Hayat Kurtaran Nükleer
Küresel iklim değişikliği ve artan enerji fiyatları gibi sorunların çözümünde önemli bir enerji kaynağı olarak gösterilen nükleer, gıda güvenliğinin sağlanması, içilebilir suya erişim, çevrenin korunması ve tıp gibi pek çok alanda da kayda değer katkılar sunuyor. Özellikle kanserin teşhisi ve tedavisinde büyük rol oynayan nükleer teknoloji, bu yönüyle hayat da kurtarıyor.
Kanser dahil çeşitli hastalıkların teşhis ve tedavisi için radyofarmasötik adı verilen az miktarda radyoaktif maddeyi kullanan ve hızla ilerleyen bir tıp alanı olarak öne çıkan nükleer tıp, kanserli hücrelerin yanı sıra sağlıklı hücrelere de zarar verebilen kemoterapinin aksine, normal dokuları korurken kanser hücrelerini hedef alması bakımından büyük önem taşıyor.
Radyolojik görüntüleme yöntemleri ve yapılarında radyoaktif kısım (radyonüklid) içeren farmasötik dozajlar da başta kanser olmak üzere hastalıklara erken ve doğru tanı koymanın ve uygun tedavinin uygulanmasının en önemli basamağını oluşturuyor. Bu yöntemlerin başında gelen bilgisayar tomografisi, manyetik rezonans (MR) görüntüleme ve dokularının pozitron emisyon tomografisi (PET) taramasında ise “yüzyılın molekülü” olarak adlandırılan florodeoksiglukoz kullanılıyor.
Damar içinde uygulanan, steril, berrak bir çözelti olan ve doğal glikoza benzeyen florodeoksiglukoz, radyoizotop florin-18 ile işaretlenmiş bir molekülü incelenen alana iletmek için kullanılıyor. Radyoizotop vücuda girdikten sonra tıpkı bir el feneri gibi glikoz emiliminin fazla yoğun olduğu oluşumların aydınlatılmasını sağlıyor. Söz konusu çözelti, metabolik olarak sağlıklı hücrelerden daha aktif olan kötü huylu hücreleri işaret ediyor.
Radyolog, hasta tomografi cihazının içindeyken bilgisayar ekranında parlak, karanlık ve normal alanları bu sayede görebiliyor. Bu yöntem sayesinde, çapı 4-5 mm kadar küçük olan patolojik odak noktalar tespit edilebiliyor. Söz konusu hassas ölçüm, hastanın tedavi sonrası takip başarısı açısından da büyük öneme taşıyor.
Rosatom, radyofarmasötik yelpazesini genişletiyor
Mersin’in Gülnar ilçesinde Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ni inşa eden Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom da küresel radyofarmasötik pazarında da adından söz ettiriyor.
Rosatom'un yurt dışı yatırımlarından sorumlu şirketi Rusatom Overseas, Bolivya'nın El Alto şehrinde bir Nükleer Araştırma ve Teknoloji Merkezi (NRTC) inşa ediyor. NRTC tesislerinden biri, radyoizotopları (örneğin florin-18) ve radyofarmasötikleri (örneğin florodeoksiglikoz) üretmek için tasarlanmış bir siklotron olma özelliği taşıyor.
Rusatom Overseas Başkanı Evgeny Pakermanov, “Florodeoksiglukoz haklı olarak 'yüzyılın molekülü' olarak adlandırılıyor. Bu madde, genellikle bilgisayar tomografisi veya manyetik rezonans (MR) görüntüleme ile vücut organlarının ve dokularının pozitron emisyon tomografisi (PET) taramasında kullanılıyor” dedi.
Rosatom, Avrupa’nın en büyük radyofarmasötik fabrikasının inşaatına da başlandı. Bu yeni tesis, kardiyovasküler ve nörodejeneratif hastalıkların ve kanserlerin teşhis ve tedavisinde çok rağbet gören maddelerin Rusya tarafından üretimini artıracak.
Fabrika, Obninsk’te yer alan ve Rosatom’un iştiraki Karpov Fizik ve Kimya Bilimsel Araştırma Enstitüsü’ne NIFHI ait arazi üzerinde inşa ediliyor. Rusya’nın en büyük radyofarmasötik üreticilerinden biri olan NIFHI, çok çeşitli tanısal ve terapötik radyofarmasötikler üzerine temel araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütüyor ve radyo kimyasal üretim yöntemlerini ve süreçlerini iyileştiriyor. Yeni fabrikanın 2025 yılında işletime alınması planlanıyor. Üretim süreçleri, ilaç üretimine yönelik uluslararası bir kalite kontrol sistemi olan iyi üretim uygulamaları (GMP) ile tamamen uyumlu bir şekilde yürütülecek. Fabrikanın temel atma töreninde konuşan Rosatom Genel Müdürü Aleksey Likhachev: “Dünya çapında çok sayıda inşaat işi yapıyoruz ve burada en iyi inşaat teknolojimizi kullanacağız. Bunun da ötesinde, nükleer tıp merkezleri kurma konusunda tecrübeliyiz. Örneğin geçtiğimiz yıl, Dmitry Rogachev Pediatrik Hematoloji, Onkoloji ve İmmünoloji Merkezi’nde böyle bir tesis inşa ettik” dedi.
Rosatom, 21 üretim hattına sahip olan fabrikada, onlarca yeni radyofarmasötik ve aktif farmasötik madde üretilmesini planlıyor. Bunlar arasında bilinen ve çok rağbet gören iyot-131, samaryum-153 ve molibden-99 gibi izotopları içeren yer alıyor. Fabrikada ayrıca, lütesyum-177, aktinyum-225, radyum-223 ve diğer izotoplara dayalı aktif radyofarmasötik maddeler ve ilaçlar da üretilecek.
Rus nükleer şirketi, dünyada lütesyum-177 için kaynak malzeme olarak kullanılan iterbiyum-176 ve lütesyum-176 izotoplarının ticari üretimini başlatan ilk şirketler arasında yer alıyor. Bununla beraber şirket çalışanları, lütesyum-177 için bir dizi üretim yöntemi geliştiriyor ve bunları hayata geçiriyor. Ameliyat edilmesi mümkün olmayan tümör ve metastazların tedavisine yönelik gelişmiş, hedefli radyofarmasötiklerin çoğunda bu izotop bulunuyor. Lütesyum-177 şu anda Rosatom’a bağlı iki kuruluş tarafından elde ediliyor. Küresel anlamda, bu izotopu içeren radyofarmasötiklerin yaklaşık yüzde 30’u, Rus menşeli ham maddelerden üretiliyor. Aktinyum-225 ise, tıpkı lütesyum-177 gibi, prostat kanseri benzeri, ameliyat edilemeyen metastatik kanserlerin tedavisi için en çok umut veren bir başka izotop olarak kabul ediliyor.