Vergi adaletsizliğine küresel önlemler başlığını taşıyan bir önceki makalemi aşağıdaki tespitle noktalamıştım:
“Yıllar önce Putin’ in Oligark’ lara uyguladığı ‘çökme’ yönteminin yerini Başkan Xi’ nin ‘yaşatıp devlet adına pay alma’ olarak özetlenebilecek ‘yumuşak güç’ modeli…
Bilişimden beslenen teknoloji çağı, pandemi ile daha da büyüyen ve aşıda bile kendini gösteren evrensel gelir adaletsizliği ve zenginle yoksul arasındaki her gün derinleşen uçurumu gidermeye yönelik arayışlar…”
Geliştirilen aşılar ve ardından bulunacak çeşitli ilaçlarla covid-19 virüsüne karşı ilan edilen küresel savaş şimdilik kazanılmış görünüyor ancak gelir adaletsizliğini daha büyüten sorunlar yumağı özellikle devletlerin desteklemesi gereken korumasız kesimleri çok daha derinden etkilemeye başladı…
Pandemi dönemi boyunca özellikle ABD ve AB’ nin piyasaları ayakta tutmak için yağdırdığı trilyonlarca döviz sayesinde spekülatif hareketler kontrolden çıkarken, emtia fiyatları artıyor…
Tedarik zincirlerindeki aksama ve gecikmeler enflasyonist dalgayı daha da şiddetlendiriyor…
Duran çarkların işlemeye başlamasıyla yoğunlaşan enerji talebi kömürden petrol ve türevlerine sanayilerin temel ihtiyaç girdilerinin fiyatlarını akıl almaz boyutlara çıkarmış durumda…
Kimi ülkeler, yaklaşmakta olan kış mevsiminde, çalışanlara, sabit ve dar gelirlilere, özellikle de korumasız kesimlere destek amaçlı yardımlar yapmaya çalışıyor…
Örneğin Yunanistan artan elektrik ve doğalgaz fiyatlarıyla baş etmeleri için her haneye yıl sonuna kadar ayda 18 Euro maddi destek verecek…
Benzer bir uygulamayı Fransa hükümeti de başlatacağını duyurdu: düşük gelirli 6 milyon haneye "enerji kuponu" adında 100 Euro tutarında destek sağlanacak…
Türkiye ise sadece enerji, ısınma değil daha da önemli bir sorunla, mutfağı saran yangınla baş etmek zorunda kalacak bu kış…
Yüzde 40’ ları aşan gıda enflasyonu, altından kalkılamaz hayat pahalılığı ve Türk lirasının aşırı değer kaybetmesi sonucu eriyen ücretler, sabit ve dar gelirli milyonların gıdaya erişimini gittikçe güçleştiriyor, kadim Anadolu deyimiyle ekmek artık aslanın ağzında…
TL’ nin değer kaybıyla özellikle tarım ürünlerinin döviz karşısında ucuzlaması geçici de olsa ihracatı avantajlı kılıyor ama bu avantaj o ürünlerin iç pazarda el yakmasına yol açıyor…
Kaldı ki, dünyada artan enerji ve petrol fiyatları henüz Türkiye’ de tüketicilere tam olarak yansıtılmış değil…
Geçmişte uygulanan ÖTV ve benzeri vergilerin aynı oranlarda elektrik, doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarına giydirilmesi halinde işlerin iyice çığırından çıkması kaçınılmaz…
Yerelde İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere çoğu büyükşehir belediyesini yöneten Muhalefetteki CHP’ nin, geçmiş yıllardan çok daha ağır geçeceği şimdiden anlaşılan ‘kara kışa’ karşı hazırladığı öneri paketini partinin lideri Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Kılıçdaroğlu bir fon oluşturulmasını ve bu fona aktarılacak paralarla yoksul ve dar gelirli ailelere yardım yapılmasını öneriyordu…
Ancak Kılıçdaroğlu’ nun fonu oluşturacak gelirler arasında sıraladığı kalemlerin önemli kısmının siyasi mesaj olarak anlamı olsa da pratikte partisi ve müttefikleri iktidara gelmeden uygulanmasının olanaksızlığını anlatmaya gerek yok…
Örneğin son 10 yılda neredeyse tüm kamu ihalelerini alan 5-6 şirketin birer milyar dolar aktarması ya da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ ın kullandığı uçakların bir ikisi muhafaza edilerek, diğerlerinin satılması…
Kılıçdaroğlu da biliyor bunların gerçekleşmeyeceğini ve tenceresini bu kış nasıl kaynatacağını bilemeyen umutsuz milyonlara bu tür hayali projelerin derman olmayacağını…
O nedenle CHP, yönettiği Büyükşehirlerden başlayarak tüm belediyelere sosyal destek amaçlı acil önlem paketleri hazırlanması talimatı vermeli..
