Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Almanya Acı Vatan

“Geldiğin yeri unutursan, gittiğin yerde kaybolursun”     ‘Almanya Acı Vatan’ 1979 yılında çevrilmiş bir Şerif Gören filmidir. Türk sinemasının klasikleri arasında yerini alan film; Almanya-göç-gurbet temaları ne zaman dile gelse akla gelen ilk örneklerdendir. Acı vatan adı o dönemde Türklere yeni yeni vatan olmaya başlayan Almanya’da; dramatik hayat hikayelerini ve zorluklarını anlatmak bakımından oldukça isabetli bir isimdir. Gurbet sözcüğü, birinci kuşak Türkler için 60’lı ve 70’li yıllar Almanya’sıyla adeta eş anlamlı hale gelmiştir. 1979 koşulları acı vatan tanımlamasında simgeleşirken, göçün 60.yılında bambaşka dinamikler söz konusudur. Günümüzdeyse göç edenleri Biontech aşısının mucidi prof. Uğur Şahin ve eşi dr. Özlem Türeci sembolize etmektedir.     Göçün 60.yılı; eski bir Almancı olarak bana göre genellikle bir başarı hikayesi addedilebilir. Türkler büyük ölçüde Alman toplumuna entegre olmuş insanlar grubudur. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier; İş Gücü Antlaşmasının 60. yıl dönümü nedeniyle Türkleri kabul etti. Davette bugün artık dördüncü neslin yaşam sürdüğü ülkede, her nesilden temsilciler vardı.     Steinmeier; konuşmasında tüm dünya liderlerine örnek teşkil etmesi gereken açıklamalarda bulundu. Konuşma aslında şu tek cümleyle özetlenebilir. “ Ülkemize gelen misafir işçiler bugün artık hep birlikte Almanya olmuşlardır.” O misafir işçiler ki başlarda gidici gözüyle bakılan insanlardı. Dil sorunları, kültürel uyumsuzlukları, mesleki yetersizlikleri vardı. İtildiler, kakıldılar…İlk kuşağın acılı hayatları, yazar Günter Wallraff’ın ‘ En Alttakiler’ (Ganz Unten) kitabına çok ses getiren malzeme oldu.    O günlerde Almanların şu meşhur sözü dolaşımdaydı;  “Biz iş gücü istedik oysa gelenler insandı.” Evet, onlar insandı. İnsani gereksinimleri vardı. Eşleri, çocukları, geride bıraktıkları bir yaşamları vardı. İkinci dünya savaşı ardından ekonomik kalkınmada mucizeler gerçekleştiren Almanya her alanda iş gücüne ihtiyaç duyuyordu. Gelenler iş gücü ihtiyacını karşılayacak ve bir müddet sonra ülkelerine geri döneceklerdi. Ama hayatın gerçekleri böyle düşünenlerle aynı telden çalmıyordu. Misafir denilen işçiler kalıcı oldular. Eşlerini, çocuklarını, akrabalarını tek tek yanlarına aldılar.     Bu ilk başta hesapta olmayan bir durumdu. Fakat zamanla yeni durumun üstesinden gelindi. Çalışkan Türkler, Alman ekonomisine önemli katkılar sundular. Bakınız bu konuda ekonomist Ege Cansen güzel bir tespitte bulundu ve dedi ki; “ Göçmenler gittikleri ülkelerin ekonomisine olumlu katkılar yaparlar. Bu Almanya için de şimdiki Türkiye için de geçerlidir.” Ben de Almanya geçmişi olan biri olarak bu görüşe katılıyorum. Yaşadığım Mersin’de de bunu Suriyeliler üzerinden gözlemlemekteyim.     Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier devamla şöyle dedi:  “Onlarsız bir Almanya artık düşünülemez. Göçmenler, onların çocukları ve torunları artık fabrikalarda ve araştırma tesislerinde çalışıyor. Onlar sanatçılar ve müzisyenler, girişimciler ve aşı geliştiriciler, hakimler ve savcılar, parlamento üyeleri, müsteşarlar, bakanlar...” Cumhurbaşkanı tüm ülke adına onlara teşekkür etti.     Ancak tabii her şey sütliman değil. Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı Avrupa’da yükselen değer. Irkçı partiler oylarını sürekli yükseltiyor. Almanya’da 26 Eylül’de bir genel seçim yapılacak. Genel seçimler yeni politikaların belirlenmesi açısından önemlidir ve oradaki Türkleri de her bakımdan ilgilendirir. Çeşitli partilere dağılmış Türkiye kökenli Almanlar parlamentoya giriş vizesi almak için mücadele edecek. 800 bin Türkiye kökenli seçmen oy kullanacak.     Şu anki tabloya göre; sosyal demokrat parti SPD önde görünüyor. Muhtemelen, SPD bir koalisyon hükümeti kurarak, CDU’lu Merkel’den başbakanlığı devralacak. Son anketlere göre yabancı karşıtı AfD partisi yüzde 11 oy ile beşinci büyük parti konumunda. İsteğimiz, o partinin koalisyon ortağı konumuna ulaşmamasıdır.  
Ekleme Tarihi: 23 Eylül 2021 - Perşembe

