Önceki makalede enerji ihtiyacını Rusya’ ya, tüm üretimi de Çin’ e havale eden dünyanın, pandemi ile başlayıp Rusya’ nın Ukrayna işgali sonrası gerek enerji gerekse de ürün tedarikinde bugün ortaya çıkan küresel krizi atlatabilme yolunun yeni bir paradigma gerektirdiğini, 40-45 yıllık küreselleşme macerasının yeni bir evreye geçmekte olduğunu ele almıştım…
Pandemi döneminde sıkça dile getirdiğimiz “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” tezi, maskeler atılıp hayat normale dönmüş gibi görünse de bugün dünden daha güçlü biçimde öne çıkıyor…,
Sanayi üretimini ucuz Rus gazına dayandıran Almanya ve her türlü gereksinimini yıllardır Çin’ den sağlayan ABD, bağımlılığın yarattığı hayal dünyasından kabus dolu gerçeklerle yüzleşmeye ve bağımlılığı ikame edecek yeni çıkış yolları bulmaya çalışıyorlar…
Almanya ve ABD sembolik öneme ve ağırlığa sahip olsa da gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkelerde durum pek farklı değil…
Petrolün tüm evreni tehdit eden etkileri göz önüne alındığında Ukrayna ile başlayan süreç yaşanmasa da, enerjide tüm dünyayı dönüştürecek bir yeşil dalgaya zaten gereksinim vardı..
Petrol kartelleri egemen oldukları lobi güçleriyle farklı hikâye anlatsa da, hidrokarbonlara dayalı mevcut enerji sistemi, her gün biraz daha artan küresel ısınma tehlikesini yok saydığı fütursuzluğa dur demek,
En hafif deyimle tüm kaynakları hortumlayıp yok eden canavarca anlayışın yadsınamaz etkisiyle tüm dünya insanlığın sonunu getirecek yok oluşa sürüklenirken, cehennemden beter yaşam koşullarını geleceğini çaldığımız yeni nesillere onarabildiğimiz kadarıyla kurtarıp devretmek zorundayız…
Bu alanda kartellerin ve onların dayattığı ekonomik sistemi savunanların insafa gelmesini beklemek beyhude çaba, ham hayalden öte anlam ifade etmediğini tahmin etmek zor değil…
Ancak pandemi ile birlikte risk dolu barajın ardında birikmeye başlayan suların taşmasına Rusya’ nın Ukrayna saldırısı yol açtı…
Bu vaka olmasaydı da, sürdürülemez gidişe başka bir gelişmenin dur demesi kaçınılmazdı…
Putin’ in akıl almaz çılgınlığı sürdürülemez gidişin sonunu getirecek adımların atılmasını hızlandıracak…
Dünya yeni evreye merkezi yönetimlere bağımlılıktan arınmış yenilenebilir enerji modelleriyle geçmesi en yüksek belki de tek olasılık…
Sorun insanlığa kan ve gözyaşıyla bedel ödeten petrol çağının yerini alacak yeni çağın gelip gelmeyeceği sorusundan çok, ne zaman geleceği?
