğradı. ırak bu bölgede Amerika’nın yerleşmesiyle birlikte Burada kangren haline geldi. Irak şu anda fiilen görülmese de 3’e bölünmüş durumda. Kürt bölgesi, şii bölgesi ve Sünni bölge. Aynı şekilde Arap baharıyla Suriye’de aynı şekilde. Ana ihracat kapılarımız, komşularımız tamamen kapanmış ve savaş halindeyiz. Bunun diplomatik yollarla biran önce çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dünyada sermaye istikrar olmayan hiçbir ülkeye akmaz. İstikrar, demokrasi, adalet, hukuk gelişmişse sermaye gider bu limanlara yatırım yapar. Son dönemlerde ülkemizde de sermaye kaçışı oldu. Son dönemlerde sakinleşse de aynı durumları yaşıyoruz. Ülkemizde de ekonomiyi, demokrasi olmadan, hukuk olmadan düşünemeyiz. "dedi   " İran'a kayan ihracatın Türkiye'ye aktarmasını diliyoruz."   Demokrasi olmayan ülkelerde ekonomi, ekonomi olmayan yerde de demokrasi olmayacağını belirten Engin, " İkisi de birbirini tamamlar. Irak’ta da süre gelen istikrarsız durum devam ediyor ve Türkiye ile ticareti de engellemektedir. Irak'taki referandumdan dolayı istikrarsızlığa uğramıştır.Sınır kapıları kapatılmıştır. Oradaki iş adamlarımızın paraları ödenmemiştir. Bir çok üyemiz orada iş yapmakta.Bu konuda Bağdat hükümeti ile sıkıntı yaşamışlardır.Halbuki biz ihracatımızı Türkiye olarak , özellikle Mersin olarak, Irak'a yapmaktayız. Özellikle Kürt bölgesine yapmaktayız. O bölgedekiler hala Türkiye'ye gelip gittikleri için ve Ankara'yla sıcak ilişkileri olduğu için  bizi kardeş bilmektedir.Ancak dış güçlerin baskılarıyla bir takım kararları yerli yerinde oturtamıyoruz.Onun için bu diplomatik konuların hükümetler aracılığı ile bir an önce çözülmesini ve İran'a kayan ihracatın Türkiye'ye aktarmasını diliyoruz.   Biz kuzeydeki komşularımızla ne kadar iyi geçinirsek ihracatımızı da şekilde geliştirebiliriz.Bir bakmışsınız kapıyı kapatıyorlar, yumurta almıyorlar, mobingler yapıyorlar ihracatta sıkıntı yaşayabiliyoruz. Bunun için biz özellikle STK temsilcilerimizin bölgeye gidip gelişlerinde bu durumu göze alıp İran’a kayan ihracatımızı yine kendi kapılarımız üzerinden kendimiz yapmak istiyoruz. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 20-25’i Irak üzerinden yapılıyor: bunu yeniden geliştirmeliyiz" dedi.   " Mersin bu dönem şanslı bir dönem yaşıyor"   Türkiye – Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı Nevaf Kılıç da konuşmasında, Türkiye ve Irak'ın tarihleri birlikte gelişmiş iki ülke olduğunun altını çizerek, "Ülkemize yakınlığı, açısından da ülkemiz için önemli ekonomik ortak. Bir zamanlar önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Irak bugün konuttan sulamaya, enerjiden