Medikal sektörü ölüm döşeğinde
Medikal ve ilaç sektörü, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nda (MTSO) kamu alacaklarının tahsil edilememesinin oluşturduğu sorunları anlatmak adına basın toplantısı düzenledi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan’ın da destek verdiği toplantıya MTSO Yönetim Kurulu Üyesi ve sektör temsilcisi Yasemin Taş, MTSO 26 No’lu Sağlık Hizmetleri, Medikal ve Kozmetik Meslek Komitesi Meclis Üyesi Barış Güler, Mersin Medikalciler Derneği Başkanı Ahmet Hançer ile sektör temsilcileri katıldı. Toplantının açılışında konuşan Başkan Kızıltan, “Günlerdir basından takip ediyoruz. Maliye ile sektör arasında bir pazarlık söz konusu. Sektörden bir feragat isteniyor. Doğal olarak sektör de uzun süredir alamadıkları, analarının ak sütü gibi helal alacaklarını tahsil etmek istiyor. Bu sorun sosyal huzuru bozmayacak şekilde çözülmeli” dedi.
Bu sorunun pandemi ile birlikte oluşmadığını, yıllar öncesine dayanan, kangrene dönüşmüş bir konu olduğunu vurgulayan Kızıltan, “Kamuoyunda sektör fahiş fiyatlarla ürün verdi şimdi parasını istiyor gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Öyle bir durum yok, çünkü Sağlık Bakanlığı ihalelerinde referans bedeller konuluyor kimse bunun üzerine çıkamıyor. İkinci önemli konu da sorunun eskilere dayanması ve pandemi sürecinde yapılan bir fırsatçılık olarak değerlendirilmemesi gerekliliği” dedi.
Taş: “Tahsilat sorunu firmaları iflas noktasına getirdi”
Sektör adına basın açıklamasını gerçekleştiren MTSO Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Taş, sözlerine yaşanan sıkıntıları özetleyerek başladı. Vadesi geçen alacakların tahsilat sorunu nedeniyle firmaların artık iflasına sebep olacak boyuta geldiğini vurguladığı konuşmasını Taş şöyle sürdürdü:
“Aralarında şehrin köklü firmalarının da yer aldığı, yıllardır kamuya ürün ve hizmet veren, binlerce çalışana istihdam sağlayan, üreten, vergisini düzenli ödeyen üyelerimiz var. Bunlar, Mersin ve Türkiye ekonomisinin önemli bir parçasıdır. Uzun süredir alacaklarını tahsil edememelerine rağmen pandemi sürecinde halkın ve hastane yönetimlerinin sorun yaşamaması için kesintisiz ürün ve hizmet vermeye devam etmişlerdir. Tahsilatlarda kamu hastanelerinde 16 ay, üniversite hastanelerinde ise 3 yılı aşan gecikme; üyelerimizi finansal bir krizin içerisine sokmaktan öte iflasla burun buruna getirmiştir. Her platformda alacakların gecikmesinin sektörde kangren etkisi yarattığını ve ödemelerin yapılmasının üye firmalarımız için hayati önem arz ettiğini dile getirdik. Lakin çözüme dair yol alamadık.”
“Biz hibe ya da destek değil, hizmet hakedişlerimizi istiyoruz”
Sektörün büyük ölçüde dışa bağımlı olduğunu, bu nedenle artan döviz kurlarıyla birlikte sıkıntılarının daha da arttığını kaydeden Taş, yaşanan sorunların yerli yatırımla çözümlenebileceğine, sağlık sektörünün bu sayede güçleneceğine işaret etti. Ancak üretim yatırımları yapılabilmesi, Ar-Ge çalışmalarının yürütülebilmesi için önce sektörün ticari faaliyetlerini devam ettirebilmesi gerektiğini kaydeden Taş, firmaların hiçbirisinin vergi borcu bulunmadığını, devlete sorumluluklarını yerine getirdiklerini, karşılığında da sektörün canlanması için hibe ya da destek değil, yalnızca hakedişlerinin ödenmesini beklediklerini vurguladı.
Maliye Bakanlığı’nın, ilaç için 20, medikal ürünler içinse 30 ila 60 arasında alacaktan feragat edilmesi halinde firmalara ödeme yapabileceği söylemlerinin olduğunu belirten Taş şunları söyledi:
“Çok düşük karlılıkla yaptığımız satışların tahsilatını 20-60 feragat ile tahsil etmemizin talep edilmesi kabul edilemez. Sağlık sektörü, vergisini düzenli ve eksiksiz ödeyen ve Pandemi sürecinde mücbir sebep kapsamına alınmayan sektörlerden. Tahsil edilemeyen tüm alacaklarımızın vergileri ise zamanında ödendi. Sektör olarak vazifelerimizi yerine getirmekten hiçbir zaman kaçınmadık. Özverili çalışmalarımıza devam ettik ve devam etmek de istiyoruz. Ne yazık ki, feragat ifadesiyle uzayan çözümsüzlük süreci firmalarımızı iflasla karşı karşıya getirecek niteliktedir. Bizler uzun süredir ödeme bekliyoruz, bu bekleme süresinde ticaretimizden kaynaklı karlılığımız zaten eridi ve hatta tamamen zarardayız. Beklentimiz, önümüze kabul edilebilir bir ödeme şeklinin konulması. Alacağımızı tahsil edemediğimiz süre boyunca dövizdeki artışı ve finansman maliyetini sineye çekmek ve vade farkından vazgeçmek bile feragattır.”