Mersin, geçmişi anıları yapılarıyla da genç bir kent..
Tarihi olarak tanımlayıp korumaya çalıştığımız, kimisini de el birliğiyle daha yaşları kemale ermeden katlettiğimiz mekanların en eskisi dahi yüz elli yaşında.. (Eski Cami 1870, Katolik kilisesi 1890, hükümet konağı 1910, bugün kaybolup giden Ziya Paşa kıraathanesi (gazino) 1864, Gümrük binası 1900 diye uzatmak mümkün listeyi)
Çevresi itibariyle binlerce yıllık kültürel ve tarihi zenginliğe sahip, koynunda sakladığı Yumuktepe' de 9 bin yıllık geçmişin izlerini barındıran nice medeniyete ev sahipliği yapmasına karşın mevcut haliyle tarih ve tarihi mekanlar anlamında yoksul bir kent Mersin..
Geçmişine, geçmişin koynunda sakladığı zenginliğe aldırmadan bulduğumuz her metresini betona boğduğumuz, olan yeşili de yok ettiğimiz Mersin' in yağmadan kurtulan ender yerlerinden biri belki de gün itibariyle en değerlisi Atatürk Parkı adını verdiğimiz yeşil alan..
Bugünkü limanın yapılması sırasında rıhtımların derinleştirilmesi amacıyla yapılan hafriyat sonucu elde edilen malzeme ve her türlü inşaat atığının dökülmesiyle 300 dönümlük bir alan kazanıldı.
Tam miktarı 298.850 metrekareyi bulan ve denizden kazanıldığı için Devlet Hazinesine ait olan arazi ilk günden beri hep birilerinin iştahını kabartmıştır.
İller Bankası' nın hazırladığı projeye göre burada Hükümet Konağı, Belediye Binası, Adliye, Defterdarlık, Radyoevi ve Fuar alanı yapılacaktı..
Belediye bu girişime karşı çıktı.
Benzer bir talep 1969' da Milli Savunma Bakanlığı parkın bir bölümünün askeriyeye ayrılmasını talep etti. Belediye Meclisi halka açık yerde askeri amaçlı tesis olmayacağı gerekçesiyle o talebi de geri çevirdi. (bir süre sonra 12 mart muhtırasıyla askerin eli güçlenecek, daha önce ret edilen ve askeri yapı dense de orduevi kondurma amaçlı proje hayata geçirilecektir)
Uzun yazışmalar, Ankara' da yürütülen lobi faaliyetleri sonunda Mersin halkının en büyük arzusu gerçekleşir.
Belediyenin hazırladığı yaklaşık 150 bin metrekarelik alanı kapsayan ve yeşil alan, yol ve otoparktan oluşan plana dayalı başvuru mart 1970'te Bakanlar Kurulunca onaylanır ve projeye uygunluk kaydıyla Mersin Belediyesine tahsisi yapılır..
Tahsis yeşil alan ve yol yapılması şartına bağlanmıştır..
Belediye İsmet İnönü Bulvarı olarak anılan caddeyi hayata geçirirken, cadde ile deniz arasında kalan ve Müftü Deresine kadar uzanan arazide park yapımına girişir.
Bakanlar Kurulu kararıyla yapılan terkin sonucu çeşitli kurumların rant değeri büyük alanla ilgili beklentileri sona erer mi?
Bürokrasiye egemen olduğu ölçüde siyasilerin Atatürk Parkı' nı başka amaçlarla değerlendirme! girişimleri uzun yıllar sürer..
Örneğin kontayner taşımacılığının gelişmesiyle buranın liman genişleme sahası olarak kontayner depolama alanı yapılmasına yönelik Ulaştırma Bakanlığı kapıları zorlar.
1990' larda başlayan girişim Mersin Belediyesinin çabalarıyla ve Mayıs 1991' de Belediye Meclisinin aldığı kararla püskürtülür..
1993' te bu kez Mersin Otelinin dönemin iktidar partisine hayli yakın yeni sahibi Otelin karşısındaki bölüme yüzme havuzu kondurmak ister. Türkiye' nin o sancılı yıllarındaki ranttan beslenen siyasi yapılanması Mersin' de de boy gösterir. Milli Emlak Müdürlüğü parkın içinde otelin havuz yapmasına ilişkin talebe olumlu yanıt verir. Vali imzasıyla Mersin Belediye Meclisine "park içinde spor tesisi ve kreasyon alanı olarak düzenlenmesi amaçlı işaretlemenin plana işlenmesi" talebi geliyor. Spor tesisi olarak geçiştirilse de, spor tesisinin otele ait yüzme havuzu olacağını sağır sultan biliyor. Meclis dengesi o siyasi yapıdan yana olunca, karar meclisten de geçiyor..
1994' te yapılan yerel seçimler sonrası Büyükşehir Belediye Başkan ve Meclis değişiyor. Yeni Başkan Okan Merzeci şiddetle karşı çıkıyor karara ve o girişimden de Mersinlilerin anılar deryası park kurtuluyor..
Şu günlerde parka yönelik yeni bir girişim uç vermekte..
Yeni girişimi çevresel etkisi yanında etik ve yasal boyutlarıyla bir sonraki makalede ele alacağım..