imalata her alanda geniş çaplı altyapı yatırımlara gereksinim duyuyor ve ülkemizin deneyim ve girişimciliğinden yararlanmayı arzuluyor. Özellikle Mersin’le ilgili konuşmak gerekirse Mersin bu dönem şanslı bir dönem yaşıyor. önümüzdeki 2-3 yılda Mersin Türkiye’nin en önemli şehirlerinden birisi olacak. Şu anda Mersin’de  yeni yapılacak OSB’lerle birlikte sayı 9’a çıkıyor. Ülkenin 3. ya da 4. büyük uluslar arası havaalanı yapılıyor. Marmara’ya alternatif bölge olarak Çukurova’yı gösterebiliriz."dedi.     " Önümüzdeki süreçte iyi gelişmeler olacağına inanıyoruz"   Irak'ın ticarette önemli bir partner olduğunu belirten Kılıç, "12 milyarlardan 8 milyar dolarlara düştü ihracat. Biraz kıpırdanma var. Cumhurbaşkanımızın Irak ile ticaretimizin 20 milyar dolar olması gerekir söylemenin gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Müteahhitlik hizmetinde ülkemiz 30 milyar dolara yakın orada proje aldı. Önümüzdeki süreçte iyi gelişmeler olacağına inanıyoruz. Lojistikte Habur'dan Irak’a günde 2 bin 300 civarı araç gidiyor. Lojistikte de Mersin'den başlayarak Osmaniye, Şırnak, Mardin güzergahının tamamı Irak’a çalışıyor. "dedi    Tüm bu gelişmelere karşın çözülmesi gereken sorunların da olduğuna değinen ve taleplerini ileten Kılıç, "Türk plakalı araçlar Dohok, Süleymaniye ve Erbil'e kadar gidebiliyor Basra'ya kadar gitmelerini istiyoruz. Arap baharıyla birlikte Suriye'de kapanınca Arap yarımadasına ihraç ettiğimiz ürünler deniz yoluyla gitmek durumunda kalıyor. Irak güzergahı açılırsa Arap yarımadasına ürünlerimiz Irak güzergahı üzerinden gidebilir. Şanlıurfa Habur otobanının açılmasını istiyoruz. Bu da önemli bir proje. Özellikle Nusaybin sınır kapısı Arap baharı başlamadan yap işlet devret modeliyle en önemli kapılardan biri ama açılamadı.  İki ülke arasında pilot kapı seçilmişti tek işlem tek gümrük işlemi uygulanacaktı. Irak’ta hem iş dünyasının hem de hükümetin siyasi desteğini istiyoruz. İşadamlarımıza ıraktan Türkiye’ye gelirken geçiş üstünlüğü istiyoruz. İş insanlarının zamanları çok kıymetli. kapıda birkaç saat beklesinler istemiyoruz. Kardeş şehir çalışmalarımız var. Erbil, Süleymaniye valilerini davet ettik. Mersin ve Erbil’in Adana ile Dohok’un Yenişehir ile Zaho'nun kardeş şehir olması için çalışıyoruz. Bunun dışında Irak’ta Mersin tanıtım günü öneriyorum. Bu yapılabilir. Hedeflerimizden biri olan ortak yatırımın gerçekleştirilmesine çok önem veriyoruz" dedi   Soru cevap bölümünün ardından konferansın sonunda konuşmacılara plaket takdimi yapıldı.  
Toros Üniversitesi ekonomi toplantıları kapsamında düzenlenen ‘Türkiye’den Irak’a Bakış’ konulu konferans gerçekleşti.

