'Kıbrıs Cumhurbaşkanı' Ve Mersin İçin Anlamı…Harun Arslan yazdı

03.05.2021 - 17:49, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:42
 

'Kıbrıs Cumhurbaşkanı' Ve Mersin İçin Anlamı…Harun Arslan yazdı

Kimin aklına gelirdi ki, birkaç asır önce Mara köyünden göç ederek adaya yerleşen Yörük Türkmenlerin torunlarından birinin oğlu Kıbrıs’a Cumhurbaşkanı olacaktır! Başbakanlığı döneminde Mersin’e gösterdiği ilgi şimdi Cumhurbaşkanlığı döneminde çok daha artacaktır.

Yıllar önce Anamur’da yaşadığım yıllarda, her sabah denize bakar karşı kıyıda Kıbrıs Dağlarını görünce mutlu olurdum.   Benzer bir duygu yoğunluğu içinde, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’ın da her sabah denize bakıp Türkiye dağlarını görmeye çalıştığını, fotoğraf çektiğini biliyoruz.   Türkiye dağları derken, elbette  “Toroslar”ı kast ediyorum.   Sn. Ersin Tatar’ın Toros Dağları’na olan sevgi ve özlemi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Şöyle: Atalarının Toros Dağları’ndan geldiğini, Silifkeli araştırmacı Kerim Parlatan’dan öğreniyoruz. Başbakanlığı döneminde sık sık Silifke’ye, Erdemli ’ye ve dağlarına yaptığı geziler de bu hasletini gösteriyor.   Arşivlerden alınan bilgilere göre, kendilerinin aile hikâyesi, Mersin’den başlıyor.   Cumhurbaşkanı Ersin Tatar “Boynuinceli Yörükleri “soyundandır.   Silifke Mara’da yaşayan ataları, daha sonra Silifke’den Toroslar sınırındaki Karaman’a göç etmişler; oradan da 260 yıl Silifke’ye bağlı olan Kıbrıs’a 1571 sonrası yerleşmişlerdir.   Kimin aklına gelirdi ki, birkaç asır önce Mara köyünden göç ederek adaya yerleşen Yörük Türkmenlerin torunlarından birinin oğlu Kıbrıs’a Cumhurbaşkanı olacaktır!   Başbakanlığı döneminde Mersin’e gösterdiği ilgi şimdi Cumhurbaşkanlığı döneminde çok daha artacaktır. *                     *                     * Mersin , yıllarca Kıbrıs’ın sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan kendisi için değerinin  farkına varamadı, ilişkilerini geliştirmedi. Oysa çok sınırlı da olsa ticaret, turizm, lojistik ve asker sevkiyatı nedeniyle Kuzey Kıbrıs’a ulaşım, sadece Mersin’den sağlanıyordu; halen de bu imkân yürürlüktedir.     Bugün Mersin hangi illerle komşudur? Cevap şöyle olur: Doğuda Adana, Kuzeyde Karaman ve Niğde, Batıda Antalya ...   Aslında buna güneyde Kıbrıs’ı ilave etmek gerekir.   Daha da ileri bir saptama yapalım: Mersin, “güney komşusu Kıbrıs” üzerinden Avrupa’ya sınırdır...   Maalesef bugüne kadar Mersin adaya en yakın il olmasına rağmen, öngörüsüz kent dinamiklerimiz yüzünden ilişkilerde çok geri kalmıştır.   Hatta daha da üzücü olan: Hepimiz yıllar önce kent merkezinde Kıbrıs ürünleri satan mağazayı hatırlarız; o dahi şimdilerde yok olmuştur.   Bu kayıtsızlık kentimizde öylesine yerleşik durumdadır ki, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaşadığım bir tecrübeyi, siz okurlarıma yeniden hatırlatmam gerekir: O sıralar Kıbrıs Şehitliği ve Anıtlarının bakımı, temizliği için uzun uzun uğraştım; ilgili, yetkili kişi ve kurumlarla doğrudan görüşmeler yaptım. Mesele, saçma sapan bürokratik nedenlerle Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne kadar sürüklendi; elbette konunun ayrıntıları  Başkan’a kadar taşınamasa da, daha aşağı kademedeki yetkililerin bilgisi oldu. Sonuç mu? Mersin Büyükşehir Belediyesi,  çok basit bir şekilde yapabileceği Kıbrıs Şehitliği ve Anıtlarının bakımını yapmadı ve hem Kuzey Kıbrıs Hükümeti ile hem de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile ilişkilerde iyileştirme sağlayacak bu basit çalışmayı yapmadı!   Şimdi Mersin’de ilişkilerin geliştirilmesinde İlçe Belediyelerine, iş insanlarına ve kent dinamiklerine önemli görevler düşüyor.   