Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Alfabenin Son Harfi ve Nesnellik

‘Vatanlarını yaşanmaz bulanlar; vatanlarını yaşanmaz kılanlardır’ Cemil Meriç     Öğretmenim M.Ali Elçin bana bir soru sordu. Dedi ki “alfabenin sonunda ne var?” Hiç düşünmeden “Z harfi ” dedim. Güldü ve çıkardığı kağıda “alfabe” yazdı. “Şimdi bak bakayım alfabenin sonunda ne var?” Hayret! Alfabenin sonunda Z değil E harfi vardı. İşte bu, kişinin algılamasına bağlı olarak değişkenlik gösteriyordu ve ikisi de doğruydu. Nasıl anladığına ve gördüğüne bağlıydı.   Türkiye’nin durumu yukarıdaki örneğe çok benzer. Hani, gözleri bağlı olan insanlardan bir fil tarifi yapmaları istenmiş. Onlar da fili tuttukları yerlerden tarif etmişler. Nesnellik zor mesele. Hele bugünkü enformasyon akışında. Muhalifseniz izlediğiniz kanallar bellidir. 7/24 “Battık, bittik, öldük” nidaları yükselir… Hükümete yakın kanallar da ülkenin durumunu iyimser ve olduğundan güzel gösterme çabası içindedir. Vatandaş ne yapsın? Hangi kanalı, haber kaynağını izlesin? Akşam yorgun argın evine dönüyor doğrudan bildiği, alışık olduğu mecralara takılıyor. Değiştirmek, sorgulamak istemiyor, bu aklına dahi gelmiyor. Önüne konulanı kendi ideolojik arka planına göre peşinen doğru belliyor.    İnsanın sadece kendi olması, dış etkenlerden bağımsız düşünmesi ve davranması çoğu zaman mümkün değildir. İnsanı tarif ederken birçok tanımlamalar yapılır. Düşünen varlık denir, savaşan varlık denir, sosyal varlık denir, liste uzayıp gider…İnsan tüm bunlara ilaveten çevresinden etkilenen bir varlıktır. Çevresine göre şekillenir. Aldığı eğitim, ekonomik yapısı belirleyicidir. ‘Keçi formülü’ denen bir olgu var. KeÇi; derken, KeÇi’nin Ç’si büyük yazılır. ‘Kalıtım, Eğitim, Çevre, İstemek’ diye sıralarken Ç yani çevre büyük, diğerleri küçük yazılır.  Bununla insan gelişimi üzerindeki en büyük etkinin çevresi olduğu vurgulanmak istenir.   Çevre bu denli etkiliyse ki doğrudur. Çevremizdeki insanlar ne kadar nesneldir, tarafsızdır? Çevremizdeki insanlar nesnellikten olabildiğince uzaktır. Günümüzde menfaat ilişkileri ön plandadır. Ekonomik bağımsızlığını sağlayamamış insanlar, bir yerlere yaslanma ihtiyacı hissederler. Kendilerini birtakım kaygılardan kurtaranlar için, bu kez çocuk-torun derdi başlar. İnsanlar kendileri kadar, yakınları için de nesnellikten uzak davranabilir.      Kabul etmek lazım. Pandemi süreciyle beraber dünya ekonomileri zora girdi. Pahalılık arttı. Emtia fiyatları yükselişe geçti. Tedarik zinciri kopma noktasında geldi. Enflasyon tüm dünyada atağa geçti. Sorunlar sadece pandemiyle sınırlı kalsa yine baş etmek mümkün olacaktı. Fakat iki yıl süren kurak dönem yaşandı. Kuraklık da ekonomiye ekstra bir yük getirdi. Tam 2022 yılından umutlu bir beklenti içine girilmişken, bu kez 24 Şubat’ta Ukrayna savaşı çıktı.   Ülkemizdeki olumsuz göstergelerin büyük kısmı dünya piyasalarıyla alakalı sıkıntılardır. Diğer taraftan bazı yönetimsel hataların da varlığı bilinmelidir. Örneğin bir liyakat meselesi vardır çok tartışılan… İnsanlardaki hakim düşünce, devlet kademelerinde liyakattan çok yandaşlığa, partizanlığa önem verildiğidir. Devletteki israf, bürokrasinin hantallığı ve fren görevi gördüğü de çok şikayet konusudur. Mademki bugün nesnellikten konuşuyoruz o halde meselelere çok yönlü bakmak ve kimi zaman empati yaparak yaklaşmak lazım. Sadece ezberlerden konuşmak doğru olmaz ki Türkiye’de genellikle yapılan budur.   Pahalılık can yakan can sıkan konudur ve hemen herkesi etkiler. Pahalılıkta dış etkenleri göz önünde tutmak doğru ve gereklidir. Ama suçu hepten başkalarının üzerine atmak yanlıştır. Stokçular, vurguncular, zincir marketler tamam da devlet adına satış yapan tanzim satış mağazalarındaki fiyatlar da diğerleriyle aynı seviyededir. Demek ki pahalılığın kaynağı, belli zümrelere yıkılmayacak kadar komplike bir meseledir.   Mahalle baskısı denen bir şey var. İnsanlar araziye uymak, çevresindekileri rahatsız etmemek, huzur kaçırmamak, ilişkileri bozmamak adına ‘mış’ gibi davranır. Ülkemizdeki sorunların başında ‘kendin’ olamamak gelir. ‘El ne der’ endişesi çoğu zaman baskın duygudur.  Nesnellik zor zanaat be usta!    
Ekleme Tarihi: 26 Mayıs 2022 - Perşembe

Alfabenin Son Harfi ve Nesnellik

‘Vatanlarını yaşanmaz bulanlar; vatanlarını yaşanmaz kılanlardır’ Cemil Meriç

 

  Öğretmenim M.Ali Elçin bana bir soru sordu. Dedi ki “alfabenin sonunda ne var?” Hiç düşünmeden “Z harfi ” dedim. Güldü ve çıkardığı kağıda “alfabe” yazdı. “Şimdi bak bakayım alfabenin sonunda ne var?” Hayret! Alfabenin sonunda Z değil E harfi vardı. İşte bu, kişinin algılamasına bağlı olarak değişkenlik gösteriyordu ve ikisi de doğruydu. Nasıl anladığına ve gördüğüne bağlıydı.

