“Dağarcığı; gezdiği ve düşlediği şehirlerle doldu”
Dokuz günlük bayram tatili Türkiye genelinde kitlesel bir hareketliliğe yol açtı. Vatandaş, pandemi nedeniyle biriken tatil özlemini giderdi. Sadece turistik bölgeler tıka basa dolmadı. Anadolu’nun hemen her bölgesi eş, dost, akraba ziyaretiyle payına düşeni fazlasıyla aldı. Fakat benim gibi bayramı evinde geçirenler de vardı. Dışarıdaki yoğunluk, pahalılık ve trafik keşmekeşi beni evde kalmaya ikna etti. Ben de gezi niyetine bol bol seyahat videoları izledim.
YouTube’taki seyahat videolarını beğeniyorum. Ağırlıkla yabancı ülke videoları ilgimi çekiyor. Genç YouTuber’ler bizim için dünyayı geziyor, güzel ilginç izlenimler aktarıyorlar. Onların içlerinde öyle başarılı olan, üne kavuşanlar var ki; hem geziyor hem de belli bir izleyici sayısına ulaştıklarında para kazanıyorlar yaptıkları işten.
Oturduğunuz yerden dünyayı odanıza sığdırmak güzel duygu. Dünya, ülkeler ve insan yaşamları hakkında pek çok doğru bildiğimiz yanlışlar olduğunu öğreniyorsunuz. Türkiye ile kıyaslama imkanına kavuşuyorsunuz. Artıları ve eksileri üst üste koyduğumda, genel olarak Türkiye’de yaşamaktan memnunum ben. Zaten seyahat videolarından da böyle bir sonuç çıkartmak mümkün. Türkiye yaşanabilirlik bakımından bir dünya ortalaması tutturmuş bana göre. Elbette artılar eksiler hep var. Ancak sonuç itibarıyla yaşanabilir bir ülke Türkiye.
Zengin ülkelere bakınca daha çok kuzey yarım kürede bulunuyorlar. Örneğin İskandinav ülkeleri hem zengin, eğitimli hem de sosyal devlet anlayışı bakımından oldukça ilerideler. Ama iklimi o kadar soğuk ki; güneşsiz geçen günler aylar depresif bir ruh hali yaratıyor. Sosyal yaşamda içe dönük, evlere kapanmış, yalnız insanlar diyarı oralar. Ülkemizdeki mutedil hava koşulları ve iklim sebebiyle oluşan ucuz sebze- meyve bolluğu ve çeşitliliği, güneşli açık havalar insana yaşama sevinci veriyor.
İklim, soğuk ve değişik güneş döngüsü kuzey ülkelerinde intihar vakalarında artışı ve aşırı alkol tüketimini tetikliyor. Norveç’te biraz irice tek bir dolmalık biber 6 euro’dan satılıyor. Kazandıkları paralar TL’ye çevirilince epey fazla ancak oradaki fiyatlar da alınan ücretlere göre oldukça yüksek. Beğendiğim taraflar da çok kuzey ülkelerinde. Örneğin, eğitim düzeyleri, düşük suç oranları, doğaya, hayvanlara karşı aşırı hassasiyetleri ve her açıdan ölçülü insan ilişkileri artı taraflar olarak öne çıkıyor.
Zengin refah ülkeleri kuzey yarım kürede dedik. Batı ucunda ABD ve Canada, Atlantik’in bu yakasında Avrupa ülkeleri ve Pasifik yakasında Güney Kore ve Japonya’ya uzanan hatta bulunuyor bu ülkeler ekseriyetle…Arada dünyanın en büyük yüz ölçümüne sahip Rusya ve dünya liderliğine oynayan Çin var. Ne gariptir ki; bu iki ülkede bir refah ülkesi değil. Zengin ve hatta süper güç dediğimiz ülkeler, İskandinav ve Avrupa ülkeleri kadar sosyal devlet anlayışından ve gelir dağılım adaletinden yoksunlar. ABD, Rusya ve Çin bu kategoriye giren ülkeler.
Tabii bir de kuzey yarım küre ülkesi sayamayacağımız Hindistan var. Tam bir tezatlar ülkesi hem dünyanın sayılı zengin ülkeleri arasında hem de en fakir insanların bir arada yaşadığı renkli, çelişkiler ülkesi. Kuzey yarım kürede kalmaya devam edersek, orada ülkemiz Türkiye var Orta Asya Türk cumhuriyetleri İran gibi orta sıkletteki ülkeler bulunuyor.
Güney yarım kürenin zenginleri Avrupa ayarındaki ülkeler Avustralya ve Yeni Zelanda’dır. Güney yarım kürenin petrol zengini körfez ülkelerini de saymamak olmaz. Ticaret ile zenginleşen Hong Kong, Tayvan ve Singapur da kendilerine mahsus kuralları ve küçük, sıkışık alanlarıyla dünyada dikkat çeken ülkeler.
Güney Amerika ülkelerini Küba hariç hemen hemen benzer ekonomik ve kültürel daire içinde sayabiliriz. Afrika ülkeleri derseniz bildiğiniz gibi çok geniş coğrafyada, birçok noktada hala bakir, kuzeyine çıktıkça Müslüman kimliğe bürünen ve keşfedilmeyi bekleyen ülkeler topluluğu.
Demokrasi ile zenginlik arasında sürekli bir bağ kurulur. Ancak dünyada demokrasisi gelişmemiş katı kurallarla yönetilen, en az demokrasisi var denilebilecek ülkeler kadar, totaliter sınıfa giren fakat zengin ülke bulunmaktadır. Demokrasi ile ekonomik gelişmişlik her yerde aynı seviyede değildir. Zengin ülkeler dünyanın her tarafında bulunurken, zenginliği ne demokrasiye, ne sadece bir dini aidiyete veya kültüre, iklim kuşağına bağlamamak gerekiyor.
Zenginliğini demokrasi, insan hakları, çevrecilik ve sosyal adalet ile bütünleştirmiş bana göre ideal sayılabilecek İskandinav ülkeleri var sadece ama oradaki iklim koşulları ve yeni yeni problem oluşturmaya başlayan sığınmacılar, dezavantaj yaratan tarafları olarak duruyor.