Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

GÕÇ İKİLEMİ

"İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur"   İnsanlık ile yaşıt insan davranışları, huyları vardır. İçgüdü hâlini almış vazgeçilmez davranışların başında göç etmek vardır. Sürekli hareket devinim hâlindeki insan, oradan oraya hiç durmadan yer değiştirir. Göçler bireysel olabileceği gibi savaşlar, kıtlık, doğa olayları nedeniyle kitlesel de yapılır. Tarih ve günümüz bunun örnekleriyle doludur.   En son Suriye ve Ukrayna savaşları her iki ülkeden de 20 milyondan fazla insanı göçe zorladı. Bu yazıda iç göçe girmeyeceğim çünkü onun başka dinamikleri ve sonuçları vardır.    Ülkeden ülkeye göçler artık birinci gündem maddesidir. Trump yönetimi devraldığında, göçü önleyecegini ve de ülkedeki kaçak statüde bulunanları gerekirse ordu desteğiyle sınır dışı edeceğini belirtti. Toplama kampları da devreye sokulacak ve kontrollü geri dönüşler sağlanacak.   Almanya'da Noel pazarına yönelik saldırı ülke genelinde infiale yol açtı. Protestolar ve gösterilerle Almanlar, göçün önlenmesi ve göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesini talep ediyorlar. Avrupa genelinde yabancı aleyhtarlığı sürekli taban kazanıyor, milliyetçi partileri iktidara taşıyor.    Avrupa'nın iki lokomotif gücü Fransa ve Almanya hükümet krizleri yaşıyor ve çok muhtemel bu iki ülkede de ilk genel seçimlerde milliyetçiler ya iktidar ya da iktidar ortağı olacaklardır. İki ülkede de ana konu göçmenler ve ekonomik durumdur.   Göçü önlemek ya da sınırlamak derken, kontrolsüz, kaçak, niteliksiz göç ve sığınmacılardır kast edilen. Yoksa nitelikli göçe ihtiyaç duyuyor devletler. Parası olanlar, yatırım getirenler, meslek sahipleri tercih edilmektedir.   Günümüzde birçok ülke vatandaşı yabancı aleyhtarlığı yaparken, diğer taraftan sanayi ve hizmet sektörü yeni nitelikli işgücüne ihtiyaç duyuyor. Ülkelerin, buna artık Türkiye de dahil, yaşlanma ve nüfus azalması problemi vardır. Nüfusun ikame edilebilmesi için minimum 2.2 nüfus artışı gerekirken bu oran birçok ülkede bunun altında kalmaktadır. Misal, Türkiye nüfus artış oranı 1.5 seviyesine düşmüştür.   Öyle ki bu yüzyılın sonunda düşük doğum oranları nedeniyle, bazı milletler tarih sahnesinden silinme riskiyle karşı karşıyadır. Bu noktada göç meselesi büyük ikilem yaratmaktadır. Bir taraftan işlerin yürümesi için genç ehliyetli insanlara ihtiyaç duyulurken, diğer taraftan gelen yabancı akınıyla sosyal, kültürel çatışmalar kaçınılmazdır.    Benzer dini ve kültürel çevreden gelen göçmenlerin entegrasyonu kolay iken, farklı coğrafyalardan ve kültürlerden insanların uyumu zaman almaktadır ve yerleşik toplum tarafından düşmanlığa varacak derecede dirençle karşılanmaktadır. Burada tam bir açmaz söz konusudur.   Gerçi işgücü ihtiyacının otomasyonlaşma, dijitalleşme, robotik çözümler ve yapay zeka desteğiyle büyük oranda giderileceği öngörüsü de çok yaygındır. Fakat insan faktörüne ihtiyaç her daim var olacaktır.    Göçler tarihî de göstermektedir ki göç edenler büyük oranda, gittikleri ülkelerde kalıcı olmaktadır. Bunu dünya sathına yayılmış Türkiye vatandaşlarında da gözlemlemek mümkündür.    Her ne kadar güncel Suriye Devrimi Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönecekleri beklentisi yarattı ise de büyük çoğunluk burada kalmaya devam edecektir. Kiracılar, düşük gelirliler, vasıfsız işçiler, göçmen ve sığınmacıları kendilerine rakip görmektedir. Diğer taraftan işverenler, varlıklı vatandaşlar ve inançları gereği bazı kesimler yabancılara daha toleranslı yaklaşmaktadır.
Ekleme Tarihi: 14 Ocak 2025 - Salı

