Abdullah Ayan
Köşe Yazarı
Abdullah Ayan
 

Kışla arazisi ve Müftü Deresini kapsamayan Millet Bahçesi topal projedir…

Önceki makalede yapılacak yerel seçimlerde AK Parti-MHP' nin ortak adayı Tuna' nın 'en büyük hayalim' dediği Müftü Deresi projesine değinmiş, 1935 Şehir Planında bu alana özel önem veren Jansen' in önerilerini paylaşmıştım. Aslında genç bir kent olan yeni Mersin' in varlığını borçlu olduğu liman ile birlikte düşünüldüğünde diğer adıyla Eferenk deresinin ayrı bir yeri ve anlamı var. Daha 1890' larda Osmanlı Nafia Nazırı (bayındırlık bakanı) Hallaçyan' ın sınırlarını belirlediği liman projesi Deliçay ile Müftü deresi arası arasında kalan çok geniş bir alanı kapsamaktaydı. Düşünülen limanın batı yakasında kalan Müftü Deresi ve özellikle de yanındaki Kışla arazisi o nedenle yüz yıldır hep cazibe merkezi oldu. Oldu olmasına da hak ettiği noktaya geldi mi? Kurumaya yüz tutmuş Alleben deresiyle ilgili Gaziantep' in ve Porsuk çayını kentin nefes borusu ve en önemli yaşam alanı haline getiren Eskişehir' in yarattığı vahalara baktıkça sorunun tek yanıtı hayal kırıklığı… Hayal kırıklığı çünkü, denize hasret iki çorak Anadolu kenti derelerle yokluğu varlığa çevirirken, Mersin gibi bir deniz kenti tabiatın kendisine bahşettiği olağanüstü sahile sırtını dönmüş, Orduevi ve çevresinin halka kapatılmasıyla sonuçlanan Anayasaya aykırı biçimde kıyının işgaline sessiz kalmış… Bu nedenle şimdiden tarihe not düşeyim… Sizler bu makaleyi okurken muhtemelen ihalesi sonuçlanacak (19 Şubat 2019 günü yapılacağı açıklanan) ve Tevfik Sırrı Gür stadının yıkıldığı alanda yapımına başlanacak Millet Bahçesi de Vakıf Tesisleri, Kışla arazisi ve orduevi batısında tel örgülerle çevrilen sahili kapsamadığı sürece anlamsız bir güdük projedir. Aslında söz konusu bölgeye duyulan ilgi Jansen planıyla da sınırlı değil. Önceki makalenin sonunda vurgulamaya çalıştığım gibi bu konuda asıl somut adımları Menderes atacak ve 1960 Ocak başında ziyaret ettiği Mersin' e müjdesini vermekle kalmayıp, iki bakanı görevlendirerek ete kemiğe büründürecektir. 2013' te yayınlanan 'Menderes' in Mersin ziyaretleri' yazı dizisinin o bölümünden paylaşayım: "5 Ocak 1960 günü Mersin'e gelen ve 2 gün incelemelerde bulunan Menderes' in ayrıldığı gün verdiği direktif doğrultusunda Roma ve Venedik Üniversiteleri hocalarından aynı zamanda İstanbul Planlama Müşavirliği görevini de sürdüren Prof. Piccinato yanında İstanbul İmar ve Planlama Müdürü ve İller Bankasından yetkililerle Mersin'e gelir. Belediye Başkanının rehberliğinde çeşitli semtlerde yapılan incelemeler sonunda heyet gözlemlerini rapora döker. 12 Ocak günü bu kez Ankara İmar Müdürü ve Fen işleri Müdürlerinin aralarında bulunduğu geniş heyet, Mersin' de Karayolları Genel Müdürlüğünden yetkililerle bir araya gelip kentin başta yol sorunları olmak üzere yapılacakları yerinde görüp, Ankara' ya döner. Menderes bununla da kalmaz, daha kentten ayrılmadan İller Bankası münhasıran kentin imar işlerinde kullanılmak üzere 2 milyon lirayı Belediye hesabına aktarır. Başbakan yardımcısı Medeni Berk bir kaç kez Belediye başkanı arar ve Menderes' in şehrin imarı, açılacak yollar, bulvarlar konusundaki önerileriyle ilgili gelişmeler hakkında bilgi alır. O günlerde Mersin' in en önemli gündem maddeleri hastane caddesi kavşağında son bulan İstiklal Caddesini Lisenin önüne kadar uzatacak ve hayli dar Atatürk Caddesini genişletecek projeleri hayata geçirmektir. Ama çılgın proje Kışlanın bulunduğu alanda otel yapılmasıdır. Bu amaçla Milli Savunma Bakanı ve yanındaki heyet kente gelip gerekli incelemeleri yapar. Arsa tahsisi ile ilgili işlemler başlatılır. … Örneğin Vakıflar Umum Müdürlüğü kışlanın bulunduğu arazi üzerinde 120 odalı turistik otel yapmak üzere kollarını sıvar. (Menderes' in hayali İstanbul Hilton' un bir benzerinin Mersin' e kazandırılmasıdır)" *** Sonrasını hepimiz biliyoruz. Gelen askeri darbe ve ardından idam edilen Menderes ile birlikte kaybolup giden Mersin' in çılgın projesi… Nasıl gerçekleştiği halen tam olarak anlaşılmasa da, Vakıflar İdaresiyle Müdafaa Vekaletinin uhdesinde olan Kışla arazisi, darbenin ardından 1961' de kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu OYAK' ın üzerine geçirilir. AK Parti- MHP ortak adayı Hamit Tuna veya bir başkası, kim kazanırsa kazansın Millet Bahçesi projesini Müftü Deresi, Vakıf Tesisleri, Kışla Arazisi, Orduevi ve Çamlıbel balıkçı barınağını da
Ekleme Tarihi: 18 Şubat 2019 - Pazartesi

