Sayın Başkan Adayı,
Seni seçmem için bir nedenim olmalı. Eğer sen de senden öncekiler gibiysen; kusura bakma benim yanımda hiç şansın yok! Şansın yok derken romantizm aramıyorum. Sadece senin farklı olmanı, halkın, kentin, çevrenin yararına hizmetler üretmeni; şeffaf, adil ve katılımcı belediyecilik yapmanı bekliyorum. Biliyorum işin çok zor hatta imkansıza yakın ama umut dünyası ne yaparsın. Benimki, seçimden seçime de olsa bir kuru beklenti. Önemsendiğimi, dikkate alındığımı bilmenin heyecanını yaşıyorum bugünlerde…
Sakın beni ‘çantada keklik’ görme! Tevazu sahibiyim, alçak gönüllüyüm, davetlerine icabet eder her defasında sabırla dinlerim. Bazen seni sinirlendirebilecek sorular atarım ortaya ama olsun, en azından sipariş olanlardan, ruhunu okşayanlardan iyidir. Eğer düşünürsen bunun senin için daha iyi olduğunu anlarsın. Beni ikna etmen oyumu alman öyle kolay değil. Hani bilinçli, memnuniyetsiz seçmen derler ya; ha işte tam onlardanım… Yerel seçimlerde parti ayrımı yapmam. Senin karakterine, duruşuna, yürüttüğün kampanyaya, projelerine bakarım. Aslında ben senin hiç hazzetmeyeceğin, oyumu almayı zaman kaybı olarak göreceğin bir seçmen tipiyim. Her mahallede üç beş tane bulunur bizlerden, bilirsin.
Seni seçmem için en azından bir nedenim olmalı. Ne yapayım hayatım boyunca kötü tecrübeler yaşadım. Anlayacağın bu günlere kolay gelmedim. Eskiden hemen ikna olur, oyumu daha çabuk belirlerdim. Oysa şimdilerde; seçiciysem, kuşkuluysam son anlara kadar beklemeyi, mukayese etmeyi öğrendiysem, bu yine siz adayların eseridir. Tipik bir deneme yanılma yöntemi, yaşadıklarım işte…
Biliyorum işin hiç kolay değil. Bu durumda ben ne yapabilirim ki; sen de böyle zorlu bir göreve soyunmasaydın. Fakat kabul etmek lazım; başarılısın, çalışkansın özgüven sahibisin ve cesursun. Zaten sende bütün bu hasletler olmasaydı aday olamazdın, değil mi? Ancak üzgünüm, bunlar benim oyumu almaya yetmez… Senden alışılagelmişin ötesinde bir şeyler bekliyorum. Ezberleri bozmanı, kalıpları kırmanı, önceleri denenmemiş olanı, ilkleri hayata geçirmeni istiyorum. Farklı, heyecanlı, insanların içini kıptırtacak, onları harekete geçirecek şeyler…
Benim oyumu alabilmen için asla yapmaman gerekenler var: Mesela kahvehane sohbetlerini, esnaf ziyaretlerini demode ve sıkıcı bulurum. Bana değişik kanallardan ulaşabilmelisin. Sokakta yakaladığını öpmemelisin, gereksiz, yapmacık tavırlar içine girmemelisin. Kiraladığın araçlarla gün boyu gürültü kirliliği yaptırmamalısın, şaşalı davetler, yemekler organize etmemelisin. Tanıtım adına (reklamlara ayrılan yerler dışında) çöp kutularını, elektrik direklerini, duvarları sağı solu, afişlerinle kirletmemelisin. Kampanyanda; kaynağını açıklayamadığın harcamalardan kaçınmalısın. Sakın unutma! Seçildiğinde; yapamayacağın vaatlerde bulunman en büyük yanlışındır. İnandırıcı, yenilikçi olmalısın, sahici görünmelisin ve basmakalıp şeyler dışında denenmemiş araçlar bulup, yoluna öyle devam etmelisin!
Bu durumda hala benim oyuma hala talip misin? Hiç sanmıyorum, beni kazanmak için koskoca bir seçimi kaybetmeyi göze alamazsın. Yenilikler risk almayı gerektirir. Oysa denenmiş, genel kabul görmüş metotların kolaycılığı her dönem caziptir, davetkardır… O yüzden bizdeki ‘işleyiş’ hep aynı kalmaya mahkumdur. İşte onun içindir ki oyum adres aramaya devam edecektir…
Saygılarımla…