Yerel seçimlere doğru Mersin CHP’ de yaşananlar
28 Mayıs sonrası sadece genel merkezde değil, tüm illerde kavgadan beter ciddi bir yarışa tanık oluyoruz, CHP’ de…
Diğer tüm partilerin il kongreleri hatta büyük kurultayları sessiz sedasız yapılırken, CHP’ de ilçe ve il kongrelerinden önce mahalle delegelerinin belirleneceği seçimler bile birilerinin ölüm kalım savaşına dönüştürülmekte…
Yarışın bir nedeni, önümüzdeki süreçte yapılacak ve büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu’ nun ‘tamam mı, devam mı?’ anlamında kaderini belirleyecek büyük kongreye hazırlıkta taşıdığı anlam…
Ama özellikle Mersin’ de çok daha önemli etkiye sahip…
İlçeler ve ardından il yönetim ve başkanlarının, 2024 seçimlerinde partinin ilçe ve Büyükşehir Belediyelerinde göstereceği adayların belirlenmesinde oynayacakları rol tartışılmaz…
Bu nedenle mevcut BŞ başkanı Seçer’ in desteklediği iddia edilen listelerle, ağırlıklarını ortaya koymaya çalışan alternatif listeler açıktan ve sosyal medyaya yansıyan haliyle kıran kırana bir mücadele içine girmiş bulunuyor…
Seçer, Mersin’ de gücünü pekiştirmeye çalışırken, Tarsus ve merkezde Yenişehir Belediye Başkanları da delege seçimlerinden güçlenerek çıkmaya, böylece aday belirlenmesinde ellerini zayıflatmamaya çalışıyorlar.
Aslında Mersin özellikle de söz konusu CHP olunca bu tür yarışlara, yer yer sanılandan da büyük kavgalara yabancı değil…
Bugünlerde yaşananları gördükçe 2014 yerel seçimleri öncesinde yine Mersin CHP’ deki zaman zaman gerilimlerin arttığı gelişmeleri anımsadım…
11 yıl önce 20 Temmuz 2012’ de* kaleme aldığım makaleyi okudukça, benim gibi çok sayıda insanın ‘Dejavu’ diyeceğine eminim…
O günlerde BŞ Başkanı Macit Özcan ile CHP il başkanlığı adayı Faruk Akar arasında yaşananlar, Mersin gibi özellikle Büyükşehir seçimlerinin dış faktör olarak görünse de en önemli belirleyicisi HDP’ nin (farklı isimlerle yer alsa da Kürt siyasal çizgisindeki partiler) yerel seçim sürecindeki etkileri…
Ve o günlerde ilk işaretleri görülmeye başlanan Kılıçdaroğlu’ nun Kürt sorununa farklı bakışını yansıtan “Yeni CHP” söylemi…
Aradan geçen onca zamana, değişen dinamiklere, oynak siyaset zeminine karşı şaşırtması yanında düşünmeye yol açacak benzerlikler…
Makaleyi olduğu gibi paylaşıyorum, kararı siz verin…
“Mersin bir hafta arayla kendi özelinde çok önemli iki kongreye tanık olmakta.
Bu satırlar yazılırken CHP il kongresi sonuçlandı, AK Parti’ de hafta sonu Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla benzer süreci tamamlayacak.
İki kongre sonunda iki parti sadece yeni il yönetimlerini oluşturmakla kalmayacak, 2014 yerel seçimlerine de hazırlayacak kadrolar belirlenmiş olacak.
Önce CHP’ den başlayalım.
Ana muhalefet partisinde kendi adıma söyleyeyim. Aylar öncesinden Faruk Akar’ ın seçileceğinden emindim.
Kendimce bir takım gerekçelerim de var elbette.
Birincisi Akar daha önce zaten kazandığı bir il Başkanlığı koltuğunu kimi ayak oyunlarıyla kaybetmiş ve başta parti tabanı olmak üzere kamuoyunun mağdur olarak gördüğü bir isim.
İkinci ve asıl önemli neden ise uğradığı haksızlığa karşı küsmek, kenara çekilmek bir yana, inatla kaldığı yerden çalışmaya devam etmesi.