En azından görülmemiş ağır koşullarda geçeceği şimdiden belli olan bu kışın ölümcül etkilerini azaltacak önlemler için bir yol haritası hazırlanmalı…
**
Türkiye’ de bugünkü iktidar değişmediği sürece servetlerine servet katacakları gün gibi aşikâr olan ve kamudan aldıkları ihalelerle serpilip büyüyen şirketlerden doğru düzgün vergi alınamazken* ve zaten büyük kısmının paralarını ‘vergi cennetlerine’ aktardıkları ortadayken, oluşturulan havuza getirip para koymalarını beklemek ham hayal elbet…
Ama Çin lideri Xi, son yıllarda daha da büyüyen ve servetlerine servet katan zengin bazı isimlerine verdiği mesajlarla; gelir adaletsizliğinin bir nebze giderilmesi, ‘son yıllarda birileri için artan refahın tüm topluma yaygınlaştırılması’ amacıyla farklı yollar denemekte…
Çin gibi serbest piyasa ekonomisini komünist Parti hegemonyasıyla harmanlayan bir ülke için Başkan Xi’ nin bulduğu yöntem hayli tanıdık…
Örneğin alanında dünyanın da en büyüklerinden kabul edilen online alışveriş platformu Alibaba’ ya gönderilen müfettişler ‘haksız rekabet’ gerekçesiyle 2,8 milyar dolar ceza tutanağı düzenleyince, şirketin patronu Jack Ma mesajı aldı…
Ma, bu yılın Ocak ayında kameraların karşısına geçip, “Çinli girişimcilerin ortak refah için üstlerine düşeni yerine getirmelerinin sorumlulukları ve görevleri olduğu” cümlesiyle başlayan hayli etkili bir açıklamayı yaptı…
Yeni vizyon! Sözde kalmadı…
Alibaba’ nın yeni patronu Daniel Zhang, kırsal sağlık hizmetleri ve kendi çalışanlarının sosyal güvenceleri gibi alanlardaki ‘ortak refah’ projelerine 15,5 milyar dolar kaynak ayıracağı sözünü verdi..
Alibaba’ yı Çin’ in en büyük internet servis sağlayıcı şirketi Tencent izledi..
Antitröst yasanın ihlal edildiği gerekçesiyle holding denetime alınınca hidayete eren şirket yönetimi devletin sosyal yardım programına katılacağını duyurdu…
İlginçtir Tencent’ in de vaat ettiği bütçe ne eksik ne fazla tam 15,5 milyar dolar…
Peki Başkan Xi, tatlı sert mesajlarla toplanacak kaynaklarla ne yapmayı amaçlıyor?
Ve Xi’ nin oluşturduğu ortak refah amaçlı havuza su taşıyan büyük şirketler, fakirlerden aldıklarının bir kısmını devlet eliyle fakirlere aktarılmasına rıza gösterirken, aslında aynı şirketler aktardıkları paraları çıkarmak için fakirlerin sırtına daha çok binmeyeceklerinin garantisi önlemi var mı?
Çin’ in Mao ile başlayan son 70 yıllık serüveninin amacı ve hedefi gibi görünen bu ‘ortak refah’ ütopyası ve ütopyanın zaman içindeki değişimi, önemli kilometre taşları bir başka makale konusu…
Abdullah Ayan