Türkiye' de katılımcı demokrasinin kıyısından bile geçemediğimiz için razı olmak zorunda kaldığımız temsili demokrasi diye yutturulan siyaset sahnesinin eskiden güçlü kabul edilen aktörleri Milletvekillerinin de artık esamisi okunmuyor.
Genel Başkanlarca aday gösterildiği için sadece parti liderine bağlı olan Vekilin seçmene kendini ispat etme zorunluluğu zaten yoktu, Cumhurbaşkanlığı sisteminin devreye girmesiyle Milletvekilliği de azalmış fonksiyonlarını tümden kaybetti.
Sadece muhalefet sıralarında oturanlar değil, iktidardaki AK Parti' yi temsilen seçilen vekiller de yeni sistemle birlikte her gün artan biçimde bakanlara, bürokratlara ulaşamamaktan dolayı rahatsızlıklarını dile getirmekte, etkinliklerini sorgulamakta.
Eskiden her hangi bir talep için bakanın yolunu kesen iktidar mensubu vekiller artık bakan bir yana, seçildikleri il bürokratına bile ulaşmakta zorlanıyorlar.
Sistem kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırdığı için Meclis, muhalifinden iktidar mensubu vekile kadar yasa tasarısı hazırlamak şöyle dursun, Saray da hazırlanan metinleri onaylama mekanizmasının parçası olmanın ötesinde fonksiyona sahip değil.
Bakmayın, Meclise gelen kimi tasarıda bazı değişiklikler yapıldığına. O değişikliklerin tümü Saray ve çevresindeki yapının hazırladığı metinlerde yine kendilerince sonradan görülen eksiklerin, aksaklıkların giderilmesi amacıyla Meclis grup yetkililerine iletilen eklentilerin ana metne yamanmasından başka şey değil…
Gittikçe zayıflayan TBMM etkinliğinin son durumunu anlatan en iyi örnek, 11. Kalkınma Planının taslak metni ve o metnin Meclis plan bütçe komisyon görüşmeleri…
Daha önce kaleme aldığım makalede dikkat çekmeye çalıştığım gibi, Mersin' in geleceğini kaderini belirleyecek en ciddi yatırım projesi kurulması hedeflenen 'Konteyner Ana Terminal (Hub) limanı..
2009' da ÇED süreci tamamlanan proje yıllardır dillerde, ülkenin dış ticaret hedeflerinin gerçekleşmesinin de olmazsa olmaz bir iki ana omurga yatırımından biri.
Bir zamanlar ülke yükselişe geçerken hazırlanan 2023 ihracat stratejisi ve eylem planında hedeflenen 500 milyar dolarlık ihracatın gerçekleşmesinin de lojistik alanındaki en önemli ayaklarından…
2014-2019 döneminde Türkiye' nin atacağı adımları, yapacağı yatırımları belirleyen en önemli metin olan 10. Kalkınma Planında Mersin Ana Konteyner Limanına özel bir başlık veriliyor ve projenin hayata geçirilmesi hedefleniyordu.
Derken aradan geçen sürede Türkiye partili Cumhurbaşkanı sistemine geçti.
1963' ten itibaren planları hazırlayan Devlet Planlama Teşkilatı gibi bir kurum AK Parti' nin artık muktedir olduğunu ilan ettiği 2011' de zaten Kalkınma Bakanlığına bağlanarak etkinliğini yitirmişti. 24 Haziran seçimlerinden sonra geçilen yeni rejimde o bakanlık ta Sanayi Teknoloji Bakanlığı bünyesine alınarak dükkan kapatıldı, son olarak 18 Temmuz 2018 tarihinde yapılan düzenleme ile DPT' nin Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak ihdas edilen Strateji ve Bütçe Başkanlığına bağlandığı görüldü.
1980 yılında Türkiye' nin dışa açılım sürecinin mimarı olarak tarihe geçen Turgut Özal' ın başında olduğu ülkenin en etkin kurumunun zaman içindeki serencamı böyle. İşte bu Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. kalkınma planını hazırlayıp görüşülmesi amacıyla TBMM' ye sevk etti.
