Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Çin ve mütevazi bir köy öyküsü…

Çoğumuzun zaman zaman mırıldandığı "hadi gel köyümüze geri dönelim" şarkısı bir özlemi ifade etmeye çalışıyor ama gerçek hayatta karşılığı var mı? Biraz zor… İster köy, ister kent olsun herkes doğduğu yere dönmeye özlem duyar ama işin fikirden fiile dönmesi pek kolay değil. Köyden kopup, varoşlarında bile olsa kente sığınan çoğu insan geriye dönmekten çok nasıl bir basamak daha ileri giderim derdinde. Türkiye' de böyle Brezilya' da da, Çin ve Hindistan' da da durum farklı değil… Çin özellikle 1990' dan sonra başlattığı dünyaya açılma politikasına bağlı olarak tüm insanlığın taleplerini karşılayan deyim yerindeyse "küresel fabrika" konumuna geldi ve bugün de aynı işlevi sürdürmekte. Küresel fabrika devasa boyutlardaki istihdam talebini köylerden kente iş gücü akımıyla karşıladı. Sonuçta köyler boşalırken kentlerin çeperlerini milyonlarca insandan oluşan kuşaklar sarmış bulunuyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2000 yılından bugüne Çin kentleri her yıl 10 oranında büyüdü, genişledi. Projeksiyonlar kentsel nüfusun 2050' ye kadar yaklaşık 300 milyon artışla 1 milyarı aşacağını gösteriyor. Pekin, Hong Kong, Şanghay gibi dudak uçuklatan nüfusa sahip metropoller dışında bugün de milyonu aşan 20 kente sahip ülkenin 2025 yılında nüfusu bir milyondan fazla kent sayısının 225' e ulaşacağı varsayılmakta… Böylesine bir akın iş gücü yanında bir sürü de sorunu getiriyor. Büyük kentlerdeki hava kirliliği, sağlıklı içme suyuna erişim, trafik, çevre kirliliği bu sorunlardan sadece bir kaçı… Gidişin sürdürülebilir olmadığının öncelikle ülkede her şeyin son karar mercii olan Çin Komünist Partisi ve partinin Merkez Konseyi de farkında. Bu nedenle bir yandan kentten köye dönüşü teşvik edecek bir takım tarım politikaları üzerinde çalışılırken, daha da önemlisi köyden kente göçü durduracak kimi örnek projeler hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bir köyün cazibe merkezi haline getirilmesiyle ilgili beni etkileyen öyküyle de böylesi bir çalışmayı paylaşmak istiyorum. Çin' de küreselleşme ile başlayan gelişme denize kıyısı olan kent ve bölgelerde yaşanırken, iç bölgeler refahtan daha düşük pay almıştır. İşte iç kesimdeki Anhui eyaletine bağlı Huangpu 10 yıl öncesine kadar çamurlu bir tepecikten ibaret, sertleşmiş ve hiçbir ürün yetişmeyen, yağmurda bataklığa dönen 2 bin haneli yaklaşık 7 bin nüfusa sahip bir köy… Köyün Komünist Parti köy komite sekreteri Wang gittiği bir pilot köy uygulamasını yerinde gördükten sonra 2011' de köyüne dönüyor ve yoksul insanlarıyla oturup neler yapabileceklerini tanık olduğu deneyimler ışığında tartışıyor, bir yol haritası belirliyorlar. İşe köyün çehresini değiştirecek küçük dokunuşlarla başlıyorlar. Önce yollar asfaltlanıyor, bir araya gelecekleri kültür merkezi inşa ediliyor, çamur deryası tepecikler yeşillendiriliyor. Görüntü zamanla değişiyor ama asıl köklü sorun köy halkının refahının yükseltilmesi, bu bakımdan kurtuluşu kente gitmekte arayan özellikle gençleri topraklarına bağlayacak projeler gündeme geliyor. Wang' ın önerisi doğrultusunda ekolojik tarıma yöneliyor . Wang, çorak toprağın değerlendirilmesi için tarım ve ormancılık uzmanlarını köye davet edip, ne ekileceği konusunu köylülerin deneyimi ışığında tartışılmasını sağlıyor. Ortak akılla geliştirilen projeler sonucu Çiftçi İhtisas Kooperatifi kuruluyor. Bu arada uzmanların toprak ve iklim incelemeleri sonucu köyde en iyi yetiştirilecek ürünün kamelya olduğu ortaya çıkıyor. 6 yıllık süreçte hayata geçirilen projeler dışarıdan yabancıların da ilgisini çekiyor.Köylülerle sözleşmeli üretime dayalı modeller ortaya çıkıyor. Kısa zamanda tüm köy büyük bir kamelya bahçesine dönüyor. Merkezi hükümetin vergi muafiyeti ve diğer teşvik mekanizmaları sayesinde üretim durmadan artıyor. Kooperatif kendi kurduğu kamelya bahçesinin sağladığı sermaye ile köyün sürdürülebilir kalkınmasını hızlandırıyor. Kamelya üretimi sadece refahı arttırmakla kalmıyor. Aynı zamanda ekolojiyi de iyileştirip, toprağı zenginleştiriyor. Sonuç? 6 yıl öncesinin yoksul ve umutsuz köyünde 2016 sonu itibariyle kişi başına gelir 10 bin yuan'ı aşıyor. Dolar hesabıyla 1515 dolar gibi görünen bu rakamın 6 yıl öncesine göre 2,5 kat arttığını not etmekte yarar var. Çin' deki bu mütevazi köy kalkınma modelinden çıkarılacak pek çok ders var ama başlıcalarını sıralarsak, bir lider ve ona inananların birlikteliği… Aklıma Dersim Ovacık' taki bal, nohut, fasulye üretimiyle öne çıkan Belediyecilik modeli ve modelin öncülüğünü üstlenen Fatih M. Maçoğlu' nun yazdığı destanımsı öykü geliyor. Çin ve Türkiye iki ayrı ülke, iki ayrı kültür, iki ayrı dünya ama iki modelin ortak yanı var. Liderliğin, öncülüğün önemi ve o liderlere inananların neleri nasıl başardığı…    
Ekleme Tarihi: 11 Mart 2019 - Pazartesi

