Pakistan yıllardır ekonomik ve siyasi krizlerle boğuşuyor ama bu kez iflasın eşiğinde ve tüm sistem çöküşü göstermekte…
Derin krizin son perdesi, Nisan 2022’ de Parlamento’ nun güvensizlik oyu vererek düşürdüğü Başbakan İmran Han’ ın görevden uzaklaştırılmasıyla başladı…
İmran Han’ ın yerine Şahbaz Şerif yeni hükümeti kurdu ancak döviz rezervleri kuruyan ülkeyi bekleyen felaketlerin ardı arkası kesilmiyordu.
Önce 50 dereceye varan sıcaklıkların yaktığı tarlalardaki ürünler nedeniyle temel gıda ürünlerine erişim bile zora girdi…
Ardından başlayan muson yağmurlarıyla gelen seller çoğu çocuk 2 bin kişinin ölümüne ve 33 milyon insanın evsiz kalmasına yol açtı…
Selleri sadece muson yağmurları değil, eriyen buzullar da besliyordu…
Şarm El-Şeyh’ te toplanan Birleşmiş Milletler İklim konferansında yaptığı dramatik konuşmada Başbakan Şerif ülkenin içinde bulunduğu tabloyu şöyle anlatıyordu:
“Milyonlarca insan barınma veya geçinme kaynağı olmadan kışa giriyor. Kadınlar ve çocuklar onların temel ihtiyaçlarını korumamız için gözlerimize bakıyor ve biz tüm kaynakları selzedeler için harekete geçirmemize rağmen bu yeterli değil. Ülkedeki tüm altyapı çöktü ve tarım arazileri kullanılamaz halde”
Şerif iklim değişikliği etkisiyle yaşanan sel felaketinin 30 milyar dolar zarara yol açtığını ifade ederken, ülke borçlarının hafifletilmesi ve uzun vadeye yayılması dışında uluslar arası anlamda çok acil yardım eli uzatılması gerektiğini ifade ediyordu…
Yaklaşık 340 milyar dolar toplam milli geliri olan bir ülkenin 30 milyar dolarlık hasar faturasının altından kalkması mümkün değildi…
Afganistan gibi dünyayı tehdit edecek sorunlara gebe bir ülkenin komşusu olan 231 milyon nüfuslu Pakistan’ ın iflası küresel anlamda altından kalkılmaz sorunlar yaratacağı korkusu ‘pamuk ellerin cebe’ uzanmasını zorunlu kılıyordu…
9 Ocak 2023 günü İsviçre’ nin Cenevre kentinde Birleşmiş Milletler çağrısıyla 40 ülkeden temsilci bir araya geldi ve Pakistan’ ın yaralarını hafifletecek 16,3 milyar dolar olarak hesaplanan kurtarma faturasının en azından yarısını karşılamak üzere fon oluşturulması kararı alındı…
Oluşturulan yardım havuzuna yapılacağı söylenen katkılar umut vericiydi…
İslam Kalkınma Bankası (4,2 milyar dolar), Dünya Bankası (2 milyar dolar), Suudi Arabistan (1 milyar dolar), Avrupa Birliği, Çin, Fransa ve ABD derken 9 milyar dolarlık bir vaatler paketi çıktı ortaya…
Vaatler diyorum, çünkü söz verirken bol keseden atanların iş fiiliyata geldiğinde ortalıktan kaybolması her zaman görülen olağan vakalar…
Pakistan şartlı olarak yapılacak yardımlar yanında asıl eriyen rezervleri nedeniyle ortaya çıkan döviz darboğazını aşmak zorunda…
Dış borç bulmak, daha doğru ifadeyle borçların çevrilmesi gerekiyor ama Pakistan Merkez Bankasının kasası döviz anlamında tam takır…
Sadece dış borç kredilerini çevirmek değil, enerjide dışa bağımlı ülkenin acil petrol ithalatı için dövize ihtiyacı var ama böyle bir olanak ta bugün itibariyle imkânsız…
Enerji krizi yüzünden bir aydır elektrik kesintileri her gün biraz daha artıyor, hükümet sürekli yeni tedbirler alıyor (örneğin 4 ocak gününden itibaren market ve Pazar yerlerinin akşam 8’ de restoranların ise saat 10’ da kapatılması kararlaştırıldı) ancak göstermelik önlemler günde 12 saate varan kesintileri engellemediği gibi ülkeyi ayakta tutan ve asıl elektriğe ihtiyaç duyan işletmeleriyle büyük sanayi kuruluşlarının birer birer şalter indirmesini durduramıyor.