Kalkınma Planı önce Meclis plan bütçe komisyonunda tartışılacak, burada görüşülüp varsa üzerinde gerekli değişiklikler yapıldıktan sonra Meclis Genel Kuruluna sevk edilecek.
Yıllardır Mersin Konteyner Liman projesini takip eden biri olarak geçmişte olduğu gibi plan taslağını incelediğimde gördüğüm ve Mersin adına kabul edilmesi imkansız değişikliği (10. planda Mersin olarak belirlenen Konteyner Terminal limanı 11. planda Mersin yerine 'doğu Akdeniz' olarak tanımlanıyor) daha önce ele aldığım için oralara yeniden dönmeyeceğim.
Sadece yeni rejimin işleyiş biçimini ve muhalifi iktidar Milletvekiliyle Meclisteki temsilcilerin bürokrasi karşısındaki yeni pozisyonunu anlatması bakımından derslerle dolu son gelişmeleri paylaşayım istiyorum.
Konuyu Mersin gündemine taşımaya çalıştığımda kendisini kentin STK' ları olarak tanımlayan kimi kurumları da harekete geçiyor. (Burada konuyu kamuoyuna güçlü biçimde taşıyan ve ilk tepkiyi veren Toroslar Belediye Başkanı Atsız A. Yılmaz ve ekibini aldığı öncü pozisyon nedeniyle kutlamam gerekiyor)
İktidarın Mersin' deki en güçlü ismi kabul edilen üstelik AKP' nin son yapılanmasında Bakanlıktan alınıp Meclis Plan Bütçe Komisyon Başkanı yapılan Lütfi Elvan' a konu iletiliyor.
Elvan bürokratlarla görüşüyor, Mersinin dertli STK yetkililerine " kaygılanmayın, plan metnine her ne kadar doğu Akdeniz yazıldıysa da liman Mersin' e yapılacak" mesajını iletiyor.
İş bununla da bitmiyor.
Plan başkanı olduğu komisyonda görüşülürken sunumu yapan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay' a "Doğu Akdeniz' e yapılacak ana terminal liman ifadesiyle neyi kast ediyorsunuz' diye soruyor. Aldığı yanıt ta yasal işleyişi bilmeyenler için yürekleri ferahlatacak cinsten..
Elvan, komisyonda Oktay' ın ağzından 'Mersin' de yapılacak limanı kast ediyoruz' cümlesini alıyor. Cümle haber olarak servis ediliyor. Kimi STK temsilcisi yüreklerine su serpen adrese teslim açıklama haberiyle demeçler patlatıp, kaygılanacak bir şey olmadığını ifade etmeye başlıyorlar.
Utanmasalar, konuyu gündeme taşıyanları 'bir şeyden anlamaz' diye yaftalayacaklar..
Oysa bu konteyner terminal limanının nereye yapılacağı meselesini dallandırıp budaklandırmanın alemi yok, aksine çok basit ve tek çözümü var..
Plan bütçe komisyonu ve Meclis genel kurulunda ezici çoğunluk kimde? O komisyonun başkanı kim, Mecliste kimin dediği oluyor?
Ne Cumhurbaşkanı yardımcısının sözlü ifadelerine gerek var, ne de gönüllere su serpen açıklamalara..
AK Parti temsilcileri olarak muhalefetin de hayır demeyeceği önergeyi verir, 11. plan tasarısındaki 'doğu Akdeniz' ifadesini, tıpkı 10. planda olduğu gibi 'Mersin' olarak değiştirirsiniz. 'Söz uçar, yazı kalır' ilkesi bir kez daha anımsanır. Mecliste görüşülen ve Meclis genel kurulunda kabul edilecek metinde yazılan neyse gerçek olan da odur.
Gerisi…
Gerisi, alt yapısı bitmemiş, terminal vs. gibi üst yapı tesislerinin yapımına başlanmamış Çukurova havalimanına 31 Mart seçimlerinden önce '1 Nisanda uçak indireceğiz' vaadiyle ikiz kardeştir.
Siyasilerin özellikle de iktidar temsilcilerinin her seçim döneminde gelip ninni niyetine anlattığı vaatlerden gerçekten sıkıldık.
Seçmen olarak, vatandaş olarak, biraz daha ciddiyete davet hakkımız kaldıysa, o hakkımızı kullanalım artık..