Petrolün yerine yenilenebilir kaynakları ikame edecek devrimin eşiğindeyiz

Güncel 29.09.2022 - 08:48, Güncelleme: 29.09.2022 - 08:48
 

Petrolün yerine yenilenebilir kaynakları ikame edecek devrimin eşiğindeyiz

2030’ da dünyanın gereksinimi olan tüm enerjinin yüzde 80’ ini yenilenebilir kaynaklardan elde etmek mümkün…

“ Kötü komşu kiracıyı ev sahibi yapar” Önceki makalede tümümüzün hayatını etkileyen covid-19 salgını ve sonrasında kopan tedarik zincirinin etkilerine değinmiş, başta gıda ve enerjiye erişimde küresel sorunlara yol açan bir başka gelişmeyi sonraki makalede ele alacağımı vurgulamıştım.. Rusya’ nın Ukrayna işgali ile başlayan dönem, küresel ısınma nedeniyle başı dertte olan ve adım adım yok oluşa sürüklenen insanlık adına barındırdığı tehditler yanında bu kıyameti durduracak fırsatı da barındırıyor içinde… O fırsat, her an etkili bir silaha dönüşme potansiyeli taşıyan üstelik hayatımıza girdiği günden beri insanlığın önüne kan ve gözyaşı dolu faturalarla çıkan petrol ve türevlerinden özellikle de Rusya’ nın Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkeyi madde bağımlılığından beter duruma soktuğu doğal gaz bağımlılığından kurtulmakta yatıyor… Doğal gaz fiyatlarının son 6 ayda 11 katına çıkması elbette bu kışı nasıl geçireceğini düşünen yüz milyonlarca insan için hayati bir soru ama insanlığı bekleyen asıl tehlike bundan ibaret değil ve bugün başlamadı büyük tehlike… Küresel ısınma ve dünya ortalama sıcaklıklarının gittikçe artması, insan ve benzeri çoğu memelinin yaşamını sona erdirecek, buzulların erimesi akarsuların kuruması, beklenmedik hava değişimlerinin tümünün görülme nedenlerinin başında kömür, petrol ve diğer türevlerinin son yüz yılda çılgınlığa varan boyutlarda tüketilmesi… Sorun bilindiğine göre çözümü de orada aramak gerekiyor… Isınan dünya sıcaklığını en azından belli seviyede tutmak, delinen ozon tabakasının kendisini onarmasına yardımcı olmak, doğayı daha az tahrip etmek ve pek çok habitatı tedavi edecek yol ve yöntem daha az hidrokarbon tüketmekten geçiyor… Örneğin sadece daha az kömür yakma elbette önemli ama içten yanmalı motorlarla yüz yıla damgasını vuran otomotivde de devrimsel adımlar atılması gerekiyor… Bu alanda Paris iklim anlaşması gibi evrensel boyutlarda belirlenen ve neredeyse tüm ülkelerin taahhütte bulundukları yol haritaları, otomotiv sektörünün koyduğu hedeflere yönelik takvimler zaten söz konusuydu.. Ancak Rusya’ nın Ukrayna saldırısı ve ardından kendisine ‘dur’ diyen Avrupa ülkelerine karşı doğal gazı silah olarak kullanması tüm hedeflerin daha erken tarihlere çekilmesini zorunlu hale getirmiş bulunuyor… Petrol bağımlılığından kurtulma ve elektrikli otomobillerin mevcut teknolojinin yerini alması için belirlenen 2040-2050 yılları için ön görülen planlar, Putin’ in Ukrayna ‘çılgınlığıyla’ bugün yeniden revize edilmeye ve çok daha erkene çekilerek 2030’ lar hedef olarak belirlenmeye başlandı… Otomotiv sektöründe tanık olduğumuz hızlı değişim dalgası geçiş sürecinin gerçekten de beklenenden daha önce gerçekleşeceğini gösteriyor.. Ancak hidrokarbon ve türevlerinin hayatımızdaki yeri ulaşımdan ibaret değil… Burada, gittikçe