“ İnsanın en büyük hazinesi akıldır; niyetin insan olmaksa sermayen sevgidir.” Dost Meryem
Türk halk şiiri ağırlıklı olarak dilden dile, diyardan diyara dolaşarak günümüze aktarılmıştır. Halk şiiri, Türk toplumunun kendini iyi, rahat ifade ettiği bir araçtır. Yerleşik düzene isyanın, bunaltan baskılardan kaçışın bir diğer yoludur. Aşkın, sevginin, özlemin vücut bulduğu, dile geldiği alandır.
Türk toplumunun şiirle ilişkisi, yüksek düzeyli ilişkidir. Hemen herkesin hayatında izler bırakmıştır. Bunu şiir yazanlardan tutun da okurlara, şiir tariflerinden, şiir üzerine söylenen sözlere kadar, birçok yerde görmek mümkündür. Bu çok güçlü bir gelenektir ve günümüzde de etkin temsilcileri vardır.
Dost Meryem mahlası ile yazan Meryem Özdemir onlardan biridir. Her ne kadar erkek egemen bir ortam olmasına rağmen; Meryem Özdemir kendini ispatlamış onların dünyasında haklı bir yer edinmiştir. Dost Meryem’i yalnızca halk şairi sanan dostlarımızın sayısı az değil. Oysa ben Dost Meryem’i okudukça onda pek farkına varılmamış güzellikler buldum.
Türkiye toprakları üzerinde yaşayan herkese sevgiyle yaklaşmak, yurttaşlar arasında dil, din ve soy ayrımına karşı çıkmakla, örnek niteliktedir o. Yaşanmadan yazılmaz. Bu nedenle Dost Meryem ne yazarsa yazsın, bir parça kendi vardır, bir parça sevdikleri vardır. Bir parça onu kuşatan duyguları vardır. “ Ne olacak şu memleketin hali ” konusu bitimsizdir… İşte o bu konuyu sanki yirmisindeki gibi heyecanla ele alır, yılmadan anlatır bizlere.
Dost Meryem, 1954 yılında Diyarbakır- Bismil ilçesinin Bakacak köyünde dünyaya geldi. Çocukluğu babası aşık (Aşık Niyazi Demir) olduğu için aileyi sık sık ziyarete gelen ozanların, aşıkların muhabbet meclislerinde geçti. Saza, söze, şiire ilgisi o yıllarda başladı. Özdemir; babasıyla olan ilişkisini hep bir usta-çırak ilişkisine benzetir. 1970 yılında evlendi. Altı çocuk sahibi oldu.
Yukarıda dediğim gibi. Dost Meryem sadece bir halk şairi değildir. O her şeyden önce annedir. Dördü kız, ikisi erkek altı çocuk annesi bir ev kadını o. Annelik duygusu duyguların en yücesidir. Ne mutlu kendilerini Meryem Özdemir gibi çocuklarına adayan annelere…’Eğitim şart’ sözünü çok sık duyarız. Ancak kaçımız bunun gereğini tam olarak yerine getiririz. Evet, eğitim şart. Özellikle de kız çocuklarının eğitimi…
Meryem Özdemir ilkokuldan sonra eğitimine devam edemedi. Bu onun içinde kapanmayan yara olarak kaldı ve tüm yaşamı boyunca takip etti. O nedenle, tüm çocuklarına üniversite eğitimi aldırdı ve meslek sahibi yaptı. Bana göre bu özverili çabası, onun şairliğinin de önünde gelmelidir.
Özdemir; 2007’den bu tarafa Meşyad üyesidir. 2005’te ‘Yollar Dolaştı’ adlı ilk şiir kitabı yayımlanmıştır. Dicle Üniversitesi öğretim görevlisi Bülent Akın: onun hakkında 2010 yılında ‘ Dost Meryem Hayatı, Sanatı ve Şiirleri ‘ başlığı altında bir tez çalışması yapmıştır. Çeşitli antolojilerde yer aldı. Şiir yarışmalarına katıldı, ödüller aldı. Ona yakın şiiri, halk ozanları tarafından bestelendi.
Türkü okuyan, şiiri ve sade yaşamayı önemseyen Meryem Özdemir; 2002 yılında Mersin’e taşındı. O, şehrimizi bir mozaik olarak görüyor ve buradaki edebiyat- kültür hayatının renkliliğinden de hayli memnun. “ Mersin’i seviyorum. Burayı bu kadar seveceğimi hiç düşünmemiştim. İnsanlar birbirlerine saygılı ve ayrımcılıktan kaçınan hoşgörülü bir ortam var. Bunun devam etmesi noktasında aydınlara büyük görevler düşüyor” demektedir.
Mersin sevgisini bakın nasıl anlatmış.
Eser yeller palmiyeler salınır
Gemiler yanaşır selam alınır
Ömür boyu bu şehirde kalınır
Ne güzel dönüyor dümenin senin
Çalışan insanın helal ekmeği
Sırtı yere gelmez köylüdür beyi
Çukurova Akdeniz’in yüreği
Ne güzel süslüyor dağların senin
Dokuz ayın bahar üç ayın yazdır
Ne kadar methetsem yine de azdır
Sen de Dost Meryem’i kenara yazdır
Ne güzel seziyor hallerin senin