Kazanlı Karaduvar temizlenmeden, Kazanlı-Seyhan turizm bölgesi hayaldir… (30 Haziran 2004)

Güncel 30.09.2024 - 09:46, Güncelleme: 30.09.2024 - 09:49
 

Kazanlı Karaduvar temizlenmeden, Kazanlı-Seyhan turizm bölgesi hayaldir… (30 Haziran 2004)

Siz Karaduvar konusunda açıklama yapan tek yetkili bilimsel görüş ortaya koyan tek bir oda kurum dernek gördünüz mü?

Ajansların geçtiği haberlere göre Antalya'ya bir gün içinde hava yoluyla gelen turist sayısı kırılmaz denilen 35 bini aşarak 36.000 rekoruna ulaştı Bu rakamla Antalya kendi rekorunu yine kendisi kırıyor.. Mersin'e bir yıl içinde 55 bin turist gelirken günde 36.000 turist ağırlayan Antalya... Türkiye'nin 2007 yılı için koyduğu yıllık 20 milyon turist hedefini 2005'te rahatlıkla yakalayacağı anlaşılıyor. Şimdiden 2004 yılı için 17 milyon turistin ülkemize geleceği kesinleşmiş durumda böylece Türkiye'nin 2023 yılında 60 milyon turist hedefi bugünkü trendle sürmeye devam etmesi durumunda çok daha erken gelecek... Ortaya çıkan rakamlara Ağustos ayında yapılacak Atina olimpiyatları nedeniyle Yunanistan'a gelip Türkiye'yi de ziyaret etmek isteyecek ya da karşı kıyıda yer bulamadığı için sahillerimizde konaklayacak zorunlu misafirler dahil değil.. 199 ülkenin katılımıyla gerçekleşen 2000 Sidney olimpiyatlarında kırılan katılım rekoru Atina'da temsil edilecek 202 ülke ile Yeni zirveye taşınacak... Ben olimpiyatları, Türkiye'nin 2004 sonu turizm rakamlarını bir yana bırakıp komşu Antalya'nın geldiği yeni eşikten çok kentimizin pürmeler halini yazmak istiyorum istiyorum... Komşu ile neredeyse tek bir günde ağırladığı sayıda turisti bir yılda konuk eden Mersin... Geçtiğimiz günlerde de turizm bakanlığının yatırım bölgeleri için açtığı ihalede Antalya'daki 11 alan için 400 firma yarışırken kazanlı Seyhan bölgesi için hiç kimse başvurmadı.. Bu tablonun nedenlerini sıralamaya kalksak yazacak o kadar çok şey var ki köşeye sığmaz.. Örneğin Antalya özellikle son 15 yıl içinde turizm markası olmak için üstüne düşeni yapmış olmasına karşın Mersin'in tüm dinamikleri kent birileri eliyle yağmalanırken, ya olumsuz yönde katkı sunmuş ya da izlemekle yetinmişler.. Kentin doğusu sanayi depolama deniz kenarında kimyasal kirlilik yaratan türden vahşi tesislere teslim edilirken futbol sahasındaki yanlışları protesto eden seyirci kadar sesimiz çıkmamış.. Batıdaki güzelim sahilleri de halka kapatma pahasına rantçı müteahhitlerin doymak bilmez çirkin bina dikme hırsına kurban vermişiz.. Yıllardır yazıp çizmekten sorgulamaktan bıkmadan ne kadar çok sorunu gündeme taşımışız yanıtsız kalan ne kadar çok soru sormuşuz arıtmadan başlayalım dışkısını girdiği denize boca eden bir kent Avrupa yatırım bankasından sağladığı Kredi ile arıtma tesisi kurmayı planlıyor gelin görün ki tesisle ilgili proje ve ihale süreci tam bir bulmaca... Yapılacağı yerden kapsama alanına, ihaleyi yapacak komisyondan yatırım tutarına kadar, tartışılmamış, Mersin'de yaşayan her birey borç altına sokmasına rağmen yetkili yetkisiz kimsenin detaylarını bilmediği, emrivakilerle dayatılan bir arıtma projesiyle karşı karşıyayız… Seçim arifesinde yangından mal kaçırır gibi yapılmaya kalkışılan ihalenin bu haliyle yarardan çok zarar verme olasılığına karşın ertelenmesini ve çıkacak seçim tablosuna göre yeniden gündeme taşınmasını savunduk diye Büyükşehir Belediye başkanı bizi ‘Mersin haini’ ilan etti de halktan vazgeçtik bu alanda görüşleri önemli çevre mühendisleri odasından bile küçük bir tepki duymadık… Oysa Bir yandan bu haliyle ihalenin yapılmasını