Limanın genişletilmesi, Mersin' in Ana konteyner liman projesine darbe..

14.03.2021 - 22:56, Güncelleme: 29.11.2021 - 14:41
 

Limanın genişletilmesi, Mersin' in Ana konteyner liman projesine darbe..

Ve Mersin, kenti kalkındıracak, Akdeniz' in cazibe merkezi konumuna getirecek 'ana konteyner limanı' beklentisinin de mevcut liman işletmecisi MİP eliyle elinin altından kayıp gittiğinin geç te olsa bugün artık farkında..

2005 yılında özelleştirme süreci başlayan ve 2007' de bugünkü kiracısı Mersin International Port (MİP) şirketine devredilen Mersin limanı, o günden beri kent ile organik hiçbir bağı olmayan işletmeci eliyle kenti ayağa kaldıracak işlevlerden uzak, şişirdiği fiyatlarla; ithalat, ihracat veya transit iş yapan her türden iş insanının şikayetlerine maruz kalan bir görüntü vermekte.. Sözleşmede kesin ifadelerle yer alan "üç yıl boyunca dolar bazında zam yapamaz" hükmüne karşı limanı teslim alır almaz işe fahiş zamlarla başlayan işletmeci, yıllar boyu Mersin' in en işlek bulvarını işgal ve tahrip eden araçların doğrudan limana girişini sağlayacak bir yol düzenlemesine bile duyarsız kaldı.. Ve Mersin, kenti kalkındıracak, Akdeniz' in cazibe merkezi konumuna getirecek 'ana konteyner limanı' beklentisinin de mevcut liman işletmecisi MİP eliyle elinin altından kayıp gittiğinin geç te olsa bugün artık farkında.. Mersin kendisini var eden en önemli kurucu dinamiği limanını özelleştirme sonunda kaybetmekle kalmadı. 2009' da ÇED süreci tamamlanmış, yapımı için gün sayılan Ana Konteyner Limanı gibi yaşamsal projenin üst üste üç kez yer aldığı 5 yıllık kalkınma planlarının sonunda artık Mersin yerine ucu açık 'Doğu Akdeniz' gibi İskenderun' a kadar uzanabilecek geniş bir yelpazeye yayıldığını gördü.. Düne kadar sıkça dile getirilen Mersin Ana Konteyner Liman yatırımı artık söylem olarak ta pek duyulmuyor.. Neden peki? Çünkü mevcut limanı işleten grup ilk günden beri yükselen ifadelerle, 'ne gereği var ana limanın? Biz bize yeteriz, her gemiye de cevap verecek alt yapıyı gerekirse biz kurarız' havasında.. Konuya vakıf olmayanlara masal anlatmak kolay da, ana limanın kente neler kazandıracağını bilenler açısından yapılan karşılaştırma sapla samanı karıştırmaktan farksız.. Farksız çünkü; mevcut liman tüm uğraşlara, rıhtım uzatmalara karşı yıllık 1,5 milyon konteyner elleçleme kapasitesinin üstüne çıkamıyor, zaten standart bir liman olarak çapı da bu kadar.. Oysa ana liman yapılabilseydi, Mersin, Çin limanlarından başlayıp Dubai' de son bulan küresel HUB limanı zincirinin yeni halkası olacak, yıllık 15 milyon konteyner elleçleme kapasitesiyle tüm Akdeniz limanlarının konteyner aktarma limanı konumuna gelecekti.. Yıllık 15 milyon konteyner ile ölçülen işlem hacmi Mersin' i sadece denizcilik anlamında değil, her türlü lojistik üssü yanında aynı zamanda uluslararası finans merkezi statüsüne kavuşturacak, ülke ortalamasının 20 gerisine düşen kişi başı gelir 7500 dolarlardan 15 bin dolarlara sıçrayacaktı. Tek kelimeyle refaha erecekti Mersin.. MİP sürdürdüğü lobi çalışmalarıyla kentin o hayallerini söndürdü.. Nasıl mı? 2010 yılında önce güneye doğru ve limana dikey rıhtım uzatıldı. Böylece 'bakın dünyanın en büyük gemileri bile artık yanaşıyor" iddiası ete kemiğe büründü. Bununla kalmadı liman kiracısı şirket.. Bir süre sonra liman dışına çıkarılan elleçleme işlemlerinin tümünü "liman dışına çıkarmadan ve rantı sektörün diğer bileşenleriyle paylaşmadan tümünü kendi bünyeme alırım?" sorularına yanıt olacak projeler çalışılmaya başlandı. Önceleri elleçleme sahası olarak limanın doğusunda Toprak Mahsulleri Ofis siloları önündeki bölge tasarlandı, aslında en uygun yer de orasıydı ancak yer seçiminin ufak bir kusuru vardı. Derinlik ve benzeri nedenlerle pahalıya mal oluyordu alan yaratma işi.. 10 bin metrekarelik bir saha doldurulduktan sonra, o işten vazgeçildi.. Ya da konuyu takip eden bizler konunun kapandığını düşündük.. Yanılmışız.. Bir süre sonra çok daha cüretkar bir proje çalışmasının sessiz sedasız başlatıldığını ve kuyumcu titizliğiyle adım adım 'mutlu sona' yaklaşıldığını geç te olsa öğrenmiş bulunuyoruz.. 2018 yılında başlatılan ÇED süreciyle liman bu kez batıya doğru ve Atatürk Parkının deniz tarafında tam 176 bin dönüm deniz üzerinde alanı doldurarak elleçleme platformu haline getirme arifesinde.. Öyle bir ÇED dosyası ki, kentten ve kent dinamiklerinin tümünden habersiz hazırlanmış.. O kadar ki; proje için görüş isteyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının o talebine karşı 'olumsuz görüş veren Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclisinin kararı bile dosyada yer almıyor.. Tüm bunlara karşı MİP sizler bu makaleyi okurken Atatürk Parkına nazır, çevre taş ocaklarından getirilecek on binlerce ton kütle ile doldurulacak deniz üzerine kondurulacak devasa platform için düğmeye basılmış olacak.. Tüm Mersin' in isyan ettiği, doğasını tahrip edecek, denizini kirletecek, kent siluetini bozacak bir yatırımın temeli atılıyor 13 Mart 2021 günü.. Daha da ilginci Mersinin kalbine o hançerin saplandığı törene ülkenin Ulaştırma Bakanı da katılacak.. Akkuyu' ya nükleer santral, Yeşil Ovacık' a kömürü Güney Afrika' dan getirilen Çimento Fabrikası, Afrodit' in sularında yıkandığı Tisan' a Ege' den sürülen balık çiftlikleri, Davultepe cennet bahçelerine küçük sanayi siteleri, Karaduvar bostanlarına akaryakıt çiftlikleri, Serbest bölgeye komşu polipropilen tesisi, Kazanlı' ya Krom ve soda fabrikaları derken iki yakasıyla cendereye alınan Mersin bu kez tam kalbinden Vali konağına nazır konteyner dağlarıyla vurulacak.. Son girişim durdurulamaz mıydı? Bugüne kadar havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirleten, geleceğimizi çalan hangi yatırıma ne kadar engel olduysak, konteyner elleçleme platformuna da o kadar engel olacağız.. 'Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır' mı desem, 'adam olacak çocuk' diye başlayan o deyişi mi hatırlatsam bilemedim.. Karar sizin.. Abdullah Ayan  
Ve Mersin, kenti kalkındıracak, Akdeniz' in cazibe merkezi konumuna getirecek 'ana konteyner limanı' beklentisinin de mevcut liman işletmecisi MİP eliyle elinin altından kayıp gittiğinin geç te olsa bugün artık farkında..

