Onca gerginlik ve hengame arasında pek dikkat edilmedi ama gerek İstanbul gerekse de Ankara Büyükşehir Belediye başkanlarının adaylık sürecinden başlayarak bugüne kadar sıkça dile getirdikleri birbirine benzer projeleri arasında; geceleri de hayatın sürdüğü kentler ve bu kentlere yönelik uygulamalar önemli yer tutuyordu.
Örneğin Ankara BŞ Belediye Başkanı Mansur Yavaş hayalindeki Ankara' yı anlatırken "24 saat hayatın sürdüğü, sokaklarında insanların güvenle yürüdüğü, otomobillerden çok yayalara hizmet amaçlı geniş kaldırımları olan, insanları mutlu bir başkent" olarak tanımlamıştı..
İstanbul BŞ Belediye Başkanı İmamoğlu da Yavaş ile sözleşmiş gibi, "İstanbul gibi canlı ev yaşam dolu bir kentin ölü saatlerinin değerlendirilmesi açısından 24 saat ulaşım çok değerli" diyor, 24 saat ulaşımın sağlandığı, yaşayan bir şehir için gerekli adımların atılacağını söylüyordu.
Dünyada '24 saat yaşayan şehirler' gittikçe hızlanan, kent ekonomilerini ve dolayısıyla kentlinin refahını etkilediği için çok ta önemsenen yeni bir akım..
Küresel anlamda en iyi örnek New York…
Gerçekten de New York 24 saat yaşayan şehir ve bu alanda hayata geçirdiği uygulamalarla tüm dünyaya ilham verecek modellemelere sahip..
Bir kentin 'yaşayan şehir' olarak kabul edilmesi için toplu taşımanın her an ihtiyaca cevap vermesi ve aksaksız ulaşıma cevap vermesi gerekiyor.
Büyük metropoller bu amaçla metro sistemiyle uyumlu otobüs sistemlerini geliştirirken, daha az nüfusa sahip kimi gelişmiş kentler ise tramvay ve otobüslerle kesintisiz hizmeti sunmayı başarmış…
Örneğin Tokyo dünyanın en gelmişmiş metrosuna sahip ama semtler arası hizmet veren ve kamu yararını gözeterek metropolün her noktasına ulaşan konforlu otobüsleri de göz ardı etmememiz gerekiyor.
Amsterdam, Frankfurt, Viyana, Zürih gibi nüfus bakımından metropol sayılmasa da yaşanabilir kentler sıralamasının en üstünde yer alan müreffeh Avrupa şehirlerinin ortak noktası toplu taşımanın tramvaylarla mükemmel biçimde sağlanması ve bu nedenle de kişisel araçlara ihtiyaç duyulmaması..
24 saat yaşayan şehirler kervanına son katılan metropol Pekin..
Pekin de, diğer metropoller gibi öncelikle ulaşımı bu konsepte uygun hale getirmeyi planladı ve bu alanda radikal adımlar da atmaya başladı ama Çinlilerin plan ve projeleri geriden geldikleri yarışta öne çıkmak için bununla yetinmeyeceklerini gösteriyor.
Aslında haklılar da..
Haklılar çünkü, 24 saat ulaşım bir kentin 24 saat yaşaması için gerekli ama yeterli değil..
Örneğin Kopenhag 24 saat kesintisiz işleyen metro sistemini 2002' de hizmete soktu ama uyumayan metro, uyumayan bir kent yaratmaya yetmedi. Büyük bütçelerle yerin altına indirilen toplu taşıma sistemi Kopenhag' ı New York yapamadı. Sebebi de aslında basitti. 24 saat uyumayacak diye seçilen kent merkezine metro ile gelenler gece 11' den sonra karınlarını doyuracakları restoran bulamadılar.
Kısaca 24 saat kesintisiz metro veya benzer ulaşım sistemiyle iş bitmiyor. Hedef seçilen bölgedeki tüm hayatın buna uygun biçimde dönüşmesi gerekiyor.
Pekin Belediyesi dünyada 'yaşayan şehir' modellemelerini inceleyerek, başarılıların neleri doğru, başaramayanların nerede yanlış yaptıklarını belirlemiş ve kendisine geniş kapsamlı bir yol haritası çıkarmış bulunuyor.
Çok değil, 30 yıl öncesine kadar dışa kapalı ülkenin başkenti artık küreselleşmenin nimetlerinden yararlanmak için kendisini bu sahneye çıkmaya teşvik eden ABD ile artık her alanda rekabet ediyor. Bu alanlardan biri de 'Pekin'i yaşayan kent' olarak dünyaya arz etme projesi..
İlk adım 19 Temmuz 2019' da atıldı. Bundan böyle her yıl mayıs ayından başlayarak Ekim sonuna kadar toplu taşıma hatlarının çalışma saatleri uzatıldı.
Buna ilaveten lüks otellerin, büyükelçiliklerin, yabancı misyonların yer aldığı tarihi kent merkezinde mevcut marketler, kitapçılar, sinema salonları 24 saat açık tutulacak. Böylece hizmet sektöründe ilave istihdamı sağlayan gece ekonomisiyle işsizliğin azaltılması ve refahın arttırılması hedefleniyor.
New York' tan Pekin' e, Hong Kong' tan Tokyo' ya, Frankfurt' tan Zürih' e farklı kentlerin '24 saat uyumayan yaşayan şehir' uygulamalarını incelerken ister istemez sürekli Mersin' i getirdim gözlerimin önüne…
İstanbul, Ankara, İzmir 'yaşayan şehirler' arasına girmeye çalışırken, iklimi konumu, dokusu kokusuyla Anadolu' nun 'yaşayan şehir' tanımına uygun, çok kısa zamanda basit dokunuşlarla bu alanda dev adımlar atabilecek ve kaybettiğini rahatlıkla telafi edebilecek bir de Mersin gerçeği var…
'Yaşayan şehir' potansiyeli yüksek, tüm Anadolu' yu çekebilecek cazibe merkezi haline kısa zamanda getirilebilecek Mersin' de yapılabilecekleri yazacağım ama bir sonraki makalede…