Konferansın konuşmacıları Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan --Kızıltan, -Mersin Tarsus Organize Sanayi Bölgesi (MTOSB) Başkanı Sabri Tekli, Mersin Tarsus Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Başkanı Gül Akyürek Balta,-Mersin Sanayici ve İş Adamları Derneği (MESİAD) Başkanı Hasan Engin ile; Türkiye – Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı Nevaf Kılıç ve TURAB Genel Başkanı Canan Sunay oldu.

 

Konferansta Türkiye'nin ekonomik anlamda  Ortadoğu'daki yeri, ekonomik ilişkileri ve bölgede yaşanan sorunlar sonrasında komşu ülkelerle ve özellikle Irak ile olan ilişkilerde yaşanan sorun ve son durumlar masaya yatırıldı. Konferansa Toros Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Sertaç Özveren, Toros Üniversitesi Rektörü Haluk Korkmazyürek, üniversitenin dekanları ve eğitimcileri, STK temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

 

" Birlikte iş yaptığımızda geleceğimizi de birlikte kurabiliriz"

 

Konferansın moderatörlüğünü Prof. Dr. Ahmet Özer, gerçekleştirdi. Özer, Mersin'in denizi, limanı ile bölgenin yüksek potansiyele sahip en önemli kentleri arasında olduğunu belirterek, "Bu yüksek potansiyele sahip kentin Ortadoğu'ya açılan kapısı  da Irak'tır. Kürdistan Bölgeel yönetimidir. Habur Kapısıdır. İhracatta bu bölge Almanya'dan sonra en büyük partnerimizdir. Biz komşu olduğumuz ve bu coğrafyanın insanı olduğumuz için, birlikte iş yaptığımızda geleceğimizi de birlikte kurabiliriz. Biz sadece gitmek yerinde artık onları da buraya davet etmek ve ilişkilerimizi gittikçe hızlandırmak istiyoruz.   Ufka gidebilmek için birkaç merdiveni çıkmamız gerekiyor. Burada Mersin'e büyük görevler düşüyor. Biz de Toros Üniversitesi olarak üstümüze düşen görevi yapmak istiyoruz. Bu anlamda Mersin'in başka bir özelliği var. TURAB Genel Merkezi Mersin'de. Türkiye'de böyle bir dernek başka yerde yok. Dolayısıyla Arap ülkeleriyle sürekli diyalog içerisinde. Ekonomik anlamda işbirliği gerçekleştiriyor" şeklinde konuştu.

 

"Coğrafyanın düzelmesi için bu bölgede yaşayan insanların söz sahibi olması lazım"

 

MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, yaptığı konuşmada , konferansın konusu olarak kentimizi ve bölgemizi ilgilendiren güzel  düşünülmüş bir konu seçildiğini belirterek, "Bizim coğrafyamız burası, bu coğrafya burada yaşayan insanlarındır. Çünkü Ortadoğulu olmak diye bir deyim var. Ortadoğu ülkesi olarak mı kalmak istiyorsunuz yoksa gelişmiş bir batı ülkesi mi olmak istiyorsunuz. Yani burada bu coğrafyada Ortadoğu’ya karşı bir olumsuz bakış var. Bunun da suçu belki bizdedir. Ortadoğu’yu bir türlü çağdaş bir coğrafya haline getiremedik. Bunun nedenlerine değinecek olursak; bu coğrafya burada yaşayan insanlarınsa, buradaki sorunlar da burada yaşayan insanlar tarafından çözülür. Eğer biz bu coğrafyaya 3. ülkeleri dahil etmeye devam edersek sonuç ortada. 3. 4. ülkelerin kaç tanesinin karıştığını saymak zor Amerika, Rusya, Fransa, İngiltere karışıyor ama bu coğrafyada yaşayanlar ne yazık ki sorunların çözümünde söz sahibi olamıyor. Bir kere bu coğrafyanın düzelmesi için burada yaşayan insanların söz sahibi olması lazım. Bunun için ne gerekiyor? Eğitim . Her şey ticaretle olmuyor. Eğitim düzeyinin en düşük olduğu bu bölgelerin kültür düzeyinin arttırılması gerekiyor" dedi.

 

"Türkiye gibi olmak istiyoruz" diyorlar… İş dünyası olarak siyasetçileri bizim yönlendirmemiz lazım"

 

Kızıltan, sınır komşusu olan Irak ve Türkiye'nin birbiriyle akraba iki ülke olduğunu ifade ederek, "Biz hep ticaret gözüyle baktığımızda bir sonuç alamıyoruz. İkili ilişkilerle bazılarınız ticaret yapabiliyor ama yine bu ticarette de farklı ülkelerin buraya müdahalesiyle ticaret de bazen kesintiye uğrayabiliyor. Türkiye çağdaş, kurumsal, devlet geleneğine sahip büyük kültür ve deneyimi olan bir ülke. Kuzey Irak'a yaptığımız ziyaretlerde, buradaki halkla konuştuğumuz zaman "bizim yüzümüz Türkiye’ye dönük. Türkiye’nin de yüzü batıya dönük diyorlar. Biz Türkiye gibi olmak istiyoruz" diyorlar. O coğrafyada da bir uyanış olduğunu gördüm. Ticareti geliştirmemiz için sadece biz malımızı satalım diye düşünürsek onlar gelin satmayın burada yatırım yapın diyorlar. Bunu karşılıklı yarar sağlayacak şekle dönüştürmeliyiz. Bunun için de iki ülke arasında bir kere güven ortamı oluşturmalı ve  3. ülkelerin yarattığı yapay düşüncelerden kendimizi arandırmamız lazım.