artan ve çok daha geniş alanlarda ihtiyaç duyulan enerji gereksinimini çevreyi telafisi olanaksız biçimde tahrip eden hidrokarbon ve benzerleri yerine yenilenebilir kaynaklardan örneğin rüzgâr ve güneşten sağlamak mümkün mü sorusu öne çıkıyor… Bu alanda en kapsamlı ve dönüşümün ekonomik boyutlarını da ortaya koyması bakımından çok anlamlı çalışmayı Stanford Üniversitesi’ nden bir grup bilim insanı gerçekleştirmiş bulunuyor… Uzmanlar dünyadaki yaşamı tehdit eden; küresel ısınma, hava kirliliği ve enerji tedarikinde ortaya çıkan istikrarsızlık gibi temel sorunları belirledi ve yaşamı sürdürme anlamında kıyametin kopmasına yol açan gidişatı durdurabilmek için öncelikle mevcut tabloyu ortaya koymaya çalıştı.. Bu amaçla 145 ülkenin enerji üretim, tüketim, potansiyelleri ele alındı… Hidrokarbondan su-güneş- rüzgâr gibi yenilenebilir enerjilere geçiş için farklı tarihlere göre projeksiyonlar hesaplandı… Buna göre 2030’ da dünyanın gereksinimi olan tüm enerjinin yüzde 80’ ini yenilenebilir kaynaklardan elde etmek mümkün… Gerekli bütçeler aktarılır ve mevcut oyun düzeninden vazgeçilip, küresel anlamda çalışmalar, yatırımlar teşvik edilirse 2050 yılında dünyanın temiz enerjiye erişmesi hayal değil… Stanford bilimcileri dünyayı baştan aşağı değiştirecek böylesi radikal devrimin 62 trilyon dolara mal olacağını da hesaplamış bulunuyor… Dünya yıllık toplam hâsılasının yüzde altmışı anlamına gelen böylesi devasa bir bütçe nereden, nasıl sağlanacak? Bilim insanları can alıcı bu soruya da ayakları yere basan yanıt veriyor… Dünya bu dönüşümü sağlayacak yatırımları bir anda değil yıllara yayarak yapacak… Daha da önemlisi petrole akıtılan trilyonlarca doların yerini enerji maliyetlerini ilk yatırım dışında minimize maliyetlere sahip giderlerin neredeyse sıfıra yaklaşacağı bir fizibilite tablosu sunuyorlar önümüze… Hesaplamalara göre yenilenebilir enerjiye dönüştürülecek dünyada enerji maliyetleri günümüze oranla yüzde 62 azalacak… Bunun anlamı ise her yıl 11 trilyon dolarlık daha az harcama demek… Bu perspektiften bakacak olursak, her yıl petrol ve türevlerine aktarılan 11 trilyon doların tasarruf edilmesiyle 6 yıldan daha kısa zamanda yenilenebilir enerji sektörü yatırımları geri dönmüş olacak… Bu kadar da değil… Hidrokarbonların yakılması yerine daha temiz enerji; atmosfere her gün daha fazla sera gazı salınımı sonucu daha çok ısınan bir gezegen, her yıl daha da büyüyen kuraklıklar, açlık ve susuzluk sonucu artacak küresel göçler, beklenmedik seller, fırtınalar, doğayı tüketme noktasına getiren büyük orman yangınlarının da azalması demek… Yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımların açacağı yeni ve geniş istihdam alanları da cabası… Unutulmamalı ve sürekli akılda tutulmalı; Dünya 19. Yüzyıla oranla bugün 1,2 santigrat derece daha sıcak ve biz gezegenimizi daha da ısıtan bu akıl almaz gidişi durdurmak, petrolden beslenip bedelini bize kan ve gözyaşı olarak ödeten bir avuç kartelden, petrol kenesinden kurtulmak, yeni enerji çağına zorundayız… Abdullah Ayan
2030’ da dünyanın gereksinimi olan tüm enerjinin yüzde 80’ ini yenilenebilir kaynaklardan elde etmek mümkün…

