Depremin göç dalgasına maruz kalan Mersin’in ‘özel destek’ gereksinimi
Bölgede meydana gelen her savaş ve çatışma, ülkemizde hatta komşu coğrafyalardaki her afet yüz yıldır Mersin’ e göç olarak yansıyor…
Demografiyi etkilemesi bir yana bazı kentlerde sosyal yapıyı değiştiren son akın Suriye’ deki iç savaştan kaçarak Türkiye’ ye sığınan zoraki misafirler…
‘Zoraki misafir’ tabirini boşuna kullanmadım. Çünkü bu savaş mağdurları mülteci statüsünde bile görülmüyorlar…
Mersin 10 yıldır kentin görünümünün değişmesine yol açan, yerel yönetimlerin baş etmekte zorlandığı Suriyeli akınını hazmetmeye çalışırken 2022’ de Rusya’ nın Ukrayna’ ya saldırısıyla ortaya çıkan beklenmedik bir başka mülteci dalgasıyla karşılaştı…
Resmi kayıtlara bakılırsa 250 bin, kimi gözlemciye göre 500 bin Suriyeli’ nin konakladığı Mersin son bir yılda bu kez Rusya daha çok ta Ukrayna’ lı en az 100 bin savaş mağduruna daha kucak açtı…
Kent merkezini oluşturan 4 ilçe (Akdeniz (256), Toroslar (320), Yenişehir (280), Mezitli (224) ) 2022 itibariyle 1 milyon 80 bin nüfusa sahip…
Veriler kayıt altındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının resmi nüfus rakamları…
Bunlara başta Suriye olmak üzere, Afgan, Pakistan, İran gibi benzeri sorunlu coğrafyalardan kaçıp sığınanları ve savaş mağduru Rusya, Ukrayna’ lıları da eklersek Mersin merkez nüfusunun son on yılda iki katlanarak 2 milyona dayandığını öngörmemiz gerekiyor…
Geleceğe yönelik hiçbir projeksiyonda hesaba katılmayan, tahmin edilmesi hayli güç sosyal ekonomik sorunlar yanında konuttan alt yapıya varıncaya kadar pek çok alanda tıkanmalara yol açacak, yerel yönetimlerin olanaklarıyla altından kalkamayacağı kaotik bir süreçle baş etmeye çalışıyor yıllardır Mersin…
1 milyon 80 bin nüfusun ihtiyaçlarına göre hazırlanan bütçeler, bu bütçelerin olanaklarına göre yapılması zorunlu harcamalar ve öngörülen yatırımlar için ayrılan kaynaklar ekonomik krizle birlikte zaten anlamını yitirmişken üzerine gelen ve her yıl artan yük söz konusu…
Örneğin 2019 yılında hazırlanan ve 2020-2024 yıllarını kapsayan 5 yıllık Stratejik Plan çerçevesinde hazırlanan tüm bütçeler, özellikle de 2021 yılında patlayan ve yüzde 160’ ları aşan maliyet enflasyonu sonucu reel olarak hiçbir anlam taşımıyor…
Çarpıcı olması bakımından örnek vermem gerekirse 1 milyonluk kentin atık bertaraf tesisleri veya toplu taşıma yapan otobüsleriyle 2 milyona çıkmış bir nüfusun ihtiyaçları karşılanabilir mi?
