Bugün değil, 20 yıldır Mersin kent merkezinin canlandırılması konusunu bulduğum her platformda anlatır, her fırsatta kaleme alır yazar dururum.
Düşüncelerimi o kadar çok dile getirdim ki, artık söylenecek söz kalmadı diye düşünüyorum..
Son zamanlarda konuya değinen makaleler yazmıyorsam, bıkkınlık veya umutsuzluktan çok, sözün bittiği yere varmış olmam..
Son günlerde Akdeniz ve Büyükşehir arasında alevlenen yeni tartışmalara baktıkça elbette üzülüyorum. Üzüntüm tartışmanın üslubundan çok, meselenin ele alınışından kaynaklanıyor..
Örneğin başında olduğu kurumla birlikte kendisini merkezi iktidarın yani AKP' nin Mersin izdüşümü olarak gören Akdeniz Belediye Başkanının Atatürk Caddesi, Bit Pazarı vb. gibi birkaç alanı ışıklandırma girişimi…
İktidar desteğiyle yapacağını iddia ettiği "Millet Bahçesi bittiğinde hemen ardından Çamlıbel Balıkçı Barınağını oradan kaldırıp yerine yeni bir Marina yaratma" düşüncesi..
Ve bu girişimlere Başkanın kendi ifadesiyle 'engel çıkaran' bir Büyükşehir Belediyesi söz konusu..
Yaratılmaya çalışılan tartışmalardan çıkardığım temel sonuç şu: Kent merkezi öyle bir caddeyi, bir çarşıyı ışıklandırmakla, düzenlemekle canlanmaz..
Bu iş bütüncül bir projeyle gerçekleşebilir..
Aslında hafıza yoksunu Mersin' de birilerinin çıkıp, "konu bugün değil tam 20 yıldır masalara yatırılıyor ve son 10 yıldır elimizde ilk ivmeyi bekleyen somut ta bir proje var" hatırlatmasını yapması lazım..
Gerçekten de kentin temel sorunu, her gelen yetkilinin ve hatta sivil toplum örgütlerinin ortaya çıkıp sanki Amerika' yı keşfetmiş gibi ortaya bölük pörçük yeni önerilerle, projelerle ortaya çıkması..
Mevzu birkaç yılda bir hafızalar silinip yeniden ve yeni bir düşünce, yeni proje gibi masaya getirilince yeni oyuncağa kavuşan çocuk misali, eskiyi unutup bir süreliğine de olsa yeniyle avunuyoruz..
Mersin kent merkezinin canlandırılması ancak bütüncül bir planlama, o planlamaya uygun bütünü kapsayan çalışmayla mümkün olur, başka türlüsü havanda su dövme, kamuoyunu avutmaktır. Bu yöntemden medet umanlara şu kadarını söyleyeyim: Mersin yıllardır havada uçuşup duran vaat ve söylemlerden yorgun düştü. Halk artık eylem görmek istiyor..
Daha da önemlisi bütüncül plana uygun bir proje ortaya çıkarılmadan ve yol haritası bu bütüncül çerçeveye oturtulmadan atılacak her adım boşuna kaynak, emek ve zaman israfıdır..
Millet Bahçesi, Müftü Deresinin ıslahı, Çamlıbel' in aydınlatılması, hatta Balıkçı Barınağının taşınıp yerine Marina benzeri bir yapı kondurulması bütünün kendisi değil parçalarıdır, bütünü görmeden parçalardan meydana gelen hiçbir düzenleme asıl hedefe ulaşmamızı sağlamaz..
Bütüncül plan ise Akdeniz' in girişimleriyle değil, ancak Büyükşehir' in koordinasyonunda ele alınabilir..
Bunun nedeni sanıldığı gibi sadece yetki hiyerarşisi kaynaklı değil..
Örneğin yapılmakta olan Millet Bahçesi' nin önemli bölümünü oluşturan eski stadyum Yenişehir Belediyesine ve iki belediyeyi bölen Müftü deresi ise Devlet Su İşleri uhdesinde..
Bütüncül projenin sınırlarını artık Millet Bahçesi ve güneyinde yer alan Vakıf Tesisleri ile başlatmamız gerektiğine göre Büyükşehir hazırlayacağı 'Kent Merkezini Canlandırma Projesini' eski 'İki kilise arası' sınırları yerine bu yeni çerçeve kapsamında ele almalı..
Bugün pandemi nedeniyle daha da önemli hatta vazgeçilmez ilke haline gelen sosyal mesafeyi koruma ve o kapsamda toplu taşıma yerine bisiklet kullanımını ve yayalaştırmayı kolaylaştırıp güvenli hale getirme önceliğimiz de aynı konseptin parçası olmalı..
20 yıldır tartıştığımız, meydana gelen gelişmeler ışığında gerektiğinde revize edip sürekli ele aldığımız 'merkezi canlandırma' hedefinde nereden nereye geldiğimiz sorusuna gelince…
Yola çıkmadık ki, bir yere varalım..
Uray Caddesinde el yordamıyla ve birbirinden kopuk birkaç restorasyon çalışması var ama bunlar da bütüncül bir plan çerçevesinde yürümediği için kaş yapalım derken göz çıkarmaktan beter sonuçlara yol açmakta..
Peki ne yapmalı?
Eğer gerçekten merkezi canlandırma amaçlı bütüncül bir plan ve plan ışığında projeler hazırlanacaksa yeni baştan ve geçmiş çalışmaları yok sayma yerine yapılanlardan yararlanılmalı..
Neler yapıldığına gelince?..
Bu amaçla son on yılda her gelişmeyi fırsat bilip kaleme aldığım makaleleri, yayınlandıkları tarih sırasına da dikkat etmeye çalışarak yeniden yayınlamak istiyorum..
Böylece geçmişten günümüze mutlaka yapılması gereken envanter çalışmasına karınca kararınca katkı yapacağıma inanıyorum..
Bugün her kurumun birbirinden kopuk ve belli plan çerçevesinde yürümediği için yarar yerine zarar verme olasılığı yüksek restorasyon çalışmalarının gerçekte nasıl yapılması gerektiği de, bu mekanların tarihi özelliği ışığında daha iyi anlaşılacak, daha kolay yol alınacaktır diye umut ediyorum..
2010 yılında Vali Güzeloğlu döneminde başlanan ve gidişiyle yeniden tozlu raflara kaldırılan 'Tarihe Gülümseyen Mersin' projesi ve o proje döneminde yaşananları, tartışmaları, fikir ve önerilerimin de yer aldığı gelişmeleri yansıtan makalelerle işe koyulmakta yarar var diye düşünüyorum.