Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Bütüncül Yaklaşım

“Kabahatler mazeretler ile açıklanamaz”     Bugüne değin daha çok doğru habere ulaşma, doğru bilgiler edinme üzerinde yoğunlaştık. Sürekli bir dezenformasyondan kaçınma konusuna değindik. Günümüz iletişim dünyasında bunlar tabii ki önemli şeyler. Hatta olmazsa olmazlardan. Zira başka türlü manipüle edilir insan, yanlış mecralara çekilir. Amiyane tabirle kullanılır da diyebiliriz ki büyük çoğunluk kirli bilgiler eşliğinde kullanılmaktadır maalesef.   Temiz bilgiye ve habere erişim kadar, elde edilen o bilgileri üst üste koyarak, eklemleyerek bir arada değerlendirmek ve de bütüncül bir yaklaşım geliştirmek önemlidir. Analiz- sentez yapma yeteneği de girer bu işin içine.. Fakat bu aşama biraz profesyonellik ister. Profesyonellik derken öyle süper seviyede profesyonellik demiyorum ama işte, siyasetle uğraşanlar, medya işi içinde olanlar veya bir sivil toplum kuruluşunda aktif biçimde bulunanlar. En azından bunlardan bütüncül yaklaşım geliştirmeleri beklenir.   Misal, adam bir partinin genel merkezinde önemli pozisyonda attığı tweette diyor ki “Bizim aldığımız S-400’ler ne işe yarıyor? Hangi hava savunma durumunda devreye giriyor? Yoksa aldık ama kullanmıyor muyuz, nedir?” Attığı tweet aynen böyle. Sınırımızdaki havan topu mermilerini ve küçük çaplı roket saldırılarını kastediyor. Bilmiyor ki S-400’ler bu tür saldırıları önlemek için değil, uçaklar, balistik füzeler, süpersonik (ses hızı üzeri) füzeler için alınmıştır. 400 km etkili uzun menzilli, yüksek irtifa hava savunma sistemidir.   Bir diğer ünlü politikacımız da “Eğer kullanmayacaksak bunları neden aldık, niye kullanmıyoruz?” diyor. Çünkü S-400 sistemi bir savunma silahıdır saldırı değil. Kaldı ki bu sistemi kullanmayı gerektiren, ülkemize yönelik bir saldırı henüz gerçekleşmemiştir. Çok sıradan gibi görünen ve milyonlarca vatandaşın farkına dahi varmadığı ve de doğru kabul ettiği açıklamalar çok vahimdir ve bizleri yönetmeye talip olanların birçok konudan haberdar olmadıklarını gösterir.   Türkiye’de politikaya soyunanların azımsanmayacak kısmı, bütüncül yaklaşım kavramından uzaktır. Orada çoğu kendini ve günü kurtarmaya yönelik bulunmaktadır. Yine sivil toplum kuruluşları çatısı altındakiler de öyledir. Oraları reklam amaçlı, kişisel çıkara yönelik ve milletvekili olmanın aracı olarak kullanırlar. Demagogdur büyük çoğunluğu. Amiyane tabirle ‘laf ebesidir’ yani.   Elbette bütüncül yaklaşımın farkında olup da bunu, siyasi duruşundan dolayı doğru kullanmayanlar veya saptıranlar da vardır. Fakat bunlar azınlıktır. Yukarıda tasnifini yaptığım büyük çoğunluk dünyadan bi haberdir. Daha çok mideleriyle düşünen, fırsatçı kesimdir.   Bütüncül yaklaşım, ilintili birimlerin değerlendirilmesidir ki bu, belli bir birikim, emek gerektirir. Maksatlı, çıkarcı, tembel insan işi değildir. Nesnel davranan insanların işidir. Ülkemizde büyük çoğunluk sürekli bir yakınma, sızlanma içindedir. Araştırmak yerine bağırmayı, kavga etmeyi yeğler. Neden- sonuç ilişkisi geliştirmek bilmez. Daha çok sonuca odaklanır, nedensellik pek umurunda değildir ya da işine gelmez.   Misal, diyor ki “ Sisi ile neden el sıkıştık?” Sisi ile el sıkışmasan bu kez de ”Herkesle düşman olduk etrafımızda hiç dost ülke, lider kalmadı” diyor. Oysa siyaset, diplomasi dinamik bir yapıdır. Çok değişkendir. On yıl önceki dünya konjonktürü ile bugünkü aynı değildir. Bırakın on yıl öncesini on gün öncesi bile farklı bir dünyadır. Kaldı ki politika değişkenliği tüm ülkeler ve politikacılar için geçerlidir. Hiçbir ülke, lider ilanihaye aynı duruşunu sürdürmez, sürdüremez. Devletler arasında kalıcı dostluklar da düşmanlıklar da bulunmaz. Çıkarlar söz konusudur. Bütüncül bakan insanlar bunu görür ve ona göre konuşur.   Bütüncül bakan insan “ Sisi ile neden el sıkıştık” demez. “Demek ki günümüz ülke çıkarları,  Yunanistan ile dengeler açısından Sisi ile el sıkışmak gerekiyor. Şimdiki dünya konjonktürü buna uygundur.  2013 dünyasında Sisi ile istenseydi de el sıkışamazdınız. Sisi de o dönem buna meyilli değildi. O zaman başka paradigmalar devrede idi” diye düşünür. Ayrıca geçmişteki yanlışları düzeltmek eleştiri değil, destek görmelidir.            
Ekleme Tarihi: 22 Aralık 2022 - Perşembe

Bütüncül Yaklaşım

“Kabahatler mazeretler ile açıklanamaz”

 

  Bugüne değin daha çok doğru habere ulaşma, doğru bilgiler edinme üzerinde yoğunlaştık. Sürekli bir dezenformasyondan kaçınma konusuna değindik. Günümüz iletişim dünyasında bunlar tabii ki önemli şeyler. Hatta olmazsa olmazlardan. Zira başka türlü manipüle edilir insan, yanlış mecralara çekilir. Amiyane tabirle kullanılır da diyebiliriz ki büyük çoğunluk kirli bilgiler eşliğinde kullanılmaktadır maalesef.