Örnekleri yüzlerce farklı alan özelinde çoğaltmak ve her kalem üzerinden irdelemek mümkün…
Son bir yılda yoğun biçimde hissetmeye başladığımız kuraklık üzerinden ele aldığımızda su seviyesi korkutucu boyutların da ötesinde neredeyse dip seviyelere düşen Berdan barajından eğer yağışlar bugünkü haliyle sürerse önümüzdeki yaz mevsiminde kente su sağlamak mümkün olmayabilir…
Berdan Baraj gölünün 24 Ocak 2023 itibariyle yüzde 7 olan su seviyesi makalenin kaleme alındığı 20 Şubat 2023 itibariyle yüzde 13…
Barajı asıl besleyecek kar yağışları Mart ayında gerçekleşmezse Berdan Baraj gölü korkarım ki, ön görülen nüfusu iki katına çıkan ve son depremlerle bölgelerinden göç etmek zorunda kalan bir milyon yeni misafiriyle 3 milyona çıkacak Mersin merkez ilçelerinin içme suyu ihtiyacını bile karşılamayabilir…
Çözüm anlamında tek alternatif su tutmaya başlayan ve bugün itibariyle %34 civarında su seviyesine sahip Pamukluk Baraj gölünden Mersin’ e su sağlayacak isale hattının tüm olanaklar zorlanarak derhal yapımına başlanması ve bir an önce tamamlanması…
Bu, nüfusu üçe katlanan Mersin’ in geçmişten farklı ciddi sorunlarından sadece biri…
Son depremle gelen bir milyon nüfusun barınma, istihdam başta olmak üzere tümü ciddi sorunları da benzer ağırlıkta ve çoğu acilen çözülmeye muhtaç…
Depremlerden ağır yaralı çıkan 11 il bir yana tek başına Antakya’ dan Mersin’ e son on günde gelen ailelerin eğitim çağındaki çocuklarının okullara yerleştirilmesinde nasıl zorlandıklarına hep birlikte tanıklık ediyoruz…
Evet deprem yaralarını hep birlikte saracak, sorunların çözülmesi için el birliğiyle çalışacağız ancak Mersin merkezi yönetimin bir başka ifadeyle mevcut Erdoğan iktidarının özel desteği olmadan kendi dinamikleriyle bu boyunu aşan dalganın altından kalkamaz…
Sabah ve akşam yoğunluğu dışında düne kadar aksamadan akan kent içi trafiğin son on günde nasıl tıkanma noktasına geldiği ve yer yer kilitlendiği tablo bile yeterince şey anlatıyor…
Atılması gereken adımlar ortada;
2023 yatırım programı deprem bölgesindeki iller yanında Mersin için yeni baştan ele alınmalı...
Başta Pamukluk barajından kente su sağlayacak boru hattının bu yıl içinde tamamlanması sağlanırken, toplu taşıma, sağlık, eğitim alanında kaplumbağa hızıyla ilerleyen yatırımlara ciddi anlamda kaynak aktarılmalı…
Örneğin Çeşmeli-Kızkalesi otoyol bağlantısı, örneğin bugüne kadar aktarılan ödeneklerle tamamlanması imkansız Mezitli Devlet Hastanesi projesi gibi projelerin son gelişmeler ışığında çok daha acil olduğu gerçeği ortada…
Başta Büyükşehir olmak üzere tüm yerel yönetimlere düşen ve derhal atılması gereken adımlar da var:
Mersin, olası yeni depremleri ve sahil kesimini bekleyen sorunları da göz önünde bulunduran, ‘güçlendirilmiş bir kent’ ilkesine dayalı, ucuz ve sağlıklı arsa üretmeyi amaçlayan, yeni bir ‘çevre düzeni planını’ acilen devreye almalı, kamuoyu bu anlamda sesini çok daha gür çıkarmalı…
Bugüne kadar Ankara’ da masa başında düzenlenen, kentin potansiyelinden, dokusundan, habersiz ‘Çevre Düzeni Planı’ yerine artık Mersin kendi Çevre Düzeni Planını kendi gelişme dinamikleri ışığında kendisi yapmalı…
Mezar yerlerimizi bile ihaleyle sipariş alan kişi ve şirketlerin yaptığı planlara işaretlediği anlayışı tarihe gömmek zorundayız…
Ankara’ da Mersin’ i planlayanların nereye gömüleceğimize karar verdiği dönemi biz farkına varmasak ta, hayatın gerçekleri sona erdirecek…
Abdullah Ayan