“ Kendini kötü hiset kendini hiset” Ömer Karayılan
Bu yazının beni zorlayan en önemli kısmı başlığıydı. İnanın yüzlerce yazım var ve başlık atmakta da fena sayılmam ama Ömer Karayılan yazısındaki başlık arayışı başkaydı. Öyle ki yazı hemen hemen bitmişti fakat başlıkta kararsız kalmıştım. Ta ki Ömer’den gelen bir gece yarısı iletisine değin. Şu işe bakın ki yazı metninin içindeydi başlık ve onu bana Ömer göndermişti. Ben de Arşimet’in hamamdan çıkarken attığı ‘buldum buldum’ nidaları gibi. ‘Buldum buldum’ diye söylendim kendi kendime. Başlık; ‘Nevi Şahsına Münhasır’dı. Başka türlü nasıl tarif edebilirdim ki dokunaklı şiir ve yazıların adamını.
İşimin giderek zorlaştığını söylemeliyim. Çıta sürekli yükseliyor benim için. Her yazı, hele hele edebiyat içerme iddiası taşıyan her yazı ayrı bir zorluk. Üstelik dil ustalarının huzurunda bir tık üzerine çıkmalısınız bir öncekinin. Gerçi ‘gazete yazısı edebiyatın katilidir’ derler ya neyse.
Ömer’le bana göre geç tanıştım. Ama olsun ‘geç olsun güç olmasın’. Büyükşehir hayatı böyledir işte, kalabalıklar içinde kaygılı, güvensiz ve yalnızsınızdır. Bırakın yanından geçtiklerimizi, yöresinde bulunduklarımızı, aynı mekanları paylaştığımız insanları bile tanımıyoruz, yakın durmuyoruz onlara. Fakat cemiyetlerin bizleri tanıştıran, yakınlaştıran işlevine de selam durmak lazım. Birçok şehir insanın sosyalleştiği, nefes aldığı yerdir oralar.
Ömer Karayılan; şiiri, yazıyı, hüznü, aşkı ve kendi benliğini bir potada eritmiş adamdır. Bakmayın siz onun suskun suskun durduğuna, zihni sürekli bir şeylerle meşguldür. Bir konu üzerinde duruyorsa Ömer; sık sık aynı konuya değinmekten kaçınmıyorsa bilmeliyiz ki bu onun ‘yarasındandır’.
Sevgi temasını en içten, en hüzünlü, en naif haliyle işlemekten usanmaz…Uzun zamandır zihninde damıttığı, çiçekten çiçeğe topladığı özü; iki şiir kitabıyla beğenimize sunmuş. İmge yüklü gönülden akan mısralar barındıran kitaplar bunlar. ‘ Pazartesi Yalnızları’ 1999 yılında yayımlanmış ve elli üç şiirine yer vermiş yazarımız. ‘ Hüznün Hazinendir’ adlı ikinci kitabı ise 2014 yılında basılmış olup, bu kez otuz sekiz şiiriyle çıkmış karşımıza Ömer Karayılan.
Elbette ‘paylaşmak’ elimdeki iki kitabın da anahtar kavramıdır. Paylaşmak, dertleşmek istemektedir ‘ben buradayım beni de duyun, görün’ demektedir yazar, tüm öncülleri ve de çağcılları gibi…
Ömer Karayılan’ın denemeleri henüz kitaplaşmamış olsa da çeşitli dergilerde ve sosyal medyada okuyucularıyla buluşmuştur. ‘ Ne şiir ne nesir- hem şiir hem nesir’ şeklinde tanımlar şiirsel anlatımlı denemelerini. Ömer yazılarında eski Türkçeyi isteyerek seve seve kullanır. Bu bence onun eserlerine zenginlik katar. O, anlatacaklarını pekiştirmek, zihinlere perçinlemek ister. Öyle bir etki, öyle bir imge, öyle bir izlenim yaratır ki unutmak isteseniz bile unutamazsınız.
Orhan Akdeniz, Osman İşmen ve Hüsnü Arkan şiirlerini besteledi. Gülseven, Fatih Kısamparmak ve Hüsnü Arkan tarafından seslendirildi. Müzik albümlerinde yer aldı.
Söyleştiği dost meclislerinde, engin edebiyat bilgisiyle onu tanımayanların hemen dikkatini çeker. Oysa edebiyat bölümü çıkışlı değildir. 1967 Mersin doğumlu öğretmen Karayılan; Marmara Üniversitesi kamu yönetimi mezunudur. Küçüklüğünden bu yana kitaplara, sanata, felsefeye, sinemaya meftundur.
Bir gün kendisini aysberge benzettiğimde hoşuna gitmişti. ‘Dostum sende görünenden çok daha fazlası derinlerde bir yerlerde yatıyor’ demiştim. O, aynı zamanda özlü sözler de yazar, biriktirir… Ünlü yazarlara, siyasilere, sanatçılara ait sözleri, anekdotları severek anlatır.
‘Mevsimler de Tükenir’ adlı iki dörtlükten oluşan beğendiğim şu şiiriyle, dostuma şimdilik veda ediyorum.
Yitik sevdaların duldasındayım
Hatırla bir sabah yağmurla beni
Belalı bir ömrün ortasındayım
Islak gözlerinle uğurla beni
Bu giden, sevgilim en son mevsimdi
Giderken saçıma ölümler aktı
Şehirler üstüme ağlıyor şimdi