Biz iş insanları siyaseti pek bilmeyiz siyasetçileri bizim yönlendirmemiz lazım. Mısır'da, Irak'ta, Suriye'de siyasiler arasında sorun var ama iş dünyasında sorun yok. Bizler cesaretle kurduğumuz ikili ilişkilerle hem fikirlerimizi karşı ülkelere empoze etmeliyiz. Hem de siyasetçilere yol çizmeliyiz. ülkelerin birbiri arasındaki ilişkilerin düzeyinin artması için iş dünyasının büyük bir rolü var. Biz de o rolü kullanmalıyız. "dedi

 

" Bizim için Irak Almanya’dan sonra ikinci önemli Pazar."

 

Türk Arap Ülkeleri İş İnsanları Derneği (TURAB) Genel Başkanı Canan Sunay, konuşmasında Irak ile yaşanan ekonomik ilişkilere ve sorunlara değindi. Sunay, "Irak geçmişte de en önemli partnerimizdi Bugün de ülkemizin stratejik konumu nedeniyle bizler için önemini yitirmeyecek bir ülke. Irak genelinde son 40 yılını savaşlarla geçirmiş, yıllarca milli gelir fazlası veren bir ülke konumundan bir anda ekonomik krizler ve cari açıkla boğuşan bir ülke konumuna geçti. Sebebi de Irak – İran savaşının yaklaşık 8 yıl sürmesi ardından körfez savaşının çıkması. Orada ciddi yıprandı ve Irak yaklaşık 1 milyon şehit verdi ilk savaşta. Ardından savaş tazminatları ve BM petrol üretimlerini kısıtlaması nedeniyle ciddi ekonomik sıkıntılar yaşadılar. Bununla birlikte ülkemiz algı tuzağına düşmedi. Bizim için Irak Almanya’dan sonra ikinci önemli Pazar. Dünya geneline bakınca ABD kendi kıtasında ticaretin yüzde 80’ini yapıyor. Afrika, AB kendi ticaretlerini kendi aralarında yapıyor. Neden biz kendi komşularımızla ticarette zayıf kalıyoruz? Çünkü orada ciddi kaynak var ve bu kaynaktan Türkiye’nin nemalanmasını istemeyen güçler elinden geleni yapıyor ve bu yüzden birbirimize düşürmek için çabalıyorlar." dedi

 

"Yaratılan algılarla yanlış işler yapıldı"

 

Sunay, Irak ile yaşanan sıkıntılara da değinerek, "Irak’ta sıkıntı var zaten biz ne gönderirsek "kabul ederler" dedik hep. En büyük handikap bu oldu. Bu bakış açısıyla dış ticarette 2. partner olmaktan çıkıp 6. sıraya geriledi. Bu çok üzücü en kolay çalışacağımız partnerdi ve güvene dayalı iş yapıyorlardı. elimizde fırsat varken neden kaçırıyoruz? Bunların sebebi yaratılan algılardır. Çok yanlışlar yaptık. mercimek istediler taş gönderdik, yağ istediler su gönderdik vs. böyle olunca da onlara sürekli yanlışlıklar yaptık. Ne oldu ambargo kalktı körfez savaşı sonrasında dış dünyaya açıldılar ve bizim üzerimizden uçup Çin’e, Avrupa'ya gidip kendi mallarını kendileri aldı ve bizi de taşeron olarak kullanmaya başladılar. bu hatayı biz İran’da da yapıyoruz. Döngü böyle olunca bizim ticaretimizde gerilemeler oldu. Dil bilmedikleri için sınır illerden birisini bulup yanında getiriyorlar. Kürtçe biliyor arkadaş ama ticareti bilmiyor tek derdi ne kadar komisyon alacağı oluyor. öyle olunca da hem Türkler bize böyle yapıyor, hem ıraklılar bizi dolandırıyor diyorlar. bu tamamen karşılıklı yanlış algıdan kaynaklanan bir durum. Bize yanlışlarla gelen insanlara doğruları anlatırsak doğanın bir dengesi var. birbirimizi tamamlarsak döngü oluştururuz.  "dedi