  Temiz bilgiye ve habere erişim kadar, elde edilen o bilgileri üst üste koyarak, eklemleyerek bir arada değerlendirmek ve de bütüncül bir yaklaşım geliştirmek önemlidir. Analiz- sentez yapma yeteneği de girer bu işin içine.. Fakat bu aşama biraz profesyonellik ister. Profesyonellik derken öyle süper seviyede profesyonellik demiyorum ama işte, siyasetle uğraşanlar, medya işi içinde olanlar veya bir sivil toplum kuruluşunda aktif biçimde bulunanlar. En azından bunlardan bütüncül yaklaşım geliştirmeleri beklenir.

  Misal, adam bir partinin genel merkezinde önemli pozisyonda attığı tweette diyor ki “Bizim aldığımız S-400’ler ne işe yarıyor? Hangi hava savunma durumunda devreye giriyor? Yoksa aldık ama kullanmıyor muyuz, nedir?” Attığı tweet aynen böyle. Sınırımızdaki havan topu mermilerini ve küçük çaplı roket saldırılarını kastediyor. Bilmiyor ki S-400’ler bu tür saldırıları önlemek için değil, uçaklar, balistik füzeler, süpersonik (ses hızı üzeri) füzeler için alınmıştır. 400 km etkili uzun menzilli, yüksek irtifa hava savunma sistemidir.

  Bir diğer ünlü politikacımız da “Eğer kullanmayacaksak bunları neden aldık, niye kullanmıyoruz?” diyor. Çünkü S-400 sistemi bir savunma silahıdır saldırı değil. Kaldı ki bu sistemi kullanmayı gerektiren, ülkemize yönelik bir saldırı henüz gerçekleşmemiştir. Çok sıradan gibi görünen ve milyonlarca vatandaşın farkına dahi varmadığı ve de doğru kabul ettiği açıklamalar çok vahimdir ve bizleri yönetmeye talip olanların birçok konudan haberdar olmadıklarını gösterir.

  Türkiye’de politikaya soyunanların azımsanmayacak kısmı, bütüncül yaklaşım kavramından uzaktır. Orada çoğu kendini ve günü kurtarmaya yönelik bulunmaktadır. Yine sivil toplum kuruluşları çatısı altındakiler de öyledir. Oraları reklam amaçlı, kişisel çıkara yönelik ve milletvekili olmanın aracı olarak kullanırlar. Demagogdur büyük çoğunluğu. Amiyane tabirle ‘laf ebesidir’ yani.

  Elbette bütüncül yaklaşımın farkında olup da bunu, siyasi duruşundan dolayı doğru kullanmayanlar veya saptıranlar da vardır. Fakat bunlar azınlıktır. Yukarıda tasnifini yaptığım büyük çoğunluk dünyadan bi haberdir. Daha çok mideleriyle düşünen, fırsatçı kesimdir.

  Bütüncül yaklaşım, ilintili birimlerin değerlendirilmesidir ki bu, belli bir birikim, emek gerektirir. Maksatlı, çıkarcı, tembel insan işi değildir. Nesnel davranan insanların işidir. Ülkemizde büyük çoğunluk sürekli bir yakınma, sızlanma içindedir. Araştırmak yerine bağırmayı, kavga etmeyi yeğler. Neden- sonuç ilişkisi geliştirmek bilmez. Daha çok sonuca odaklanır, nedensellik pek umurunda değildir ya da işine gelmez.

  Misal, diyor ki “ Sisi ile neden el sıkıştık?” Sisi ile el sıkışmasan bu kez de ”Herkesle düşman olduk etrafımızda hiç dost ülke, lider kalmadı” diyor. Oysa siyaset, diplomasi dinamik bir yapıdır. Çok değişkendir. On yıl önceki dünya konjonktürü ile bugünkü aynı değildir. Bırakın on yıl öncesini on gün öncesi bile farklı bir dünyadır. Kaldı ki politika değişkenliği tüm ülkeler ve politikacılar için geçerlidir. Hiçbir ülke, lider ilanihaye aynı duruşunu sürdürmez, sürdüremez. Devletler arasında kalıcı dostluklar da düşmanlıklar da bulunmaz. Çıkarlar söz konusudur. Bütüncül bakan insanlar bunu görür ve ona göre konuşur.

  Bütüncül bakan insan “ Sisi ile neden el sıkıştık” demez. “Demek ki günümüz ülke çıkarları,  Yunanistan ile dengeler açısından Sisi ile el sıkışmak gerekiyor. Şimdiki dünya konjonktürü buna uygundur.  2013 dünyasında Sisi ile istenseydi de el sıkışamazdınız. Sisi de o dönem buna meyilli değildi. O zaman başka paradigmalar devrede idi” diye düşünür. Ayrıca geçmişteki yanlışları düzeltmek eleştiri değil, destek görmelidir.            

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.