savunan Mersin büyükşehir belediye başkanı ve yakın çevresi, öte yandan benim gibi düşünenler tartışmanın tarafları olduğuna göre konu uzman akademisyenlerin de görüşe alınarak herkesin saygı göstereceği bir çözüm bulunamaz mıydı? Örneğin çevre mühendisleri odasının öncülüğünde ODTÜ, İTÜ, Mersin Üniversitesi’nden bilim insanlarının katılacağı bir sempozyumda konunun tartışılması ve varılacak sonuca herkesin saygı duyması gerekmez mi? Huzurkent- Kızkalesi arası Mersin'i kapsayacak ve tüm sahilleri denize girilir hale getirecek Adana benzeri iki paketten oluşan bir yatırım gerçekleştirilemez mi? Diğer tartışma konumuz, Karaduvar kazanlı sahilini işgal edip kirlilik yaratan sanayi tesisleridir… Turizm cenneti olabilecek bir kentin kalbinde, kazdığınız her yerden tarih fışkıran doğal Liman özelliğiyle Karaduvar’ da on binlerce tonluk akaryakıt depolarının yer aldığı tank çiftliklerinin ne işi olabilir? Limandan gelen akaryakıt borularla istenilen yere taşınabildiğine göre binlerce yıldır balıkçılık seracılık yapan bölgeyi depolama tanklarıyla katletmenin anlamı var mı? Limandan boru hatları ile taşınacak petrol ürünleri Karaduvar yerine dağ tarafındaki çorak arazide depolansa dağıtıcı şirketlerin zarara mı uğrar? Dünyada teknoloji sınır tanımıyor. İmkânsız denilen Karadeniz altından Rusya- Türkiye arasına doğalgaz boru hattı döşeniyor da, limandan 2 kilometre kuzeye dağ tarafına boru hattı döşemek çok mu zor? Üstelik kondurulan tesislerin bazılarının ÇED raporu da yok... Rapor alanların ise taahhüt ettikleri koşulları yerine getirip getirmediği konusu meçhul ve depolama şirketlerinin sorular karşısındaki tutumları da ortada.. Yanıt aradığımız sorulardan biri akaryakıt çiftliklerinin borularından ya da tanklarından kaynaklanan ve Karaduvar başta olmak üzere çevreye zarar veren sızıntı oldu mu? Dosya hazırlayıp ÇED gerekli değildir kararı almaya tenezzül bile etmeyen şirketler var.. Sahi tarlaları zarar gören Karaduvar mağdurlarının uğradığı zararı kim nasıl tazmin edecek? Hedeflediğimiz Avrupa Birliği dahil gelişmiş ülkelerde Karaduvar’ dakine benzer felaketle tek bir insan karşılaşsa şirket milyonlarca dolar tazminata mahkum edilir anında tüm faaliyetleri durdurulurdu.. Siz Karaduvar konusunda açıklama yapan tek yetkili bilimsel görüş ortaya koyan tek bir oda kurum dernek gördünüz mü? Mersin'deki sivil inisiyatifler büyük işlerden fırsat bulup Karaduvar gibi kendilerine göre küçük sorunlarla uğraşmasa da bu kentte değişen koşulların ortaya çıkardığı yeni sorunları tazminat davaları açarak zarara yol açan şirketlere ödetecek hukukçular nerede? Tarlası zarar gören çiftçiler zarara yol açan şirketler yetkili kurumların tutanakları Orta yerde dururken bu ölüm sessizliği, bu omerta neden? Kazanlı'daki kromsan tesisleri tek başına kitaplara filmlere dizilere konu olur.. Başka ülkede olsa Kazanlı’da başkan Kenan Yıldırım’ın bu şirkete karşı yürüttüğü mücadeleden Oscar ödüllü öykü çıkardı.. Kazanlı- Seyhan turizm alanı için yatırımcı gelmiyor diye dövüneceğimize, Kromsan’ a kazanlı sahilinden başka yere taşınması için 5-10 yıllık bir termin planı sunmamız gerekmiyor mu? Kentin doğusu böyle de batısı farklı mı özellikle Mezitli' yi, Mersin'in Gülen yüzü olacak bir cennetin yağmalanışını, bir yandan kentin sahibi gibi görünürken sahili katledecek yatırımların arkasında duranların yaman çelişkisini anlamak kolay değil... Abdullah Ayan
Siz Karaduvar konusunda açıklama yapan tek yetkili bilimsel görüş ortaya koyan tek bir oda kurum dernek gördünüz mü?