 

 

"Biz savaşlara karşı üretiyoruz."

 

MTSOB Başkanı Sabri Tekli,  Irak ve bölgenin durumuna dikkat çektiği konuşmasında , "Sanayici olmazımız dolayısıyla ihracat diye çıktığımız yolda hedef Irak ile yüzde 20 ihracat kapasitesini yakalamak. Şu anda 58 firma Irak’a değişik ürünlerle ihracat yapıyor. Ana madde gıda, arkasından cam, çelik konstrüksiyon, makine ve mobilya sektörü. Çok ciddi ihracat rakamlarına sahip. Geçmiş savaş teğet geçer. Biz savaşlara karşı üretiyoruz. Savaşan milletin bizim ürettiklerimize aşırı derecede ihtiyaç duyduğunu bilmemek yanlış olur.

 

Ben 90’larda nergiz sümbül ihraç ettiğimizi biliyorum. Domatesin, yeşil soğanın tüm sebze ve meyvelerin ihraç olduğunu biliyorum.Gece yarılarına  kadar ihracata kasa imalatlarını yetiştiremiyorduk. Ama  sonra ne olduysa savaşlar çıktı ve 90'lı yıllardan sonra bugüne ülkemize Ortadoğu'dan gelen 100 liralık zararın 90 lirasını Mersin ödedi. Irak-İran ile başlayan bu savaşlardan sonra  bugün güneyimizde savaşmayan ülke kalmadı.

Biz bu savaşta halk olarak üretimi üstlenerek ayakta durmaya çalıştık. Bizler üreten ülkelerin evlatlarıyız üretmezsek sonumuzun ne olacağını biliyoruz. Mersin’in savaşlar ardında ezilmesini hiç hoş karşılamıyorum. bunlar sonlanması lazım. bunlarla bizi yok ediyorlar. bizim 90’lı yıllardan sonra Avrupa'ya yönlendirmemiz ne kadar zorlandığımızı tahmin edebiliyorsunuz.  Bizler artık bölgemizdeki enerji artışlarınız da, ihracatımızın artışlarını da istihdamın artışının hesabını da çok iyi biliyoruz. Yüzyıllarını sömürü ile geçirmiş ülkelere ihracat yapmanın ne kadar zor olduğunu tahmin ediyorsunuzdur." dedi

 

" Biz Mersin olarak kendimizi ayrıştırmalıyız"

 

Türkiye’nin lokasyonunun   ve özellikle Mersin'in potansiyelinin çok iyi olduğunu ifade eden Tekli, Her şeye sahip bir ilde yaşıyoruz. tarımı, lojistiği, sanayisi, turizmiyle böyle bir şehir komşularından yararlanamadığı apaçık ortada üzülüyorum. Bizim değerlerimizle onların değerleri birleşse dünyaya örnek bir bölge olacaktı Ortadoğu. Bizi birbirimize düşürerek kaybettirdiler. Komşum ile iş yapamamaktan dolayı çok üzülüyorum. Biz komşu değil, bu ülkelerle kardeştik. 90 yılından bu yana buradaki savaşı bitirttirmediler. Kazanan sadece silah üreticileri oldu.

