Yapay zeka ve etik kuralları ..Abdullah Ayan yazdı
Önceki makaleyi aşağıdaki tespit ve ortaya çıkan tabloya ilişkin sorularla noktalamıştım;
" Sanayi Çağının iki dünya savaşından çıkmış yorgun dünyaya sunduğu Birleşmiş Milletler ve benzeri oluşumların artık etkilerini yitirdiği ve yerlerine yenilerinin de konamadığı ilginç bir kaotik dönemden geçiyoruz.
Kaotik dönem sorunları derinleştirerek mi sürecek? Gücü yetenin kuralları koyduğu, o kontrolsüz güçle ülkelerin ülkeleri yakıp yıktığı, iki dünya savaşından da beter acıların yaşandığı dönem nasıl kapanacak?
Ve insanlık hangi ilkeler etrafında, hangi etik kuralların işlediği (veya işlemediği) yeni bir dünyaya yelken açacak?"
Bilgi çağı özellikle bilişim alanında her gün baş döndüren hızıyla hayatımıza öylesine giriyor ki, ortaya çıkan tabloyla baş etmek bir yana gelişmeleri kavramak, anlamak bile çoğu zaman imkansız.
El yordamıyla ve tıpkı bebekler gibi yaşayarak pratik deneyimle öğrenmeye çabalıyoruz..
Gidişatla baş etmekte en çok zorlanan alanlardan biri de hukuk..
Arama motoruna merak ettiğiniz bir hususla ilgili soru sorduğumuzda yanıtını alıyoruz ama iş onunla bitmiyor. Soruları da içeren bilgilerin toplandığı havuz bunları değerlendiriyor ve vakit geçirmeden bu veriler ışığında size ürün, hizmet vb. önerilerde bulunmaya başlıyor.
Önerileri de bedava yapmıyor elbet..
Öneriler reklam bombardımanına dönüyor.
Örneğin sağlık ve sporla ilgili bir konuyu aradıysanız arama motorunun o sayfası daha siz soruyu tamamlarken pek çok ürün reklamıyla doluyor, bıkkınlık derecesinde gözlerinize sokuşturuluyor.
Bu bilgileri Google' ın alıp havuzunda toplaması Facebook' un ortaya çıkan ve üstü bir biçimde örtülen çeşitli ülkelerde seçimlere yönelik manipülasyon iddialarına oranla yine de masum sayılır.
Daha Trump' ın seçilmesinde bu tür yapay zeka havuzlarından beslenen sosyal medya sitelerinin gerçek rolü tam olarak ortaya çıkmadı, çıkarılamadı..
Gerçekten de Putin Rusya' sının oluşturduğu trollerden oluşmuş bir siber ordu ABD seçimlerine müdahale etti mi?
Soru önemli çünkü unutmayalım, kritik kimi eyaletlerde küçük, hem de çok küçük farklarla delegelik sayılarını arttıran Trump başkan seçilmiş ancak genel oy oranlarında rakibi Hillary Clinton' un gerisinde kalmıştı.
Seçimlerin ardından ortaya çıkan tablo şuydu: Facebook havuzunda yer alan 50 milyondan fazla kullanıcının tüm bilgiler, beğeniler, kişisel veriler Cambridge Analytica isimli bir şirket tarafından ele geçiriliyor.
Sonrası daha da ilginç..
Bu veriler analiz edilip anahtar seçim bölgelerinde, neredeyse kişiye özel seçim propagandası başlatılıyor.
Propaganda için kullanılan ana mecra ise Facebook' taki reklam platformu…
Kısaca ahlak ve etik dışı olduğu için suç olarak kabul edilip buna göre cezalandırılması gereken bir fiil sayesinde Facebook hem gizli kalması gereken paltform üyelerinin bilgilerini satarak para kazanıyor hem de tüm üyelerin ve üye takipçilerinin beğenilerine, siyasi eğilimlerine dayalı optimize edilmiş reklamlara platformunda yer vererek..
Bir taşla birkaç kuş öyküsü..
İş bununla bitse çok fazla tartışma yaşanmayacak. Kişisel verilerin el altından birilerine aktarılması etik dışı da olsa toplumun artık yadsımadığı bir olgu..
Ve her gün cep telefonlarımıza, tabletlerimize, bilgisayar ekranlarımıza akıp duran masum! reklamlardan sayılıp büyük olasılıkla sineye çekilecek..
Ama öyle olmuyor..
O verilerle Trump gibi birinin ABD' ye nasıl başkan yapıldığını veya İngiltere' deki Brexit referandumunun en beklenmedik sonuca sürüklendiğini anlatarak sürdüreceğim bu girdikçe daha da derinleşen konuyu..
Abdullah Ayan