“ Kötü komşu kiracıyı ev sahibi yapar”

Önceki makalede tümümüzün hayatını etkileyen covid-19 salgını ve sonrasında kopan tedarik zincirinin etkilerine değinmiş, başta gıda ve enerjiye erişimde küresel sorunlara yol açan bir başka gelişmeyi sonraki makalede ele alacağımı vurgulamıştım..

Rusya’ nın Ukrayna işgali ile başlayan dönem, küresel ısınma nedeniyle başı dertte olan ve adım adım yok oluşa sürüklenen insanlık adına barındırdığı tehditler yanında bu kıyameti durduracak fırsatı da barındırıyor içinde…

O fırsat, her an etkili bir silaha dönüşme potansiyeli taşıyan üstelik hayatımıza girdiği günden beri insanlığın önüne kan ve gözyaşı dolu faturalarla çıkan petrol ve türevlerinden özellikle de Rusya’ nın Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkeyi madde bağımlılığından beter duruma soktuğu doğal gaz bağımlılığından kurtulmakta yatıyor…

Doğal gaz fiyatlarının son 6 ayda 11 katına çıkması elbette bu kışı nasıl geçireceğini düşünen yüz milyonlarca insan için hayati bir soru ama insanlığı bekleyen asıl tehlike bundan ibaret değil ve bugün başlamadı büyük tehlike…

Küresel ısınma ve dünya ortalama sıcaklıklarının gittikçe artması, insan ve benzeri çoğu memelinin yaşamını sona erdirecek, buzulların erimesi akarsuların kuruması, beklenmedik hava değişimlerinin tümünün görülme nedenlerinin başında kömür, petrol ve diğer türevlerinin son yüz yılda çılgınlığa varan boyutlarda tüketilmesi…

Sorun bilindiğine göre çözümü de orada aramak gerekiyor…

Isınan dünya sıcaklığını en azından belli seviyede tutmak, delinen ozon tabakasının kendisini onarmasına yardımcı olmak, doğayı daha az tahrip etmek ve pek çok habitatı tedavi edecek yol ve yöntem daha az hidrokarbon tüketmekten geçiyor…

Örneğin sadece daha az kömür yakma elbette önemli ama içten yanmalı motorlarla yüz yıla damgasını vuran otomotivde de devrimsel adımlar atılması gerekiyor…

Bu alanda Paris iklim anlaşması gibi evrensel boyutlarda belirlenen ve neredeyse tüm ülkelerin taahhütte bulundukları yol haritaları, otomotiv sektörünün koyduğu hedeflere yönelik takvimler zaten söz konusuydu..

Ancak Rusya’ nın Ukrayna saldırısı ve ardından kendisine ‘dur’ diyen Avrupa ülkelerine karşı doğal gazı silah olarak kullanması tüm hedeflerin daha erken tarihlere çekilmesini zorunlu hale getirmiş bulunuyor…

Petrol bağımlılığından kurtulma ve elektrikli otomobillerin mevcut teknolojinin yerini alması için belirlenen 2040-2050 yılları için ön görülen planlar, Putin’ in Ukrayna ‘çılgınlığıyla’ bugün yeniden revize edilmeye ve çok daha erkene çekilerek 2030’ lar hedef olarak belirlenmeye başlandı…

Otomotiv sektöründe tanık olduğumuz hızlı değişim dalgası geçiş sürecinin gerçekten de beklenenden daha önce gerçekleşeceğini gösteriyor..