Kardeş bir ülkenin, Yavru Vatan Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı olmasının yanında, köklü bir hemşerilik bağıyla da değer verdiğimiz Sn. Ersin Tatar’la gelen bu önemli fırsat Kıbrıs’ın, Mersin’in ve ülkemizin yararına kullanılmalıdır. *                     *                     * Geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Kıbrıs Ticaret Bakanlıkları arasında yapılan görüşmelerde, iki ülke arasında ticaret anlaşmasının güncellenmesi ve Gümrük Birliği anlaşmasında gidilecek yol haritasının çizilmesi konularının ele alınması, ilişkilerdeki gelişmeyi gösteren önemli bir adımdır.   Kıbrıs -Mersin ilişkilerinde ve işbirliğinde önümüzde sayısız fırsatlar vardır.   Kıbrıs Üniversiteleri eğitimde önemli bir yol kat ettiler. Bugün birçok ülkeden ve özellikle Türkiye’den çok sayıda öğrenci Kıbrıs’ta eğitim görüyor.   Yine Sağlık Turizmi için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde önemli çalışmalar yapılıyor. Özellikle Yaşlı ve Engelli Dostu Ada projesiyle Engelli ve İleri Yaş Turizmi’nde yer almak isteniyor.   Taşucu’dan kalkan Feribota ilave Mersin’den feribot seferleri yapılabilir.   Yine Kıbrıs turizmine hizmet edecek Taşucu -Kıbrıs arasında, Akkuyu’da çalışan 10 bin Rus için özel seferler düzenlenebilir.   Aslında Kıbrıs için de önemli olacak ve belki de birlikte yapılabilecek en önemli proje Taşucu Tersane Projesi’dir.   800 yıl gecikmiş ve bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas jeopolitik şartlarda çok gerekli bir projedir bu...   Konunun önemini kısaca hatırlayalım:   * Doğu Akdeniz’de arızalanan yabancı gemilerin bakım ve onarım için gidebilecekleri yalnızca iki liman var: İsrail ve Kıbrıs Rum kesimi. * Türk gemilerinin ise Marmara’ya dönmeleri gerekiyor. * Taşucu SEKA’da bir tersane yapılması İsrail ve Kıbrıs Rum kesiminin işine gelmiyor. * Doğu Akdeniz’de bir tersanenin yapılmasının stratejik önemi konusunda ise, Milli Güvenlik Kurulu ülke güvenliği için tavsiye kararında yıllar önce bulunmuştu.   Bugün bu konu daha da stratejik bir önem kazanmıştır. Ortadoğu da karışıklıklar, özellikle enerji meselelerinden dolayı Doğu Akdeniz’in önemi çok artmıştır.   Ülkemizin güçlenmesi ve güvenliği açısından bu tersane yatırımına her yönden daha fazla ihtiyaç vardır.   Rum kesiminin pazarlarına ortak olma yönünden de önemlidir.     Ne kadar ilginçtir ve ibretliktir ki, Doğu Akdeniz’deki son tersane Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Alanya’da yapılmıştı.   800 yıldır Akdeniz’de Türkiye’nin bir tersanesi olmamıştır! Daha doğrusu yapılması Alman Vakıfları, Alman Yeşiller Partisi ve Greenpeace gibi örgütler tarafından hep engellenmiştir.   Kıbrıs sorununda son yapılan görüşmelerden ve gelişmelerden sonra, Türkiye ile bağların daha da artmasıyla, önümüzdeki dönem Kıbrıs ile işbirliği, ortak projeler ve ticaret gibi birçok konu karşılıklı fayda sağlayacak yeni bir dönem başlayacağını gösteriyor.   Bu bağlamda gerek Başbakanlığı döneminde, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve sonrasında tutumlarıyla, çözüm önerileriyle ve çabalarıyla Anavatanla tam bir uyum içinde olan Sn. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, ben de Mersin’den başarı dileklerimi, saygılarımla yolluyorum.   Önümüzdeki süreçte her düzeyde olumlu, anlamlı gelişmeler yaşanacaktır. Yeter ki biz Mersin olarak, KKTC’de mevcut yüksek iradeye lâyık bir çaba içinde olalım; hayatın her alanında olduğu gibi, “Güney Komşumuz”  Yavru Vatan Kıbrıs’la da vizyoner bir ilişki için gerekli kanalları açalım.   HARUN ARSLAN......03 Mayıs 2021  
Kimin aklına gelirdi ki, birkaç asır önce Mara köyünden göç ederek adaya yerleşen Yörük Türkmenlerin torunlarından birinin oğlu Kıbrıs’a Cumhurbaşkanı olacaktır! Başbakanlığı döneminde Mersin’e gösterdiği ilgi şimdi Cumhurbaşkanlığı döneminde çok daha artacaktır.

