Demokratik Değerler Olmadan Asla!... Bedrettin Gündeş yazdı
Türkiye; dünyada yaşanan her türlü değişimden nasibini alan bir ülke. Bu değişim bazen olumlu yönde ilerleme sağlarken, bazen de tam tersine baş aşağı karanlık bir sürecin içine giriyor.
Sedat Peker gibi karanlık dünyanın bir figüranı siyasetin, iş dünyasının ve medyanın kimyasını bozdu.
Bir mafya liderinin kendi jargonu ve kültürüyle daha neler yapabileceğini ileride göreceğiz. Yaşananlar ne kadar da demokratik değerlerden uzaklaşıldığının fotoğrafını sunuyor adeta.
Sistemin ne kadar çürük, eğreti malzemelerle bir arada tutulduğunun açık göstergesidir bu.
Bu kadar zenginlik kaynakları, genç nüfusu, dinamik yapısı, jeopolitik konumu olmasına rağmen, Türkiye’nin bir türlü kendi ayakları üzerinde duramamasının nedeni; Demokratik değerlerden uzaklaşmasıdır.
Adil paylaşım, fırsat eşitliği, özgürlük, birlikte üretme ve kalkınma olmadan hiçbir sistem normal ilerleyişini sürdüremez.
Muktedirlerin sonsuz hırs ve ihtirasları sürdükçe, hayatın gerçekleri ile yüzleşme yapılmadığı, vicdan ve ahlak değerleri yaşatılmadığı sürece, işlerin doğru bir mecraya evrilmeyeceği gün be gün ortadadır.
Yaşamın kaliteli ve düzeyli sürdürülmesinin temel taşları; Aile, ahlak, sevgi, erdem ve empatidir.
Empati yapamayan hiçbir düşünce adaletli olamaz. Sistemini bir bütün olarak aile kültürüyle olgunlaştıramayan toplumlar huzur bulamaz. Toplumsal kabulün temel taşı olan ahlak değerleri korunmadan adalet sağlanamaz. Ruhlardaki kirliliklerden, kin ve nefretten arınmadan sevgi yaşatılamaz. Anlamayı, görgüyü, vicdanı, saygıyı içinde yeşertemeyen erdemli olamaz.
Medya, siyaset, mafya üçgeninde şekillenen bir yönetim anlayışı ve yaratılan algılarla hiçbir toplum huzurlu ve gelecekten umutlu olamaz.
Bu akşam İsmail Saymaz ve Veyis Ateş’in Halk TV’deki röportajı; utanmazlığın, arsızlığın, yüzsüzlüğün medyayı nasıl tersinden sardığını gösteriyor.
Bu derece kirlenmenin içinden elbette huzur çıkmaz. Umut yeşermez…
İnsanlık kimliğinden uzaklaşan yaratıklar ortaya çıkar ve kendi içlerinde besledikleri kin ve nefretin esiri olurlar.
İzmir’de HDP İl binasına elini kolunu sallayarak giren biri, acımasızca bir genç kızı vurarak katledebiliyor.
Toplumsal travma geçiren Türkiye’nin bu sarmaldan ne zaman kurtulacağı bilinmez ama, demokratik değerlerden ne kadar uzaklaşıldığının gerçeğidir bu yaşananlar.
Bu saldırı tekrar uyuyan beyinlere bir ışık gönderebilir belki. Gidişatın iyi olmadığını, çok daha tehlikeli ve her türlü insani değerlerden yoksun olayların habercisi olduğu sinyali de olabilir.
Görünen o ki; daha duyarlı, daha itidalli, mantıklı ve daha insani değerlerimizi güçlendirerek bu saplantılara engel olabiliriz.
Her şeye rağmen toplumda bir aydınlanmanın, bilinçlenmenin, süreci derinden takip etmenin duyarlılığı oluşmaya başladı.
Çarşı-Pazar da yürüyen bir başörtülü kadına mikrofon tutulduğunda, anlatımlarından artık sürecin nasıl sıkı bir şekilde takip edildiğini sözcüklerin isyanından görebiliyoruz.
Her akşam her konuda ahkâm kesen ve yarattıkları algılarla toplumu kamplaştıran kiralık medya maymunlarının pabucu da dama atılıyor artık!
Türkiye demokratik değerleri yaşatarak ve yücelterek yol almaya başladığında, çok kısa sürede kendini toparlayabilecek toplumsal yapıya sahip bir ülke.
Bu genç, dinamik, üretken toplumun aydınlık yüzlerinin, daha bir cesaretle öne çıkmaları ve ben de varım demeleri bekleniyor.
Dar alanda paslaşmalardan, gereksiz tartışmalardan, yorucu çekişmelerden, bitmeyen ihtiraslardan arınarak tabi…18.06.2021
BEDRETTİN GÜNDEŞ