 

Hepsi enerjiden gazdan sıkıntı yaşıyorlar. Bizlerle ortaklık yapıp üretim yapmak istiyorlar. Petrolleri var ama üretimleri yok. Kendilerini bu konuda yetiştiremedikleri için en büyük desteği bizim vermemiz gerektiğini biliyorlar. Bizler komşumuza yardım etmeliyiz ki gelecekte bölge ekonomisin birlikte paylaşalım. Belki bizde petrol yok ama onlarda olmayan da bizde var. Su var, tarım var. Biz Mersin olarak kendimizi ayrıştırmalıyız.Hayranlıkla izlenen bir şehirde yaşıyoruz. Ülkemin hassasiyetlerini ve bölgenin hassasiyetlerini biliyorum ama Mersin ayrı güzellikte, Türkiye’de İstanbul'dan sonra değerleri en fazla olan şehirlerin başında geliyor. Gittiğim her ülkeden aldığım bilgiler nezaretinde bunu söyleyebiliyorum. "dedi

 

Tekli daha sonra OSB'lerin son durumu hakkında bilgiler sundu.

 

" Mersin'de her türlü yatırım imkanını geliştirmeye çalışıyoruz."

 

Mersin Tarsus Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (TÜİOSB) Başkanı Gül Akyürek Balta, konuşmasında, " Bizler iş insanları olarak Mersin'de her türlü yatırım imkanını geliştirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte nitelikli istihdamın artması sizlerin gelecekte daha iyi iş imkanıyla buluşmasını sağlayacak. İhtisas sanayi bölgemizi kurduk. Burada tarım, gıda ve hayvansal ürünlerde katma değer yaratacak üretimler yaparak bu ürünleri ihracata kazandırmayı hedefliyoruz. Tarım ürünlerini, hammaddeyi katma değer yaratacak şekilde işliyoruz. Gıda ürünlerinden konserve üreterek, süt ürünlerinden değerli ürünler üreterek, bakliyatı işleyerek katma değer yaratacak yatırımcıları bir araya getirdik." dedi

 

"TÜİOSB  bölgeye 1 milyar TL’lik yatırım sağlayacak"

 

TÜİOSB Başkanı Gül Akyürek Balta, 40 yatırımcı ile birlikte TÜİOSB 'nin 28 Aralık günü temelini attıklarını belirterek," Mevcut 35 yatırımcımız var. 3 bin kişilik istihdamla başlayacak bu proje tamamlandığında toplam istihdamı 7 bin kişiye ulaştırmayı düşünüyoruz. 5 yıl içinde ikinci genişleme alanıyla birlikte toplam istihdamı 10 bin kişiye ulaştırma hedefimiz var. Bölgemiz makine teçhizat altyapı yol, yerleşim dahil 1 milyar TL’lik yatırım sağlayacak " dedi ve  gençlere üniversite yıllarını iyi değerlendirmelerini, imkanları çok fazla geleceği parlak bir şehirde okuduklarını ifade ederek tavsiyelerde bulundu.

 

" Ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında aktif davranan bir STK’yız"

 

Mersin İş İnsanları Derneği (MESİAD)  Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin, Mersin'in demografik yapısıyla Türkiye'nin bir prototipi olduğunu ifade ederek, "Bizler de burada iş dünyasının sanayicinin, üreticinin sözcülüğünü yapan, ekonomik ve sosyal sorunlar karşısında aktif davranan bir STK’nın başkanıyız. Gerek turizm gerek OSB’ler, havalimanı, Mersin limanının başka bölgelere kaydırılması konusunda,SEKA limanının ekonomiye kazandırılması, Nükleer ve balık çiftlikleri konusunda her zaman tavır alan bir STK'nın temsilcisi ve başkanıyız. Konu her ne kadar Türkiye’den Irak’a bakış olsa da biz Mersin’den Ortadoğu’ya bakış olarak değinelim istedik.

 

Dünya Ticaret Savaşlarının son 2 yılda dünyada sömürgecilik faaliyetlerinin, savaşların artmasıyla ve rekabet savaşlarının artmasıyla Ortadoğu’da özellikle Irak, Suriye, Libya gibi komşularımıza sirayet etmesiyle bundan Türkiye’de etkilendi. Irak’ta ve Ortadoğu’da savaşların yani emperyalistlerin göz dikmesinin ana nedeni enerji kaynakları yani petroldür.