Kamuoyuna pek yansımayan bir başka faktör ise, Macit Özcan’ ın il başkanlık seçimlerine giden süreçte takındığı hayli etkili tavırdı bana göre.
Özcan yakın çevresindeki ekibin teşvikiyle merkezdeki Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli başta olmak üzere tüm ilçe seçimlerine ağırlığını koydu. Kimisinde başarılı oldu, Yenişehir ve Akdeniz ilçe başkanlarının son dakika tavır değişikliği nedeniyle sürprizler yaşadı ama işin genelinde bu ağırlığını hissettirdi. İşte o gücüyle Özcan başta farklı arayışlara girse de son hafta Faruk Akar’ ın yanında yer aldı.
Aslında siyasi akıl olarak doğru hareket etti Özcan. Kazanması kesin olmayan başka adaylarla Akar ve ekibini karşısına alacağına, ipi göğüslemeye en yakın ismi destekleyerek, kendisi için çok daha önemli 2014 yerel seçimlerinde yok yere karşı cephe yaratmaktan uzaklaştı.
Özcan’ın 2014 hedefi kendi açısından yaşamsal öneme sahip. Çünkü CHP, Belediye Başkanlarını ön seçimle ve partililerin oylarıyla belirleyeceğini açıklamış durumda. Bunu kestirmesi zor olmayan Özcan gelecek yerel seçim adaylığının artık Genel Merkezdeki kimi isimlerden değil, yereldeki teşkilatlardan geçtiğini görmüş olmalı ki, siyasi akıl bunu gerektiriyor.
Özcan’ da o siyasi akılın gereğini yerine getirmiş durumda.
Aslında Akar’ da Özcan’ın desteğini almak için aylar öncesinden gerekli mesajları vermiş, deyim yerindeyse gülü uzatmıştı.
Akar’ın; “yerelde çok iyi çalışmalar, hizmetler yapıldı, yapılıyor ama il yönetimi ve teşkilatlar bunları anlatmakta yetersiz kaldı, ben bunu yapacağım” mealindeki sözleri doğrudan Özcan’ ı kucaklamaya çalışan, rahatlatıcı açıklamalardı.
Sanırım Özcan’ ın uzatılan eli tutmasında verilen mesaj destek etkili oldu.
Akar’ın seçilmiş olması elbette Mersin CHP açısından yeni bir dönemin habercisi.
Ancak bu yeni dönemin hangi yöne evrileceği, daha da önemlisi Kılıçdaroğlu’ nun son günlerde Kürt sorununa yönelik yeni açılımla şekillenmeye başlayacak “Yeni CHP” arayışına ne ölçüde katkıda bulunacağını kestirmek için henüz erken.
Akar’ ın bu konuda uyum sıkıntısı çekeceğini sanmıyorum. Ama oluşturduğu yönetim ve bu yönetimle birlikte nasıl bir çalışma yöntemi uygulayacağını görmek için biraz zaman gerekiyor.
2014 yerel seçimlerinde sınırları büyüyecek ve il genelindeki tüm oylarla belirlenecek Büyükşehir Belediye Başkanlığını kimin kazanacağı CHP’ nin Kürt sorununa bakışını değiştiren yeni söylemle de doğrudan ilintili…
Yüz bin civarında oya sahip BDP seçmeni en az 350 bin oy gerektirecek kazanılması imkansız Mersin Büyükşehir seçimlerinde nasıl bir tavır belirler, kendi adayına mı yönelir, ipi göğüsleme potansiyeli yüksek başka bir parti adayını mı destekler?
Türkiye gibi siyaset için 24 saatin gerçekten çok şeye gebe olduğu bir ülkede şimdiden yanıtları hayli zor sorular bunlar.
Sadece üzerinde düşünülmesinde yarar var diye kafa karıştırsa da kimi olasılıklara ışık tutsun diye sıraladım…”
*https://abdullahayan.wordpress.com/2012/07/20/2014-secimlerine-dogru-chp-il-kongresi-abdullah-ayan-11-6-2012/
Abdullah Ayan