Kışla arazisi ve Müftü Deresini kapsamayan Millet Bahçesi topal projedir…

Önceki makalede yapılacak yerel seçimlerde AK Parti-MHP' nin ortak adayı Tuna' nın 'en büyük hayalim' dediği Müftü Deresi projesine değinmiş, 1935 Şehir Planında bu alana özel önem veren Jansen' in önerilerini paylaşmıştım.

Aslında genç bir kent olan yeni Mersin' in varlığını borçlu olduğu liman ile birlikte düşünüldüğünde diğer adıyla Eferenk deresinin ayrı bir yeri ve anlamı var.

Daha 1890' larda Osmanlı Nafia Nazırı (bayındırlık bakanı) Hallaçyan' ın sınırlarını belirlediği liman projesi Deliçay ile Müftü deresi arası arasında kalan çok geniş bir alanı kapsamaktaydı.

Düşünülen limanın batı yakasında kalan Müftü Deresi ve özellikle de yanındaki Kışla arazisi o nedenle yüz yıldır hep cazibe merkezi oldu.

Oldu olmasına da hak ettiği noktaya geldi mi?

Kurumaya yüz tutmuş Alleben deresiyle ilgili Gaziantep' in ve Porsuk çayını kentin nefes borusu ve en önemli yaşam alanı haline getiren Eskişehir' in yarattığı vahalara baktıkça sorunun tek yanıtı hayal kırıklığı…

Hayal kırıklığı çünkü, denize hasret iki çorak Anadolu kenti derelerle yokluğu varlığa çevirirken, Mersin gibi bir deniz kenti tabiatın kendisine bahşettiği olağanüstü sahile sırtını dönmüş, Orduevi ve çevresinin halka kapatılmasıyla sonuçlanan Anayasaya aykırı biçimde kıyının işgaline sessiz kalmış…

Bu nedenle şimdiden tarihe not düşeyim…

Sizler bu makaleyi okurken muhtemelen ihalesi sonuçlanacak (19 Şubat 2019 günü yapılacağı açıklanan) ve Tevfik Sırrı Gür stadının yıkıldığı alanda yapımına başlanacak Millet Bahçesi de Vakıf Tesisleri, Kışla arazisi ve orduevi batısında tel örgülerle çevrilen sahili kapsamadığı sürece anlamsız bir güdük projedir.