 

Birinci dünya emperyalist paylaşım savaşından bu yana bölgede coğrafya bölünerek küçük devletçiklere, kabile devletlere ve yanında muhalifleriyle birlikte etnisite ve mezhepsel olarak bölünmüş durumda. İkinci dünya savaşıyla tamamen taçlandırıldı. Şu anda da biz 3. dünya savaşının, ekonomik savaşın içerisindeyiz. Bu ülkemizi de çok etkiledi. Son 2 yılda yaşanan ekonomik zorluklar bunu göstermiştir. "dedi.

 

" Dünyada sermaye istikrar olmayan hiçbir ülkeye akmaz"

 

1990'ların başındaki olaylara dikkat çeken Engin,"Irak’ta 1991’de Saddam’ın Kuveyt işgaliyle başlayıp Amerika'nın bölgeye girişi ve Halepçe katliamının başlamasıyla bu gölge büyük değişime uğradı. ırak bu bölgede Amerika’nın yerleşmesiyle birlikte Burada kangren haline geldi. Irak şu anda fiilen görülmese de 3’e bölünmüş durumda. Kürt bölgesi, şii bölgesi ve Sünni bölge. Aynı şekilde Arap baharıyla Suriye’de aynı şekilde. Ana ihracat kapılarımız, komşularımız tamamen kapanmış ve savaş halindeyiz. Bunun diplomatik yollarla biran önce çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dünyada sermaye istikrar olmayan hiçbir ülkeye akmaz. İstikrar, demokrasi, adalet, hukuk gelişmişse sermaye gider bu limanlara yatırım yapar. Son dönemlerde ülkemizde de sermaye kaçışı oldu. Son dönemlerde sakinleşse de aynı durumları yaşıyoruz. Ülkemizde de ekonomiyi, demokrasi olmadan, hukuk olmadan düşünemeyiz. "dedi

 

" İran'a kayan ihracatın Türkiye'ye aktarmasını diliyoruz."

 

Demokrasi olmayan ülkelerde ekonomi, ekonomi olmayan yerde de demokrasi olmayacağını belirten Engin, " İkisi de birbirini tamamlar. Irak’ta da süre gelen istikrarsız durum devam ediyor ve Türkiye ile ticareti de engellemektedir. Irak'taki referandumdan dolayı istikrarsızlığa uğramıştır.Sınır kapıları kapatılmıştır. Oradaki iş adamlarımızın paraları ödenmemiştir. Bir çok üyemiz orada iş yapmakta.Bu konuda Bağdat hükümeti ile sıkıntı yaşamışlardır.Halbuki biz ihracatımızı Türkiye olarak , özellikle Mersin olarak, Irak'a yapmaktayız. Özellikle Kürt bölgesine yapmaktayız. O bölgedekiler hala Türkiye'ye gelip gittikleri için ve Ankara'yla sıcak ilişkileri olduğu için  bizi kardeş bilmektedir.Ancak dış güçlerin baskılarıyla bir takım kararları yerli yerinde oturtamıyoruz.Onun için bu diplomatik konuların hükümetler aracılığı ile bir an önce çözülmesini ve İran'a kayan ihracatın Türkiye'ye aktarmasını diliyoruz.

 

Biz kuzeydeki komşularımızla ne kadar iyi geçinirsek ihracatımızı da şekilde geliştirebiliriz.Bir bakmışsınız kapıyı kapatıyorlar, yumurta almıyorlar, mobingler yapıyorlar ihracatta sıkıntı yaşayabiliyoruz. Bunun için biz özellikle STK temsilcilerimizin bölgeye gidip gelişlerinde bu durumu göze alıp İran’a kayan ihracatımızı yine kendi kapılarımız üzerinden kendimiz yapmak istiyoruz. Türkiye’nin dış ticaretinin yüzde 20-25’i Irak üzerinden yapılıyor: bunu yeniden geliştirmeliyiz" dedi.

