Tüm dünyada kamu bütçesiyle yapılıp, devlet eliyle işletilen kurumların özelleştirme yöntemiyle devrinin temelinde temel amaç ve beklenti, hizmet alan ve kısaca tüketici olarak tanımlanan kişi ve kuruluşların daha iyi, daha ucuz hizmet ve ürüne erişimini sağlamaktır.
Bu nedenle ideolojik olarak hangi kategoride yer alırsa alsın, uzak doğu’daki Çin veya Singapur’dan güney Amerika’daki Brezilya veya Şili’ ye kadar özelleştirilme kapsamına alınıp devredilen tüm sektörlerde işletmeleri üstlenen kuruluşların yatırım yapmaları yanında hizmet tarifelerini tüketici lehine optimal düzeyde tutmaları temel amaçtır.
Bu hedef doğrultusunda kamu piyasa düzenleme görevini üstlenir, devlet bu tür özelleştirmelerde tüketicinin mağdur edilmemesi için gerekli önlemleri alır, ihtiyaç duyduğunda bu düzenleme ve denetleme görevini yapması için kimi kurumları görevlendirir, yoksa ihdas eder.
Örneğin enerji piyasasında elektrik dağıtım işini kimi kuruluşlara devrederken, tüketicinin mağdur edilmemesi, fiyatların belirlenen kriterler üstüne çıkmaması için Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuş ve yetkilendirilmiştir.
Tıpkı bankaların ‘Bankacılık Denetleme Düzenleme Kurumu’ BDDK ve iletişimin ‘Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu’ BTK tarafından denetlenip, piyasaların düzenlenmesi gibi.
Türkiye limanlarının özelleştirilip, çağa uygun hizmeti, rekabetçi fiyatlarla sağlama arayışları yıllar süren çabalara rağmen, hayli gecikmiş ve ancak AK Parti dönemiyle hız kazanabilmiştir. Gecikme nedeniyle Türkiye limanları yatırımlardan mahrum kalmış, üstelik Doğu Akdeniz’in en uygun iki limanına sahip olmasına rağmen ‘HUB LİMANI’ gibi küresel dünya ticareti bakımından yadsınamaz öneme sahip bir konteyner terminal liman gerçekleştirme projesi durmadan ötelenmiştir.
Oysa Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler olarak adlandırılan Kafkasya ve Asya ülkeleri ancak doğu Akdeniz’ deki böylesi bir liman sayesinde dünya ticaretine entegre edilebilirdi.
Lübnan iç savaşı nedeniyle bölgenin en önemli limanı olan Beyrut’ un devre dışı kalması ve Mersin’ in o limanın yerini alma fırsatını kaçırması ardından doğu Akdeniz’ de tek Hub Limanı olarak Mısır’daki Dimyatta limanı öne çıkmışsa da, o limanın Ortadoğu, özellikle de Türki Cumhuriyetlere erişim konusunda hiç bir zaman Mersin olamayacağı, ancak Mersin üzerinden hizmet verebileceği açıktır.
Yukarıda özetlenen süreçte Devlet iki önemli adım atmış, ilk etapta dünyada hızla gelişen ve neredeyse tek taşıma modeli haline gelen kontayner taşımacılığında alt yapı yetersizliği çeken mevcut Mersin limanının özelleştirilmesi için gerekli adımlar atılırken,
yine Mersin’ de mevcut limandan ayrı Doğu Akdenizin tümüne hitap edecek ve küresel HUB LİMANI tanımına uygun bir kontayner terminal projesinin hayata geçirilmesi için düşünülen projede düğmeye basılmıştır.
Mevcut Mersin limanı işletmecisi sıfatıyla T.C.D.D. tarafından özelleştirme amacıyla Özelleştirme İdaresi Başkanlığına (ÖİB) devredilmiş ve 2004 yılında ÖİB gerekli çalışmaları başlatmıştır.