2023 Ocak ortasında 923 milyon dolar azalarak 4 milyar doların altına gerileyen (3 milyar 680 milyar) döviz rezervleri sanayii dışa bağımlı ve ithalat yapamadığı takdirde üretim/ihracatı duracak küçük büyük tüm kuruluşların kepenk kapatması demek…
Dış finansörlerin yeniden kredi musluklarını açmak için ilk koşulu IMF’ in yeşil ışık yakması…
Aslında Pakistan, 2019'da 6 milyar dolarlık bir IMF kurtarma paketi üzerinde uzlaşmıştı.
Hatta 2022’ deki yıkıcı sellerin ardından ülkeye yardım için Uluslararası Para Fonu pakete 1 milyar dolar daha ekledi.
Ancak IMF’ in standart koşulları vardı. Pakistan yönetimi ise ‘parayı ver, gerisini bana bırak’ anlayışından geri adım atmayınca borçların ertelenmesi ve taze kaynak aktarılmasıyla ilgili yol haritası kısa zamanda sarpa sardı..
İlerleme kaydedilmemesi sonucu korkulan ama beklenen oldu ve Kasım ayında IMF ödemeleri askıya aldı.
Ağır aksak çevrilmeye çalışılan ve zaten çok kötü durumda olan ekonominin çakılmaması için dış ödemeler son 20 gündür tamamen durunca halının altına süpürülen sorunlar da su yüzüne çıktı..
Örneğin Hükümetin 2021’ de tek haneli (yüzde 9) olan ve 2022’ de yüzde 25’ lere çıkan enflasyonu kontrol etmek için Eylül ayında ülkenin para birimi Rupi’ yi dolar karşısında sabit tuttuğunu ilan ettiği kararnameyle piyasaya sopa gösterildi.
Aynı şekilde yüzde 10’ larda tutulan faizler de 1998’ den beri görülen en yüksek orana çıkarılarak Merkez Bankası ocak toplantısında yüzde 17’ ye çıkarıldı ancak biri polisiye diğeri ekonomik iki önlemin de işe yaramadığı kısa zamanda anlaşılacaktı…
Eylül 2022’de 8 milyar dolar civarında olan rezervlerin suyunu çekmesi ve yeniden IMF kapısına gidilmesiyle sorunun yanıtı da alındı…
25 Ocak 2023 akşamı bir dolar isteyenden 230 Rupi talep eden döviz büfeleri ve bankalar 26 Ocak Perşembe sabahı kuru 250 olarak belirlediler…
Sebep basitti…
IMF söz verdiği kredileri açmak için standby anlaşmasının yenilenmesini şart koşuyordu ve anlaşmanın ilk maddesi kontrol edilen döviz kurlarının piyasada serbestçe oluşması…
Şahbaz Şerif hükümeti Çarşamba gecesi yayınladığı kararnameyle döviz fiyatları üzerindeki kontrolün kaldırıldığını açıklayınca yüzde 10 civarında devalüasyonun önü açılmış ve piyasa kendi içinde dengelerini yeniden kurdu…
Ancak pek çok soru yanıt bekliyor…
Pakistan IMF’ in kendisi küçük küresel piyasalar açısından anlamı büyük kredisiyle iflas eden ekonomisini ayağa kaldırabilir mi?
Asıl büyük hacimli dış kredilerin ödeneceği Mayıs ayı geldiğinde ülke borç ödeyemez duruma gelip tıpkı Lübnan ve Sri Lanka gibi temerrüde düşecek bir Pakistan dünya çapında yeni bir krizi tetiklerse bu küresel piyasaları ne ölçüde etkiler?
1999 yılından beri ilk kez üstelik bir gecede yaşanan yüzde 10’ luk değer kaybı burada durmaz ve yara dikiş tutmazsa baskı altında tutulan enflasyonu patlatmaz mı?
Pakistan’ dan tuzu kuru gelişmişler dışında tüm ülkelerin çıkaracağı dersler kadar etkileneceği farklı faktörler var…
Örneğin tekstilde devalüasyon nedeniyle ucuzlayan emek gücü ve benzer girdiler yüzünden Mısır, Bangladeş, Kamboçya ve elbette Türkiye gibi rakip ülkeler hangi önlemleri alacak?
Doları baskılayarak en azından seçime kadar enflasyonda yeni yol kazalarına engel olmaya çalışan Türkiye, Pakistan’ ın başına gelenlerden hangi dersleri çıkaracak?
Sorular çok ama bir veriyle noktalayayım şimdilik Pakistan halkının iliklerine kadar his ettiği trajik öyküyü…
Bugün itibariyle döviz bulunamadığı için yurt dışından getirilip çekilemeyen ve limanlarda bekletilen 8 bin konteynerin akıbetinin ne olacağı bilinmiyor…
Büyük lojistik firmaları Pakistan operasyonlarına son vermeye hazırlanırken son yıllarda batının elini çekmesiyle bu ülkeye büyük yatırımlar yapan Çin’ in ne yapacağı pek çok başka soruyu peşinden getirecek muamma olarak duruyor…