Mersin’ in yıldızının parladığı yıllar… (1962 itibariyle Kentin genel görünümü)
1962’ de açılış hazırlıkları süren Ataş Rafinerisi ile tamamlanmakta olan ülkenin en büyük hububat depolama silolarını yerinde görmek üzere Mersin’ e gelen ‘Güney Bölgesi Gazeteciler Cemiyeti Reisi’ Hilmi Kürklü, liman ve yanında yer alan Rafineri ile Silo hakkındaki izlenimleri yanında kentin o dönemine ilişkin gözlemlerini de kaleme alır…
Yıllar içinde olumlu, olumsuz büyük değişim yaşayan Mersin’ in 1960’ların başındaki tablosunu yansıtması bakımından ilginç bulduğum röportajının son bölümünü, olduğu gibi aşağıda bulacaksınız..
Azak Han, Zafer Çarşısı, balıkçılar, Meyve suyu satıcıları, vakit geçirilen mekânlarıyla kaybolmaya yüz tutan bir kentten geriye ne kaldığını düşünmek size kalmış…
“Akdeniz'de Bir meşale…
Zümrüt Torosların eteğinde mavi şal gibi uzanan Akdeniz'in kıyısında..
Füsunlu güzellikler diyarı…
Mersin halkı Aydın ve demokratik anlayışa sahip olup memleketin gidişatına yakın alaka gösterir…
Bütün devirleri kucaklayarak tarihe hazine olmuş bulunan İçel il merkezi Mersin, tatlı hareketli medeni olduğu kadar sevimlidir de… Sevgili ağabeyim Yusuf Kürklü yü de kucağıma gömdüğüm bu şehri, toprağı taşı ve insanlarıyla severim. Mersin'in her yönü hareketlidir…
Siyasi iktisadi ve sınai yönleriyle Çukurova’da başlı başına bir varlık olan Mersin' i sıcak bulduk. Cadde ve sokaklar tenha. Çok sayıda seyyar meşrubatçıların gidiş gelişleriyle fayton arabaları atlarının nal seslerinden başka ses ve hareket az.
Meyve suları satan dükkânlar dolup taşıyor. Ne isterseniz var bu dükkânlarda portakal, greyfurt, sütlü muz, vişne limon elma şeftali çilek, kavun, nar, üzüm, ahududu, havuç ve şeker kamışı suyu satılıyor bir muzlu süt içtikten sonra yola koyulduk.
Meşhur kebapçı Ahmet Usta'nın dükkânı önünden geçerken Mersin'in kebabını hatırladık, ne var ki vazife ağır basmış ve bizi ileri itmişti.
Turistik İçel kitabında denildiği gibi; ‘yaz kış yeşil, Zümrüt Torosların eteğinde mavi şal gibi uzanan Akdeniz'in kıyısında sıcak bir şehir olan Mersin palmiyelerin süslediği portakal limon ve amber çiçeklerinin kokularıyla insanı efsunluyor.’
Azak han' dan başladık.
Değişen bir şey yok…
Mersin tüccarlarının yarısının toplandığı tarihi Azak Han'ın tüccarlarının yüz hatlarındaki çizgiler de Adana’ da kilerden farksız 'iş yok' diyorlar, piyasa durgunluğundan dert yanıyorlar.
Zamanında Adanalı Ağazade Hulusi Bey tarafından inşa edilip Azak zadeler tarafından Kervansaray olarak işletilen Azak han şimdi Mersin'in en kuvvetli ve itibarlı amfisi halinde. Ne var ki ortasındaki şadırvan yok olmuş, yerinde yeller eser!
Mersin'de yalnız Liman portakal ve amber çiçeklerinin kokusu mu var?
Her sahil şehri gibi Mersin'in de balık kokusu var.
Balık pazarı meşhurdur. eski sebze halinin Güney kesiminde olan balık pazarında balığın her çeşidini bulursunuz.. Barbunya, laos, çupra, kefal, mercan, sinavrit, turna, ıskarmoz, istavrit, sardalye, karakulak ve halili cinsi tezgâhlarda teşhir edilir.
Sonra başlı başına bir âlem bu çarşı…
Bağırışlar çağırışlar birbirine karışır pazara uğrayıp da balık almadan çıkabilmek mümkün değilmiş.. Esnafının apayrı bir havası var. Hele genç ve hoş sohbet olan Baba Fuat’ı anlatmakla bitiremiyorlar.. İnanır mısınız ki balıkçılarda işsizlikten sıkıntıdan dert yanıyor.. İşçisi öyle, balıkçısı tüccarı hep aynı şekilde derken yanıyor…
Piyasaya refah ve huzur getireceklerini vadedenlerin bu vatandaşlarla karşı karşıya gelip konuşmalarını ne kadar isterdim.
