Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

2020' yi geride bırakırken..

Her yıl güzellikleri, acılarıyla sona erer ve yıl sonlarında bu mealde mesajlar paylaşır, umut dolu bir yeni yıl dileriz birbirimize.. 2020 için de geleneği bozmayalım diyeceğim ama öyle değil.. Türkiye' de yaşıyorsanız hep kritik yıllardan geçersiniz, neredeyse her yıl krizlerle boğuşur aşmak için gereğinden fazla çaba gösterir, acılarla baş etmeye çalışırsınız.. Kısaca özellikle biz eskiler şerbetliyiz de.. Ekonomik krizlerden devalüasyonlara, depremlerden darbelere o kadar çok şey yaşadık ki, krizleri kanıksar olduk. Ama 2020 birkaç açıdan çok farklıydı.. Önce yıla damgasını vuran ve belli ki gelecek yılın da önemli bir kısmında gündemin en önemli alanını işgal edecek olan koronavirüs salgınıyla karşılaştık.. Kimliği, davranışları, ne zaman karşınıza çıkacağı, vücudun hangi organına saldıracağı bilinmeyen ve tüm dünyayı kasıp kavuran bir düşman.. Ve düşmana karşı Mart ayından başlayarak kendimizi evlere zorunlu olarak hapsettiğimiz aylar.. Zengin ülkeler, karantinaya giren vatandaşına yardım için olağanüstü yardımlar, karşılıksız destekler sunarken, salgına ekonomik krizin eşliğinde giren Türkiye çok daha büyük güçlüklerle baş etmek zorunda kaldı. Salgın dünyada bugün de bitmiş değil.. Bize gelince salgınla baş etsek bile 35 milyon insan kredi kartı ve benzeri küçük miktarlı da olsa nasıl baş edeceğini bilmediği zorunlu ihtiyaçlar için almak zorunda kaldığı kredi yükleriyle karşı karşıya.. Kısaca Türkiye insanı ikili kıskacın içine hapsolmuş durumda.. Kim ne derse desin, 2020 bunca umutsuzluğun yanında umudun da yılı oldu.. Bir yıldan kısa sürede hatta aylar içinde virüsle baş edecek aşıların bulunup insanlığın hizmetine sunulması az şey mi? Nasıl mucizevi bir öyküyle karşı karşıya kaldığımızı bir örnekle anlatmaya çalışayım: Kızamık için 9, çocuk felci aşısı için 20, çiçek hastalığı aşısı için 26, difteri için 40, tifo için 58, menenjit aşısı için tam 68 yıl çalışıp çabaladı bilim insanları.. Bugün dünya üzerinde artık bebeler çocuk felci olmuyor, çiçek hastalığına, kızamığa yakalanmıyorsa bunu bilimin sabırla yoğrulmuş kahramanlarına borçluyuz.. Yılın bu son günlerinde gelişmiş ülkelerden başlasa da, kısa zamanda tüm dünya insanlığının yararlanacağı aşının tüm öyküsü -deneme sürecini saymazsak- 6 aylık bir zaman dilimi.. Bunu bilime, bilimi genetik mühendislikle buluşturan pozitif akıla borçluyuz.. Bilişimin baş döndürücü hızı, bilginin evrensel havuzda birikmesi ve tüm insanlığın bu bilgiden, yapay zekadan yararlanma imkanı, genetik bilimde çığır açan gelişmeler.. Evet bir yanıyla virüsün yayılmasına yol açtı küreselleşme ama bir yanıyla da aynı küreselleşme sayesinde düşmanı çok kısa zamanda tanıyıp mücadele etmeyi başarıyoruz.. Ve her şeyden önemlisi; başarılı olduğu artık tartışmasız kabul edilen MRNA aşısıyla tanışmamızı sağladı virüs.. Ölü virüslerle elde edilen geleneksel aşılardan farklı olarak MRNA aşısı bundan böyle sadece olası yeni virüslerle, öldürücü salgınlarla baş etmeyecek, yakın zamanda pek çok kanser türüne karşı da vücudumuzu savunacak.. Şu son 20-30 yıl geçiyor gözlerimin önünden.. Bilgisayarlarla, internetle, akıllı telefonlarla, Google ile açılan dünyayla, Facebook/Twitter/Youtube gibi platformlarla, amazon/alibaba' larla tanıştığımız, bizim için uzun, dünya için anlamsız sayılacak kısalıkta bir zaman dilimine sığan ve tüm hayatımızı baştan aşağı değiştiren onca buluş.. Evet, küresel ısınma, nükleer tehditler, savaş olasılıkları, daha da tehlikeli salgınlar bekliyor insanlığı ama unutmayın, bilimin rehberliğinde aşılamaz sanılan yolları aşacak, daha iyiye, daha güzele ilerleyecek insanlık.. Dünya Sağlık Örgütü son bilgilendirme toplantısında bir yandan daha tehlikeli virüslere karşı uyarırken, başarmanın formülünü de şöyle özetliyor: "Bu salgın çok şiddetliydi, tüm dünyayı etkiledi. Fakat 'en büyüğü' değildi. Bu bir uyarı alarmıydı.   Bu salgında, birlikte hareket etmenin önemini öğrendik. Benzeri tehlikeler varlığını sürdürse de; bilim, tedarik, eğitim, yönetim ve iletişim konularında işleri nasıl daha iyi yürütebileceğimizi de öğreniyoruz" Acılarla yoğrulduğumuz bir yılı geride bıraksak ta umutlu olmamızı sağlayan evrensel buluşlar, o buluşlara imza atan kahramanlarımız var..  bilim ve o bilimle bizi buluşturan hayatımızı zenginleştiren insanlar var oldukça, daha yaşanır daha güzel olacak dünya.. Çetin Altan ustanın deyimiyle; "Enseyi karartmayın.."
Ekleme Tarihi: 31 Aralık 2020 - Perşembe

