1945' te dünya para sisteminin hakimi konumuna gelen ABD' nin 1970'lere kadar iyi kötü altına endekslediği doları o tarihte serbest uçuşa (ya da düşüşe) geçirmesiyle küresel ödemeler sistemi hatta daha iddialı biçimde ifade edilirse yeni dünya düzeni bambaşka bir evreye geçti.
Banknot matbaalarında basılan doların karşılığı altın olmaktan çıktı, artık altındaki imzayla güvence altına alınan çek söz konusuydu..
Yıllar itibariyle tedavülde dolaşan dolar miktarı gidişatı zaten yeterince anlatıyor:
1940' ta 7 milyar dolar olan emisyon hacmi, 1945' te 15 milyar dolara, 1960' ta 32 milyar dolar idi ve bu dolarların karşılığı altın olarak kasada tutuluyordu.
1970' te 54 milyar dolara ulaştı ama kontrol edilir boyuttaydı..
1980 sonu filmin koptuğu tarih olarak tanımlansa yeridir. 136 milyar dolara ulaştı basılan para.. On yılda 2,5 kat büyümüştü emisyon..
1990' da 283, 2000 yılında 595 milyar dolar dolaşıyordu piyasada..
2008 krizi işlerin kontrolden çıkmasını tetikledi.
Dönemin FED başkanı Bernanke koca ülkenin yaprak gibi sallandığı sistemin çatırdadığı günlerde kamuoyunun karşısına "bu ülke yeni bir 1929 krizi yaşamayacak. Gerekirse ülkenin tüm matbaalarını 24 saat çalıştırır, basılan paraları da uçaklarla Amerikan halkının üzerine dökeriz" önerisiyle paniği gidermeye çalışırken, aslında bulduğu çözüm, durgunluğun bol keseden harcamayla aşılmasıydı.
Gerçekten de soluksuz dolar basıldı.
2010 yılında 1 trilyona ulaştı dolaşımdaki para bugünlerde ise 2 trilyonu geçmiş durumda. (Eylül 2020' de 2 trilyon 26 milyar dolar)*
Bu akıl almaz rakamlar buz dağının görünen yüzü..
Bir de tümü dolara dayalı türev piyasalar var ki, 2008 sonrası asıl Amouk koşusu orada yaşanmakta..
1970' ten itibaren uluslararası finans piyasaları üzerinde ülkelerin denetimi azaldıkça sermayenin serbest dolaşımı önündeki engeller gittikçe ortadan kalktı. Küreselleşme özellikle de dijitalleşme ile birlikte ışık hızı halini aldı.
Artık sadece dolar değildi karşılıksız olan.
Türev piyasalar ve ardından kripto paraların da altın ve benzeri bir standardı yoktu.
Tablonun anlaşılması bakımından küçük bir örnek vereyim:
Kredi türevleri hacmi 1990’da 3.5 trilyon dolardı bir başka ifadeyle aynı dönemin basılmış dolar hacminin 12 ve yıllık toplam dünya hasılasının 27’sine eşitti.
2007’de aynı türev hacmi 380 trilyon dolarla dünya hasılasının 8 katına çıkmıştı. 2015' te ise 1,5 katrilyon dolara dayanacaktı…
Almanya ve Japonya gibi dış ticaret fazlası veren ülkeler bir yana küresel piyasaları düzenlemekle yükümlü ABD' nin bile kontrolünden çıkmaya başlayan bir yeni döneme tanıklık ediyoruz.
Ne Almanya' nın liderliğindeki AB , ne Japonya, ne Rusya, ne de petrol zengini körfez ülkeleri mevcut duruma müdahale edecek güçte değiller..
Zaten müdahale etmeye kalkanların başına neler geldiğinin, dönen çarkın kum tanesi gibi nasıl öğütüp attığının sayısız örnekleriyle dolu yakın tarih..
İşte bu gidişe karşı ilk kez küresel bir dev kendi stratejisiyle karşı çıkacak gibi duruyor..
Çin' in 1990' larda başlayan sessizce uyanışı ve yıllar içinde kat ettiği yol bugün gerçekten çok farklı bir dünyaya hazırlandığımızın da habercisi..
ABD' nin tüm karşı çıkışlarına, caydırma hamlelerine karşı başta para birimi Yuan' ın değerini kendi koşullarına göre ayarlayan, tüm ekonomik enstrümanlarını kendi kurgulayan bir Çin yer almaya başladı küresel sahnede..
Çin' in dünya sahnesine çıkışıyla Türkiye' nin kaybettiği on yılların başlangıcı aynı: 1990…
Çin' i diğer tüm ülkelerden farklı kılan bazı özelliklere değinmeden gelmekte olan yeni dalgayı ve bu dalganın yaratacağı kaçınılmaz yeni dünya düzenini anlamak olanaksız.
- Çin, Almanya ve Japonya gibi ABD' nin 2. dünya savaşında önce yok edip, ardından küllerinden yaratırken kendini bağımlı kıldığı bir ülke değil..
- Çin, Rusya gibi petrol ve türevlerine sahip olmak şöyle dursun, enerji bakımından son yıllara kadar dışa bağımlı ama bu zafiyeti fırsata çevirebilmiş bir ülke..
- Çin başta Suudi Arabistan olmak üzere körfez ülkeleri gibi ABD' ye ve dolara da mahkum değil..
Tüm bu özellikleri olumlu yönde değerlendiren ve 1990' dan başlayarak geometrik büyüyen ve tüm büyümesini ihracata o ihracatı da teknolojik ürün ağırlıklı gerçekleştiren bir Çin var karşımızda..
O kadar ki 2010 yılından itibaren ihracat içindeki yüksek teknoloji ürünlerinin payı 30-32 arasında değişiyor. Bir başka ifadeyle ihracatının üçte biri ileri teknoloji ürünlerinden oluşuyor.
Aşağıda 1990-2018 yılları arasında Çin' in nefes kesen yolculuğunu anlatan verileri bulacaksınız..**
Bu veriler aslında her şeyi yeterince anlatıyor..
Böylesine üretim ve ihracat kapasitesine sahip bir ülkenin kurulacak yeni parasal sistemde söz sahibi olmasından doğal ne olabilir?
Bir sonraki makalede doları tahtından edecek yeni gelişmeleri Çin özelinde ele alacağım..
* Federal Reserve verileri
** Dünya Bankası verileri (tüm veriler ABD doları)
|
GSMH |
ihracat |
ithalat |
1990 |
131 |
49 |
42 |
1995 |
301 |
131 |
110 |
2000 |
441 |
253 |
125 |
2005 |
2.165 |
773 |
565 |
2010 |
5.811 |
1655 |
1432 |
2015 |
10.754 |
2362 |
2003 |
2018 |
13735 |
2655 |
2549 |