İki bunalım dönemini iki büyük dünya savaşıyla atlatan kapitalizmin yeni krizinin gebe olduğu olası üçüncü savaşa adım adım ilerleyişini ele aldığım bir önceki makaleyi ortaya çıkan yeni tablo ışığında şu sorularla noktalamıştım;
“ABD’ nin başını çektiği küresel kapitalizm artık kontrolden çıktığı tartışılmaz gerçek olarak görülen Çin’ e ve Çin’ deki devlet kapitalizminin dünyaya yayılmasına engel olmak için birinci ve ikinci bunalım dönemlerini sona erdiren yeni bir paylaşım savaşının eşiğinde…
Yaşamsal soru şu; Çin şu anda her sahada görülen ticaret savaşlarıyla en azından durdurulabilecek mi?
Yoksa dünya daha büyük bir kaotik savaşın eşiğinde mi?
İsrail-Filistin çatışması, Ukrayna’ ya saldırıp olan enerjisini burada tüketen Putin Rusya’ sı…
Benzer pek çok sıcak gelişmeyi, Çin ile büyük hesaplaşmaya hazırlanan finans kapitalin koruyucu hamisi ABD ve müttefiki batı bloğunun mıntıka temizliğini bir yanıyla da tarihi hesaplaşma sürecindeki aşamalar olarak okumak gerekmiyor mu?”
Çin ile sıcak çatışmanın ön hamlesi olarak görmemiz gereken ticaret savaşlarında umduğunu bulamayan ve Çin Başkanı Xi’ nin on yıl önce ‘Bir Yol Bir Kuşak’ sloganıyla duyurduğu yeni nesil yayılmacılık hamlesiyle baş etmekte zorlanan ABD, son G-20 toplantısı ardından sürpriz olarak nitelendirilen çıkışla ‘Baharat koridoru’ projesini duyurdu..
Projeyle Çin’ in yerini alacak yeni tedarik üssü Hindistan’ dan çıkacak ürünlerin Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan üzerinden İsrail’ e oradan da deniz yoluyla Yunanistan’ a ulaştırılması ve buradan Avrupa’ ya dağıtılması amaçlanıyordu…
ABD bir taşla birkaç kuş vurmayı hesapladığı tarihi hamleyle sadece nüfusu itibariyle Çin’ e alternatif üstelik çok daha ucuz emek gücü potansiyeli olan Hindistan’ ı yanına almakla kalmıyordu.
Körfez sermayesini bu küresel projeye akıtırken çok daha önemli bir gelişmenin önü açılacaktı;
Arap ülkelerinin ekonomik anlamda en zengini ve lideri Suudi Arabistan ile İsrail aynı masa etrafında artık ortak konumuna geliyordu…
Hamas’ ın İsrail’ e düzenlediği ‘intihar saldırısı işte tam bu stratejik birlikteliğin yarattığı ve gerginliğin yerini çatışmasızlığın aldığı ortamda gerçekleşti…
ABD’ nin kanatları altında Ortadoğu’ nun dikensiz gül bahçesine dönüşeceği hayalleri, kurulan saadet zinciriyle aslında gelecek umutlarının boğulduğunu gören Filistinlilerce birkaç saat içinde yıkıldı…
Ortadoğu 7 Ekim 2023’ ten sonra elbette eskisi gibi olmayacak…
Ama hesaplaşma artık Filistin-İsrail çatışmasının çok daha ötesine ve bölgeyi de aşarak küresel gelişmelere, değişimlere gebe tarihi aşamaya geçmiş bulunuyor…
İsrail’ in Hamas saldırısı gerekçesiyle eline geçen büyük fırsatı ve arkasına aldığı ABD-Batı desteğiyle önce Gazze ardından Batı Şeria derken tüm Filistinlileri topraklarından 'kazıma' planı, kısa vadede hedefe ulaşsa bile burada sona ermeyecek…
Gazze, Batı Şeria ve tümüyle Filistin 'temizlenirse' sıra Lübnan'daki Hizbullah'a gelecek..
Bu amaçla daha önce başarısızlıkla sonuçlanan Lübnan’ ın işgali en azından İsrail’ in güvenliğini tehdit olarak görülen Güney Lübnan’ ın Hizbullah’ tan temizlenmesi planı devreye sokulacak…
Tüm bu girişimlerin asıl hedefi İsrail’ i tehdit eden ve ABD’ nin bölgeyi dizayn edip tüm gücünü Çin’ le hesaplaşacağı Pasifik bölgesine yoğunlaştırmasına engel gördüğü İran’ ı devreden çıkarmak…
Bu amaçla, içeriden halk hareketiyle, mümkün olmazsa dışarıdan İran'ı çökerterek ideoloji ihraç ederek bölgeyi istikrarsızlaştıran Molla rejimini yıkmak...
Pek çok seçenek tartışılıyor ileriye dönük:
ABD destekli İsrail, İran'a Azerbaycan'daki İsrail üsleri dahil bir kaç koldan saldırılabilir..
Afganistan'daki Taliban bile mevzu İran olunca devreye sokulabilir…
İran'ın istikrarsızlaşması ve oyun dışı kalması krizden çıkması Çin ile kapışmaya bağlı olan ABD ve müttefikleri için ön şart...
Ukrayna ile uğraşan Rusya artık büyük oyunun parçası olmaktan hayli uzak…
Bu durumda ABD’ nin varlığını sürdürmesi yeni bir karşı gücün sahneye çıkmasına bağlı olan silah kartelleri için Çin, soğuk savaşın bitmesiyle sona eren karşı cephenin yeni temsilcisi, deyim yerindeyse başatı…
Oyun planı kâğıt üzerinde böyle kurgulansa da pratikte hangi gelişmeleri tetikleyeceği soruları bölgede yaşayan halklar yanında tüm dünyanın yanıtlaması gereken meçhullerle dolu…
Radikalleşen İslami örgütler de boş durmayacağına göre Ortadoğu’ dan dünyaya yayılacak büyük kaotik döneme hazırlanın..
Türkiye'de olası İslami tepkileri frenleyecek toplumsal dalgayı yükselmeden dindirecek en uygun isim Erdoğan..
Erdoğan olmasa ülkede ortaya çıkacak İsrail karşıtı gösterilerin dalga boyunu tahmin bile etmek güç..
Tüm taşlar dizildi, tarihi satranç başlıyor..
Herkes hayli uzun sürecek, yıllar alacak çok çalkantılı, acılarla yoğrulacak meşakkatli bir döneme göre kendini hazırlasın..
Nükleer silahların kullanılmasının yüksek olasılığı karşısında, paylaşım savaşından kimlerin galip çıkacağı tartışmalarının çok ötesinde Homosapiens türünün yeryüzünden silinmesinin dahi söz konusu olduğu ‘ilginç’ bir döneme giriyoruz..
Artan nüfus, az ya da çok tüm dünyaya sirayet eden tüketim çılgınlığı, kömürden petrole, sulardan toprağa doğal kaynakları yok eden insanlığın varlığını sürdürüp sürdürmeyeceği bu zorlu sınavın sonunda yanıtlanacak…
Çinliler’ in birine beddua ederken “‘ilginç’ zamanlarda yaşayasın” dedikleri söylenir…
İlginç zamanların nasıl sonuçlanacağını, bedduanın tutup tutmayacağını yaşayarak ya da yok olarak göreceğiz…