2007 YILINDA TÜRK AKFEN VE SİNGAPUR’ LU PSA ŞİRKETLERİ KURDUKLARI %50-%50 ORTAK MİP ŞİRKETİ ADINA LİMANININ 36 YILLIK İŞLETME HAKKINI 765 MİLYON DOLARLIK TAAHÜT FİYATIYLA SATIN ALIP, MAYIS 2007 TARİHİNDE İŞLETMEYE BAŞLAMIŞTIR.
Raporun başlangıcında değinildiği gibi özelleştirilen hiç bir kurum devletin denetleme ve hizmetin düzenlenmesi mekanizmalarından muaf değildir. Yasal olarak Mersin limanında da devlet otoritesi özelleştirme şartnamesi ve ardından devir sözleşmesiyle bu konuda hem düzenleme hem denetleme konusunda teorik olarak üzerine düşeni yapmış, gerekli önlemleri almıştır.
Örneğin 2004 YILINDA ÖZELLEŞTİRME YÜKSEK KURULU MERSİN LİMANININ ÖZELLEŞTİRME YETKİSİNİ ÖİB’ e devrederken 2004/128 SAYILI KARARDA; “İşletme hakkını devralacak yatırımcının limandaki iş ve işletme denetim ve kontrolünün TCDD tarafından yerine getirilmesi” öngörülmüş, ÖİB ise limanın 36 yıllık işletme hakkını Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş (MİP)’ e devrine ilişkin ÖİB ve MİP arasında akdedilen 11.5.2007 tarihli sözleşmenin hizmet tarifelerini düzenleyen 9. maddesinde, hiç bir tartışmaya yol açmayacak kadar açık ifadelerle şu hükümleri kayıt altına almıştır:
* İŞLETİCİ FİRMA 11.5.2010 TARİHİNE KADAR GEÇEN SÜREDE LİMANDA UYGULAYACAĞI TARİFELER TCDD’ NİN 31.12.2006 TARİHLİ TARİFESİNDEN DAHA YÜKSEK OLAMAZ.
* ANCAK BU DÖNEM ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİNDE ABD DOLARI/TL PARİTESİNDEN DAHA FAZLA DEĞİŞİM GERÇEKLEŞMESİ HALİNDE TARİFELERDE BU FAZLALIK ORANINDA ARTTIRIMA GİDİLEBİLİR. (ÜÇ YILLIK ÜFE VE DOLAR PARİTELERİNE BAKILDIĞINDA %2-3′ Ü AŞMAYAN DEĞİŞİMLER DIŞINDA FARK OLMADIĞI GÖRÜLECEKTİR A.A.)
* YİNE BU 3 YILLIK SÜRE İÇİNDE LİMANDA DAHA ÖNCE TCDD TARAFINDAN VERİLMEYEN BİR HİZMETİN UYGULANMASI HALİNDE UYGULANACAK TARİFENİN TCDD TARAFINDAN ONAYLANMASI ŞARTTIR.
* İŞLETİCİNİN 11.5.2010 TARİHİNDEN SONRA DA HERHANGİ BİR HİZMET İÇİN, MALİYETİNİ CİDDİ BİÇİMDE AŞACAK FAHİŞ FİYAT UYGULAMASINDAN KAÇINACAK.
* BU HUSUSLARIN, İŞLETME HAKKI SÜRESİNCE TCDD TARAFINDAN DENETLENMESİ VE İŞLETİCİNİN SÖZ KONUSU YÜKÜMLÜLÜKLERE UYMADIĞININ TESPİTİ HALİNDE YİNE TCDD TARAFINDAN SÖZLEŞMEDE BELİRLENEN PARA CEZALARININ UYGULANMASI ,
Yukarıda 4 madde olarak yer alan tüm hükümler başvurumuz üzerine ÖİB tarafından 14.6.2010 tarihinde resmi olarak verilen bilgidir.