2020' yi geride bırakırken..

Her yıl güzellikleri, acılarıyla sona erer ve yıl sonlarında bu mealde mesajlar paylaşır, umut dolu bir yeni yıl dileriz birbirimize..

2020 için de geleneği bozmayalım diyeceğim ama öyle değil..

Türkiye' de yaşıyorsanız hep kritik yıllardan geçersiniz, neredeyse her yıl krizlerle boğuşur aşmak için gereğinden fazla çaba gösterir, acılarla baş etmeye çalışırsınız..

Kısaca özellikle biz eskiler şerbetliyiz de..

Ekonomik krizlerden devalüasyonlara, depremlerden darbelere o kadar çok şey yaşadık ki, krizleri kanıksar olduk.

Ama 2020 birkaç açıdan çok farklıydı..

Önce yıla damgasını vuran ve belli ki gelecek yılın da önemli bir kısmında gündemin en önemli alanını işgal edecek olan koronavirüs salgınıyla karşılaştık..

Kimliği, davranışları, ne zaman karşınıza çıkacağı, vücudun hangi organına saldıracağı bilinmeyen ve tüm dünyayı kasıp kavuran bir düşman..

Ve düşmana karşı Mart ayından başlayarak kendimizi evlere zorunlu olarak hapsettiğimiz aylar..

Zengin ülkeler, karantinaya giren vatandaşına yardım için olağanüstü yardımlar, karşılıksız destekler sunarken, salgına ekonomik krizin eşliğinde giren Türkiye çok daha büyük güçlüklerle baş etmek zorunda kaldı.

Salgın dünyada bugün de bitmiş değil..

Bize gelince salgınla baş etsek bile 35 milyon insan kredi kartı ve benzeri küçük miktarlı da olsa nasıl baş edeceğini bilmediği zorunlu ihtiyaçlar için almak zorunda kaldığı kredi yükleriyle karşı karşıya..