2005 yılında özelleştirme süreci başlayan ve 2007' de bugünkü kiracısı Mersin International Port (MİP) şirketine devredilen Mersin limanı, o günden beri kent ile organik hiçbir bağı olmayan işletmeci eliyle kenti ayağa kaldıracak işlevlerden uzak, şişirdiği fiyatlarla; ithalat, ihracat veya transit iş yapan her türden iş insanının şikayetlerine maruz kalan bir görüntü vermekte..

Sözleşmede kesin ifadelerle yer alan "üç yıl boyunca dolar bazında zam yapamaz" hükmüne karşı limanı teslim alır almaz işe fahiş zamlarla başlayan işletmeci, yıllar boyu Mersin' in en işlek bulvarını işgal ve tahrip eden araçların doğrudan limana girişini sağlayacak bir yol düzenlemesine bile duyarsız kaldı..

Ve Mersin, kenti kalkındıracak, Akdeniz' in cazibe merkezi konumuna getirecek 'ana konteyner limanı' beklentisinin de mevcut liman işletmecisi MİP eliyle elinin altından kayıp gittiğinin geç te olsa bugün artık farkında..

Mersin kendisini var eden en önemli kurucu dinamiği limanını özelleştirme sonunda kaybetmekle kalmadı. 2009' da ÇED süreci tamamlanmış, yapımı için gün sayılan Ana Konteyner Limanı gibi yaşamsal projenin üst üste üç kez yer aldığı 5 yıllık kalkınma planlarının sonunda artık Mersin yerine ucu açık 'Doğu Akdeniz' gibi İskenderun' a kadar uzanabilecek geniş bir yelpazeye yayıldığını gördü..

Düne kadar sıkça dile getirilen Mersin Ana Konteyner Liman yatırımı artık söylem olarak ta pek duyulmuyor..

Neden peki?

Çünkü mevcut limanı işleten grup ilk günden beri yükselen ifadelerle, 'ne gereği var ana limanın? Biz bize yeteriz, her gemiye de cevap verecek alt yapıyı gerekirse biz kurarız' havasında..

