Mersin Metrosu ile ilgili analizlerin sonuncusunu finansman konusuna ayıracağımı söylemiştim.
Ancak finansman konusu kendi içinde öylesine çok soruya ve sorunlara gebe ki, bir değil iki makalede toparlamaya çalışıp şimdilik kaydıyla noktalamaya çalışayım.
Asıl tablo hakkında bir şeyler söylemek için 27 şubat günü taliplilerden kaçının ön değerlendirme amacıyla kesin pazarlık için masaya çağrılacağını, deyim yerindeyse hangi babayiğitlerin işe talip olduğunu görmemiz gerekecek..
Ama ÇED dosyası, ortaya proje detayları, ihale şartnamesi birbiriyle öylesine çelişkilerle dolu ki, daldıkça birbirinden farklı pek çok tablo çıkıyor ortaya. Bu tabloları da tam olarak değerlendirmeden işin finansmanına bir türlü gelmiyor sıra..
Üstelik yapılacak her türden değerlendirme de, bu kafa karıştıran bulmacanın boşluklarını doldurmadan anlamsızlaşıyor, havada asılı kalıyor..
Örneğin güzergah üç aşağı beş yukarı belli de, ÇED dosyasında dörtte üçünü yer üstünden geçireceğinizi iddia ettiğiniz, ikisi dışında tüm istasyonları hemzemin olarak planlanan proje ile bugün sunumu yapılan, tanıştırıldığımız proje ile o temel alınan dosyanın birbiriyle uzaktan yakından ilgisi yok..
ÇED dosyasına göre hafriyat sonucu çıkacak atık miktarı 800 bin ton, oysa depo ile atölyeyi, raylı sistemle istasyonları yerin altına indirmekle ortaya çıkacak hafriyat atığı 3,8 milyon ton…
Bunun bırakın ÇED sürecini baştan aşağı değiştirmesini, Bakanlığa ilk sunulan fizibilite ile ihaleye çıkılan son proje arasındaki maliyet hesaplarının uyuşması da mümkün değil..
Gelelim en ciddi soruya..
Metro projesi kaç paraya çıkacak? Finansman nasıl sağlanacak?
Bu soruların yanıtları konusunda da kafalar karışık ve somut bir sonuca ulaşmak için sanırım ön taleplerin toplanacağı ihaleyi beklememiz gerekecek..
Hafriyat, çevresel sorunlar, geçeceği güzergahta yapım sırasında başta bölge halkı ve esnafın aşmak zorunda kalacağı engeller, özellikle GMK bulvarı üzerinden akan kent içi trafiğin ne hale geleceği, alternatif olarak gösterilen yan yolların yetersizliği vb. daha nice hepsi birbirinden beter, birbirine bağlı onca sorun bir yana, sahi metro için göğüslememiz gereken fatura ne kadar?
Müellif ve yakın çevresine bakılırsa kilometresi 20 bilemediniz 25 milyon dolara mal olacak bir projeden söz ediliyor..
Buna Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer de ikna olmuş olmalı ki, kendisi de ilk günden beri üç aşağı beş yukarı 350 milyon dolar civarında bir maliyet rakamını telaffuz ediyor.
Bu konuda danışmanlık hizmetini yürüten ve projeyi üstlenen Prota şirketinin başındaki isim 30 Mart 2018 günü dönemin Mersin BŞ başkanı Kocamaz ile birlikte neyi nasıl yapacaklarını anlatırken aynen şunları söylüyor:
"Bir metro hattı en uygun maliyetle en kısa sürede nasıl yapılır, nasıl bitirilir? çok iyi biliyoruz. Derdimiz gelecek dönem ortalarında metroyu hizmete almak. Mersin projesi Dünyanın en hızlı bitirilen metrosu olacak" (30.3.2018, Mersin)
Prota patronu Kubin' in hayli iddialı tezini dillendirmesinin ardından Türkiye 2018 kur şokunu yaşıyor. Doların 7 lirayı gördüğü o kriz günlerinde Kocamaz biraz daha ihtiyatlı konuşuyor:
"Kaynağı da bulmuştuk fakat ekonomik kriz nedeniyle yatırımlar ve ihaleler durduruldu. İnşallah seçim sonrası ihalelerin yeniden önü açılır, metro projesine de başlarız"
Bu kadar da değil.. Aynı Kocamaz, projeyi nasıl gerçekleştireceklerini anlatırken 'Yap İşlet Devret' modelini dile getirmeye başlıyor.
'YİD' modeli kağıt üzerinde hayli cazip, üstelik Erdoğan döneminde 'cebimizden tek kuruşun çıkmayacağı' hayaliyle başlayan umutlu yolculukların sonunda gelinen daha doğrusu duvara dayanan bu kesin portresi belirsiz ucube yöntemin nelere mal olduğunu, ülkeyi nerelere savurduğunu hep birlikte yaşayıp görüyoruz.
Gerilerde kalan YİD ve benzeri yöntem tartışmalarını bir yana bırakıp projenin temel sorusuna, yatırım için gerekli olan paranın miktarına ve nereden nasıl bulunacağına dönelim..
Mersin BŞ Başkanı Seçer ve proje müellifi olması yanında danışmanlık hizmetini de verecek olan Kubin' e göre kilometresi 20-25 milyon dolara, bir başka ifadeyle toplam 325-350 milyon dolara çıkacak projeye hem talipli çok, hem de finansman için pek çok kuruluş kapıları aşındırıyor..
Bunlar şimdilik iddia olmanın ötesinde anlam taşımıyor, çünkü durumun gerçekten böyle olup olmadığını teklifler toplanıp zarflar açıldığında göreceğiz.
Ama iddialar, beklentiler bir yana, bu konuda iki somut örnek var. O iki projeden birinin ortaya çıkan ihale tutarıyla diğerinin yatırım programına alınırken dış kredi için ön görülen finansman ihtiyacını anlatayım ama bir sonraki makalede…