Yıllar önce Anamur’da yaşadığım yıllarda, her sabah denize bakar karşı kıyıda Kıbrıs Dağlarını görünce mutlu olurdum.

 

Benzer bir duygu yoğunluğu içinde, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar’ın da her sabah denize bakıp Türkiye dağlarını görmeye çalıştığını, fotoğraf çektiğini biliyoruz.

 

Türkiye dağları derken, elbette  “Toroslar”ı kast ediyorum.

 

Sn. Ersin Tatar’ın Toros Dağları’na olan sevgi ve özlemi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Şöyle: Atalarının Toros Dağları’ndan geldiğini, Silifkeli araştırmacı Kerim Parlatan’dan öğreniyoruz. Başbakanlığı döneminde sık sık Silifke’ye, Erdemli ’ye ve dağlarına yaptığı geziler de bu hasletini gösteriyor.

 

Arşivlerden alınan bilgilere göre, kendilerinin aile hikâyesi, Mersin’den başlıyor.

 

Cumhurbaşkanı Ersin TatarBoynuinceli Yörükleri “soyundandır.

 

Silifke Mara’da yaşayan ataları, daha sonra Silifke’den Toroslar sınırındaki Karaman’a göç etmişler; oradan da 260 yıl Silifke’ye bağlı olan Kıbrıs’a 1571 sonrası yerleşmişlerdir.

 

Kimin aklına gelirdi ki, birkaç asır önce Mara köyünden göç ederek adaya yerleşen Yörük Türkmenlerin torunlarından birinin oğlu Kıbrıs’a Cumhurbaşkanı olacaktır!

 

Başbakanlığı döneminde Mersin’e gösterdiği ilgi şimdi Cumhurbaşkanlığı döneminde çok daha artacaktır.

*                     *                     *

Mersin , yıllarca Kıbrıs’ın sosyo-kültürel ve ekonomik açıdan kendisi için değerinin  farkına varamadı, ilişkilerini geliştirmedi. Oysa çok sınırlı da olsa ticaret, turizm, lojistik ve asker sevkiyatı nedeniyle Kuzey Kıbrıs’a ulaşım, sadece Mersin’den sağlanıyordu; halen de bu imkân yürürlüktedir.  

 

Bugün Mersin hangi illerle komşudur? Cevap şöyle olur: Doğuda Adana, Kuzeyde Karaman ve Niğde, Batıda Antalya ...

 

Aslında buna güneyde Kıbrıs’ı ilave etmek gerekir.

 

Daha da ileri bir saptama yapalım: Mersin, “güney komşusu Kıbrıs” üzerinden Avrupa’ya sınırdır...

 

Maalesef bugüne kadar Mersin adaya en yakın il olmasına rağmen, öngörüsüz kent dinamiklerimiz yüzünden ilişkilerde çok geri kalmıştır.

 

Hatta daha da üzücü olan: Hepimiz yıllar önce kent merkezinde Kıbrıs ürünleri satan mağazayı hatırlarız; o dahi şimdilerde yok olmuştur.

 

Bu kayıtsızlık kentimizde öylesine yerleşik durumdadır ki, Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi yaşadığım bir tecrübeyi, siz okurlarıma yeniden hatırlatmam gerekir: O sıralar Kıbrıs Şehitliği ve Anıtlarının bakımı, temizliği için uzun uzun uğraştım; ilgili, yetkili kişi ve kurumlarla doğrudan görüşmeler yaptım. Mesele, saçma sapan bürokratik nedenlerle Mersin Büyükşehir Belediyesi’ne kadar sürüklendi; elbette konunun ayrıntıları  Başkan’a kadar taşınamasa da, daha aşağı kademedeki yetkililerin bilgisi oldu. Sonuç mu? Mersin Büyükşehir Belediyesi,  çok basit bir şekilde yapabileceği Kıbrıs Şehitliği ve Anıtlarının bakımını yapmadı ve hem Kuzey Kıbrıs Hükümeti ile hem de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile ilişkilerde iyileştirme sağlayacak bu basit çalışmayı yapmadı!

 

Şimdi Mersin’de ilişkilerin geliştirilmesinde İlçe Belediyelerine, iş insanlarına ve kent dinamiklerine önemli görevler düşüyor.