GÕÇ İKİLEMİ

"İnsan, alışkanlıklarının çocuğudur"

  İnsanlık ile yaşıt insan davranışları, huyları vardır. İçgüdü hâlini almış vazgeçilmez davranışların başında göç etmek vardır. Sürekli hareket devinim hâlindeki insan, oradan oraya hiç durmadan yer değiştirir. Göçler bireysel olabileceği gibi savaşlar, kıtlık, doğa olayları nedeniyle kitlesel de yapılır. Tarih ve günümüz bunun örnekleriyle doludur.
  En son Suriye ve Ukrayna savaşları her iki ülkeden de 20 milyondan fazla insanı göçe zorladı. Bu yazıda iç göçe girmeyeceğim çünkü onun başka dinamikleri ve sonuçları vardır. 
  Ülkeden ülkeye göçler artık birinci gündem maddesidir. Trump yönetimi devraldığında, göçü önleyecegini ve de ülkedeki kaçak statüde bulunanları gerekirse ordu desteğiyle sınır dışı edeceğini belirtti. Toplama kampları da devreye sokulacak ve kontrollü geri dönüşler sağlanacak.
  Almanya'da Noel pazarına yönelik saldırı ülke genelinde infiale yol açtı. Protestolar ve gösterilerle Almanlar, göçün önlenmesi ve göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesini talep ediyorlar. Avrupa genelinde yabancı aleyhtarlığı sürekli taban kazanıyor, milliyetçi partileri iktidara taşıyor. 
  Avrupa'nın iki lokomotif gücü Fransa ve Almanya hükümet krizleri yaşıyor ve çok muhtemel bu iki ülkede de ilk genel seçimlerde milliyetçiler ya iktidar ya da iktidar ortağı olacaklardır. İki ülkede de ana konu göçmenler ve ekonomik durumdur.
  Göçü önlemek ya da sınırlamak derken, kontrolsüz, kaçak, niteliksiz göç ve sığınmacılardır kast edilen. Yoksa nitelikli göçe ihtiyaç duyuyor devletler. Parası olanlar, yatırım getirenler, meslek sahipleri tercih edilmektedir.
  Günümüzde birçok ülke vatandaşı yabancı aleyhtarlığı yaparken, diğer taraftan sanayi ve hizmet sektörü yeni nitelikli işgücüne ihtiyaç duyuyor. Ülkelerin, buna artık Türkiye de dahil, yaşlanma ve nüfus azalması problemi vardır. Nüfusun ikame edilebilmesi için minimum 2.2 nüfus artışı gerekirken bu oran birçok ülkede bunun altında kalmaktadır. Misal, Türkiye nüfus artış oranı 1.5 seviyesine düşmüştür.
  Öyle ki bu yüzyılın sonunda düşük doğum oranları nedeniyle, bazı milletler tarih sahnesinden silinme riskiyle karşı karşıyadır. Bu noktada göç meselesi büyük ikilem yaratmaktadır. Bir taraftan işlerin yürümesi için genç ehliyetli insanlara ihtiyaç duyulurken, diğer taraftan gelen yabancı akınıyla sosyal, kültürel çatışmalar kaçınılmazdır. 
  Benzer dini ve kültürel çevreden gelen göçmenlerin entegrasyonu kolay iken, farklı coğrafyalardan ve kültürlerden insanların uyumu zaman almaktadır ve yerleşik toplum tarafından düşmanlığa varacak derecede dirençle karşılanmaktadır. Burada tam bir açmaz söz konusudur.
  Gerçi işgücü ihtiyacının otomasyonlaşma, dijitalleşme, robotik çözümler ve yapay zeka desteğiyle büyük oranda giderileceği öngörüsü de çok yaygındır. Fakat insan faktörüne ihtiyaç her daim var olacaktır. 
  Göçler tarihî de göstermektedir ki göç edenler büyük oranda, gittikleri ülkelerde kalıcı olmaktadır. Bunu dünya sathına yayılmış Türkiye vatandaşlarında da gözlemlemek mümkündür. 
  Her ne kadar güncel Suriye Devrimi Türkiye'deki Suriyelilerin geri dönecekleri beklentisi yarattı ise de büyük çoğunluk burada kalmaya devam edecektir. Kiracılar, düşük gelirliler, vasıfsız işçiler, göçmen ve sığınmacıları kendilerine rakip görmektedir. Diğer taraftan işverenler, varlıklı vatandaşlar ve inançları gereği bazı kesimler yabancılara daha toleranslı yaklaşmaktadır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.