Kısaca Türkiye insanı ikili kıskacın içine hapsolmuş durumda..

Kim ne derse desin, 2020 bunca umutsuzluğun yanında umudun da yılı oldu..

Bir yıldan kısa sürede hatta aylar içinde virüsle baş edecek aşıların bulunup insanlığın hizmetine sunulması az şey mi?

Nasıl mucizevi bir öyküyle karşı karşıya kaldığımızı bir örnekle anlatmaya çalışayım:

Kızamık için 9, çocuk felci aşısı için 20, çiçek hastalığı aşısı için 26, difteri için 40, tifo için 58, menenjit aşısı için tam 68 yıl çalışıp çabaladı bilim insanları..

Bugün dünya üzerinde artık bebeler çocuk felci olmuyor, çiçek hastalığına, kızamığa yakalanmıyorsa bunu bilimin sabırla yoğrulmuş kahramanlarına borçluyuz..

Yılın bu son günlerinde gelişmiş ülkelerden başlasa da, kısa zamanda tüm dünya insanlığının yararlanacağı aşının tüm öyküsü -deneme sürecini saymazsak- 6 aylık bir zaman dilimi..

Bunu bilime, bilimi genetik mühendislikle buluşturan pozitif akıla borçluyuz..

Bilişimin baş döndürücü hızı, bilginin evrensel havuzda birikmesi ve tüm insanlığın bu bilgiden, yapay zekadan yararlanma imkanı, genetik bilimde çığır açan gelişmeler..

Evet bir yanıyla virüsün yayılmasına yol açtı küreselleşme ama bir yanıyla da aynı küreselleşme sayesinde düşmanı çok kısa zamanda tanıyıp mücadele etmeyi başarıyoruz..

Ve her şeyden önemlisi; başarılı olduğu artık tartışmasız kabul edilen MRNA aşısıyla tanışmamızı sağladı virüs..

Ölü virüslerle elde edilen geleneksel aşılardan farklı olarak MRNA aşısı bundan böyle sadece olası yeni virüslerle, öldürücü salgınlarla baş etmeyecek, yakın zamanda pek çok kanser türüne karşı da vücudumuzu savunacak..

Şu son 20-30 yıl geçiyor gözlerimin önünden..

Bilgisayarlarla, internetle, akıllı telefonlarla, Google ile açılan dünyayla, Facebook/Twitter/Youtube gibi platformlarla, amazon/alibaba' larla tanıştığımız, bizim için uzun, dünya için anlamsız sayılacak kısalıkta bir zaman dilimine sığan ve tüm hayatımızı baştan aşağı değiştiren onca buluş..

Evet, küresel ısınma, nükleer tehditler, savaş olasılıkları, daha da tehlikeli salgınlar bekliyor insanlığı ama unutmayın, bilimin rehberliğinde aşılamaz sanılan yolları aşacak, daha iyiye, daha güzele ilerleyecek insanlık..

Dünya Sağlık Örgütü son bilgilendirme toplantısında bir yandan daha tehlikeli virüslere karşı uyarırken, başarmanın formülünü de şöyle özetliyor:

"Bu salgın çok şiddetliydi, tüm dünyayı etkiledi. Fakat 'en büyüğü' değildi. Bu bir uyarı alarmıydı.

 

Bu salgında, birlikte hareket etmenin önemini öğrendik. Benzeri tehlikeler varlığını sürdürse de; bilim, tedarik, eğitim, yönetim ve iletişim konularında işleri nasıl daha iyi yürütebileceğimizi de öğreniyoruz"

Acılarla yoğrulduğumuz bir yılı geride bıraksak ta umutlu olmamızı sağlayan evrensel buluşlar, o buluşlara imza atan kahramanlarımız var..

 bilim ve o bilimle bizi buluşturan hayatımızı zenginleştiren insanlar var oldukça, daha yaşanır daha güzel olacak dünya..

Çetin Altan ustanın deyimiyle; "Enseyi karartmayın.."

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.