Herkesin anlayacağı dille yazılan bu denli açık hükme rağmen limanı devralan MİP, denetlemekle yükümlü TCDD yetkililerinin gözleri önünde şunları yapıyor:
* TCDD LİMAN İŞLETMESİNİN 2004′ TEN BERİ MERSİN LİMANINDA ÜCRETSİZ UYGULADIĞI ISPS OLARAK ADLANDIRILAN ULUSLARARASI GÜVENLİK UYGULAMASINI ÜCRETLİ HALE GETİRİP, DOLU KONTAYNERDEN 9 DOLAR, BOŞ KONTAYNERDEN 3 DOLAR TAHSİL ETMEYE BAŞLIYOR.
* MİP LİMANI DEVRALDIKTAN SONRA YİNE TCDD LİMAN İŞLETMESİNİN O GÜNE KADAR ÜCRETSİZ YERİNE GETİRDİĞİ VE EN AZINDAN 3 YIL DAHA ÜCRET TALEP EDİLMEMESİ GEREKEN KONTAYNER KİLİT ÇÖZME HİZMETİNDEN 4 DOLAR/KONT ALMAYA BAŞLIYOR..
* HİZMET ALAN VE DÜNYADAKİ RAKİPLERİYLE BAŞ ETMEK ZORUNDA KALAN MÜKELLEFİN ASIL CANINI YAKAN TARİFE İSE TCDD’ NİN LİMANI DEVRETTİĞİ GÜNE KADAR UYGULADIĞI KONTAYNER BAŞINA 85 DOLAR OLAN ELLEÇLEME (DOLDURMA/BOŞALTMA PARASI) ÜCRETİNİ 3 YIL BOYUNCA FİYAT ARTTIRMAMA HÜKMÜNE KARŞIN 11.5.2007 TARİHİNDEN HEMEN SONRA 143 DOLAR OLARAK UYGULAMAYA BAŞLIYOR. (Ki liman TCDD tarafından işletilirken de para kazanıyor ve söz konusu elleçleme hizmetinin maliyeti 20’lik kontaynerde 30, 40’lık kontaynerde 40 dolar civarıydı)
Kısaca MİP, denetlemekle yükümlü TCDD sorumlularının gözleri önünde 3 yıl boyunca ISPS+Kilit çözme+ kontayner elleçleme adı altında 9+4+58=71 dolarlık ücreti fazladan alıyor.
Bununla da yetinmiyor. Sanki o 3 yıl boyunca hiç zam yapılmamış gibi 3 yılın dolduğu tarih olan 11.5.2010 tarihinde tüm liman tarifelerini kendi inisiyatifiyle ve denetleyicinin, hizmet alanların gözü önünde yeniden arttırıyor.
Faaliyet gösterdiği 10 yıl boyunca ilk 3 yıllık fiyatları baz alsak bile yılda ortalama 1,2 milyon kontayner elleçleme miktarı üzerinden 852 milyon doları hizmet alanların cebinden çekip alan MİP ‘in Türk ortağı AKFEN, bugün 36 yıllık işletme hakkının tamamını 765 milyon dolara satın alınan limanın kalan 25 yıllık işletme hakkıyla ilgili şirketteki %50 payının %40′ ını 869 milyon dolara satıyor.
Kamu otoritesi ne yapmalıydı, ne yapmalı sorularını duyar gibiyim:
Liman tarifelerini ve verilen hizmeti denetlemekle yükümlü TCDD’ nin bu alandaki yetkililerinin sorumluluğu ve kendilerine devletçe verilmiş olan yasal gözetim, gerektiğinde cezai uygulama gibi müeyyideleri yerine getirmediği açıktır.
Bu konuda gerekli yasal işlemlerin başlatılması, en azından bundan sonra ortaya çıkacak yeni fiyat tarifelerine karşı belirlenen denetim mekanizmasının işletilmesi ve geçmişte yapılan sözleşmeye aykırı zamlar nedeniyle hizmet alanların cebinden çıkan 700 milyon doları aşkın paraya karşı sözleşmede yer alan cezai hükümlerin emrettiği tutarların derhal ve geçmişten bugüne yasal faizleriyle birlikte tahsili cihetine gidilmesi kamu çıkarları açısından en doğru yol olacaktır.
7 Ağustos 2017
Abdullah Ayan, Mersin