Mersin’in özellikle çeyrek asrını incelersek karşı çıkılan, engellenen, geciktirilen projeler görürüz:
Yıllarca bitmeyen Havalimanı, bir türlü tamamlanamayan Akdeniz Sahil Yolu, genişletilemeyen Liman birçok örnek arasında öncelikle aklımıza geliyor.
Bu örnek gösterdiğim üç projeye de karşı çıkılıyor.
Gelelim sebeplerine:
*Hava Limanı verimli tarım arazileri kaybedilecek, kuşların göç yolları üzerinde;
*Akdeniz Sahil Yolu turistik tesis yapılacak yerler kaybedilecek ve turizmimize zarar verecek;
*Limanın genişlemesi ile artan konteyner sayısı kentin rüzgarını kesecek (?), görüntü kirliliği yapacak.
Karşı çıkılan balık çiftlikleri ile bir büyük firmanın Mersin yerine yurt dışı ülkelere kurduğu milyarlık yatırımı hatırlıyorum.
Bir Belediyemizin iki ilçenin arasına yapacağı, herkesin ulaşabileceği bir Kültür Merkezinin yerine karşı çıkılması sonrası, ulaşımı güç bir yere yapıldı.
Gelecek bir kuşağın sanat ve kültürle ilişkisine olumsuz etki edilmiş oldu.
Hatta kentimize yatırım yapan, istihdam sağlayan bir önemli firmanın yaptığı bir Sanat Sokağı’na dahi karşı çıkıldı. Ve daha ne kadar çok karşı çıkılanlar!
* * *
Sonunda neredeyse her şeye karşı çıkan bir muhalif anlayış Mersin’e yerleşti.
Sözde çevre koruyucu sebepler gösterilerek oluşan bir karşı çıkma anlayışı kente hakim oldu.
Kentin ekonomisinin gelişmesine, istihdama, halkın refah seviyesinin yükselmesine hatta sanat ve kültürün gelişmesine olumsuz etkisi görüldü.
Bir çok konuda da bilimsel gerçekleri görmeden, dünyayı tanımadan, yeni bir vizyon anlayışını kavrayamadan, karşı çıkmaların karşılığı ve mantığı olmuyor ama kentin gelişmesine zarar veriyor, en azında geciktiriyor.
Son olarak Adnan Menderes Bulvarı üzerinde yapılacak 32 katlı bir binaya karşı çıkılıyor; üstelik aynı kat sayısında mevcut ve yapılmakta olan binalar varken.
Bu karşı çıkış bana hemen yıllar önce yaptığım Hong Kong gezisini hatırlattı.
Kente hayran kalmıştım; doğanın, ormanların, çiçeklerin yani yeşilin içinde bir kent. Bu yüzlerce az katlı binalar yapılacağına bir tane yüksek katlı bina yapılarak ve az katlı binaların yapılacağı alan yeşil alan olarak kullanılarak sağlanıyor. Bu gün Hong Kong’da 100 katlı hatta 100 katın üzerinde binalar var.
Toprağın hem tarım hem yeşil alan hem de ağaçlandırma için ne kadar büyük hayati bir önem kazandığını anlayan yönetimler bunun gereğini yüksek katlı binalar yaparak sağlıyorlar ve toprak kazanıyorlar.
Adnan Menderes Bulvarı üzerinde yapılacak 32 katlı binayı araştırdım.
10 bin metrekare alan üzerine kuruluyor. İnşaat alanı yalnızca bin metrekare.
Yani 9 bin metrekare yeşil alan kazanılmış oluyor.
Daha az katlı bir kaç bina yapıp yeşil alanın kaybedilmesi mi doğru? diye kendimize sormalıyız.
Mersin bu karşı çıkma anlayışından mutlaka vazgeçmelidir.
Özellikle ekonominin sıkıntılı olduğu, istihdam sorununun bulunduğu bugünlerde, bir kentimizde birçok yatırımı olan Mersin firmasının istihdam sağlayıcı, kentin ekonomisine katkı verecek yatırımları ayrı bir önem kazanıyor ve çok değerlidir.
Mersin’e yatırım yapan, istihdam sağlayan firmalarımızın şevkini kırıcı bu tür karşı çıkışlar, kırıcı eleştiriler yaparak, asılsız kusurlar bularak tüm hemşerilerimize daha doğrusu hepimize zarar veriyor.
Aslında kentimizde yapılan iyi şeyleri takdir etmek, kentin gelişmesine katkı verenleri cesaretlendirip teşekkür etmek gerekmez mi?
Sonuç olarak kentimize yatırım yapan bu insanları desteklemek, daha çok yüreklendirmek ve her zaman minnet duyarak övgülerimizi belirtmek, haksız eleştiriler karşısında durmak ve kentimize yarar sağlayan bu insanların yanında olmak, onlara karşı borcumuzdur, diye düşünüyorum.
Bütünüyle çevre koruyucu kaygılardan uzak, kentin gelişimini öngöremeyen vizyonsuz eleştirilerin bu kente neler kaybettirdiğini bu vesileyle bir kez daha hatırlayalım ve geleceğe karşı mahcup olmaktan artık vazgeçelim.
HARUN ARSLAN.....25 Ocak 2023