Bazı konuları yıllar boyu o kadar çok ele alıp öylesine çok yazdım ki, meydana gelen önemli gelişmeler bile heyecanlandırmıyor, içimden kalem oynatmak gelmiyor…
Çukurova havalimanı (alanına bile razıydık) bu mevzulardan biri…
Oturup eski yazılarımı derlemek şöyle dursun on yıllık macerayla ilgili o yazıların linklerini döksem sayfalar dolusu yer tutar…
Çoğu konu gibi bir zamanlar çok heyecanlandıran projeler bile zamanla tavsıyor, eski önemini yitiriyor.
Hikâyenin sihri uçunca geriye bir şey kalmıyor ki, söylenecek, yazılacak birkaç kelam kalsın…
Çukurova havalimanı ile ilgili beklentilerimiz, düşüncelerimiz en azından kendi adıma önemi şöyle dursun, ilk yıllara kıyasla artık tavsamış durumda…
Yazının başlığındaki "sona doğru" sözcüğünü de dünden bugüne yaşanan gelişmeler ve son resmi açıklamalar ışığında kullanayım istedim.
'Sona doğru' yu, 'geç oldu ama temiz oldu, sonunda kavuştuk' manasında kullanmayı çok isterdim ama TBMM KİT komisyonuna Devlet Hava Meydanları hesaplarına ilişkin görüşmeler sırasında bilgi veren kurum genel müdiresi Funda Ocak, projeyle ilgili yaşananları ve gelinen son durumu deyim yerindeyse 'ölümü' gibi yansıtan cümleler kullanmış…
Projenin mevcut halini şöyle özetliyor Ocak:
"Alt yapının bitim tarihi Mart 2019 ama fiziki gerçekleşme bugün itibariyle yüzde 40. Alt yapıda yüzde 40' ta tıkandık. Üst yapı 899 milyon liraya ihale edildi. Yer teslimi de yapıldı. Mayıs ayından beri hâlâ herhangi bir ivme kazanamadık. Büyük ihtimalle bu proje feshe gidecektir."
Projenin bu ölüm haberi kamuoyuna yansımaması nedeniyle yankı da bulmadı.
Oysa ne kadar heyecanla başlamıştı süreç..
Yanlış yer seçimini de sineye çeken bölge halkı, bir an önce tamamlansın da ne olursa olsun havasındaydı..
2011' de yer belirlendi, hızlı kamulaştırma yöntemiyle kısa zamanda yapılacağı alan da yapım işini üstlenecek firmaya teslim edilecek hale getirildi. Derken ihale yapıldı ve ortaya çıkan tekliflerle bu işte bir terslik olduğu da gözlerden kaçmadı. Örneğin ben "22 yıllık işletme karşılığı ancak kendisini amorti edecek bir yatırıma üstelik rakipsiz olduğu bir ihalede bir firmanın nasıl olup ta 9 yıl 9 ay 10 gün gibi bir teklifte bulunduğunun" mantıksızlığını, eğer kendi öz kaynakları yetersizse ve kredi almak durumunda kalırsa, hiçbir bankanın rantabl olmayan koşulları nedeniyle projeyi finanse etmeyeceğini yazıp duruyordum.
Ağzımın payını o dönemin muktedirlerinden biri kendine has üslubuyla verecek "çatlasalar da patlasalar da yatırım çok kısa zamanda tamamlanacak, 2013 Akdeniz Oyunlarına gelecek misafirleri taşıyan uçakların bu havaalanına inmesi için gayret ediyoruz" diyecekti.
Bu kadar da değil…
Aynı günlerde, dönemin Mersin Milletvekili ve Dış Ticaretten sorumlu Bakan Zafer Çağlayan, havaalanıyla ilgili 23 Mayıs 2011 yapılan tanıtım toplantısında; İstanbul Havaalanının 38, Ankara Esenboğa' nın 10 milyon yolcu kapasitesine sahip olduğuna dikkat çektikten sonra, 30 milyon yolcu kapasiteli Çukurova Havaalanının 2014' te tamamlanmasının planlandığını açıklayacak ve "Mersin' in çilekleri uçacak, uçan çilekler yapacağız" müjdesini verecekti. (23 Mayıs 2011 Hürriyet) (http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/bakan-caglayan-ucan-cilek-yapacagiz-17855637)
O günlerin baş döndürücü sarhoşluğu içinde hiç kimsenin aklına yaklaşık 500 milyon dolara mal olması beklenen ve konuya vakıf çoğu kişinin, 22 yıllık işletmeyle kendisini amorti edeceğini ifade ettiği bir yatırımın hangi kaynaklarla gerçekleşeceği sorusu gelmedi.
O can alıcı sorunun sorulmadığı yerde, uçan çileklerin nasıl yapılacağı gibisinden absürd soruları akla düşürmenin anlamı yoktu. Sorulmadı da zaten…
Ve aradan 8 yıl geçti, geldik bugüne…
Aradaki zaman diliminde ihaleyi alan Koçoğlu firması kredi bulamasa da verdiği teminatı yakmamak için işe koyuldu. Bütün imkanlarını zorladı, yatırım alt yapısının 17' sini tamamladığını iddia ettiği günlerde 2014 ortalarında havlu attı.
31 Ağustos 2015 günü Bakanlık daha fazla beklemeye gerek görmedi. O arada yaklaşan seçimlerin de estirdiği havayla iktidarın Mersin'den aday gösterdiği yeni yüzler, yeni bir rüzgar estirme umuduyla işin DHMİ olanaklarıyla yapılmasına ön ayak oldu. Proje revize edildi, 30 milyon kapasite küçültüldü. Yatırım alt ve üst yapı olarak ikiye ayrılıp daha mütevazi ölçütlerle ihaleye çıkarıldı.
DHMİ Genel Müdiresinin 15 Aralık 2018 günü Meclis KİT Komisyonuna verdiği bilgilerden anlıyoruz ki, Mart 2019 olarak belirlenen alt yapı tamamlanma işi, 40' larda tıkanmış ve ilerlemiyor. 900 milyon liraya ihale edilen üst yapıda da yüklenici çivi çakmış değil…
Sonuç ne oldu, ne olur? diye sorduğunuzu duyar gibiyim…
Sonucu, konunun tek muhatabı DHMİ yetkilisi Funda Ocak' ın TBMM KİT komisyonundaki konuşması yeterince anlatıyor…
Ama tek cümleyle tekrarlayayım:
"Büyük bir ihtimalle bu proje feshe gidecektir"
Ne diyebilirim ki?
Üzgünüm, geçmiş olsun Mersin, geçmiş olsun Çukurova…