 

" Mersin bu dönem şanslı bir dönem yaşıyor"

 

Türkiye – Irak Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TISİAD) Başkanı Nevaf Kılıç da konuşmasında, Türkiye ve Irak'ın tarihleri birlikte gelişmiş iki ülke olduğunun altını çizerek, "Ülkemize yakınlığı, açısından da ülkemiz için önemli ekonomik ortak. Bir zamanlar önemli bir ticaret ve kültür merkezi olan Irak bugün konuttan sulamaya, enerjiden imalata her alanda geniş çaplı altyapı yatırımlara gereksinim duyuyor ve ülkemizin deneyim ve girişimciliğinden yararlanmayı arzuluyor. Özellikle Mersin’le ilgili konuşmak gerekirse Mersin bu dönem şanslı bir dönem yaşıyor. önümüzdeki 2-3 yılda Mersin Türkiye’nin en önemli şehirlerinden birisi olacak. Şu anda Mersin’de  yeni yapılacak OSB’lerle birlikte sayı 9’a çıkıyor. Ülkenin 3. ya da 4. büyük uluslar arası havaalanı yapılıyor. Marmara’ya alternatif bölge olarak Çukurova’yı gösterebiliriz."dedi.

 

 

" Önümüzdeki süreçte iyi gelişmeler olacağına inanıyoruz"

 

Irak'ın ticarette önemli bir partner olduğunu belirten Kılıç, "12 milyarlardan 8 milyar dolarlara düştü ihracat. Biraz kıpırdanma var. Cumhurbaşkanımızın Irak ile ticaretimizin 20 milyar dolar olması gerekir söylemenin gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Müteahhitlik hizmetinde ülkemiz 30 milyar dolara yakın orada proje aldı. Önümüzdeki süreçte iyi gelişmeler olacağına inanıyoruz.

Lojistikte Habur'dan Irak’a günde 2 bin 300 civarı araç gidiyor. Lojistikte de Mersin'den başlayarak Osmaniye, Şırnak, Mardin güzergahının tamamı Irak’a çalışıyor. "dedi 

 

Tüm bu gelişmelere karşın çözülmesi gereken sorunların da olduğuna değinen ve taleplerini ileten Kılıç, "Türk plakalı araçlar Dohok, Süleymaniye ve Erbil'e kadar gidebiliyor Basra'ya kadar gitmelerini istiyoruz. Arap baharıyla birlikte Suriye'de kapanınca Arap yarımadasına ihraç ettiğimiz ürünler deniz yoluyla gitmek durumunda kalıyor. Irak güzergahı açılırsa Arap yarımadasına ürünlerimiz Irak güzergahı üzerinden gidebilir. Şanlıurfa Habur otobanının açılmasını istiyoruz. Bu da önemli bir proje. Özellikle Nusaybin sınır kapısı Arap baharı başlamadan yap işlet devret modeliyle en önemli kapılardan biri ama açılamadı.  İki ülke arasında pilot kapı seçilmişti tek işlem tek gümrük işlemi uygulanacaktı.

Irak’ta hem iş dünyasının hem de hükümetin siyasi desteğini istiyoruz. İşadamlarımıza ıraktan Türkiye’ye gelirken geçiş üstünlüğü istiyoruz. İş insanlarının zamanları çok kıymetli. kapıda birkaç saat beklesinler istemiyoruz. Kardeş şehir çalışmalarımız var. Erbil, Süleymaniye valilerini davet ettik. Mersin ve Erbil’in Adana ile Dohok’un Yenişehir ile Zaho'nun kardeş şehir olması için çalışıyoruz. Bunun dışında Irak’ta Mersin tanıtım günü öneriyorum. Bu yapılabilir. Hedeflerimizden biri olan ortak yatırımın gerçekleştirilmesine çok önem veriyoruz" dedi

 

Soru cevap bölümünün ardından konferansın sonunda konuşmacılara plaket takdimi yapıldı.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.