Ajansların geçtiği haberlere göre Antalya'ya bir gün içinde hava yoluyla gelen turist sayısı kırılmaz denilen 35 bini aşarak 36.000 rekoruna ulaştı

Bu rakamla Antalya kendi rekorunu yine kendisi kırıyor..

Mersin'e bir yıl içinde 55 bin turist gelirken günde 36.000 turist ağırlayan Antalya...

Türkiye'nin 2007 yılı için koyduğu yıllık 20 milyon turist hedefini 2005'te rahatlıkla yakalayacağı anlaşılıyor.

Şimdiden 2004 yılı için 17 milyon turistin ülkemize geleceği kesinleşmiş durumda böylece Türkiye'nin 2023 yılında 60 milyon turist hedefi bugünkü trendle sürmeye devam etmesi durumunda çok daha erken gelecek...

Ortaya çıkan rakamlara Ağustos ayında yapılacak Atina olimpiyatları nedeniyle Yunanistan'a gelip Türkiye'yi de ziyaret etmek isteyecek ya da karşı kıyıda yer bulamadığı için sahillerimizde konaklayacak zorunlu misafirler dahil değil..

199 ülkenin katılımıyla gerçekleşen 2000 Sidney olimpiyatlarında kırılan katılım rekoru Atina'da temsil edilecek 202 ülke ile Yeni zirveye taşınacak...

Ben olimpiyatları, Türkiye'nin 2004 sonu turizm rakamlarını bir yana bırakıp komşu Antalya'nın geldiği yeni eşikten çok kentimizin pürmeler halini yazmak istiyorum istiyorum...

Komşu ile neredeyse tek bir günde ağırladığı sayıda turisti bir yılda konuk eden Mersin...

Geçtiğimiz günlerde de turizm bakanlığının yatırım bölgeleri için açtığı ihalede Antalya'daki 11 alan için 400 firma yarışırken kazanlı Seyhan bölgesi için hiç kimse başvurmadı..

Bu tablonun nedenlerini sıralamaya kalksak yazacak o kadar çok şey var ki köşeye sığmaz..

Örneğin Antalya özellikle son 15 yıl içinde turizm markası olmak için üstüne düşeni yapmış olmasına karşın Mersin'in tüm dinamikleri kent birileri eliyle yağmalanırken, ya olumsuz yönde katkı sunmuş ya da izlemekle yetinmişler..

Kentin doğusu sanayi depolama deniz kenarında kimyasal kirlilik yaratan türden vahşi tesislere teslim edilirken futbol sahasındaki yanlışları protesto eden seyirci kadar sesimiz çıkmamış..

Batıdaki güzelim sahilleri de halka kapatma pahasına rantçı müteahhitlerin doymak bilmez çirkin bina dikme hırsına kurban vermişiz..

Yıllardır yazıp çizmekten sorgulamaktan bıkmadan ne kadar çok sorunu gündeme taşımışız yanıtsız kalan ne kadar çok soru sormuşuz arıtmadan başlayalım dışkısını girdiği denize boca eden bir kent Avrupa yatırım bankasından sağladığı Kredi ile arıtma tesisi kurmayı planlıyor gelin görün ki tesisle ilgili proje ve ihale süreci tam bir bulmaca...

Yapılacağı yerden kapsama alanına, ihaleyi yapacak komisyondan yatırım tutarına kadar, tartışılmamış, Mersin'de yaşayan her birey borç altına sokmasına rağmen yetkili yetkisiz kimsenin detaylarını bilmediği, emrivakilerle dayatılan bir arıtma projesiyle karşı karşıyayız…

Seçim arifesinde yangından mal kaçırır gibi yapılmaya kalkışılan ihalenin bu haliyle yarardan çok zarar verme olasılığına karşın ertelenmesini ve çıkacak seçim tablosuna göre yeniden gündeme taşınmasını savunduk diye Büyükşehir Belediye başkanı bizi ‘Mersin haini’ ilan etti de halktan vazgeçtik bu alanda görüşleri önemli çevre mühendisleri odasından bile küçük bir tepki duymadık…

Oysa Bir yandan bu haliyle ihalenin yapılmasını savunan Mersin büyükşehir belediye başkanı ve yakın çevresi, öte yandan benim gibi düşünenler tartışmanın tarafları olduğuna göre konu uzman akademisyenlerin de görüşe alınarak herkesin saygı göstereceği bir çözüm bulunamaz mıydı?

