“ Memleketimi ruhumdan çok seviyorum” Niccolo Machiavelli
Filozofların, düşünürlerin söyledikleri önemlidir. Ancak atlanan ya da üzerinde çok durulmayan bir gerçek var. Şöyle ki filozoflar ve düşünürler kadar, onları anlamaya ve kendilerince yorumlamaya çalışanların görüşleri vardır- o yorumlar kimi zaman düşünceyi ilk ortaya atandan da yaygın bilinir, öne çıkar. Ortaya çıkan bu yeni görüşler ve bakış açıları belki de fikri ilk ortaya atan düşünürün hiç aklına gelmeyen veya düşünür tarafından hiç önerilmemiş boyutlara taşınır.
Düşünce ve tarihi belki de birebir yaşanan gerçekler üzerinde değil- sonradan anlatılan yorumlar üzerinde şekillenmiştir. Özgün metinleri inceleyen her yeni araştırmacı, akademisyen farklı yeni fikirler, yorumlar ekler. Sosyal konular yorumlamaya en müsait konulardır çünkü. O bakımdan geçmişte kimin ne söylediği ve yazdığı kadar- onun nasıl yorumlandığı ve ileriki zamanlara nasıl aktarıldığı ve sonuçta nasıl anlaşıldığı belirleyicidir. Hemen hemen tüm filozof ve düşünürlerin maruz kaldıkları bir durumdur bu.
Elbette Floransalı düşünür ve devlet adamı Niccolo Machiavelli de bu akımdan bağımsız düşünülemez. Günümüzde siyasete gireceklere, okunması önerilen isimlerin başında gelir. Öyle ki siyasette adeta sloganlaşan ‘amaca ulaşmak için her yol mübahtır’ sözü onu tek cümle ile anlatan ve ‘Makyavelizm düşüncesi’ diye bilinen felsefenin temelidir.
Makyavel, 1469’da o dönem İtalyan şehir devletlerinden biri olan Florensa’da dünyaya geldi. Yaşamının ilk yirmi beş senesi hakkında hemen hemen hiçbir şey bilinmez. Yaşadığı dönem İtalya’da siyasal birliğin tesis edilemediği, istikrarsız bir dönemdir. Rönesans döneminin öncü şehri Florensa’da yaşadı. Şehir devletini yöneten ‘onlar kurulu’nun sekreteridir. Ayrıca toprak ihtilaflarıyla ilgilenen mahkemede görevlidir.
O, kendinden önce gelen siyaset felsefecilerinin aksine adil ve iyi bir toplum peşinde koşmaz. Onun temel amacı en güçlü siyasal yapılanmanın nasıl sağlanacağıdır. Çünkü yaşadığı dönemde İtalya’da siyasi bir birlik yoktur. Ülke şehir devletlerinden oluşur. Dönemi kargaşa ve geçiş dönemidir ve siyasi istikrar çok önemlidir. Yaşanılan çağ ve çevre, alınan eğitimle birleşince, döneme mahsus koşulların belirlediği bir düşünce yapısı çıkartır ortaya. Bu genellikle böyledir ve Makyavel için de aynı şey geçerlidir.
Nasıl ki günümüzde güvenlik (askeri-gıda-sağlık- finans) özgürlüklerin önüne geçtiyse 16.yy. İtalya’sı da benzer zorluklar altında idi. İnsanı doğuştan kusurlu bir varlık olarak gören Makyavel, siyasi çözümlemelerinin başına insan doğasını kor ve oradan- yöneticilere (prens) insanların bu özelliğini göz önünde bulundurmalarını tavsiye eder. Makyavel öğretisi; iktidarı ele geçirmek ve yönetmenin siyasetin temel ölçütü olarak görülür. Öğreti, devletin bekasını korumak için etik kuralların bir kenara bırakılabileceğini de önerir. Buradan hareketle, beş asır öncesi ile günümüz arasında ne kadar benzerlik olduğu ya da siyaseti yönetme düşüncesinin ana hatlarıyla beş asırdır aynı kaldığı sonucu çıkartılabilir.
Modern devlet terimi; Ortaçağın sonlarında, Yeniçağın başlarında Avrupa’da feodalitenin çözülmesi ve kilisenin etkisinin kırılması sonucu ortaya çıkan iktidar yapısı için kullanılır. Makyavel, modern devlet teorisyenleri arasında gösterilir. Devlet yönetiminde çalışmış olması ve yurtdışı görevleri nedeniyle birçok devlet yöneticileriyle bir araya gelmiş olması, ondaki mukayeseli teorileri güçlendirmiştir. Makyavel, cumhuriyetçidir. Cumhuriyet; yozlaşma ve özgürlük gibi bugün de çok tartışılan iki evrensel sorun etrafında konuşulur. Makyavel açık biçimde bozulmayı durduracak bir yasa, lider ve rejimin olmadığını düşünür. Demek ki yozlaşma uzun erimde kaçınılmazdır.
Onun insana dair şu tespitleri oldukça çarpıcıdır: “ İnsan doğasının temelinde sürekli yeni şeyler elde etme tutkusu vardır. Ele geçirme doğaldır. Gücünüz yetiyorsa yaparsınız herkes sizi över. Bir başkasının güçlenmesine yol açarsanız bu sizin sonunuzu getirir. İstekleri gücünün üstünde olan insan memnun olamaz. İktidar mücadelesi insanı kötü kılar. Hayat ve siyaset; doğası gereği savaşa dayanır. İnsanlar bu amansız savaşta iktidara yakın olabilmek ve ayakta kalabilmek için her yolu deneyebilir. Hayat devam ettiği müddetçe, savaş devam ettiğinden, insanlar sürekli biçimde bir strateji ile hareket etmek ve değişen koşullar karşısında o stratejiyi güncellemek zorundadırlar.”
“Yasalar ancak iyi ordular ile korunur” diyen Makyavel bir devletin temelinde iyi yasalar, iyi silahlar ve bu eksende iyi din olgusunun yattığına inanır ve devletin bu üçlü sacayağının üzerinde gelişim gösterdiğine inanır. Orduları kontrol etmede, halkı telkin etmede, insanları iyiye yöneltmede, kötüden utanılmasını sağlamada dinin yardımcı olduğunu belirtir. İnancın siyasal hedeflere ulaşmak için kullanılan bir araç olduğunu söyler. Makyavel; dini kendi için değil de siyasi emellere ulaşmada katkı verdiği için değerli bulur.
‘Prens, Söylevler ve Savaş Sanatı’ adlı üç eseri en bildik eserleridir. Tartışılmaz bir vatansever ve devletçidir. 1527 yılında 58 yaşında hayata gözlerini kapayan Makyavel’in; öğretileri ve öğretilerinin yorumlanarak, zenginleştirilerek günümüze kadar gelmesi ve hala çok tartışılması, onun güncelliğini ne denli koruduğunun bir kanıtıdır.
Makyavel’i Makyavel yapan Makyavelist teorinin özünün özü ile bitiriyorum “Amaçlar araçları meşrulaştırır.”