 

Kardeş bir ülkenin, Yavru Vatan Kıbrıs’ın Cumhurbaşkanı olmasının yanında, köklü bir hemşerilik bağıyla da değer verdiğimiz Sn. Ersin Tatar’la gelen bu önemli fırsat Kıbrıs’ın, Mersin’in ve ülkemizin yararına kullanılmalıdır.

*                     *                     *

Geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Kıbrıs Ticaret Bakanlıkları arasında yapılan görüşmelerde, iki ülke arasında ticaret anlaşmasının güncellenmesi ve Gümrük Birliği anlaşmasında gidilecek yol haritasının çizilmesi konularının ele alınması, ilişkilerdeki gelişmeyi gösteren önemli bir adımdır.

 

Kıbrıs -Mersin ilişkilerinde ve işbirliğinde önümüzde sayısız fırsatlar vardır.

 

Kıbrıs Üniversiteleri eğitimde önemli bir yol kat ettiler. Bugün birçok ülkeden ve özellikle Türkiye’den çok sayıda öğrenci Kıbrıs’ta eğitim görüyor.

 

Yine Sağlık Turizmi için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde önemli çalışmalar yapılıyor. Özellikle Yaşlı ve Engelli Dostu Ada projesiyle Engelli ve İleri Yaş Turizmi’nde yer almak isteniyor.

 

Taşucu’dan kalkan Feribota ilave Mersin’den feribot seferleri yapılabilir.

 

Yine Kıbrıs turizmine hizmet edecek Taşucu -Kıbrıs arasında, Akkuyu’da çalışan 10 bin Rus için özel seferler düzenlenebilir.

 

Aslında Kıbrıs için de önemli olacak ve belki de birlikte yapılabilecek en önemli proje Taşucu Tersane Projesi’dir.

 

800 yıl gecikmiş ve bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas jeopolitik şartlarda çok gerekli bir projedir bu...

 

Konunun önemini kısaca hatırlayalım:

 

* Doğu Akdeniz’de arızalanan yabancı gemilerin bakım ve onarım için gidebilecekleri yalnızca iki liman var: İsrail ve Kıbrıs Rum kesimi.

* Türk gemilerinin ise Marmara’ya dönmeleri gerekiyor.

* Taşucu SEKA’da bir tersane yapılması İsrail ve Kıbrıs Rum kesiminin işine gelmiyor.

* Doğu Akdeniz’de bir tersanenin yapılmasının stratejik önemi konusunda ise, Milli Güvenlik Kurulu ülke güvenliği için tavsiye kararında yıllar önce bulunmuştu.

 

Bugün bu konu daha da stratejik bir önem kazanmıştır. Ortadoğu da karışıklıklar, özellikle enerji meselelerinden dolayı Doğu Akdeniz’in önemi çok artmıştır.

 

Ülkemizin güçlenmesi ve güvenliği açısından bu tersane yatırımına her yönden daha fazla ihtiyaç vardır.

 

Rum kesiminin pazarlarına ortak olma yönünden de önemlidir.

 

 

Ne kadar ilginçtir ve ibretliktir ki, Doğu Akdeniz’deki son tersane Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat tarafından Alanya’da yapılmıştı.

 

800 yıldır Akdeniz’de Türkiye’nin bir tersanesi olmamıştır! Daha doğrusu yapılması Alman Vakıfları, Alman Yeşiller Partisi ve Greenpeace gibi örgütler tarafından hep engellenmiştir.

 

Kıbrıs sorununda son yapılan görüşmelerden ve gelişmelerden sonra, Türkiye ile bağların daha da artmasıyla, önümüzdeki dönem Kıbrıs ile işbirliği, ortak projeler ve ticaret gibi birçok konu karşılıklı fayda sağlayacak yeni bir dönem başlayacağını gösteriyor.

 

Bu bağlamda gerek Başbakanlığı döneminde, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve sonrasında tutumlarıyla, çözüm önerileriyle ve çabalarıyla Anavatanla tam bir uyum içinde olan Sn. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a, ben de Mersin’den başarı dileklerimi, saygılarımla yolluyorum.

 

Önümüzdeki süreçte her düzeyde olumlu, anlamlı gelişmeler yaşanacaktır. Yeter ki biz Mersin olarak, KKTC’de mevcut yüksek iradeye lâyık bir çaba içinde olalım; hayatın her alanında olduğu gibi, “Güney Komşumuz”  Yavru Vatan Kıbrıs’la da vizyoner bir ilişki için gerekli kanalları açalım.

 

HARUN ARSLAN......03 Mayıs 2021

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.