Çin ve mütevazi bir köy öyküsü…

Çoğumuzun zaman zaman mırıldandığı "hadi gel köyümüze geri dönelim" şarkısı bir özlemi ifade etmeye çalışıyor ama gerçek hayatta karşılığı var mı?

Biraz zor…

İster köy, ister kent olsun herkes doğduğu yere dönmeye özlem duyar ama işin fikirden fiile dönmesi pek kolay değil.

Köyden kopup, varoşlarında bile olsa kente sığınan çoğu insan geriye dönmekten çok nasıl bir basamak daha ileri giderim derdinde.

Türkiye' de böyle Brezilya' da da, Çin ve Hindistan' da da durum farklı değil…

Çin özellikle 1990' dan sonra başlattığı dünyaya açılma politikasına bağlı olarak tüm insanlığın taleplerini karşılayan deyim yerindeyse "küresel fabrika" konumuna geldi ve bugün de aynı işlevi sürdürmekte.

Küresel fabrika devasa boyutlardaki istihdam talebini köylerden kente iş gücü akımıyla karşıladı.

Sonuçta köyler boşalırken kentlerin çeperlerini milyonlarca insandan oluşan kuşaklar sarmış bulunuyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre 2000 yılından bugüne Çin kentleri her yıl 10 oranında büyüdü, genişledi. Projeksiyonlar kentsel nüfusun 2050' ye kadar yaklaşık 300 milyon artışla 1 milyarı aşacağını gösteriyor.

Pekin, Hong Kong, Şanghay gibi dudak uçuklatan nüfusa sahip metropoller dışında bugün de milyonu aşan 20 kente sahip ülkenin 2025 yılında nüfusu bir milyondan fazla kent sayısının 225' e ulaşacağı varsayılmakta…

Böylesine bir akın iş gücü yanında bir sürü de sorunu getiriyor.

Büyük kentlerdeki hava kirliliği, sağlıklı içme suyuna erişim, trafik, çevre kirliliği bu sorunlardan sadece bir kaçı…

Gidişin sürdürülebilir olmadığının öncelikle ülkede her şeyin son karar mercii olan Çin Komünist Partisi ve partinin Merkez Konseyi de farkında.

