‘İyi bir adamı onur yolundan hiçbir şey döndüremez’
Folklor dendiğinde çoğumuz bundan halk oyunları anlamı çıkartırız. Oysa folklor Fransızca kökenli bir sözcük olup folk halk, lore bilgi anlamındadır. Bundan halk bilgisi, halk bilimi kavramı ortaya çıkmıştır. Halk Arapça kökenli bir sözcüktür bilim ise Türkçe kökenlidir. Görüyorsunuz bilim sözcüğünün geçtiği her yerde, ciddiye alınacak duyarlılık gerekmektedir. Sözcüklerin kökeni önemlidir. Elbette bunu bizlere ulaştıracak, anlatacak uzmanlara da ihtiyaç vardır ki eğitimci yazar Hilmi Dulkadir onlardan biridir.
Halk bilimi veya folklor bir ülkede ya da bölgede yaşayan halkın kültürünü incelemektir. Buna sözlü edebiyat, gelenek, töre, inanç, mutfak, müzik, halk oyunları ve halk hekimliği girer. Çok geniş yelpazede inceleme yapmak bir uzmanlık dalıdır. Halk bilimi yazılı belgelerden çok sözlü edebiyatı, atalardan gelen inanılan gelenekleri inceler. Türk halk bilgisi de zaten yazılı bilgilerden ziyade sözlü anlatım geleneğine dayalıdır.
Türkçeyi yaşatmak, Türk milletini yaşatmaktır. Türk gelenek ve töreleri nesilden nesile aktarılarak gelmiştir. Özellikle Cumhuriyet döneminde yazılı kayıt altına alınmaya başlamış, yaşatılmaya çalışılmıştır. Hilmi Dulkadir de verdiği birçok eserle bu çabaya ortak olan araştırmacılardandır.
Dulkadir, 1955 yılında Malatya’nın Sürgü kasabasında doğdu. Tokat ilköğretmen okulunu 1975 yılında tamamladı. Elazığ ve Mersin Mut ilçesinde öğretmenlik yaptı. 1980 yılında Mut halk eğitimi merkezi müdürü oldu. 1986 yılında aynı görevle Mersin merkeze atandı. Dulkadir, bir taraftan müdürlük görevini yürütürken, diğer taraftan kendini geliştirmeye ve çeşitli dallarda eğitimini sürdürmeye, halk bilimi (folklor) ve kavimleri, kültür oluşumlarını karşılaştırarak inceleme (etnografya) çalışmalarına devam etti.
Eğitim hayatı örnek alınacak başarı ve çeşitliliktedir. Tokat ilköğretmen okulunun ardından, eğitim fakültesi (ön lisans), iktisat fakültesi (lisans), Türk dili ve edebiyatı- halk edebiyatı- ana bilim dalı ( yüksek lisans) eğitimlerini tamamlamıştır. Yüksek lisans tezini ilimizdeki son yörükler, Sarıkeçililer üzerine yapmıştır.
Meslek hayatı da eğitim hayatına paralel başarılarla doludur. 1986 yılından 2006 yılına değin Mersin Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü yapmıştır. 2006- 2014 arası Mersin Özel İl İdaresi İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı görevinde bulunmuştur. İl Özel İdaresinin kapanması üzerine, Mersin Büyükşehir Belediyesine atanmış ve 2020 yılında 45 senelik meslek hayatını sonlandırarak emekli olmuştur.
Hilmi Dulkadir, Avrupa’dan, Amerika’ya oradan Asya’ya ya sekiz farklı ülkede eğitim, araştırma ve inceleme çalışmalarında bulunmuştur. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından halk kültürü araştırmaları yapmak üzere- Gaziantep, Elazığ, Mersin, Kayseri, Kars, Malatya- yurdun çeşitli illerinde görevlendirilmiştir. Dulkadir, tüm bu gezi, inceleme ve araştırma çalışmalarını 1985-2018 yılları arasında yayımladığı sekiz ayrı kitapta değerlendirmiştir. Elbette eğitimci yazarımızın tüm çalışmaları yayımladığı eserlerle sınırlı değildir. O, dokuz ayrı kitabını daha Türk milletinin hizmetine sunma çabası içindedir.
Hilmi Dulkadir’in yaşamını incelediğimde karşıma vatan sevdalısı, çalışkan, idealist bir eğitimci, araştırmacı, yazar profili çıktı. Yaptığı işlere bakınca, onun tüm bunları bir yaşam içerisine nasıl sığdırdığını çok merak ettim doğrusu. Tabii tüm bunların sevgisiz ve maneviyatsız yapılması pek mümkün değildir.
Dulkadir meslek yaşamı boyunca üç ayrı dergi çıkartmıştır. 19 konferansa konuşmacı olarak katılmıştır. 20 ulusal sempozyum, 7 tane de uluslar arası sempozyum sunmuştur. Biri yurtdışında olmak üzere 150 makaleye imza atmıştır. 1995-2020 yıları arasında bizzat yürüttüğü, ortaklık kurduğu ve iştirakçi olarak 100’ü aşkın proje içerisinde yer almıştır. Birçok sivil toplum kuruluşu üyelikleri de bulunan Dulkadir, evli ve üç çocuk babasıdır.
Hilmi Dulkadir, kesinlikle bir köşe yazısına sığmayacak büyüklük ve değerde işlere imza atmıştır. 1979 senesinden bu yana Mersin’de yaşayan yazar, Mersin’in zengin kültürünü, etnik çeşitliliğini ve yetişmiş insan varlığını beğeniyor ve daha çok araştırma isteği duyuyor.
Hilmi Dulkadir, ülkemizin iyi yetişmiş gençlerine güveniyor ve onların en büyük zenginliğimiz olduğunu vurguluyor.