**
Zafer Çarşısı...
Mersin'in belli başlı çarşılarından birisi de Zafer çarşısıdır. Eski bir kilisenin avlusunda bu çarşıda kimler ve yeni olmamak şartıyla neler yok. Her şey mevcut derde devadan gayrı...
Eski nam ile ne varsa kunduradan tutunda, dikiş makinasına kadar satılıyor. köşkerler çarşısı ile sipahi pazarının birleştirilmesinden meydana gelmiş bu karmakarışık pazarın kıdemlilerinden şero ile Parmaksız Ahmet dert yanıyorlar: ‘duvar arasında gömülmüş olan yüzlerce barakalarda alışveriş yapan vatandaşların çoğu hastalandı, zira satılan eski eşyalar arasında hasta ölmüş kimselerin libasları da var bey' diyorlar.
Pazarın gülü ise babalık dedikleri Halil İbrahim Birdal..
Yedisinden yetmişine kadar herkes bu temiz giyimli mecnunla meşgul oluyor...
**
Mersin'in tarihi...
Mersin'in tarihi durumunu katiyetle bilen az ama içel'in şöyle özetlenebilen tarihi içinde Mersin'in tarihi derinliklerinden geldiği anlaşılıyor:
Bölgenin en eski şehirlerinden biri olan Tarsus’ u Asur kralı Sanberil (MÖ 704 - MÖ 681 arası yaşamış olan Asurlu II. Sargon'un oğlu Sanherib kast ediliyor A.A.) , Babil'e nazire olarak Milattan önce 696 yılında kurmuş. Şehrin banisi ise Herakles' tir.
Sonra Silifke Milattan önce 333'te İskender, Kilikya’ yı işgal ettikten sonra generallerinden Selefkus Nikatar'a kurdurmuştur.
Mut kazası İskender’den sonra Muts adlı bir kral tarafından meydana getirilmiştir.
Dolayısıyla Mersin bu sahanın göbeğinde kurulup gelişmiş ve bugün merkez olmuştur.
6 kazası 14 nahiye ve 512 köyü olan Mersin mülki idari taksimat zamanında il olarak temayüz edebilmiştir…
..
Siyasi durum..
Mersin Aydın bir şehir olması dolayısıyla yurtta siyasi fonksiyonu da yüksektir demokratik anlayışa sahip olan şehir halkı memleket idaresine yakından ilgi gösteriyor kime sordumsa aynı üzüntülü cevabı aldım gidişattan memnun değildir iktisadi buhran yarattığı sıkıntı yetmiyormuş gibi bir de siyasi istikrarsızlıktan dolayı üzüntü çekiyoruz diyenlerin sayısı oldukça kabarık 5-6 günlük gazete çıkıyor Mersin'de..
**
Eğlence yerleri...
Mersin'de 8 yazlık sinema ile parklar lokantalar aile çay bahçeleri hem semtte birkaç tane bulunan kahvehaneleri tıklım tıklım dolup boşalıyor akşam üzeri sahil boyunda iğne atılsa yere düşmez..
Mersinli çalışmasını eğlenmesini yiyip içmesini ve gezmesini biliyor plaja gitmek denize girmek ekmek kadar ihtiyaç küçücük meyhaneleri bambaşka bir âlem Mersin'in araba meyhanesine girip serçeden küçük barbunya balıklarıyla iki tek atmanın zevkine doyum olmadığını söylüyorlar buna rağmen halkın bir kısmı yaylalarda bağ ve bahçelerde...
Şimdi mevsim yaz portakal bahçeleri ile meşgul olunuyor Mersin narenciyecilik sanatını da iyiden iyiye kavramış. Yakın bir gelecekte daha fazla verim alınacağı normal ihracat usullerinin tatbik edileceğini katiyetle ifade etmek mümkün..
Bu cennet parçası bahçelerde şimdi genç kızlar boyunlarına ve kollarına yaseminlerden örülmüş kolye ve bilezik takıyorlar..
Mersin'den bu ayrılışımda gönlümü orada bıraktım..
Rafinerisi limanı silosu Deniz ve narenciye bahçeleriyle sıcakkanlı mersinlilere başarı ve saadetler!
Son..”
Hilmi Kürklü (Güney Bölgesi Gazeteciler Cemiyeti Reisi) (Eylül 1962)
Abdullah Ayan