Oyunu daha akıllı okuyan ve gerekli dersleri çıkarma potansiyeli yüksek yönetim kadrosu ve mevcut lideri itibariyle Çin, gidişatın farkında ve bundan böyle çıkmakta olduğu ‘orta gelir tuzağına’ yakalanmadan refaha daha az sancılı nasıl ulaşacağı arayışında…
Putin onca zengin kaynakla Rusya’ yı daha zengin daha yaşanır bir ülke haline getirme yerine, tüketme yolunu seçerken Xi liderliğindeki Çin, örneğin eninde sonunda çatısı altına alacağı Tayvan konusunda söylem olarak sertleşse de, eylem olarak soğukkanlı olmayı tercih ediyor…
Ülkenin gelecekle ilgili makro politikalarının belirlendiği, önümüzdeki beş yılın yol haritasının çıkarıldığı, hedeflerin ortaya koyulduğu 20. Kongre Mao’ dan sonra ilk kez bir lideri on yıllık iki dönemin ardından evine göndermedi…
Xi, Komünist Parti üst yönetiminin yazılı olmayan oluru ve mutabakatıyla ömrü ve akıl sağlığı yeterse henüz belirlenmemiş bir geleceğe kadar başkanlığı sürdürecek…
7 kişiden oluşan ve ülkenin sahibi Komünist Parti Politbüro gibi her alanda en güçlü iradeyi ortaya koyabilen bir kadroyu biat eder konuma getirmek Xi için kolay olmadı ama kimisini korkutup sindirerek kimisine de ulufe dağıtarak koltuğunu tahkim etmeyi başardı…
Örneğin, parti içi muhalefeti bastırmak için sansürü ve tutuklama mekanizmasını genişleterek ekonomi ve toplum üzerinde daha güçlü devlet kontrolünü geri getirdi.
Yolsuzluğa karşı eşi benzeri görülmemiş bir baskıyla, bazı potansiyel siyasi rakipler de dahil olmak üzere yüzlerce üst düzey yetkiliyi görevden aldı.
90 milyon üyeye sahip Çin Komünist Partisine mensup tam 1,5 milyon kişi yolsuzluklarla itham edildi, büyük kısmı hapse atıldı, yerelleşmenin nimetlerinden yararlananların çanına ot tıkanırken yolsuzluk ve çürümüşlük gerekçe gösterilerek, yerel yönetimlerin yetkileri tırpanlandı, önemli kararlar, teşvikler, yatırım stratejileri yerelden alınıp Pekin’ e devredildi…
Bundan sonra Xi Jinping liderliğindeki Çin’ in izleyeceği yol haritasını görmek için kongre sonunda açıklanacak geleneksel bildirge oldukça önemli…
Ancak Çin resmi kaynakları şimdiden nasıl bir strateji izleneceğinin ipuçlarını veriyor…
Örneğin; Tayvan konusunda Putin’ in Ukrayna tarzı şahin adımlar atılmayacak ancak Makao ve Hong Kong’ da yumuşak birleşmeyi sağlayan “Bir Ülke, İki Sistem” yönteminin burada da işletilmesi sürpriz sayılmamalı…
Kongre açılışında Xi’ nin sunduğu 19. Kongre raporunda altı çizilen ana başlıklar geleceğe yönelik hedefleri de yansıtması bakımından önemli:
Örneğin ekonomi alanında; ‘reel ekonomiyi geliştirmenin en ön planda tutulacağı, imalat sanayi, uzay, ulaştırma, siber teknoloji ile dijital ekonomi gibi sektörlerin geliştirilmesinin yoğunlaştırılacağı, yeni tip sanayileşmenin hızlandırılacağı’ vaadi…
Örneğin; ‘tarımsal sektörlerin geliştirilmesi ve 120 milyon hektarlık ekili tarla yüzölçümünün korunması, tahıl tüketiminde kendine yeterliliğin sağlanması’ hedefi…
Ve raporun küreselleşmeyi deyim yerindeyse kutsayan; ‘yüksek seviyeli dışa açılma boyutunun genişletileceği, uluslararası ticaretin pekiştirileceği, Kuşak ve Yol inisiyatifi çerçevesinde uluslararası işbirliğinin güçlendirileceği, uluslararası ekonomik düzende çok taraflılık ve istikrarın korunacağı’ söylemi…
Kapitalizmin en etkili silahlarından küreselleşmeyi mucidi ABD’ nin elinden alıp, devlet kapitalizmi silahına dönüştürdükten sonra bayraktarlığını üstlenen ‘Komünist’ Çin…
Evet, dünya yeni bir evreye gebe…
Ve kurulacak yeni dünya düzeninde Çin en güçlü ülkelerden biri…
Fukuyama’ nın ‘Tarihin Sonu’ öngörüsünü Rusya değil ama Çin boşa çıkarıyor…