Almanya Acı Vatan

“Geldiğin yeri unutursan, gittiğin yerde kaybolursun”

 

  ‘Almanya Acı Vatan’ 1979 yılında çevrilmiş bir Şerif Gören filmidir. Türk sinemasının klasikleri arasında yerini alan film; Almanya-göç-gurbet temaları ne zaman dile gelse akla gelen ilk örneklerdendir. Acı vatan adı o dönemde Türklere yeni yeni vatan olmaya başlayan Almanya’da; dramatik hayat hikayelerini ve zorluklarını anlatmak bakımından oldukça isabetli bir isimdir. Gurbet sözcüğü, birinci kuşak Türkler için 60’lı ve 70’li yıllar Almanya’sıyla adeta eş anlamlı hale gelmiştir. 1979 koşulları acı vatan tanımlamasında simgeleşirken, göçün 60.yılında bambaşka dinamikler söz konusudur. Günümüzdeyse göç edenleri Biontech aşısının mucidi prof. Uğur Şahin ve eşi dr. Özlem Türeci sembolize etmektedir.

 

  Göçün 60.yılı; eski bir Almancı olarak bana göre genellikle bir başarı hikayesi addedilebilir. Türkler büyük ölçüde Alman toplumuna entegre olmuş insanlar grubudur. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier; İş Gücü Antlaşmasının 60. yıl dönümü nedeniyle Türkleri kabul etti. Davette bugün artık dördüncü neslin yaşam sürdüğü ülkede, her nesilden temsilciler vardı.

 

  Steinmeier; konuşmasında tüm dünya liderlerine örnek teşkil etmesi gereken açıklamalarda bulundu. Konuşma aslında şu tek cümleyle özetlenebilir. “ Ülkemize gelen misafir işçiler bugün artık hep birlikte Almanya olmuşlardır.” O misafir işçiler ki başlarda gidici gözüyle bakılan insanlardı. Dil sorunları, kültürel uyumsuzlukları, mesleki yetersizlikleri vardı. İtildiler, kakıldılar…İlk kuşağın acılı hayatları, yazar Günter Wallraff’ın ‘ En Alttakiler’ (Ganz Unten) kitabına çok ses getiren malzeme oldu.

 

 O günlerde Almanların şu meşhur sözü dolaşımdaydı;  “Biz iş gücü istedik oysa gelenler insandı.” Evet, onlar insandı. İnsani gereksinimleri vardı. Eşleri, çocukları, geride bıraktıkları bir yaşamları vardı. İkinci dünya savaşı ardından ekonomik kalkınmada mucizeler gerçekleştiren Almanya her alanda iş gücüne ihtiyaç duyuyordu. Gelenler iş gücü ihtiyacını karşılayacak ve bir müddet sonra ülkelerine geri döneceklerdi. Ama hayatın gerçekleri böyle düşünenlerle aynı telden çalmıyordu. Misafir denilen işçiler kalıcı oldular. Eşlerini, çocuklarını, akrabalarını tek tek yanlarına aldılar.

 

  Bu ilk başta hesapta olmayan bir durumdu. Fakat zamanla yeni durumun üstesinden gelindi. Çalışkan Türkler, Alman ekonomisine önemli katkılar sundular. Bakınız bu konuda ekonomist Ege Cansen güzel bir tespitte bulundu ve dedi ki; “ Göçmenler gittikleri ülkelerin ekonomisine olumlu katkılar yaparlar. Bu Almanya için de şimdiki Türkiye için de geçerlidir.” Ben de Almanya geçmişi olan biri olarak bu görüşe katılıyorum. Yaşadığım Mersin’de de bunu Suriyeliler üzerinden gözlemlemekteyim.

 

  Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier devamla şöyle dedi:  “Onlarsız bir Almanya artık düşünülemez. Göçmenler, onların çocukları ve torunları artık fabrikalarda ve araştırma tesislerinde çalışıyor. Onlar sanatçılar ve müzisyenler, girişimciler ve aşı geliştiriciler, hakimler ve savcılar, parlamento üyeleri, müsteşarlar, bakanlar...” Cumhurbaşkanı tüm ülke adına onlara teşekkür etti.

 

  Ancak tabii her şey sütliman değil. Yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığı Avrupa’da yükselen değer. Irkçı partiler oylarını sürekli yükseltiyor. Almanya’da 26 Eylül’de bir genel seçim yapılacak. Genel seçimler yeni politikaların belirlenmesi açısından önemlidir ve oradaki Türkleri de her bakımdan ilgilendirir. Çeşitli partilere dağılmış Türkiye kökenli Almanlar parlamentoya giriş vizesi almak için mücadele edecek. 800 bin Türkiye kökenli seçmen oy kullanacak.

 

  Şu anki tabloya göre; sosyal demokrat parti SPD önde görünüyor. Muhtemelen, SPD bir koalisyon hükümeti kurarak, CDU’lu Merkel’den başbakanlığı devralacak. Son anketlere göre yabancı karşıtı AfD partisi yüzde 11 oy ile beşinci büyük parti konumunda. İsteğimiz, o partinin koalisyon ortağı konumuna ulaşmamasıdır.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.