Konuya vakıf olmayanlara masal anlatmak kolay da, ana limanın kente neler kazandıracağını bilenler açısından yapılan karşılaştırma sapla samanı karıştırmaktan farksız..

Farksız çünkü; mevcut liman tüm uğraşlara, rıhtım uzatmalara karşı yıllık 1,5 milyon konteyner elleçleme kapasitesinin üstüne çıkamıyor, zaten standart bir liman olarak çapı da bu kadar..

Oysa ana liman yapılabilseydi, Mersin, Çin limanlarından başlayıp Dubai' de son bulan küresel HUB limanı zincirinin yeni halkası olacak, yıllık 15 milyon konteyner elleçleme kapasitesiyle tüm Akdeniz limanlarının konteyner aktarma limanı konumuna gelecekti..

Yıllık 15 milyon konteyner ile ölçülen işlem hacmi Mersin' i sadece denizcilik anlamında değil, her türlü lojistik üssü yanında aynı zamanda uluslararası finans merkezi statüsüne kavuşturacak, ülke ortalamasının 20 gerisine düşen kişi başı gelir 7500 dolarlardan 15 bin dolarlara sıçrayacaktı.

Tek kelimeyle refaha erecekti Mersin..

MİP sürdürdüğü lobi çalışmalarıyla kentin o hayallerini söndürdü..

Nasıl mı?

2010 yılında önce güneye doğru ve limana dikey rıhtım uzatıldı. Böylece 'bakın dünyanın en büyük gemileri bile artık yanaşıyor" iddiası ete kemiğe büründü.

Bununla kalmadı liman kiracısı şirket..

Bir süre sonra liman dışına çıkarılan elleçleme işlemlerinin tümünü "liman dışına çıkarmadan ve rantı sektörün diğer bileşenleriyle paylaşmadan tümünü kendi bünyeme alırım?" sorularına yanıt olacak projeler çalışılmaya başlandı.

Önceleri elleçleme sahası olarak limanın doğusunda Toprak Mahsulleri Ofis siloları önündeki bölge tasarlandı, aslında en uygun yer de orasıydı ancak yer seçiminin ufak bir kusuru vardı. Derinlik ve benzeri nedenlerle pahalıya mal oluyordu alan yaratma işi..

10 bin metrekarelik bir saha doldurulduktan sonra, o işten vazgeçildi..

Ya da konuyu takip eden bizler konunun kapandığını düşündük..

Yanılmışız..

Bir süre sonra çok daha cüretkar bir proje çalışmasının sessiz sedasız başlatıldığını ve kuyumcu titizliğiyle adım adım 'mutlu sona' yaklaşıldığını geç te olsa öğrenmiş bulunuyoruz..

2018 yılında başlatılan ÇED süreciyle liman bu kez batıya doğru ve Atatürk Parkının deniz tarafında tam 176 bin dönüm deniz üzerinde alanı doldurarak elleçleme platformu haline getirme arifesinde..

Öyle bir ÇED dosyası ki, kentten ve kent dinamiklerinin tümünden habersiz hazırlanmış..

O kadar ki; proje için görüş isteyen Çevre ve Şehircilik Bakanlığının o talebine karşı 'olumsuz görüş veren Mersin Büyükşehir Belediyesi Meclisinin kararı bile dosyada yer almıyor..

Tüm bunlara karşı MİP sizler bu makaleyi okurken Atatürk Parkına nazır, çevre taş ocaklarından getirilecek on binlerce ton kütle ile doldurulacak deniz üzerine kondurulacak devasa platform için düğmeye basılmış olacak..

Tüm Mersin' in isyan ettiği, doğasını tahrip edecek, denizini kirletecek, kent siluetini bozacak bir yatırımın temeli atılıyor 13 Mart 2021 günü..

Daha da ilginci Mersinin kalbine o hançerin saplandığı törene ülkenin Ulaştırma Bakanı da katılacak..

Akkuyu' ya nükleer santral,

Yeşil Ovacık' a kömürü Güney Afrika' dan getirilen Çimento Fabrikası,

Afrodit' in sularında yıkandığı Tisan' a Ege' den sürülen balık çiftlikleri,

Davultepe cennet bahçelerine küçük sanayi siteleri,

Karaduvar bostanlarına akaryakıt çiftlikleri, Serbest bölgeye komşu polipropilen tesisi,

Kazanlı' ya Krom ve soda fabrikaları derken iki yakasıyla cendereye alınan Mersin bu kez tam kalbinden Vali konağına nazır konteyner dağlarıyla vurulacak..

Son girişim durdurulamaz mıydı?

Bugüne kadar havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirleten, geleceğimizi çalan hangi yatırıma ne kadar engel olduysak, konteyner elleçleme platformuna da o kadar engel olacağız..

'Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır' mı desem, 'adam olacak çocuk' diye başlayan o deyişi mi hatırlatsam bilemedim..

Karar sizin..


Abdullah Ayan

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.