Bir önceki makalede Belediyelere aktarılan kaynakların musluğunu elinde tutan Erdoğan liderliğindeki iktidarın muhalif belediyelere yaklaşımı nedeniyle ve yeni dönemde çoğu metropolde olduğu gibi Mersin' de Başkanların muhalif meclislerle çalışacak olmasının ortaya koyacağı güçlükler nedeniyle yaşayacağı güçlükleri ortaya koymaya çalışmıştım.
Gelelim gidenlerin gelenlere bıraktığı içinden çıkılması hayli meşakkatli mirasa…
Rakamlara boğmak niyetinde değilim, o nedenle çok daha somut ve akıllarda kalacak biçimde özetlemeye çalışayım:
Sayfalar dolusu rakamlara, muhasebe düzeni planıyla içinden çıkılmaz karmaşık hallere getirilse de, Mersin Büyükşehir Belediyesi, özellikle de Kocamaz' ın seçim öncesi kantarın topuzunu kaçırdığı borçlanmalar ve müteahhitlere verilen ihalelerle önümüzdeki yılları bile ipotek altına koymuş durumda.
Belediye 2019 gider bütçesini 2 milyar 255 milyon olarak bağlamış durumda ama bu giderlerin karşılanacağı gelir bütçesinin şişirilmiş tahmini kalemleri dışında tek somut geliri Ankara' dan (vergi+iller bankası paylarından) gelecek olan yaklaşık 1,3 milyar lira…
Bu bile ekonomik kriz nedeniyle vergi gelirlerinin düşme potansiyeli taşıması nedeniyle iyimser beklenti olarak görülebilir.
Kısaca tüm hesaplarını, geleceğe yönelik projeksiyonlarını, her ay Ankara' dan gelecek 100 milyon liraya bağlamış bir kurum gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Daha da vahimi, Mersin Büyükşehir Belediyesinin bankalara olan borcu 1,6 milyar TL.. (1 Nisan itibariyle tam rakamı da vereyim 1 milyar 583 milyon lira)
Evet borcun bir kısmı yıllara yayılmış durumda ama göz ardı edilmemesi gereken bankaların arttırdığı kredi faizleri…
Bugün ülkede kredilere uygulanan faizler 25-35 aralığında seyrediyor. Kriz derinleştikçe faizlerin nereye savrulacağı da meçhul…
Aydan aya 100 milyon TL kesintilere, her hangi bir yol kazasına uğramadan gelse bile bunun 35-40 milyonu kaçınılmaz biçimde banka faizlerine gidecek…
Geriye kalan 60-65 milyon lira ile Belediye kadrolu 7 bin çalışanına 2200 liraya çıkardığı asgari ücreti baz alarak maaş ödeyecek, hizmet olarak satın aldığı ve zorunlu olarak yapmak zorunda olduğu sinekle mücadele, kreasyon alanları ve park bahçe bakımı gibi işlere kaynak aktaracak, Kocamaz' ın son günlerinde Belediyeye haciz gönderen büyük bir iki alacaklı müteahhit olmak üzere mal ve hizmet alımından kaynaklı yaklaşık 500 milyon lira borcu birkaç ay içinde tasfiye edecek…
Müteahhit alacakları 500 milyon TL (Seçer' e göre tam rakam 1 Nisan itibariyle 458 milyon lira) ile de bitmiyor. Henüz kesin kabulü yapılmamış ve o nedenle tam tahakkuku gerçekleştirilmemiş 423 milyon TL' yi de yine Seçer' in paylaştığı verilerden öğreniyoruz.
Kısaca 1,6 trilyonu bankalara ve 1 trilyon müteahhitlere hem de en kısa zamanda ödenmesi gereken üstelik önemlice kısmına karşı belediye varlıklarının teminat gösterildiği bir borç batağıyla karşı karşıyayız…
Mersin Büyükşehir Belediyesi, diğer metropol belediyelerin çoğundan farklı olarak Ankara' nın eline bakan, onun dışında dişe dokunur hiçbir gelir kaynağı olmayan (gelir bütçesinin yaklaşık 85-90'ı merkezi idareden gelecek paylardan oluşuyor) ekonomik anlamda bağımlı bir belediye…
Bir başka ifadeyle söyleyeyim; ister ekonomik kriz, ister başka gerekçelerle tümüyle Ankara' ya bağlı vananın kısılması halinde Mersin maddi açıdan susuz çöl gibi kavrulacak…
Kendi belediyelerine bile "projelerinizin tümünü askıya alın, gerçekleşme oranı itibariyle 40' ın altında kalmış projeleri durdurun, 70' in üstüne gelmiş projeleri bitirmeye bakın" diyen Erdoğan aslında gelmekte olanın hiç te öyle 'en kötüsü geride kaldı' tablosu olmadığını mahcup ifadeyle örtülü biçimde anlatmaya çalışıyor…
Bundan Mersin Büyükşehir Belediyesinin yeni başkanı Seçer ve oluşturacağı kurmay heyeti hangi dersleri çıkarır bilemem ama bana sorsalardı, 'oturun, ayağı yere basan bir altı aylık Temmuz-Aralık 2019 bütçesi yapın' derdim…
Karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım ama sorunlar bununla da bitmiyor, bitmeyecek…
Bugün içine girdiğimiz ve dibi görülmeyen krizin sosyal yönleri itibariyle henüz başındayız ve işin bir de istihdam sorunu var.
Eminim ki Mersin' de Seçer' in ve en büyük metropolünden en küçük beldesine kadar tüm belediye başkanlarının karşılaştığı en yoğun talep bundan böyle 'okulu bitirmiş çocuklarına iş' olacak.
Bundan önce de böyleydi diye düşünenler olabilir.
Ama içine düştüğümüz dipsiz kuyudan farksız kriz, işsizliği gittikçe ağırlaştıracak, özellikle de umutsuz gençlerin işsizliği çok daha şiddetli boyutlarda hissedilecek..
Ekonomik darboğazın nefes almasını bile engelleyeceği kaçınılmaz gerçek olduğuna göre, örneğin Mersin Büyükşehir Belediyesinin muhalif partiden seçilen yeni başkanı bunu kader olarak sineye çekip, 'Ankara para vermiyor' kolaycılığına mı kaçacak?
Yoksa paradan çok vizyon ve akıl gerektiren farklı projelere mi yönelecek?
Bu konuda neler yapılabilir? Küçük dokunuşlar ve mütevazı bütçelerle hangi projeler hayata geçirilebilir?
Yanıtı bir sonraki makalenin konusu olsun…
Abdullah Ayan