Örneğin çevre mühendisleri odasının öncülüğünde ODTÜ, İTÜ, Mersin Üniversitesi’nden bilim insanlarının katılacağı bir sempozyumda konunun tartışılması ve varılacak sonuca herkesin saygı duyması gerekmez mi?

Huzurkent- Kızkalesi arası Mersin'i kapsayacak ve tüm sahilleri denize girilir hale getirecek Adana benzeri iki paketten oluşan bir yatırım gerçekleştirilemez mi?

Diğer tartışma konumuz, Karaduvar kazanlı sahilini işgal edip kirlilik yaratan sanayi tesisleridir…

Turizm cenneti olabilecek bir kentin kalbinde, kazdığınız her yerden tarih fışkıran doğal Liman özelliğiyle Karaduvar’ da on binlerce tonluk akaryakıt depolarının yer aldığı tank çiftliklerinin ne işi olabilir?

Limandan gelen akaryakıt borularla istenilen yere taşınabildiğine göre binlerce yıldır balıkçılık seracılık yapan bölgeyi depolama tanklarıyla katletmenin anlamı var mı?

Limandan boru hatları ile taşınacak petrol ürünleri Karaduvar yerine dağ tarafındaki çorak arazide depolansa dağıtıcı şirketlerin zarara mı uğrar?

Dünyada teknoloji sınır tanımıyor.

İmkânsız denilen Karadeniz altından Rusya- Türkiye arasına doğalgaz boru hattı döşeniyor da, limandan 2 kilometre kuzeye dağ tarafına boru hattı döşemek çok mu zor?

Üstelik kondurulan tesislerin bazılarının ÇED raporu da yok...

Rapor alanların ise taahhüt ettikleri koşulları yerine getirip getirmediği konusu meçhul ve depolama şirketlerinin sorular karşısındaki tutumları da ortada..

Yanıt aradığımız sorulardan biri akaryakıt çiftliklerinin borularından ya da tanklarından kaynaklanan ve Karaduvar başta olmak üzere çevreye zarar veren sızıntı oldu mu?

Dosya hazırlayıp ÇED gerekli değildir kararı almaya tenezzül bile etmeyen şirketler var..

Sahi tarlaları zarar gören Karaduvar mağdurlarının uğradığı zararı kim nasıl tazmin edecek?

Hedeflediğimiz Avrupa Birliği dahil gelişmiş ülkelerde Karaduvar’ dakine benzer felaketle tek bir insan karşılaşsa şirket milyonlarca dolar tazminata mahkum edilir anında tüm faaliyetleri durdurulurdu..

Siz Karaduvar konusunda açıklama yapan tek yetkili bilimsel görüş ortaya koyan tek bir oda kurum dernek gördünüz mü?

Mersin'deki sivil inisiyatifler büyük işlerden fırsat bulup Karaduvar gibi kendilerine göre küçük sorunlarla uğraşmasa da bu kentte değişen koşulların ortaya çıkardığı yeni sorunları tazminat davaları açarak zarara yol açan şirketlere ödetecek hukukçular nerede?

Tarlası zarar gören çiftçiler zarara yol açan şirketler yetkili kurumların tutanakları Orta yerde dururken bu ölüm sessizliği, bu omerta neden?

Kazanlı'daki kromsan tesisleri tek başına kitaplara filmlere dizilere konu olur..

Başka ülkede olsa Kazanlı’da başkan Kenan Yıldırım’ın bu şirkete karşı yürüttüğü mücadeleden Oscar ödüllü öykü çıkardı..

Kazanlı- Seyhan turizm alanı için yatırımcı gelmiyor diye dövüneceğimize, Kromsan’ a kazanlı sahilinden başka yere taşınması için 5-10 yıllık bir termin planı sunmamız gerekmiyor mu?

Kentin doğusu böyle de batısı farklı mı özellikle Mezitli' yi, Mersin'in Gülen yüzü olacak bir cennetin yağmalanışını, bir yandan kentin sahibi gibi görünürken sahili katledecek yatırımların arkasında duranların yaman çelişkisini anlamak kolay değil...

Abdullah Ayan

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.