Mersin’in Büyükşehir olması ile başlayan “kent konseyi” serüvenini kısaca hatırlayalım:
İlk kent konseyi başkanını, çevreci (!) bir anlayış ambalajı içinde bütün yatırımlara karşı çıkmasıyla hatırlıyorum. Sürekli söylediği “nükleer santral yapılırsa gök kubbeyi başlarına yıkarız (?)” sözleri hafızalarımızda…
Daha sonraki kent konseyi başkanını, yine çevreyi koruma görünümü altında, ilgili yatırımlara ve nükleer santrale karşı çıkmış; hatta o dönem askeriyeyi ve devleti hedef alan bazı iddialarda bulunmuştu.
Bu iki dönem, kent konseylerinin fayda yerine kente zarar da verebileceğini gösterdi.
Daha sonraki kent konseyleri başkanları ile her seferinde dönem başında görüştüm; bazı önerilerde bulunup destek vermeye çalıştım; ancak hepsi sözde kaldı, kabul gören önerilerim gerçekleşemedi.
* * *
Devam edelim: Her dönem seçilen ”Kent Konseyi Başkanları” Mersin’in artık anlamsızlaşan, siyasetin bir aracına dönüşen güya muhalif çevreci anlayışı doğrultusunda, yatırımlara karşı; kentin geleceğine dönük yatırımları engellemeye çalıştılar.
Kadın, genç, çocuk gibi çeşitli gruplar kurdular, bol bol toplantılar yaptılar, ara sıra basın bildirileri yayınladılar.
Sonuçta: Son çeyrek asırdır “Kent Konseyleri”nin Mersin’e sağladığı tek bir faydanın olduğunu söyleyemeyiz.
Şimdi yeni dönemde yeni bir “Kent Konseyi Başkanı” var; kendisini uzun yıllardır tanıyorum. Eğer daha önceki başkanların yürüdüğü çıkmaz yoldan yürümezse kentimize yararlı olacağını; bu anlamda yeterli bilgi ve deneyime sahip olduğunu biliyorum.
Bugüne kadar izlediğimiz kadarıyla ” Çalışma Grupları” ve komisyonları, sözcü, ve raportör seçimi, meclislerin başkan seçimi, istişare ve danışma kurulu oluşturulması, çalışma yönergesi, revizyon çalışmaları gibi her dönem yapılan faaliyetleri yürüttüğünü görüyoruz.
Genelde, seçimin ardından ilk yıl bazı çalışmaların olduğunu gözlesek de bu giderek azalır ve rutin tatmin ve göstermelik toplantıları şeklinde sürer…
Yine her dönem olduğu gibi birçok kişi Kent Konseyi üyesi olduklarını ya da herhangi bir komisyonun başkanı olduklarını gururla (!) söyleyerek aramızda kendilerine bir ayrıcalık bekleyerek dolaşacaklar.
Sonuçta; neredeyse bir yıl gibi bir zaman geçtiğini ve bu dönemde kente somut bir fayda sağlandığını söyleyemeyiz.
Geçtiğimiz dönem Kent Konseyi Başkanı’na, beni ziyaretinde yaptığım bir öneriyi tekrarlayacağım.
Şu anda Mersin’in her gün biraz daha artan sorunlarının başında trafik geliyor. Yolların genişleyemeyeceği, araçların azalamayacağını düşünürsek sorun giderek büyüyecek.
Bugün için en yakın ve tek çözüm, araç kullanımının azaltılarak bisiklet kullanımının arttırılmasıdır.
Mersin’in konumuna ve iklimine benzer dünyada birçok kentte yaygın bir bisiklet kullanımının olduğunu ve ulaşım aracı olarak da bisikletin kullanıldığını biliyoruz.
Büyükşehir Belediyesi son yıllarda bisiklet yollarının yapımına önem verdi ve hızlandırdı; ama bu yolların yeterince kullanıldığını söyleyemeyiz.
Büyükşehir Belediyesi, Kent Konseyi’nin önerisiyle bir “ Bisiklet Kullanalım” kampanyası başlatabilir.
Bunun için AB destek ve projelerinden de yararlanılabilir. Büyükşehir katkısıyla yapılacak daha önceki Kent Konseyi Başkanı’na önerdiğim proje ile kentin trafik sorunu büyük ölçüde çözülecektir.
Bu dönemde birçok göstermelik, faydasız, sonuçsuz çalışmaların, projelerin yapılacağını biliyorum.
Bunların yerine bu dönem yalnızca bisiklet kullanımını özendirici ve arttırıcı çalışmalar yapılır ve sonuçta da kentin trafiğinde bir rahatlama sağlanabilirse Mersin’e önemli bir fayda sağlanmış olur ve bu başarı ile Kent Konseyimizi minnetle anarız.
Bunun da ötesinde, Kent Konseyi olgusunun teorik olarak son derece anlamlı, önemli ve kent için değerli olduğunu belirtmek isterim. Yerel demokrasinin yerleşmesinde ve birlikte yaşama kültürüne dönük sivil toplum yapılarının etkileri bağlamında bu oluşum örnek çalışmalar yapabilir; seçilmiş politik kurumsal kişilere ve yapılara kentin günlük hayatı için uyarılarda bulunabilir; öneriler geliştirebilir. Oysa bunun yerine yerel, hatta merkezi iktidarın görev ve yetki alanına giren konulara doğrudan politik ve hükümran bir dille dahil olmaya çalışmak hem haddini aşmaktır; hem de asli görevlere kayıtsız kalmaktır. Politik dar hesaplara dayalı, hatta kimi kez tanık olduğumuz üzere ilgili belediye başkanının özel reklam bürosu gibi çalışan kent konseyleri (!) oldu. Bunca tecrübeden sonra, elbette gerektiğinde sert tartışmaları da göze alarak, ama esas olarak şehrin günlük hayatını iyileştirme bağlamında belediye yönetimine öneriler taşıyarak; siyaseti de uyararak çok faydalı işler yapılabilir.
HARUN ARSLAN….25 Ocak 2025