Ancak hidrokarbon ve türevlerinin hayatımızdaki yeri ulaşımdan ibaret değil…

Burada, gittikçe artan ve çok daha geniş alanlarda ihtiyaç duyulan enerji gereksinimini çevreyi telafisi olanaksız biçimde tahrip eden hidrokarbon ve benzerleri yerine yenilenebilir kaynaklardan örneğin rüzgâr ve güneşten sağlamak mümkün mü sorusu öne çıkıyor…

Bu alanda en kapsamlı ve dönüşümün ekonomik boyutlarını da ortaya koyması bakımından çok anlamlı çalışmayı Stanford Üniversitesi’ nden bir grup bilim insanı gerçekleştirmiş bulunuyor…

Uzmanlar dünyadaki yaşamı tehdit eden; küresel ısınma, hava kirliliği ve enerji tedarikinde ortaya çıkan istikrarsızlık gibi temel sorunları belirledi ve yaşamı sürdürme anlamında kıyametin kopmasına yol açan gidişatı durdurabilmek için öncelikle mevcut tabloyu ortaya koymaya çalıştı..

Bu amaçla 145 ülkenin enerji üretim, tüketim, potansiyelleri ele alındı…

Hidrokarbondan su-güneş- rüzgâr gibi yenilenebilir enerjilere geçiş için farklı tarihlere göre projeksiyonlar hesaplandı…

Buna göre 2030’ da dünyanın gereksinimi olan tüm enerjinin yüzde 80’ ini yenilenebilir kaynaklardan elde etmek mümkün…

Gerekli bütçeler aktarılır ve mevcut oyun düzeninden vazgeçilip, küresel anlamda çalışmalar, yatırımlar teşvik edilirse 2050 yılında dünyanın temiz enerjiye erişmesi hayal değil…

Stanford bilimcileri dünyayı baştan aşağı değiştirecek böylesi radikal devrimin 62 trilyon dolara mal olacağını da hesaplamış bulunuyor…

Dünya yıllık toplam hâsılasının yüzde altmışı anlamına gelen böylesi devasa bir bütçe nereden, nasıl sağlanacak?

Bilim insanları can alıcı bu soruya da ayakları yere basan yanıt veriyor…

Dünya bu dönüşümü sağlayacak yatırımları bir anda değil yıllara yayarak yapacak…

Daha da önemlisi petrole akıtılan trilyonlarca doların yerini enerji maliyetlerini ilk yatırım dışında minimize maliyetlere sahip giderlerin neredeyse sıfıra yaklaşacağı bir fizibilite tablosu sunuyorlar önümüze…

Hesaplamalara göre yenilenebilir enerjiye dönüştürülecek dünyada enerji maliyetleri günümüze oranla yüzde 62 azalacak…

Bunun anlamı ise her yıl 11 trilyon dolarlık daha az harcama demek…

Bu perspektiften bakacak olursak, her yıl petrol ve türevlerine aktarılan 11 trilyon doların tasarruf edilmesiyle 6 yıldan daha kısa zamanda yenilenebilir enerji sektörü yatırımları geri dönmüş olacak…

Bu kadar da değil…

Hidrokarbonların yakılması yerine daha temiz enerji; atmosfere her gün daha fazla sera gazı salınımı sonucu daha çok ısınan bir gezegen, her yıl daha da büyüyen kuraklıklar, açlık ve susuzluk sonucu artacak küresel göçler, beklenmedik seller, fırtınalar, doğayı tüketme noktasına getiren büyük orman yangınlarının da azalması demek…

Yenilenebilir enerjiye yönelik yatırımların açacağı yeni ve geniş istihdam alanları da cabası…

Unutulmamalı ve sürekli akılda tutulmalı;

Dünya 19. Yüzyıla oranla bugün 1,2 santigrat derece daha sıcak ve biz gezegenimizi daha da ısıtan bu akıl almaz gidişi durdurmak, petrolden beslenip bedelini bize kan ve gözyaşı olarak ödeten bir avuç kartelden, petrol kenesinden kurtulmak, yeni enerji çağına zorundayız…

Abdullah Ayan

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.