Bu nedenle bir yandan kentten köye dönüşü teşvik edecek bir takım tarım politikaları üzerinde çalışılırken, daha da önemlisi köyden kente göçü durduracak kimi örnek projeler hayata geçirilmeye çalışılıyor.

Bir köyün cazibe merkezi haline getirilmesiyle ilgili beni etkileyen öyküyle de böylesi bir çalışmayı paylaşmak istiyorum.

Çin' de küreselleşme ile başlayan gelişme denize kıyısı olan kent ve bölgelerde yaşanırken, iç bölgeler refahtan daha düşük pay almıştır.

İşte iç kesimdeki Anhui eyaletine bağlı Huangpu 10 yıl öncesine kadar çamurlu bir tepecikten ibaret, sertleşmiş ve hiçbir ürün yetişmeyen, yağmurda bataklığa dönen 2 bin haneli yaklaşık 7 bin nüfusa sahip bir köy…

Köyün Komünist Parti köy komite sekreteri Wang gittiği bir pilot köy uygulamasını yerinde gördükten sonra 2011' de köyüne dönüyor ve yoksul insanlarıyla oturup neler yapabileceklerini tanık olduğu deneyimler ışığında tartışıyor, bir yol haritası belirliyorlar.

İşe köyün çehresini değiştirecek küçük dokunuşlarla başlıyorlar. Önce yollar asfaltlanıyor, bir araya gelecekleri kültür merkezi inşa ediliyor, çamur deryası tepecikler yeşillendiriliyor.

Görüntü zamanla değişiyor ama asıl köklü sorun köy halkının refahının yükseltilmesi, bu bakımdan kurtuluşu kente gitmekte arayan özellikle gençleri topraklarına bağlayacak projeler gündeme geliyor.

Wang' ın önerisi doğrultusunda ekolojik tarıma yöneliyor .

Wang, çorak toprağın değerlendirilmesi için tarım ve ormancılık uzmanlarını köye davet edip, ne ekileceği konusunu köylülerin deneyimi ışığında tartışılmasını sağlıyor. Ortak akılla geliştirilen projeler sonucu Çiftçi İhtisas Kooperatifi kuruluyor. Bu arada uzmanların toprak ve iklim incelemeleri sonucu köyde en iyi yetiştirilecek ürünün kamelya olduğu ortaya çıkıyor.

6 yıllık süreçte hayata geçirilen projeler dışarıdan yabancıların da ilgisini çekiyor.Köylülerle sözleşmeli üretime dayalı modeller ortaya çıkıyor. Kısa zamanda tüm köy büyük bir kamelya bahçesine dönüyor.

Merkezi hükümetin vergi muafiyeti ve diğer teşvik mekanizmaları sayesinde üretim durmadan artıyor. Kooperatif kendi kurduğu kamelya bahçesinin sağladığı sermaye ile köyün sürdürülebilir kalkınmasını hızlandırıyor. Kamelya üretimi sadece refahı arttırmakla kalmıyor. Aynı zamanda ekolojiyi de iyileştirip, toprağı zenginleştiriyor.

Sonuç?

6 yıl öncesinin yoksul ve umutsuz köyünde 2016 sonu itibariyle kişi başına gelir 10 bin yuan'ı aşıyor. Dolar hesabıyla 1515 dolar gibi görünen bu rakamın 6 yıl öncesine göre 2,5 kat arttığını not etmekte yarar var.

Çin' deki bu mütevazi köy kalkınma modelinden çıkarılacak pek çok ders var ama başlıcalarını sıralarsak, bir lider ve ona inananların birlikteliği…

Aklıma Dersim Ovacık' taki bal, nohut, fasulye üretimiyle öne çıkan Belediyecilik modeli ve modelin öncülüğünü üstlenen Fatih M. Maçoğlu' nun yazdığı destanımsı öykü geliyor.

Çin ve Türkiye iki ayrı ülke, iki ayrı kültür, iki ayrı dünya ama iki modelin ortak yanı var.

Liderliğin, öncülüğün önemi ve o liderlere inananların neleri nasıl başardığı…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.