Her şey AK Parti' nin 2019 yerel seçimlerinde başta İstanbul ve Ankara gibi ülkenin en önemli iki Büyükşehir Belediye seçimini kaybetmesiyle başladı..
O güne kadar tartışılması bir yana kimselerin aklına gelmeyen kimi uygulamalara tanık olmaya başladık..
Örneğin büyükşehir belediyelerinin ulaşım ve trafik ile ilgili kararları alarak planlama ve koordinasyon görevi üstlenen Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) 'ni oluşturan yapıda çoğunluk doğal olarak hizmeti veren Büyükşehir Belediyelerinde iken 2019 Mart seçimlerinin ardından yapılan basit! bir yönetmelik değişikliğiyle karar yeter sayısında ağırlık bir anda Büyükşehir temsilcilerinden iktidarın atadığı bürokratlarına geçmişti.
Şubat 2020' de İçişleri ve Şehircilik Bakanlıklarının ortak yönetmelik değişikliğiyle bu tarihe kadar 11 Büyükşehir, 10 hükümet temsilcisi kurumdan oluşan UKOME' de Milli Eğitim, Aile, Şehircilik Bakanlığından gelecek isimlerin katılmasıyla 11-10 olan Büyükşehir Belediyelerinin çoğunluğundaki denge, bir anda 11-14 biçimine döndü ve artık UKOME' de Büyükşehir Belediyelerinin yerine iktidarın atadığı kurum müdür veya temsilcilerinin borusu ötmeye başladı..
UKOME bu kadar önemli mi? Ağırlık Belediye temsilcilerinde değil de atanmış daire müdürlerinde olsa ne fark edecek? gibi sorular akıllara gelebilir.
Bu yönetmelik değişikliğinin ne anlama geldiği kısa zamanda İstanbul' daki gelişmelerle ortaya çıktı.
Yeni Başkan Ekrem İmamoğlu' nun 5 bin yeni taksi plakası dağıtılması ve bin minibüs ile dolmuş'un trafikten çekilerek sahiplerine bin taksi plakası verilmesi yönündeki önerisi zorunlu olarak UKOME' de görüşülüp onaylanması gerekiyordu.
İlk önerge Haziran 2020' de komisyona geldi ve artık 14 bürokratın çoğunluğa sahip olduğu UKOME' de reddedildi.
Tüm İstanbul' un ilgiyle izlediği o toplantı ardından İmamoğlu kararın değiştirilme olasılığına karşı şansını denemek üzere Kasım ve Aralık 2020' deki komisyonlarda yeniden girişimde bulundu..
Ancak sonuç değişmedi. 14 kişilik bürokratik kadro firesiz geldi toplantıya ve topluca hayır dedi..
İmamoğlu sonucu "Talimat öyle geldi, mesajlardan görüyorum" diyerek değerlendiriyor ama konuyu gündemde tutmaya ve takip etmeyi sürdürmeye kararlı olduğunu söylüyordu.
Öyle de oldu.
5 bin yeni taksi plakası kararı rafa kaldırılırken metro ve benzeri toplu taşıma sistemlerinin devreye girmesiyle mağdur duruma düşen 750 minibüs ile 250 dolmuşu taksiye çevirme girişimi tüm UKOME toplantılarının ana gündem maddesi haline geldi.
Bir yandan ellerinde tuttukları taksi plakaları değer kaybetmesin diye yenilerine geçit vermemek için her türlü girişimde bulunan bir grup..
Bir yandan da minibüs hattının etkisini yitirmesiyle umudunu verilecek taksi plakasına bağlayan esnaf..
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Son girişimi 25 Mart 2021' de yaptı.
UKOME komisyonuna 6. kez sevk edilen teklif yine eksiksiz katılan 14 atanmışın oylarıyla ret edildi.
Ret kararını duyan bir minibüsçü, komisyon toplantısının yapıldığı Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi önüne getirdiği minibüsü yakmaya kalkınca konu yeniden kamuoyunun ilgisini çekti ama sonuç değişmedi..
Muhtemelen de değişmeyecek..
2005' te yerel yönetimlere güvenlik, adalet dışında kalan tüm hizmetleri devredecek yapısal değişime hazırlanan bu amaçla yasal düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışan AK Parti geçen zaman içinde merkezi idareye, iktidara öylesine hakim oldu ki, artık millet bahçelerini de kentsel dönüşümleri de yapmaya, belde müftülerini atamaktan bir ilçede hangi sporun yapılacağına kadar hayatımızın her alanını doldurmaya başladı..
Ve geldiğimiz son nokta; İstanbul trafiğine artık çıkamayacak minibüsçünün mağduriyetini önlemek için taksi hizmeti vermesini sağlayacak düzenlemeyle ilgili karara İstanbul Büyükşehir Belediyesi evet dese de, İstanbul Milli Eğitim veya Aileden sorumlu Müdür hayır dediğinde süreç bloke oluyor..
Özellikle İstanbul, Ankara Büyükşehir Belediyelerini kaybeden AK Parti' nin Belediyelere yönelik operasyonları UKOME dengelerini değiştirecek 'projelerden' ibaret değil..
Belediye Şirketlerine ve şirketlerin kanuni temsilcileri kabul edilen yönetimleriyle ilgili uygulamaya geçmesinin önünde yasal engel kalmayan yeni düzenlemeler için gün sayılıyor..
Örneğin AK Parti' nin 2019 yerel seçimlerine kadar çok etkin kullandığı tüm hizmetleri Belediyelere bağlı ama neredeyse belediyelerden bağımsız ve paralel yapıdaki şirketler üzerinden yürüttüğü yönetim modelinin önünü kesme..
Örneğin çeşitli büyük projelerin finansmanı ve kaynak anlamında dış kredi temininde Büyükşehir Belediyelerinin önüne çıkarılan engeller..
Örneğin sosyal yardımları onca yıl belediyeler üzerinden yürüten Erdoğan' ın, önemli Büyükşehirler elden gidince aynı sosyal yardımların tümünü merkeze bağlayıp, tek elden dağıtma ve buradan siyasi avantaj sağlama girişimleri..
Özellikle Belediye şirketlerinin yönetimini belirleme yetkisini Başkandan alıp Meclislere verme yolunda atılan adımlar ve bu konuda yasal süreçlerin tamamlanmasıyla bundan sonra olacaklar hayli ilginçlikte bir yeni dönemin de habercisi olacak..
Sürecin nasıl işleyeceği ve kaçınılmaz biçimde tanık olacağımız kaotik durumu bir sonraki makalede örneklerle anlatmaya çalışacağım..