Aslında söz konusu bölgeye duyulan ilgi Jansen planıyla da sınırlı değil. Önceki makalenin sonunda vurgulamaya çalıştığım gibi bu konuda asıl somut adımları Menderes atacak ve 1960 Ocak başında ziyaret ettiği Mersin' e müjdesini vermekle kalmayıp, iki bakanı görevlendirerek ete kemiğe büründürecektir.

2013' te yayınlanan 'Menderes' in Mersin ziyaretleri' yazı dizisinin o bölümünden paylaşayım:

"5 Ocak 1960 günü Mersin'e gelen ve 2 gün incelemelerde bulunan Menderes' in ayrıldığı gün verdiği direktif doğrultusunda Roma ve Venedik Üniversiteleri hocalarından aynı zamanda İstanbul Planlama Müşavirliği görevini de sürdüren Prof. Piccinato yanında İstanbul İmar ve Planlama Müdürü ve İller Bankasından yetkililerle Mersin'e gelir. Belediye Başkanının rehberliğinde çeşitli semtlerde yapılan incelemeler sonunda heyet gözlemlerini rapora döker.

12 Ocak günü bu kez Ankara İmar Müdürü ve Fen işleri Müdürlerinin aralarında bulunduğu geniş heyet, Mersin' de Karayolları Genel Müdürlüğünden yetkililerle bir araya gelip kentin başta yol sorunları olmak üzere yapılacakları yerinde görüp, Ankara' ya döner.

Menderes bununla da kalmaz, daha kentten ayrılmadan İller Bankası münhasıran kentin imar işlerinde kullanılmak üzere 2 milyon lirayı Belediye hesabına aktarır.

Başbakan yardımcısı Medeni Berk bir kaç kez Belediye başkanı arar ve Menderes' in şehrin imarı, açılacak yollar, bulvarlar konusundaki önerileriyle ilgili gelişmeler hakkında bilgi alır.

O günlerde Mersin' in en önemli gündem maddeleri hastane caddesi kavşağında son bulan İstiklal Caddesini Lisenin önüne kadar uzatacak ve hayli dar Atatürk Caddesini genişletecek projeleri hayata geçirmektir.

Ama çılgın proje Kışlanın bulunduğu alanda otel yapılmasıdır. Bu amaçla Milli Savunma Bakanı ve yanındaki heyet kente gelip gerekli incelemeleri yapar. Arsa tahsisi ile ilgili işlemler başlatılır.

Örneğin Vakıflar Umum Müdürlüğü kışlanın bulunduğu arazi üzerinde 120 odalı turistik otel yapmak üzere kollarını sıvar. (Menderes' in hayali İstanbul Hilton' un bir benzerinin Mersin' e kazandırılmasıdır)"

***

Sonrasını hepimiz biliyoruz.

Gelen askeri darbe ve ardından idam edilen Menderes ile birlikte kaybolup giden Mersin' in çılgın projesi…

Nasıl gerçekleştiği halen tam olarak anlaşılmasa da, Vakıflar İdaresiyle Müdafaa Vekaletinin uhdesinde olan Kışla arazisi, darbenin ardından 1961' de kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu OYAK' ın üzerine geçirilir.

AK Parti- MHP ortak adayı Hamit Tuna veya bir başkası, kim kazanırsa kazansın Millet Bahçesi projesini Müftü Deresi, Vakıf Tesisleri, Kışla Arazisi, Orduevi ve Çamlıbel balıkçı barınağını da

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.