“Aşk olsun sana çocuk aşk olsun”
Bu günlerde Mersin edebiyat camiasında ‘başı aşkla dertte olan adam kimdir’ sorusunu yöneltsem, çoğunlukla Baha Akıner cevabını alırım. Akıner; ‘Aşk Aşk’ına’ adlı birinci kitabının ardından şimdide ‘Aşk’ım Başımdan Aşk’ın’ kitabıyla okurlarının karşısına çıktı. Aşk temasını bu denli yoğun anlatan, yazan, yaşayan biri için ‘başı aşkla dertte adam’ demekten başka çare yok.
Baha Akıner ilk kitabını çıkarttığında ‘Yontulan Yazar’ yazısını kaleme almıştım. O kendine yontulan yazar adını verecek kadar özgüven sahibi. Onu yontarak bu günlere gelmesinde emeği geçenlerden, Fikret Alan’ı yakınlarda kaybettik. TRT’den çalışma arkadaşı, ağabeyi spiker Alan, onda derin izler bıraktı. Akıner, ikinci kitabında anısına yazdığı bir şiirle, onu ‘altın taht üzerinde yüreğinin en güzel yerine’ koydu.
Baha Akıner dendiğinde bendeki karşılığı onun vefalı, dost canlısı oluşudur. Akıner ile dostluk geliştiren her insan bunu rahatlıkla hissedecektir. Ayrıca sıcak kanlı, çalışkan, enerjik ve en önemlisi sevgi dolu bir insan o. Sevgisini şiirleriyle, yazılarıyla, davranışlarıyla ve hayatın her anında gösterir. Geçenlerde işyerinde buluştuk. Saatler süren sohbetimizde, buna yeniden tanıklık ettim. İş arkadaşlarıyla samimi, sıcak diyaloglarını izledim. Sonra kendisinden, çevresinden tutun ailesine, oradan Mersin edebiyat dünyasına kadar birçok konuda fikir alış verişinde bulunduk. İlgili, ince ayrıntıları bile atlamayan, hareketli yazarımıza bazen yetişmekte güçlük çekebilirsiniz.
‘Aşk’ım Başımdan Aşk’ın‘da gerçekçi toplumculuğunu aşk ile anlatarak, seksen bir şiirine yer vermiş. İkinci kitabı da bir nevi birinci kitabında işlediği vatan, yaşam kavgası, içsel yolculuk, aile ve tabii ki aşklar vb… konuların devamı niteliğinde. Onun kendini ilk kitabına nazaran, birçok açıdan geliştirdiği de hemen göze çarpıyor. Güçlü felsefi tespitlerini, ölçünün prangasından arıtılmış bir yöntem izleyerek, serbest şiir tarzında ulaştırmış bizlere.
Önceki yazımda onunla ilgili yaptığım şu tespitlerin, şimdiden doğrulandığını görüyorum. “ İnanması güç fakat Baha beyin topu topu üç yıllık bir yazarlık geçmişi var. Sadece üç yıllık yazarlık deneyimi, ortaya bu denli bir anlatım zenginliği çıkarıyorsa, gelecekte bizleri nelerin beklediği daha bugünden heyecan vaat ediyor demektir. Eminim ve biliyorum ki o, bu ilk kitabıyla yetinmeyecek, şiir dışında başka edebiyat türleriyle de çıkacaktır karşımıza…”
Baha Akıner’ın yakın bir dönemde, öykü, deneme, anı, kısa biyografi türleriyle de okurlarıyla buluşacağı kesin. Sosyal medyada bahsettiğim yazılardan örnekler paylaştığını biliyoruz. Sosyal medyayı etkin kullanmak günümüz yazarları için birçok avantajları beraberinde getiriyor. Geniş insan kitlelerine ulaşmak ve tanıtım yapmak için bu mecradan iyisi bulunmaz. İşte Baha Akıner interneti etkin kullanan ve artık Mersinliler tarafından tanınan bir yazar.
Sosyal medya dışında görsel ve yazılı basının ilgisini de hayli çeken Akıner. Mersin sivil toplum etkinliklerinin aranan katılımcıları arasındadır. Yukarıda saydığım tüm hasletlerine ilaveten cesur, yerinde duramayan biridir. O, dünyasını değiştirecek, kendine yeni ufuklar açacak insanlar arar… Onlarla tanışmaktan, işbirliği yapmaktan çekinmez.
Akıner; yüz yirmi sayfalık kitabının sonuna, Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından, aralarında benim de bulunduğum yirmi bir insanın kitabı hakkındaki düşüncelerine yer vermiş. Orada ‘Aşk’ım Başımdan Aşk’ın’ için şöyle yazmışım: “ Elinizdeki kitap, Baha Sadık Akıner’in zihin fırtınalarının ikinci ürünüdür. O, başta sevgi teması olmak üzere insana dair pek çok olguyu, sağlam gözlemler altında, sorgulayarak, kuşatarak ve emekle bezeyerek kendine özgü anlatım zenginliğiyle şiir, anı, kısa öykü kıvamında AŞK ile yılmadan, usanmadan aktarır bizlere. Şimdi yoğun enerji yüklü bu duygu sağanağında yürümeye hazır mısınız?”
Aşk olsun sana çocuk aşk olsun e mi?