2019 Temmuz’ unda Akkuyu Nükleer Santralin küresel iklim değişikliği nedeniyle zaten ısınmakta olan Akdeniz’ in doğal yapısını nasıl etkileyeceğini kaleme alırken yaklaşmakta olan felaket henüz bu denli gündeme oturmamıştı.
Makale, Ağustos ayında 31 dereceye çıkacak deniz sularına, reaktörden çıkan suyun 3 derece daha ısıtma olasılığına ve deniz suyunun 34-35 dereceyi bulma riskine, bölgedeki deniz sularını bilimsel gözle yıllardır inceleyen ODTÜ Deniz Bilimleri Araştırma Enstitüsü’ nden Prof. Cemal Gücü’ nün ..“Bu suların ısınması Mersin ve İskenderun körfezlerindeki balık türlerinin yok olması riskini barındırıyor” uyarısına dikkat çekmeye çalışıyordu…
İlginçtir Ağustos 2019 ve yine Ağustos 2021’ de sıcaklardan yanmaya başlayan Fransa’ nın ısınan nehir suları nedeniyle nükleer reaktörlerden bazılarını soğuttuğu Rhone nehrinde görülen tahribat nedeniyle nehrin doğduğu Fransa’ yı santrali kapatması yönündeki uyarılarını da dikkate alarak Doğu Akdeniz’ in en sıcak bölgesi Akkuyu’ da kurulacak nükleer santrali bekleyen yaşamsal riskleri yazdım..
Fransa’ nın ısınan ve yer yer kuruyan nehir suları nedeniyle önemli sayıda nükleer reaktörü 11 Eylül gününe kadar kapatma kararını ele aldığım 15 Ağustos makalesini kaleme alırken gördüm ki, 2021 yılındaki yine Fransa eksenli ve soğutma sularındaki sorunlara dikkat çeken makale de 14 Ağustos tarihini taşıyor…
Kısaca ben unutsam da arşivim her Ağustos ortası biraz daha ısınan ve kaosla baş etmekte zorlanan Fransa ve nükleer santraller konusunda her yılın aynı günleri aynı minvalde makaleler yazdığımı hatırlatıyor…
**
Ancak son günlerde bir biri peşi sıra Akdeniz’ i n ısınmasıyla ilgili öylesine ciddi bilimsel raporlar, araştırmalar yayınlanmaya başlandı ki, bunları görmezden gelmek, yaklaşmakta olan insanlığı yok etme potansiyeli taşıyan küresel tehdide karşı uyarı görevini yerine getirmeme anlamı taşırdı..
Yaşamı sürdürebilirlerse, gelecekte bugünleri sorgulayacak nesillere, insanlığın yok oluşa sürüklendiği böylesine tuhaf bir dönemde çoğunluğun aymazlığına inat bir avuç insanın uyarı görevini sorumlulukla yerine getirdiğini anlatması bakımından da paylaşılması gereken veriler ve uyarıları ana başlıklar halinde sıralamaya çalışayım:
Örneğin, 17 Ağustos 2022 günü dünyanın saygın haber ajanslarından Associated Press’ te İspanya’ dan İsrail’ e farklı bilim insanlarının son günlerdeki araştırmalarına yer veren makaleye göre;
“Bilim adamları, Barselona'dan Tel Aviv'e, yılın bu günleri 3 ile 5 santigrat derece (9 Fahrenhayt) arasında değişen olağanüstü sıcaklık artışları görüldüğünü, Akdeniz çevresindeki ülkeleri bunaltan son günlerdeki aşırı sıcakların manşetleri işgal etmesine karşı, yükselen deniz sıcaklıklarının gözlerden ve akıllardan uzak tutulmasını şaşkınlıkla izliyor”
AP’ nin görüşlerine başvurduğu Barselona Deniz Bilimleri Enstitüsü'nden araştırmacı Joaquim Garrabou, durumu "çok endişe verici" buluyor ve ekliyor: “Sistemi çok fazla zorluyoruz. İklim sorunları konusunda dönülemez noktadayız, artık harekete geçme zamanı..”
Garrabou, 2015-2019 yılları arasında Akdeniz'deki ısı dalgaları konulu raporu yakın zamanda yayınlayan ekibin parçası. Raporda yer alan ve Global Change Biology dergisinde de yayınlanan araştırmaya göre, binlerce kilometrelik Akdeniz kıyılarında mercanlar, süngerler ve deniz yosunu dahil yaklaşık 50 tür iklim değişiminden etkilendi.
Garrabou’ ya göre, denizler; kömür, petrol ve gaz üretimiyle atmosfere salınan fazla ısının %90'ını ve atmosfere salınan karbondioksitin %30'unu emerek gezegeni yaşanır kılıyor. Denizlerin bu karbon yutucu etkisi sayesinde, gezegen daha da sert iklim etkilerinden korunuyordu ve bu rolü yerine getirmekte aşırı salınım ve ısınma nedeniyle ifa edemiyor..
Mersin körfezinin de yer aldığı Doğu Akdeniz sahilleri ile ilgili İsrail Oşinografi ve Limnolojik Araştırma Enstitüsü'nde deniz biyoloğu Gil Rilov çok daha karamsar..
Rilova’ a göre İsrail, Kıbrıs, Lübnan ve Suriye açıklarındaki sular tartışılmaz biçimde “Akdeniz'deki en sıcak noktada yer alıyor ve yaz aylarında ortalama deniz sıcaklıkları artık sürekli olarak 31 derece üstü olarak kaydediliyor…
Isınan denizler birçok yerli canlı türünü uçurumun eşiğine getiriyor, çünkü "çünkü her yaz optimum sıcaklıklar aşılıyor" diye devam ediyor, Rilov…
Garrabou ve Rilov’ ın uyarıları şu ortak noktada buluşuyor:
“Denizlerdeki ısı dalgalarıyla ilgili acil önlemler alınmazsa, gelmekte olan tehlike Akdeniz'e kıyısı olan ülkeler ve orada yaşayan 500 milyondan fazla insan için de ciddi sonuçlar doğuracak. Balık stokları tükenecek ve yıkıcı fırtınalar karada daha yaygın hale gelebileceğinden turizm olumsuz etkilenecek.”
Etkilenecek çünkü; Akdeniz, küresel okyanus yüzey alanının %1'inden daha azını oluşturmasına karşı, dünyanın bilinen deniz türlerinin %18'inin yaşadığı bir ortama sahip…
En son bilimsel makalelere göre, Akdeniz'deki deniz yüzeyi sıcaklığı 1982 ile 2018 arasında her on yılda 0,4 C arttı. Aksamadan sürekli ısınan denizler ve inatla artan sıcaklıklar..
Yarım derecelik sıcaklık artışı küçük gibi görünebilir oysa uzmanlara göre en küçük kesirli artış bile yıkıcı sonuçlara yol açar…
Garrabou AP’ de yer alan görüşlerini beka anlamında tüm insanlığı ilgilendiren uyarıyla sonlandırıyor:
"Sorun, doğanın ve yaşamın tümüyle ortadan kalkacağı sorunu değil, değil çünkü biyoçeşitliliğe sahip doğayı oluşturan çoğu canlı gezegende hayatta kalmanın yolunu bulacaktır.
Sorun şu ki, eğer bu yolda aymazlıkla ilerlemeye devam edersek, insanların yaşayacak bir yeri olmayacak."