Masamın üzerindeki bilgisayar ekranında tam bir yıldır "Erdoğan kaybetti" başlığını taşıyan makalenin dosyası duruyor.
18 Haziran 2018 tarihinde kaleme almış, almakla kalmayıp 24 Haziran seçimlerinden önceki son dönemeçte üstelik risk alarak 22 Haziran günü yayınlamışım… (Merak eden 19.6.2018 tarihli makaleye https://abdullahayan.wordpress.com/2018/06/19/erdogan-kaybediyor-abdullah-ayan-19-6-2018/ linkinden göz atabilir…)
Kritik bir seçimden önce iddialı bir başlıkla öngörüleri paylaşmak elbette riskli ama benim açımdan gelmekte olan dalgayı ortaya koymaktan öte anlam taşımıyordu.
Aslında Erdoğan 24 Haziran genel seçimlerinden çok önce kaybetmeye başlamıştı.
7 Haziran 2015 seçimleri zaten hezimetti ama sonrasında iç çatışmaların yükseldiği, şiddetin gölgesinde yapılan 1 Kasım seçimlerini de partisinin 49,5 oyluk ezici zaferine rağmen kaybetti Erdoğan…
2017 Referandumunda 'atı Alan Üsküdar' ı geçti havasında ve bir sürü iddianın gölgesinde kalan 51,4 lük bir sonuç çıktı ortaya…
Tablonun kritik sorusu şuydu: Seçmenin karpuz gibi ikiye bölündüğü ve halkın yarısının 'hayır' dediği bir oylamanın çıkardığı rejim değişikliğiyle ülkeyi nasıl yönetecekti Erdoğan?
Nasıl yönetildiğini yaşayarak gördük, görüyoruz…
'Verin yetkiyi ülkeyi uçurayım' vaadiyle çıkılan yol bugün ekonomik krizin şiddetlendiği, küçülmenin işsizlik ateşini yaktığı bir sürece doğru gidiyor.
Yanlış politikaların, hatalı tercihlerin, dünyayla inatlaşmanın faturası gittikçe ağırlaşıyor.
Asıl sorun kaybetmekle kalmayıp, artık geniş kesimlerin de iliklerinde hissettiği krizlerin sebebi olan hatalı adımların kabul edilmemesi nedeniyle bundan sonrası için de gidişat umut vermiyor…
Yola çıktığı ilk yıllarda AB sürecine, o sürecin belirlediği kriterlere dayalı politikalarla ve partinin kurucu felsefesi kabul edilen 3Y (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) ile mücadele eden anlayış, bugün aynı '3Y' lerin geçmişi aratacak boyutlara ulaştığı bir Türkiye tablosuna, kabusuna mahkum ediyor halkı…
Erdoğan kaybetti çünkü 'müesses nizama karşı çıkan ve kendisini o nizamın sahibi gören 'devletlilere' rağmen millet desteğiyle iktidar olan siyasi çizgi, Erdoğan' ın yeni rejiminde artık kendisi 'devlet' …
Erdoğan kaybetti çünkü, özverili yerel kadrolarla tabandan tavana organik iletişime sahip teşkilatlar artık yerini tavandan beslenen halkın sorunlarından kopuk kendi içine hapsolmuş yapılara dönüştü.
Aralarında topladıkları paralarla ve kendi imkanlarıyla mitinglere giden, kapı kapı dolaşan inanmışların yerini bindirilmiş kıtalar alalı kafa ile ayaklar arasındaki bağ koptu, vücut felç durumda artık.
Kendi cepheleri dışında toplumun her kesimiyle diyalog kurma çabasında olan eskinin mağdur muhafazakarlarının yerini eleştiriye tahammülü olmayan trollüğe meyilli, mağrurlar aldı uzunca zamandır..
24 Haziran 2018 seçimlerinden önce 'Erdoğan kaybetti' derken, değişecek oy oranlarından değil, inişe geçen genel trendden söz ediyordum, düşüş 31 Mart yerel seçimleriyle dip dalgasına dönüşmekte olduğunu gösterdi. 23 Haziran akşamı o dip dalganın şiddetlendiğini de gösteren sonuçlarla karşılaşmamız sürpriz sayılmamalı…
Aslında 31 Mart sonuçlarını kabullenecek Erdoğan, bilançoyu daha az hasarla kapatabilirdi. Oysa İstanbul Belediyesini İmamoğlu' na kaptırmamak için o bir zamanlar her defasında başarılı biçimde sürdürdüğü 'yap hep, ya hiç' yöntemini tercih etti.
Son günlerde kendisini geriye çekerek, 'altı üstü bir belediye seçimi' diye geçiştirmeye çalışsa da, bu kez bir başka süvari 'atı alıp Üsküdar' ı geçmekte'…
Mazbatası elinden alınan ve kazandığı yarışa yeniden girmek zorunda bırakılan 'mağdur' sıfatlı İmamoğlu 23 Haziran İstanbul seçimlerinin sonuç ne olursa olsun kazananıdır artık…
Elbette 24 Haziran sabahından itibaren sandıktan çıkacak tablo ışığında daha geniş değerlendirmeler yapılacak, yapacağız.
Ama görünen köy kılavuz istemiyor..
Erdoğan rejim değişikliğiyle zaten sorunlu olan devlet yapısını iyice işlemez hale getiren ve krizi gittikçe ağırlaştıran gidişatın faturasını siyaseten ödemekle karşı karşıya…
İstanbul' da yeniden kazanacak İmamoğlu, farkı 3-5 puan açarsa bambaşka şeyleri tartışır, konuşur hale geleceğiz..