Sorunun cevabını bulmak için büyük çabalar gerekmiyor.
Mersin Serbest Bölgesine komşu ve kıyı kenar çizgisi içinde kalan arazi konumundan da anlaşılacağı gibi Devletin yani hazinenin…
Gerek Anayasa hükmü gerekse de kıyı kanunu bu konuda oldukça kesin, keskin hükümler ortaya koymuş..
Konu tartışmalara yer bırakmayacak ve en küçük sorulara yol açmayacak kadar açık aslında..
Örneğin, Tekfen' e bağlı Toros Tarım' ın sahibi olduğu iddiasıyla yatırıma hazırlandığı deniz kıyısındaki alanın batı komşusu olan Serbest Bölge kullanıcıları yıllardır Hazine arazisi üzerine kurdukları tesislerin gerçek sahibi değiller.
Olmadıkları için de üst yapı kendilerine ait olmasına rağmen kullandıkları yerlerin arazisine belli sürelerle kira ödemek zorundalar.
Tapu alamadıkları gibi bu mülkiyet sorunu nedeniyle tesislerini teminat gösteremiyor, yaptıkları ve yapacakları yatırımlar için kredi kaynaklarına ulaşamıyorlar.
Peki hazine beş yüz metre, bin metrelik arsaları yıllardır kullanan, ülkeye döviz kazandıran, istihdam sağlayan onca yatırımcıya satamazken (ki kıyı çizgisi içinde kalan ve halka hatta tüm insanlığa ait olması gereken sahillerin satılmaması, kamuya ait bu alanların kamuya kapatılmaması evrensel insan haklarına da uyumlu bir uygulama) nasıl oluyor da bir başka şirket Serbest Bölge ile aynı konum ve durumda olan bir arazinin sahibi olabiliyor?
Ve üstelik yıllardır sürekli olarak satmaya çalıştığı o araziye şimdi petrokimya tesisi kurmaya çalışıyor...
Tesis kurmayla da kalmıyor girişim.. Hazırladıkları Ç.E.D. dosyasına göre söz konusu araziyi de kapsayan 1,2 milyon metrekarelik bir alanı özel ihtisas bölgesi olarak ilan edip, petrokimya alanında yatırımlara açmaya hazırlanıyorlar.
Toros Gübre, bir başka ifadeyle Tekfen' in bu araziyi değerlendirme çabaları yeni değil.
Bir zamanlar özel serbest bölge kurma girişimi, derken Mesbaş' a satma çabaları, ardından liman özelleştirildikten sonra yeni işletmeciye pazarlama denemeleri..
Ve neredeyse her girişimi duyduğumda oturup kaleme aldığım o ünlü araziyi anlatan makaleler…
Kaderde bir kez daha aynı konuyu yazmak, hafıza yoksunu Mersin' e yeniden anımsatmak varmış..
Şikayetçi değilim aslında..
Konu hakkında eski makalelerden bir bölümü aşağıda bulacaksınız*..
Ama şu soru orta yerde duruyor ve sanırım ne yanıtı gelecek ne de önemi sona erecek:
Tekfen veya ona bağlı Toros Tarım petrokimya yatırımlarına bu kadar hevesliyse, Mersin için yaşamsal öneme sahip konteyner terminal liman projesini fiilen ortadan kaldıracak tesisi neden bu kentin kalbine saplıyor da, işletmecisi ve sahibi olduğu Yumurtalık Serbest Bölgesine yapmıyor?
Sorunun hayli zor yanıtını bir yana bırakıp, Tekfen' in benim dediği kıyı koruma alanı içinde kalan arazinin öyküsünden bir derlemeyle noktalayayım makaleyi*:
" Özal serbest bölge için yer aranırken bulunan bin dönüm civarındaki arazinin 670 dönümünü Serbest bölgeye, kalan bölümünü ise yenileme, modernizasyon ve yeni teknoloji kaydıyla TAGAŞ (Türk Arap Gübre A.Ş.) adlı şirkete tahsisini sağlamıştı.
Ancak burada hiç bir yatırım yapılmadı ve tahsisin hemen ardından Arap ortakları gübre sanayindeki hisselerini AK Gübreyi Devletten alıp Toros Gübre adıyla faaliyetini sürdüren Tekfen’e devredip gittiler.
Yeni ortaklık yapısıyla ortaya çıkan yeni Şirket AK Gübre’ ye çivi çakmadığı gibi tahsis edilen alanı da amacı doğrultusunda kullanmadı.
Bugün Serbest bölge üzerindeki üst yapılar kullanıcılara aittir ama alt yapı ve özellikle arazi hazineye ait olduğundan kullanıcılar tapu alamadıkları gibi süresi dolan firmalar da bölgeyi terk edip gitmektedirler.
Yıllardır Mersin dinamikleri tüm çabalarına rağmen Hazine ile aralarındaki bu sahipliği belirleyecek tapu sorununu çözememişlerdir. 20 yıldır çözülmeyen sorunun bundan sonra çözüleceği konusu da umutsuz vakadır.
Peki, Serbest Bölge kullanıcılarından farksız biçimde kendi alanında yatırım ve tesisi modernleştirerek büyütme amaçlı sonunda Hazineye ait araziyi Tekfen, tahsis amacı dışında Serbest Bölgeye katma ve bu konuda nelerin yapılacağı arayışlarına nasıl girer?
Böyle bir olanağın TEKFEN’ e verilmesi halinde Serbest Bölgenin onca yatırımcısının suçu günahı nedir diye sorulması gerekmez mi?
TEKFEN’ in benim dediği arazi de Hazineye aittir ve şirketin bunu Serbest Bölgeye ne devri ne de herhangi bir proje ortaklığıyla değerlendirmesi mümkündür.
Aslında yapılacak iş gayet basittir ama siyasi kararlılık ve cesaret ister.
Hazine bugüne kadar amacına uygun yatırım yapmadığı gibi çivi çakmayan TEKFEN’ in tahsisini iptal eder. Valilik Hazineye ait bu araziyi ya İl Özel İdaresi veya farklı bir yapılanmayla bu araziyi biner metrelik parsellere ayırır, asgari 5 kişilik istihdam koşuluyla bin yeni yatırımcıya tahsis eder. Alın size Mersin’i uçuracak 5 bin kişilik yeni istihdam projesi…"
*Not makalenin tamamına https://abdullahayan.wordpress.com/2010/11/13/abdullah-ayan-soruyor-tekfen-kimin-malini-kime-veriyor/ linkinden erişebilirsiniz…