  Türkiye’nin durumu yukarıdaki örneğe çok benzer. Hani, gözleri bağlı olan insanlardan bir fil tarifi yapmaları istenmiş. Onlar da fili tuttukları yerlerden tarif etmişler. Nesnellik zor mesele. Hele bugünkü enformasyon akışında. Muhalifseniz izlediğiniz kanallar bellidir. 7/24 “Battık, bittik, öldük” nidaları yükselir… Hükümete yakın kanallar da ülkenin durumunu iyimser ve olduğundan güzel gösterme çabası içindedir. Vatandaş ne yapsın? Hangi kanalı, haber kaynağını izlesin? Akşam yorgun argın evine dönüyor doğrudan bildiği, alışık olduğu mecralara takılıyor. Değiştirmek, sorgulamak istemiyor, bu aklına dahi gelmiyor. Önüne konulanı kendi ideolojik arka planına göre peşinen doğru belliyor.

   İnsanın sadece kendi olması, dış etkenlerden bağımsız düşünmesi ve davranması çoğu zaman mümkün değildir. İnsanı tarif ederken birçok tanımlamalar yapılır. Düşünen varlık denir, savaşan varlık denir, sosyal varlık denir, liste uzayıp gider…İnsan tüm bunlara ilaveten çevresinden etkilenen bir varlıktır. Çevresine göre şekillenir. Aldığı eğitim, ekonomik yapısı belirleyicidir. ‘Keçi formülü’ denen bir olgu var. KeÇi; derken, KeÇi’nin Ç’si büyük yazılır. ‘Kalıtım, Eğitim, Çevre, İstemek’ diye sıralarken Ç yani çevre büyük, diğerleri küçük yazılır.  Bununla insan gelişimi üzerindeki en büyük etkinin çevresi olduğu vurgulanmak istenir.

  Çevre bu denli etkiliyse ki doğrudur. Çevremizdeki insanlar ne kadar nesneldir, tarafsızdır? Çevremizdeki insanlar nesnellikten olabildiğince uzaktır. Günümüzde menfaat ilişkileri ön plandadır. Ekonomik bağımsızlığını sağlayamamış insanlar, bir yerlere yaslanma ihtiyacı hissederler. Kendilerini birtakım kaygılardan kurtaranlar için, bu kez çocuk-torun derdi başlar. İnsanlar kendileri kadar, yakınları için de nesnellikten uzak davranabilir.  

   Kabul etmek lazım. Pandemi süreciyle beraber dünya ekonomileri zora girdi. Pahalılık arttı. Emtia fiyatları yükselişe geçti. Tedarik zinciri kopma noktasında geldi. Enflasyon tüm dünyada atağa geçti. Sorunlar sadece pandemiyle sınırlı kalsa yine baş etmek mümkün olacaktı. Fakat iki yıl süren kurak dönem yaşandı. Kuraklık da ekonomiye ekstra bir yük getirdi. Tam 2022 yılından umutlu bir beklenti içine girilmişken, bu kez 24 Şubat’ta Ukrayna savaşı çıktı.

  Ülkemizdeki olumsuz göstergelerin büyük kısmı dünya piyasalarıyla alakalı sıkıntılardır. Diğer taraftan bazı yönetimsel hataların da varlığı bilinmelidir. Örneğin bir liyakat meselesi vardır çok tartışılan… İnsanlardaki hakim düşünce, devlet kademelerinde liyakattan çok yandaşlığa, partizanlığa önem verildiğidir. Devletteki israf, bürokrasinin hantallığı ve fren görevi gördüğü de çok şikayet konusudur. Mademki bugün nesnellikten konuşuyoruz o halde meselelere çok yönlü bakmak ve kimi zaman empati yaparak yaklaşmak lazım. Sadece ezberlerden konuşmak doğru olmaz ki Türkiye’de genellikle yapılan budur.

  Pahalılık can yakan can sıkan konudur ve hemen herkesi etkiler. Pahalılıkta dış etkenleri göz önünde tutmak doğru ve gereklidir. Ama suçu hepten başkalarının üzerine atmak yanlıştır. Stokçular, vurguncular, zincir marketler tamam da devlet adına satış yapan tanzim satış mağazalarındaki fiyatlar da diğerleriyle aynı seviyededir. Demek ki pahalılığın kaynağı, belli zümrelere yıkılmayacak kadar komplike bir meseledir.

  Mahalle baskısı denen bir şey var. İnsanlar araziye uymak, çevresindekileri rahatsız etmemek, huzur kaçırmamak, ilişkileri bozmamak adına ‘mış’ gibi davranır. Ülkemizdeki sorunların başında ‘kendin’ olamamak gelir. ‘El ne der’ endişesi çoğu zaman baskın duygudur.  Nesnellik zor zanaat be usta!    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.